mustafa_xtar
Kayıtlı Kullanıcı
İnsan, yerine ve zamanına göre konuşmasını ve susmasını bilmeli, konuşmasında da susmasında da aşırılıklardan kaçınmalıdır. Ecdadımız, Çok söz yalansız, çok para da haramsız olmaz. demiştir.
Ayrıca, Bilirsen güzel kelâm söyle ibret alsınlar, bilmezsen sükût eyle adam sansınlar. ve Allah, insanoğluna bir ağız, iki kulak vermiştir. Bunun manası: Bir konuş iki dinle demektir. gibi sözlerle bizlere yol göstermişlerdir.
Konuşma, insanın kişiliğini, seviyesini ve seciyesini (kişiliğini, karakterini) sergiler. Zaruret miktarı kadar konuşmalı, şayet konuşmayı gerektiren bir durum yoksa sükût etmeli, susmalıdır. Dile hakim olmak dil sahibini yüceltir. Dili gelişi güzel ve uluorta kullanmak ise sahibini toplum içinde şahsiyetsiz ve seviyesiz kılar.
Susarak sessiz kalmak, sükûtu tercih etmek dil için en güzel ve en uygun terbiye metodudur. Fahr-i Alem s.a.v. Ebu Zer r.a. yapmış olduğu bir nasihatinde şöyle buyurmuşlardır:.Sen çoğu zaman susmayı tercih et. Bu sana, dininde yardımcı olup şeytanı kovar.
Yine buyuruyorlar ki: Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları terk etmesi, olgun imanın gereğidir.
Boş lakırdı ve gereksiz sözlerden uzak kalınmalıdır. Mana Erleri, Dilim, senden çektiğim zulüm! demişlerdir.
Manasız sözler, yersiz konuşmalar, dünya veya ahiret için hiçbir yararı olmayan ifadeler ile yalan ve iftiraya yönelik lakırdılar, müberra dinimizde kesinlikle yasaklanmıştır. Bütünüyle bu gerçekleri göz önünde bulundurması gereken her müslüman konuşmalarında, hal ve hareketlerinde doğruluğu ve ciddiyeti esas almalıdır. Lakırdısı çok olanın hatası da o nispette çok olur! demişlerdir.
Hz. Malik r.a., Yahya b. Saad r.a.dan şunu rivayet eder:
Hz. İsa a.s. yolda duran bir domuza: Allah rahatlık versin! dedi. Yanındakiler şaşırdı ve: Sen bunu bir domuza mı söylüyorsun? dediler. İsa a.s. şöyle cevap verdi: Ben dilimi kötü söylememeye alıştırıyorum!
Nerede olursak olalım, şartlar neyi gerektirirse gerektirsin, dilimizi kötü, çirkin ve kaba sözlere alıştırmaktan uzak kalmaya özen göstermeliyiz. Dili yüzünden başına gelen türlü felaket karşısında, Dilim, seni dilim dilim dilmeli! diyen büyüklerimizin feryatları asla kulak ardı edilmemelidir.
Ankebut Suresinin 46. ayet-i celilesinde Rabbimiz şöyle buyurur: İçlerinden zulüm edenler müstesna olmak üzere, ehli kitap ile en güzel (şekilden) başka bir suretle mücadele etmeyiniz.
Müslüman kişi, kitap ehli olan yahudi ve hıristiyanlarla bile mücadelesini en güzel bir şekilde sürdürmeli, dilini kötü sözlerden korumada gerekli hassasiyeti göstermelidir.
Yine Cenab-ı Hak buyuruyor ki: O çok esirgeyen Allah’ın has kulları ki, onlar yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler. Kendini bilmez kimseler onlara laf attığında Selametle! deyip geçerler. (Furkan, 63)
Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size... Size selam olsun! Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz. derler. (Kasas, 55)
Onun için her insan Şeyh Sadi Şirazî’nin dediği gibi: Konuşulacak yerde susmayı; susulacak yerde de konuşmayı iyi ayarlamak lazımdır.
Diline gereği gibi sahip olmasını bilen insanların dünya ve ahiret hayatı mamur olur. İnsanların birçoğu günümüzde tartışma hastalığına yakalanmıştır. Halbuki hiçbir dinî mesele tartışmayla çözülmez. Bunun için inceleme ve araştırma esas olmalıdır.
Ayrıca, Bilirsen güzel kelâm söyle ibret alsınlar, bilmezsen sükût eyle adam sansınlar. ve Allah, insanoğluna bir ağız, iki kulak vermiştir. Bunun manası: Bir konuş iki dinle demektir. gibi sözlerle bizlere yol göstermişlerdir.
Konuşma, insanın kişiliğini, seviyesini ve seciyesini (kişiliğini, karakterini) sergiler. Zaruret miktarı kadar konuşmalı, şayet konuşmayı gerektiren bir durum yoksa sükût etmeli, susmalıdır. Dile hakim olmak dil sahibini yüceltir. Dili gelişi güzel ve uluorta kullanmak ise sahibini toplum içinde şahsiyetsiz ve seviyesiz kılar.
Susarak sessiz kalmak, sükûtu tercih etmek dil için en güzel ve en uygun terbiye metodudur. Fahr-i Alem s.a.v. Ebu Zer r.a. yapmış olduğu bir nasihatinde şöyle buyurmuşlardır:.Sen çoğu zaman susmayı tercih et. Bu sana, dininde yardımcı olup şeytanı kovar.
Yine buyuruyorlar ki: Kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususları terk etmesi, olgun imanın gereğidir.
Boş lakırdı ve gereksiz sözlerden uzak kalınmalıdır. Mana Erleri, Dilim, senden çektiğim zulüm! demişlerdir.
Manasız sözler, yersiz konuşmalar, dünya veya ahiret için hiçbir yararı olmayan ifadeler ile yalan ve iftiraya yönelik lakırdılar, müberra dinimizde kesinlikle yasaklanmıştır. Bütünüyle bu gerçekleri göz önünde bulundurması gereken her müslüman konuşmalarında, hal ve hareketlerinde doğruluğu ve ciddiyeti esas almalıdır. Lakırdısı çok olanın hatası da o nispette çok olur! demişlerdir.
Hz. Malik r.a., Yahya b. Saad r.a.dan şunu rivayet eder:
Hz. İsa a.s. yolda duran bir domuza: Allah rahatlık versin! dedi. Yanındakiler şaşırdı ve: Sen bunu bir domuza mı söylüyorsun? dediler. İsa a.s. şöyle cevap verdi: Ben dilimi kötü söylememeye alıştırıyorum!
Nerede olursak olalım, şartlar neyi gerektirirse gerektirsin, dilimizi kötü, çirkin ve kaba sözlere alıştırmaktan uzak kalmaya özen göstermeliyiz. Dili yüzünden başına gelen türlü felaket karşısında, Dilim, seni dilim dilim dilmeli! diyen büyüklerimizin feryatları asla kulak ardı edilmemelidir.
Ankebut Suresinin 46. ayet-i celilesinde Rabbimiz şöyle buyurur: İçlerinden zulüm edenler müstesna olmak üzere, ehli kitap ile en güzel (şekilden) başka bir suretle mücadele etmeyiniz.
Müslüman kişi, kitap ehli olan yahudi ve hıristiyanlarla bile mücadelesini en güzel bir şekilde sürdürmeli, dilini kötü sözlerden korumada gerekli hassasiyeti göstermelidir.
Yine Cenab-ı Hak buyuruyor ki: O çok esirgeyen Allah’ın has kulları ki, onlar yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürürler. Kendini bilmez kimseler onlara laf attığında Selametle! deyip geçerler. (Furkan, 63)
Onlar, boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size... Size selam olsun! Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz. derler. (Kasas, 55)
Onun için her insan Şeyh Sadi Şirazî’nin dediği gibi: Konuşulacak yerde susmayı; susulacak yerde de konuşmayı iyi ayarlamak lazımdır.
Diline gereği gibi sahip olmasını bilen insanların dünya ve ahiret hayatı mamur olur. İnsanların birçoğu günümüzde tartışma hastalığına yakalanmıştır. Halbuki hiçbir dinî mesele tartışmayla çözülmez. Bunun için inceleme ve araştırma esas olmalıdır.