Aşkâ Mecnun
Kayıtlı Kullanıcı
Dahiler dertlerden çıkar. Büyük işlere imza atanlar, büyük sıkıntıların altından kalkmışlardır.
Hayatta başarı, amacını bilen ve buna sarsılmaz bir inançla sarılan güçlü insanlara nasip olur. Ne kadar güçlü ve olgun olduğunuz ise; sıkıntı, dert ve problemlere karşı direncinizden anlaşılır. Farkında olmadan dert ve sıkıntılara karşı bir duyarlılık geliştirir ve bunlardan uzak kalmaya gayret ederiz.
Dert ve sıkıntının peşine düşüp, “Aman, bana da gel” denmez ama, başa geldiğinde de “Ne yapalım, oldu bir kere” demeden mücadeleye ve üstesinden gelmeye gayret edilir. Bu çabalar, bizi daha güçlü, dayanıklı ve olgun yapar.
Her şey yolunda giderken, ister istemez oluruna bırakırız işleri. Bir telaşımız, bir gerginliğimiz, bir rahatsızlığımız olmadığı için sahip olduğumuz nimetlerin ve kaynakların varlığına pek dikkat etmeyiz. İşe yarar nelere sahip olduğumuzu araştırmaz, hiç düşünmeyiz. Ama ne zaman ki işler tersine gider de bir dert, bir problem ortaya çıkar;işte o zaman, sahip olduklarımızın değerini fark eder ve karşılaştığımız durumun üstesinden gelmek için bunlardan nasıl yararlanacağımızı düşünmeye başlarız. O halde, “Dostun kemendi olan derd-ü bela” bizi güçlü ve talimli tutar.
Sıkıntı ve zorluklar, bizi birbirimize yaklaştırır. Dert ve sıkıntı içindeyken insanlar, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” derler. Daha önce belki de hiç farkına varmadığınız bir bağ etrafında nasıl da dolandığınızı görürsünüz. Dert ve sıkıntılar karşısında bilenir; hayat daha güzel , yeni adımlar atarız...
Dertsiz bir hayat, dalgasız bir deniz gibidir. Dalgaların olmadığı bir denizi düşünebiliyor musunuz?... Şöyle bir bakın çevrenize. Etraf dümdüz olsaydı, tırmanılacak bir tepe bile olmasaydı, dünya nasıl olurdu?... Dağlar, sıra dağlar olmasaydı; kutuplar ile ekvator arasındaki sıcaklık farkı şimdiki kadar çok olmazdı. Belki ekvatordakiler biraz serinlerdi ama eriyen kutup buzları sebebiyle etraf okyanusa dönerdi. Demek ki; hayatta dağ da lazım, tepe de.
Şimdi de dönüp bir kendinize bakın... Şu anda bir dert ve sıkıntı içinde olabilirsiniz. Bu durumda, hangi öz kaynaklarınıza müracaat ediyor; kimlere danışıyorsunuz? Bu sırada, bir imtihandan geçirilip, adeta test edildiğinizi düşünüyor musunuz? Bu sıkıntıyı aşmak için neler yapıyorsunuz? Ama her şeyden öte, derdinizi zevk edinmenin yollarını arıyor musunuz?...
PROF.DR. İSMAİL KAYA
Hayatta başarı, amacını bilen ve buna sarsılmaz bir inançla sarılan güçlü insanlara nasip olur. Ne kadar güçlü ve olgun olduğunuz ise; sıkıntı, dert ve problemlere karşı direncinizden anlaşılır. Farkında olmadan dert ve sıkıntılara karşı bir duyarlılık geliştirir ve bunlardan uzak kalmaya gayret ederiz.
Dert ve sıkıntının peşine düşüp, “Aman, bana da gel” denmez ama, başa geldiğinde de “Ne yapalım, oldu bir kere” demeden mücadeleye ve üstesinden gelmeye gayret edilir. Bu çabalar, bizi daha güçlü, dayanıklı ve olgun yapar.
Her şey yolunda giderken, ister istemez oluruna bırakırız işleri. Bir telaşımız, bir gerginliğimiz, bir rahatsızlığımız olmadığı için sahip olduğumuz nimetlerin ve kaynakların varlığına pek dikkat etmeyiz. İşe yarar nelere sahip olduğumuzu araştırmaz, hiç düşünmeyiz. Ama ne zaman ki işler tersine gider de bir dert, bir problem ortaya çıkar;işte o zaman, sahip olduklarımızın değerini fark eder ve karşılaştığımız durumun üstesinden gelmek için bunlardan nasıl yararlanacağımızı düşünmeye başlarız. O halde, “Dostun kemendi olan derd-ü bela” bizi güçlü ve talimli tutar.
Sıkıntı ve zorluklar, bizi birbirimize yaklaştırır. Dert ve sıkıntı içindeyken insanlar, “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” derler. Daha önce belki de hiç farkına varmadığınız bir bağ etrafında nasıl da dolandığınızı görürsünüz. Dert ve sıkıntılar karşısında bilenir; hayat daha güzel , yeni adımlar atarız...
Dertsiz bir hayat, dalgasız bir deniz gibidir. Dalgaların olmadığı bir denizi düşünebiliyor musunuz?... Şöyle bir bakın çevrenize. Etraf dümdüz olsaydı, tırmanılacak bir tepe bile olmasaydı, dünya nasıl olurdu?... Dağlar, sıra dağlar olmasaydı; kutuplar ile ekvator arasındaki sıcaklık farkı şimdiki kadar çok olmazdı. Belki ekvatordakiler biraz serinlerdi ama eriyen kutup buzları sebebiyle etraf okyanusa dönerdi. Demek ki; hayatta dağ da lazım, tepe de.
Şimdi de dönüp bir kendinize bakın... Şu anda bir dert ve sıkıntı içinde olabilirsiniz. Bu durumda, hangi öz kaynaklarınıza müracaat ediyor; kimlere danışıyorsunuz? Bu sırada, bir imtihandan geçirilip, adeta test edildiğinizi düşünüyor musunuz? Bu sıkıntıyı aşmak için neler yapıyorsunuz? Ama her şeyden öte, derdinizi zevk edinmenin yollarını arıyor musunuz?...
PROF.DR. İSMAİL KAYA