Ben batanları sevmem , diyordu Hz. İbrahim, batan yıldızın, ayın ve
güneşin ardından.Ben de sahte âşıkları sevmem. Aşkını değiştirenler,
satanlar, takas edenler,sahte âşıklardır. Sahte âşıkların sahici
maşukları olmaz.
Bazıları, şimdi sırasımı? derse, çevir yüzünü; aşkın zamanı mı olur?
Kim bilmez, zamanı olan her şeyin, bir gün gelip‘zamanının
geçeceğini. Onu,moda olana sevdalananlar düşünsün; bilumum sahici
âşıklar biliyorlarki; ne kadar yükseldilerse, sevdalarının ayaklarına
ulaşma çabaları sayesinde yükseldiler.
Aşkımızın umudumuzla yaşıt olduğunu biliyoruz. İşte bunun için umudumuz
da değişmedi. Sövüldük,dövüldük; itilip kakıldık; mağdur, mahkum ve
mazlum olduk; fakathiç umutsuz olmadık. Hâlâ namaz kılıyorsak, ümitvar
olduğumuz için kılıyoruz;hâlâ kurban ediyor, kurban oluyorsak; umudumuz
sürdüğü içindir. Çünkü,iyi biliyoruz ki, umudumuz, iman kandilimizin
yağıdır; biliyoruzki, imanımız en büyük imkanımızdır: ‘imkanım yok’
diyemiyoruz onun için,bunun ‘imanım yok’ anlamına gelmesinden
korkuyoruz.
Bu bilinç olduğu sürece, diri ve dik duracağımızı biliyoruz. Yeni bir
hayatın inşasınıngerekli olduğunu biliyoruz; yeni bir hayatın inşası
için yeni bir toplum uninşasının gerekli olduğunu biliyoruz; yeni bir
toplumun inşası içinyeni bir şahsiyet inşasının gerekli olduğunu
biliyoruz; yeni birşahsiyet için yeni bir bilinç, yeni bir zihniyet,
yeni bir hayat tasavvuru inşasının şart olduğunu biliyoruz.
Ya çektiğimiz acılar? dediğinizi duyar gibiyim. Hâlâ duymayan varsa
duysun: Acı çekmek ruhun fiyakasıdır. Acı çekenlere her şeyi
söyleyebilirsiniz;fakat çirkinleştiklerini asla söyleyemezsiniz.
İnanın bana, acı adamı güzelleştirir. Şu halde neden hâlâ ‘Acı
çekiyorum, o haldevarım!’ diyemiyorsunuz? Değil mi ki acı çekmek,
yaşıyor olmanın enbüyük delilidir; Ölü bedenler acı hissetmezler.A[/color]
güneşin ardından.Ben de sahte âşıkları sevmem. Aşkını değiştirenler,
satanlar, takas edenler,sahte âşıklardır. Sahte âşıkların sahici
maşukları olmaz.
Bazıları, şimdi sırasımı? derse, çevir yüzünü; aşkın zamanı mı olur?
Kim bilmez, zamanı olan her şeyin, bir gün gelip‘zamanının
geçeceğini. Onu,moda olana sevdalananlar düşünsün; bilumum sahici
âşıklar biliyorlarki; ne kadar yükseldilerse, sevdalarının ayaklarına
ulaşma çabaları sayesinde yükseldiler.
Aşkımızın umudumuzla yaşıt olduğunu biliyoruz. İşte bunun için umudumuz
da değişmedi. Sövüldük,dövüldük; itilip kakıldık; mağdur, mahkum ve
mazlum olduk; fakathiç umutsuz olmadık. Hâlâ namaz kılıyorsak, ümitvar
olduğumuz için kılıyoruz;hâlâ kurban ediyor, kurban oluyorsak; umudumuz
sürdüğü içindir. Çünkü,iyi biliyoruz ki, umudumuz, iman kandilimizin
yağıdır; biliyoruzki, imanımız en büyük imkanımızdır: ‘imkanım yok’
diyemiyoruz onun için,bunun ‘imanım yok’ anlamına gelmesinden
korkuyoruz.
Bu bilinç olduğu sürece, diri ve dik duracağımızı biliyoruz. Yeni bir
hayatın inşasınıngerekli olduğunu biliyoruz; yeni bir hayatın inşası
için yeni bir toplum uninşasının gerekli olduğunu biliyoruz; yeni bir
toplumun inşası içinyeni bir şahsiyet inşasının gerekli olduğunu
biliyoruz; yeni birşahsiyet için yeni bir bilinç, yeni bir zihniyet,
yeni bir hayat tasavvuru inşasının şart olduğunu biliyoruz.
Ya çektiğimiz acılar? dediğinizi duyar gibiyim. Hâlâ duymayan varsa
duysun: Acı çekmek ruhun fiyakasıdır. Acı çekenlere her şeyi
söyleyebilirsiniz;fakat çirkinleştiklerini asla söyleyemezsiniz.
İnanın bana, acı adamı güzelleştirir. Şu halde neden hâlâ ‘Acı
çekiyorum, o haldevarım!’ diyemiyorsunuz? Değil mi ki acı çekmek,
yaşıyor olmanın enbüyük delilidir; Ölü bedenler acı hissetmezler.A[/color]