Efendimiz, peygamberlik vazifesiyle görevlendirilmeden önce, amcası Ebu Talip ve arkadaşlarıyla birlikte ticaret yapmak üzere Şam tarafına gidiyordu. Yol üzerindeki bir kiliseye yaklaştıklarında, insanların içine hiç çıkmayan Bâhira adlı bir rahip, onların yanına geldi ve o zamanlar henüz oniki yaşında olan Efendimiz'e işaret ederek şöyle dedi:
"Bu çocuk, şu âlemin (bütün kâinatın) reisidir ve peygamber olacaktır."
Kureyşliler sordular: "Nereden biliyorsun?"
O rahip dedi ki:
"Siz buraya gelirken, baktım ki üstünüzde bir parça bulut var. Siz nereye giderseniz o da sizinle geliyor ve bu çocuğun üstünde alçalıp ona gölge yapıyor. Hem bütün taş ve ağaçlar, ona secde eder gibi bir vaziyet içine giriyor. Bu ise sadece peygamberlere yapılır."
Bâhira, Yahudi bir rahip olmasına rağmen çocuk yaştaki Muhammed'i tanımış ve O'nun beklenen son peygamber olduğunu anlamıştı. Çünkü Yahudilerin mukaddes kitabı olan Tevratta, asırlar sonra gelecek olan bu yüce peygamberin özellikleri belirtiliyordu. Rahip Bâhira, bundan dolayı diğer Yahudilerin de Efendimizi tanıyabileceğinden ve O'na zarar vereceklerinden korktuğu için, Ebu Talip'ten Efendimizi Mekke'ye ****ürmesini istedi. Ebu Talip te onu dinleyerek geri döndü.
Peygamberimizi tanıyan ve emirlerine itaat edenler, sadece canlılardan ibaret değildi. Dağ ve taş gibi cansız şeyler de O'nun peygamberliğini tasdik etmişti, (onaylamıştı)
Hazreti Ali, Hazreti Câbir ve Hazreti Ayşe Validemiz, üçü birden haber veriyorlar ki:
"Peygamber Efendimiz dışarıya çıktığında, yolu üzerindeki ağaç ve taşlar, ona:
— Esselamu aleyke Ya Resulallah" (selam sana ey Allah'ın Resulü) diyorlardı.
Hazreti Ayşe Validemizin anlattığına göre, Efendimiz şöyle demişti:
— Cebrail bana peygamberliği getirdiğinde, yanından geçtiğim bütün taş ve ağaçlar: "Sana selam olsun Ey Allah'ın Resulü" diyerek beni selamlıyordu.
"Bu çocuk, şu âlemin (bütün kâinatın) reisidir ve peygamber olacaktır."
Kureyşliler sordular: "Nereden biliyorsun?"
O rahip dedi ki:
"Siz buraya gelirken, baktım ki üstünüzde bir parça bulut var. Siz nereye giderseniz o da sizinle geliyor ve bu çocuğun üstünde alçalıp ona gölge yapıyor. Hem bütün taş ve ağaçlar, ona secde eder gibi bir vaziyet içine giriyor. Bu ise sadece peygamberlere yapılır."
Bâhira, Yahudi bir rahip olmasına rağmen çocuk yaştaki Muhammed'i tanımış ve O'nun beklenen son peygamber olduğunu anlamıştı. Çünkü Yahudilerin mukaddes kitabı olan Tevratta, asırlar sonra gelecek olan bu yüce peygamberin özellikleri belirtiliyordu. Rahip Bâhira, bundan dolayı diğer Yahudilerin de Efendimizi tanıyabileceğinden ve O'na zarar vereceklerinden korktuğu için, Ebu Talip'ten Efendimizi Mekke'ye ****ürmesini istedi. Ebu Talip te onu dinleyerek geri döndü.
Peygamberimizi tanıyan ve emirlerine itaat edenler, sadece canlılardan ibaret değildi. Dağ ve taş gibi cansız şeyler de O'nun peygamberliğini tasdik etmişti, (onaylamıştı)
Hazreti Ali, Hazreti Câbir ve Hazreti Ayşe Validemiz, üçü birden haber veriyorlar ki:
"Peygamber Efendimiz dışarıya çıktığında, yolu üzerindeki ağaç ve taşlar, ona:
— Esselamu aleyke Ya Resulallah" (selam sana ey Allah'ın Resulü) diyorlardı.
Hazreti Ayşe Validemizin anlattığına göre, Efendimiz şöyle demişti:
— Cebrail bana peygamberliği getirdiğinde, yanından geçtiğim bütün taş ve ağaçlar: "Sana selam olsun Ey Allah'ın Resulü" diyerek beni selamlıyordu.