Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cumhuriyet- Kemalistler-Deprem (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
BAYRAM DEDİĞİN NE Kİ KEMALİSTLERİN GÖNLÜ OLSUN YETER Kİ.

Maraza çıkarmakta üstlerine yoktur. Evhamlıdırlar, kuşkuculukları bazen kendilerini insanlıktan çıkaracak olsa da dillerine hâkim olamazlar. Van depremi sebebiyle Cumhuriyet bayramı kutlamaları iptal edildi ya, tut tutabilirsen Kemalistleri.

Utanma, arlanma, sıkılma nedir bilmiyorlar... İnsanlar binaların altında kalmış, kurtulanlar kışın soğuğunda ekmek ve barınak derdindeymiş vız gelip tırıs gidiyor bu taifeye. Şişli’de, Nişantaşı'nda, Bağdat caddesinde inadına kutlama yapıyorlar... Kimin inadına?

Sayıları da ancak Şişli'yi, Nişantaşı’nı dolduracak miktarda... Ama bir pervasızlar ki, sormayın. Onlar memleketin asıl sahibleri. Topyekûn millet de onların Cuma'ları. Hani şu meşhur Sahib'in hizmetçisi Cuma!

Fakat.

Diğer yandan da gırgır mevzu olduklarının hiç farkında değiller. Yapıp ettiklerinde o kadar ciddiler ki, bu ciddiyetin karikatürize edilebileceğine hiç ihtimâl vermiyorlar, veremiyorlar.

30 Ekim 2011 tarihli Taraf'ta Yıldıray Oğur "Alternatif Cumhuriyet Bayramı kutlaması" yapmış. Karikatürize hâllerinden bahsederken şöyle diyor:

"Bebek'te biraraya gelen (bizzat gördüm) bir grup da Bebek İskelesi'nden, Bebek Atatürk Anıtı'na yürüyüş gerçekleştirdi. Burada Atatürk'ün anıtını elleriyle temizleyip, bayraklarla süsleyen grup ardından yanlarında getirdikleri teypten İstiklal Marşı çalıp törenlerin iptaline kızdı.

İstanbul Barosu ise daha da ileri gidip gazetelere yarım sayfa ilanlar verdi ve Atatürksüz demokrasi olmaz dedi: "Türkiye'yi 1923'ün kuruluş felsefesinden koparacak, çağdaş demokrasi ölçülerinden yoksun bırakarak, ulus devlet olmaktan çıkaracak bir hukuk metni sivil anayasa söylemleriyle toplumun önüne konulmaya çalışılmaktadır. Atatürksüz bir demokrasinin ve sivilleşmenin toplumu aldatmaya yönelik takiye söylemi olduğu görülmelidir."

Nasıl da anlamışlar Ak Parti'nin takiyye yaptığını! Zeki insanlar canım. Öyle kolay külyutmazlar. Sonra hem, Atatürksüz demokrasi mi olurmuş? Ne demek sivil anayasa. Bizi çağdaş uygarlığın zirvesine taşımış taş gibi babayasa'mız varken, bizi 1923 ruhundan uzaklaştıran anayasalar niçin yapılmaya çalışılır? Hangi densiz zihniyet buna tevessül edebilir?


 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
BİZ İNSAN MIYIZ?

Yani biz Ulusalcı olmayanlar, Kemalist olmayanlar, Cumhuriyetin diktatörcesine hayır diyenler. Biz insan mıyız?

Oğur devam ediyor:

"Bu tepkiler arasında içimi en çok Eskişehir'de CHP'nin Cumhuriyet yürüyüşüne katılan CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun şu sözleri burktu: Cumhuriyet insan olmak demektir. Çocuklarımız okullarda şiir okuyacaktı. Okullarda da yasaklayacaklarmış."

Gördünüz mü? Cumhuriyeti reddedenler hayvandırlar. Hele krallık mırallık, hakgetire. Meselâ İngilizler yarı hayvandırlar. Neden? Ee, krallığı tümüyle kaldırmamışlar ki. Suudi'ler, İranlılar vs... Hepsi hayvan toplulukları. E, hâliyle Van depremi sebebiyle fırsattan fayda devşiren yasakçılar da. Yani, Cumhurbaşkanı, Yani Başbakan, yani, yani, yani... Hepsini nasiblendirmiş Kılıçdaroğlu.

1950'lerden beri neden iktidar olamıyorlar bunlar?.. Bu kafaya hangi iktidar teslim edilebilir ki? Eşi Sevim Kılıçdaroğlu bile şöyle diyor: "Sol yüzde otuzbeşi aşamaz"... Tabiî en baba rakamı telaffuz etmiş. Sevim Hanım'ın şu sözüne dikkat edin: "Kemal'in halası ve kırk yakını öldürüldü."

Kim öldürdü?..

Kemalistler... Dersim katliamında.

Peki, Kılıçdaroğlu neden Kemalist?

Bu sorunun altında yatan gerçeği doğru anlamak lâzım.

Kılıçdaroğlu boşuna KÖKLER'e sahib çıkanlara hayvan demiyor. Korkusu var. Şişli, Nişantaşı, Bağdat caddesi hâkimiyeti sona erdiğinde kafa konforunun bozulacağını biliyor. Bu sebeble kültür emperyalizminin sürmesini istiyor. Yeter ki KÖKLER'i hatırlatıcı şeyler zuhur etmesin.

Oğur'un alternatif kutlamasına dönelim:

"Önce Cumhuriyet konulu konuşmasını yapmak üzere Ergun Aybars'ı kürsüye çağırıyorum:

"T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuştu. Fakat gerek halkın, gerekse Meclis içinde bulunanların büyük kısmı Padişah'a dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. 1300 yılından beri de Osmanoğullarından başka hiçbir aile iktidar olmamıştı. Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine geçişin bir sonucu olarak Padişah'tan ulusa gelişi, bir ilke ve ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuş ve 1920'de B.M.M.'nde somutlaşmıştı. M.Kemal Paşa Padişah'ın ihanetini bildiği hâlde, henüz zamanı olmadığı için Padişah'ı hedef almadı. Genç subaylık yıllarından beri inandığı ve Mazhar Müfit'e not ettirdiği "Cumhuriyet" inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı."

İlkokul müsameresinde pek zeki olmayan bir çocuk konuşuyor zannedersiniz. Ama, öyle değil. Koskoca adamlar ediyor bu lafları. Oğur da bu sebebten eğlendirici bulmuş ki, alternatif kutlamasına dâhil etmiş. Ve şöyle demiş:

"Sayın Aybars'a 1300 yılından beri Osmanoğullarından başka hiçbir ailenin iktidar olmamasının anti-demokratikliği, Tanrı haklarına eğil, insan haklarına dayanan Cumhuriyetimiz ve Atatürk'ün milletimizi nasıl başarıyla kandırdığı konusunda bizleri aydınlatan konuşması için çok teşekkür ediyoruz. (...)

Törenimiz burada sona ermiştir. Çok eğlendik değil mi? Çatlasın cumhuriyet düşmanları..."

Çatlasın. KÖKLER'ini hatırlamak isteyenlere ölüm. Ne demek dine dayalı devlet. Ne demek Yaradan'a itaat. Biz gökleri yere indirdik keyfimize bakarken, siz KÖKLER'i hatırlatıp keyfimizi kaçırıyorsunuz. Kemalizm bin yıl yaşayacak. Yıkılmadık, ayaktayız. Atam izindeyiz. Vs. vs....

Şu izinleri bitip de milletin derdiyle meşgul olmaya başlasalar... O zaman belki halkın teveccühüne biraz olsun mazhar olurlar. Ama alışmışlar, millet göçük altında onlar Nişantaşı’nda; çıııktık aaçık alınla...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
YAĞMACI MÜDÜRLER

Yok yok, Van depreminden bir yağma değil. Giresun’da bayram töreni yağması. Haber şu:

"Giresun’daki Cumhuriyet kutlamalarına bazı müdürlerin katılmaması tartışmaya yol açtı.

Vali Dursun Ali Şahin, soruşturma başlatacağını belirterek, şunları söyledi: "Tebriklerin kabulüne 100'e yakın kişi katılması gerekirken 50-60 kişilik bir katılım oldu. Böyle bir günde birlik beraberlik olması gerekirken adam evinde uyuyacak müdür başyardımcısını gönderecek. Öyle yağma mı olur? Bunun sonradan farkına vardım. Kabul etmezdim. Bunlar hakkında soruşturma başlatacağım."

Adam haklı. Yarı yarıya fire. Kardan zararı geçtik bu resmen zarar... Yağmacılar(!) hesab verecek o kadar!

İnceden inceye laf sokuşturan biri de şöyle demiş:

"CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Cumhuriyet Bayramı törenleri ve kutlamalarının iptal edilmesine tepki gösterdi. İnce, "Acılarımız üzerinden Cumhuriyetle hesaplaşmak istiyorlar. Resepsiyonu iptal ettiklerini anladık. Cumhuriyet bayramı törenleri eğlence değildir. Cumhuriyet bayramının kutlanması bir düğün değildir" dedi." (30 Ekim 2011, Taraf)

Bazen bizde şübhelenmiyor değiliz; bu iktidar vicdan-micdan görüntüsünde bunları böyle bağırtmaktan zevk mi alıyor acaba?.. Olur a, bu kadar iktidarda kalmak savrulmalara sebeb olabilir. Neyse ne; bize ne!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
KEMALİZM’İN AMENTÜSÜNÜ BİLMEYENLER NE OLUR?

Kemalizm’in mürtedi olur. Kemalizm’e imanın da şartları vardır, inanmayanlar küfre(!) girmiş olurlar.

Ayşe Hür "Tarih Defteri"nde yazmış:

"Altı İnanç İlmihali

Köylerde Cumhuriyetle ilgili piyesler (Faruk Nafiz'den Kahraman, Nahit Sırrı'dan Sönmeyen Ateş, Aka Gündüz'den Mavi Yıldırım gibi), tek yapraklı 'Cumhuriyet destanları', cumhuriyet şiirleri okundu. Sokaklara "Yerden en az yarım metre yüksekte" kürsüler kuruldu (adları "Cumhuriyet Halk Fırkası Halk Kürsüsü" idi) ve halk Cumhuriyet hakkındaki düşüncesini söylemeye çağrıldı. "Köyle kenti buluşturmak için" devlet araçları ile şehirlere taşınan köylüler devlete ait konuk evlerinde ve şehirli ailelerin evlerinde misafir edildiler.

Ülke çapında verilen konferanslarda okunan metinlerden biri İslam dinindeki "İmanın Altı Şartı'ndan esinlendiği anlaşılan 'Altı İnanç Kaynağı' (İnkılabın İlmihali) başlıklı broşürde şöyle deniyordu:

"İnanışlarımızı bir defa daha sıralayalım, dil ile ikrar ve kalp ile tasdik edelim;

1) Cumhuriyet'e inanıyoruz: Kayıtsız ve şartsız hakimiyet milletindir.

2)Millete inanıyoruz: En geniş ve kucaklayıcı camia şuuru milliyet şuurudur.

3) Halka inanıyoruz: Ayırt etmeksizin, halk içinde herkes lazımdır.

4) Devlete inanıyoruz: Devlet hepimizden üstün ve hepimizin bütünüdür.

5) Laikiz: Görüşte bilgiye, gidişte ülküye inanıyoruz.

6) İnkılaba inanıyoruz: Büyük değişikliğin işleyicileri bizleriz." (30 Ekim 2011 Taraf)

Bu amentünün tevil ve tefsiri babında ne söylenebilir? Öyle ya, bu kadar derin(!) bir metnin tefsiri yapılmalı ki, millet anlasın.

Kendimizce yapalım:

1- Birinci madde düpedüz İlâhî Hükme itiraz. Allah'a isyan. Yani; en doğruyu (Haşa) Allah değil, kullar bilir, bu sebeble Allah (Haşa) devreden çıkarılacak... Tefsiri uzundur, bu kadar yeter.

2- Milliyet şuuru dedikleri, topyekûn Müslümanların kardeş olduğunu unutturup, meseleyi ırkçılığa endekslemekti; yaptılar. Hatta, Arab'ı, Acem'i bırakın Kurtuluş Savaşı'nın temel taşı olan Kürtleri bile yok etmeye yeltendiler. İleri safhalarda komikleşip; Kürt yoktur, kar'da yürürken kart-kurt sesi çıkaran Türk vardır, dediler. Kendilerine güldürdüler.

3- Ayırt etmeksizin, halk içinde herkes lâzımdır, zira cumhuriyetin kremasını yiyen üç bin aileye hizmet edecek kölelere ihtiyaç vardır... Bunlar Ümmet köleliğinden kurtarıldıkları için şükretmeli ve hizmette kusur etmemelidirler. Edenler cezalandırılmıştır. Allah'a kulluktan koparılıp, kul'a kulluğa zorlanan kitleler.

4- Devlet hepimizden üstün ama kuranlardan hiçbir zaman üstün olmadı. Kuranlar, devleti istedikleri gibi çekip çevirdiler. Kanunlar ekmek çalana jet hızıyla tatbik edilirken, deveyi amuduyla götürenleri göremedi.

5- Bilgi, ülkü dediğin ne ki? İlim'de bir şey değillerdi fakat, bilim'de insanlığı şaşırtıp Ay'a çıktılar ve harika bir şey keşfettiler; Ay'da Kemalizm’in izlerini buldular. Daha da ilginci, irticacılar engel olmasaymış güneşe bile gidebilirlermiş. Zira, ülküleri yükselmek ve ileri gitmekmiş...

6- Büyük değişikliğin nakış gibi işleyicileri olan Kemalistler, bütün değişikliklere karşı gelmeye başlayarak biraz şaşırtmış olsalar da, biz yine de bizim anlayamadığımız ince meseleler var diye tevil edelim... Çünkü, bu zeki insanlar acaib ince manevralara imza atmışlardır. Şimdi de vardır bir bildikleri, diyelim.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
SUNİ TENEFFÜSLE AYAKTA DURAN REJİM

Serdar Turgut diyor ki:

"80 küsur yıl cumhuriyet rejimi topal aksak şekilde var oldu. Kuruluş ideolojisi, dindarlarla yeni toplumun yüzde 90'ıyla sorunlu olduğundan ve ideoloji inançla yüzleşmeyi dışladığından cumhuriyeti kitleler de pek benimseyemedi.

Kuruluş ideolojisini sorgusuz sualsiz benimseyenler, inançsız bir yaşamda nelerin eksik olduğunu hissetmeyenler, çoğunluğa ideolojik baskı yaparak rejimi sürdürmeye çalıştırlar.

Bu ideoloji, devletin kurumları tarafından da desteklendiğinden cumhuriyet rejimi görünürde sorunsuz gibi yaşadı.

Oysa, dipten dibe büyük sorunlar vardı; kendisini rejimden dışlanmış hissedenler ve inancı hayatlarının en önemli unsuru görenler son derece huzursuzdu.

Bu huzursuzluk birbiri ardına gelen cumhuriyetin bekçisi yönetimler tarafından da üstüne gaz boşaltılan ateş gibi alevlendiriliyordu. Bu bekçiler daima kendilerine hayali düşmanlar yaratıp bunlarla mücadele ederek hem rejimin hem de kendilerinin varlığını sürdürdüler.

Kimse farkında değildi ki, bu rejim suni teneffüsle ayakta durmaktaydı ve içten içe çürümekteydi. Kendilerine laik diyen rejim bekçileri, bu içten içe çürümenin farkında değillerdi. Onlar sanki hiçbir şey yokmuş gibi yaşamlarını sürdürüyorlardı. İktidar -sermaye- medya arasında bir ahlaksız ilişki kurulmuştu ve bir kısırdöngü sürdürülmeye çalışılıyordu." (29 Ekim 2011, Habertürk)

Bu satırlardan sonra Turgut'un bir tesbiti var ki, fevkalade haklı. Şöyle diyor:

"AKP iktidara gelmeden birkaç yıl öncesinde cumhuriyet rejimi çökmek üzereydi. Arap Baharı'nda yaşananlar az daha Türkiye'de de yaşanacaktı. Bıçağın kemiğe dayandığını hisseden çoğunluk, kendisinin mahrum kılındığı yaşam stilini ve inanca göre yaşama özgürlüğünü artık istiyordu."

Daima hatırlattığımız bir meseledir; bugün rejim öyle bir sıkışmışlık hâli yaşıyor ki, AKP'nin gidişatına engel olsa, bir Türk Bahar'yla karşılaşacak. Yani, onlar açısından iki ucu pisli değnek.

Peki, AKP'nin bu tavrı ezilen çoğunluk açısından veya devrimci unsurlar açısından ne mânâ ifade ediyor? Şimdilik bürokratik bir devrim sürecine şahid olunduğundan pek itiraz sözkonusu değil gibi. Gidişatın şekli duruma yön verecek haliyle... Bekleyip göreceğiz.

Asıl komik olan şu, Turgut diyor ki:

"AKP iktidara büyük umutlar vererek gelmeseydi, cumhuriyet rejimi tehlikeye düşecekti.
Kendilerini bekçi sananlar, AKP'nin rejim için tehlike olduğu karşı propagandasını yayarken asıl tehlikenin kendileri olduğunu unuttular. Asıl kendi zihniyetlerinin sürmesi hâlinde bu rejimin tamamen çökeceğini görmediler. Aslında hala bunu görmekte zorlanıyorlar. İnanılmaz bir ideolojik körlük sözkonusu anlayacağınız."

Bu derece ideolojik körlük olmasaydı, görmekte zorlanmazlardı elbet. Böyle olduklarından, hâlâ Van depremine rağmen ertelenen cumhuriyet kutlamaları peşindeler. Direne direne mahkûm olmak, yobaz tavrıdır. Yobazlıklarına doymasınlar... Bu ne tuhaf bir psikolojidir? Ne yaman çelişkidir!
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
5816 NO’LU KANUNA RAĞMEN

Habertürk TV’de (3 Aralık 2011) bir akşam programı… Yedi konuk Dersim’i tartışıyor. Sosyologlar var, tarihçi var, bir de CHP’nin meşhur diplomatı; hani şu; Dersim’de analar ağlamadı mı, sözüyle çarşının durulmamacasına karışmasına sebeb olan Onur Öymen.

Prof. Yasin Aktan mevzuya damardan temas ediyor. Onur Öymen cevabında nasıl mahzun, nasıl kırılgan. Şunu demek ister gibi; tamam anladık, Kemalizm, faşizm, ulusalcılık bitti, iflas etti. Ama bu kadar da ileri gidilmez ki. Ve aynen şu ifadeyi kullanıyor Aktan’ın söylediklerine karşı; İÇİM ACIDI!..

Öymen’in içi acırken, yanında oturan bayan yakın tarihçi son derece müstehzî ve küstah. O hâlâ yenilmemiş, yelkenleri indirmemiş pozlarında… Bu durumunu Öymen’e nisbetle acemiliğine verebiliriz. O hâlâ kendini annannesi’nin CHP’si döneminde zannediyor.

Aktan onun tarihçiliğini şu sözlerle çöpe sallıyor ama o farkında değil; Bugün konuştuğumuz tarih değil, henüz tesiri devam eden meseleleri konuşuyoruz… Yani, daha dün bu millete yaptığınız bütün bu zulümleri, tesirleri hâlâ capcanlı, ve biz onlara mukavemetten bahsederken, sen, bu işi tarihçilere bırakalım uyanıklığına yatıyorsun, demek istiyor.

İşin en ilginç yanı şu; 5816 No’lu Atatürk’ü koruma kanununun varlığına rağmen tabular gümbür gümbür devriliyor, ama dönüp ciddi mânâda meseleyle ilgilenen yok… CHP sistemin merkezindeydi, merkez çuvallayınca sistem şamar oğlanına döndü.

Artık askeri ve sivil bürokrasi de CHP’nin davetiyle (kışkırtmasıyla) harekete geçecek bürokrat da yok. Varolanların da mecâli yok… Bülent Arınç ne diyordu meâlen; İhtilâl yapmayı aklının ucundan geçirenin alnını karışlarım.

Öymen’in bir de ananesinden bahsedişi vardı ki, bu sefer bizim içimiz acıdı, şöyle diyordu; (meâlen) ne demek Atatürk’ün dine karşı olması, benim annanem hafızdı, Atatürk’e dua ederdi… Dindar böyle olur!

Gerçekten içim acıdı. Bu ülkeye Komünizm gelecekse onu da biz getiririz kibrinden bu durumlara gerilemek; iç acıtıcı…

Tabiî kendileri etti, kendileri buldu. Zulüm abad olmaz, zalim berbad olur, hakikatini hiç mi duymamışlardı?.. Dersim’le öyle bir batağa saplandılar ki, ayıklamazlarsa sonları felaket.

Unutmadan not edelim; Kemalizmi savunmak kala kala Maocu-Çin’ci Doğu Perinçek’e kaldı; iyi mi?
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt