by-cansuyu
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Ocak 2007
- Mesajlar
- 160
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
MÜSLÜMAN BAŞKALARININ İYİLİĞİNİ İSTER
Muhterem Müslümanlar,
Yüce Dinimiz, Allah’a ve insanlara karşı vazifesinin bilincinde olan, ahlaklı fertler yetiştirmek suretiyle huzurlu bir toplumun oluşmasını hedeflemektedir. Kur’an-ı Kerim bizlere, birbirini seven ve gözeten, din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen ve yeri geldiği zaman onların iyiliğini kendi iyiliğine tercih eden insanları örnek göstermektedir. Sevgili Peygamberimiz de; “Sizden her hangi biriniz, kendisi için arzu ettiği hayır ve iyiliği, mü’min kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş olamaz”[1] buyurarak, bu konuda en güzel ölçüyü ortaya koymuştur
Değerli Mü’minler,
Allah rızasını uman ve ahirette bütün yaptıklarından sorguya çekileceğinin farkında olan mü’minler, birbirlerinin kardeşi oldukları bilinciyle, kin, öfke, nefret, haset, bencillik gibi kötü düşünce ve davranışlardan titizlikle sakınacaklardır. Bunların yerine sevgi, saygı, merhamet, dürüstlük, yardımseverlik, fedakârlık, başkalarının iyiliğini ve hayrını düşünmek gibi en güzel ahlakî özelliklere sahip olacaklardır. Bu ahlakî özelliklerle olgunlaşacak olan mü’minler, Yüce Allah’a yapmakta oldukları dualarında bile din kardeşlerini hatırlayacaklar, Yüce Kitabımızın bizlere örnek olarak sunduğu şu dualarda olduğu gibi, ben yerine biz diyerek, mü’minlerin hayır ve iyiliğini isteyecekler ve: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru”[2], “Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla.”[3] diye dua edeceklerdir.
Aziz Mü’minler
Dualarında ve düşüncelerinde din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen mü’minin, bu güzel duygularını davranışlarına da yansıtmasını Yüce Allah şöyle emrediyor:
“Allah sana nasıl iyilik ve ihsanda bulunduysa, sen de aynı şekilde insanlara iyilik yap”[4] Kişinin bunu hayatına nasıl uygulayacağının en güzel örneklerini ise sevgili peygamberimiz birçok hadis-i şeriflerinde ifade etmişlerdir. Kendisine faydalı olacak bir şey öğretmesini isteyen kişiye Rasülullah (s.a.v) "Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyleri kaldır"[5] buyurmuşlardır. Başka bir hadiste sevgili Peygamberimiz: "Her Müslüman’ın sadaka vermesi gerekir" buyurmuşlar, buna gücü yetmeyen kişinin de darda kalmış birine yardımda bulunmasını tavsiye etmişlerdir. Kendisine; "Ya, buna da gücü yetmezse?" denilince Rasülullah (s.a.v), kişinin insanları iyiliğe ve hayra teşvik etmesini ve kendisini başkalarına kötülük yapmaktan alı koymasını tavsiye etmişlerdir.[6]
Sahabeden Cerir b. Abdillah ise şöyle naklediyor: “Ben, namazı kılmak, zekâtı vermek ve bütün Müslümanların hayır ve iyiliğini istemek üzere Hz. Peygambere biat ettim”[7] Sevgili Peygamberimizin bu konudaki diğer bir güzel tavsiyesi de şöyledir:"Yüzüne tebessümle bakmak bile olsa, mü’min kardeşine yapacağın hiçbir hayır ve iyiliği küçük görüp terk etme"[8]
Hutbemi, Medineli Müslümanların, Mekke’den hicret ederek gelen Muhacirlere nasıl kucak açtıklarını, onların hayır ve iyiliği için neler düşündüklerini anlatan ayet mealiyle bitiriyorum:“Muhacirlerden önce Medine’ye yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret eden mü’minleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[9]
13/01/2006 Tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Hutbesidir.
[1]Buhari,İman7.
[2]Bakara,2/201.
[3]İbrahim,14/41.
[4]Kasas,28/77.
[5]Müslim,Birr131.
[6]Buhari,Zekat30, Müslim,Zekat55.
[7]Buhari,İman42.
[8]Müslim,Birr144.
[9] Haşr, 59/9
Muhterem Müslümanlar,
Yüce Dinimiz, Allah’a ve insanlara karşı vazifesinin bilincinde olan, ahlaklı fertler yetiştirmek suretiyle huzurlu bir toplumun oluşmasını hedeflemektedir. Kur’an-ı Kerim bizlere, birbirini seven ve gözeten, din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen ve yeri geldiği zaman onların iyiliğini kendi iyiliğine tercih eden insanları örnek göstermektedir. Sevgili Peygamberimiz de; “Sizden her hangi biriniz, kendisi için arzu ettiği hayır ve iyiliği, mü’min kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş olamaz”[1] buyurarak, bu konuda en güzel ölçüyü ortaya koymuştur
Değerli Mü’minler,
Allah rızasını uman ve ahirette bütün yaptıklarından sorguya çekileceğinin farkında olan mü’minler, birbirlerinin kardeşi oldukları bilinciyle, kin, öfke, nefret, haset, bencillik gibi kötü düşünce ve davranışlardan titizlikle sakınacaklardır. Bunların yerine sevgi, saygı, merhamet, dürüstlük, yardımseverlik, fedakârlık, başkalarının iyiliğini ve hayrını düşünmek gibi en güzel ahlakî özelliklere sahip olacaklardır. Bu ahlakî özelliklerle olgunlaşacak olan mü’minler, Yüce Allah’a yapmakta oldukları dualarında bile din kardeşlerini hatırlayacaklar, Yüce Kitabımızın bizlere örnek olarak sunduğu şu dualarda olduğu gibi, ben yerine biz diyerek, mü’minlerin hayır ve iyiliğini isteyecekler ve: “Ey Rabbimiz! Bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru”[2], “Ey Rabbimiz! Hesabın görüleceği günde, beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla.”[3] diye dua edeceklerdir.
Aziz Mü’minler
Dualarında ve düşüncelerinde din kardeşinin hayır ve iyiliğini isteyen mü’minin, bu güzel duygularını davranışlarına da yansıtmasını Yüce Allah şöyle emrediyor:
“Allah sana nasıl iyilik ve ihsanda bulunduysa, sen de aynı şekilde insanlara iyilik yap”[4] Kişinin bunu hayatına nasıl uygulayacağının en güzel örneklerini ise sevgili peygamberimiz birçok hadis-i şeriflerinde ifade etmişlerdir. Kendisine faydalı olacak bir şey öğretmesini isteyen kişiye Rasülullah (s.a.v) "Müslümanların yolundan rahatsızlık veren şeyleri kaldır"[5] buyurmuşlardır. Başka bir hadiste sevgili Peygamberimiz: "Her Müslüman’ın sadaka vermesi gerekir" buyurmuşlar, buna gücü yetmeyen kişinin de darda kalmış birine yardımda bulunmasını tavsiye etmişlerdir. Kendisine; "Ya, buna da gücü yetmezse?" denilince Rasülullah (s.a.v), kişinin insanları iyiliğe ve hayra teşvik etmesini ve kendisini başkalarına kötülük yapmaktan alı koymasını tavsiye etmişlerdir.[6]
Sahabeden Cerir b. Abdillah ise şöyle naklediyor: “Ben, namazı kılmak, zekâtı vermek ve bütün Müslümanların hayır ve iyiliğini istemek üzere Hz. Peygambere biat ettim”[7] Sevgili Peygamberimizin bu konudaki diğer bir güzel tavsiyesi de şöyledir:"Yüzüne tebessümle bakmak bile olsa, mü’min kardeşine yapacağın hiçbir hayır ve iyiliği küçük görüp terk etme"[8]
Hutbemi, Medineli Müslümanların, Mekke’den hicret ederek gelen Muhacirlere nasıl kucak açtıklarını, onların hayır ve iyiliği için neler düşündüklerini anlatan ayet mealiyle bitiriyorum:“Muhacirlerden önce Medine’ye yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret eden mü’minleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[9]
13/01/2006 Tarihli Diyanet İşleri Başkanlığı Hutbesidir.
[1]Buhari,İman7.
[2]Bakara,2/201.
[3]İbrahim,14/41.
[4]Kasas,28/77.
[5]Müslim,Birr131.
[6]Buhari,Zekat30, Müslim,Zekat55.
[7]Buhari,İman42.
[8]Müslim,Birr144.
[9] Haşr, 59/9