Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cuma günü, yapılacak ibadetler ve fazileti.. (1 Kullanıcı)

σпця 1905

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
210
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Cuma günü, yapilacak ibadetler ve fazileti..
Sual: Cumanın özelliği nedir? Niye kıymetlidir?
CEVAP
1-
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allah katında günlerin efendisi Cuma’dır. O kurban ve Ramazan bayramı günlerinden de faziletlidir. Cuma gününde şu beş özellik vardır: 1- Hazret-i Âdem o gün yaratıldı. 2- O gün yeryüzüne indirildi. 3- O gün vefat etti. 4- O günde öyle bir an vardır ki, günah veya akrabalarla ilişkiyi kesme konularında olmamak şartıyla kul Allahü teâlâdan bir şey isterse Allahü teâlâ mutlaka onu verir. 5- Kıyamet o gün kopacaktır. Allah’a yakın hiç bir melek, hiçbir gök, hiçbir yer yoktur, hiçbir rüzgar, hiçbir dağ ve taş yoktur ki, Kıyametin kopmasına sahne olacağı için Cuma gününün heybetinden korkmasın.)
[Buhari, İ. Ahmed]

Cuma, müminlerin bayramıdır. Bugün yapılan ibadetlere en az, iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da, iki kat yazılır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi, günahlar içinde de, Cuma günü ve gecesinde işlenilenden daha kötüsü yoktur.) [Ramuz]

(Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.)
[İ.Gazali]

(Cuma günü, kuşlar, vahşi hayvanlar birbirine, “Selam size, bugün Cumadır” derler.)
[Deylemi]

(Cuma diğer Cumaya kadar ve fazladan üç gün içinde işlenen günahlara kefaret olur. Çünkü iyi bir amel işleyene on kat sevap verilir.)
[Taberani]

(Dört gecenin gündüzü de gecesi gibi faziletlidir. Allahü teâlâ, o günlerde dua edenin isteğini geri çevirmez, onları mağfiret eder ve onlar bu günlerde bol ihsana nail olurlar. Bunlar: Kadir gecesi, Arefe gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi ve günleri.)
[Deylemi]

(Cuma günü gusleden kimsenin günahları affolur.)
[Taberani]

(Cuma günü sabah namazından önce, “Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh” okuyanın, deniz köpüğü kadar da olsa, bütün günahları affolur.)
[İbni Sünni]
[Böyle büyük mükafat verilebilmesi için, o kişinin, düzgün itikada sahip olması, kul hakkını, kazaya kalan farzlarını ödemesi ve haramlardan vazgeçmesi şarttır.]

(Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehid olur, kabir azabından kurtulur.)
[Ebu Nuaym]

(Ana-babanın kabrini, Cuma günleri ziyaret eden kimsenin günahları affolur, haklarını ödemiş olur.)
[Tirmizi]

(Cuma günü 80 salevat getirenin, 80 yıllık günahı affolur.)
[Dare Kutni]

(Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir.)
[İsfehani]

(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk verilir.)
[Taberani]

2-
Kendisine Cuma namazı farz olan her müslümanın alış-verişini bırakıp namaza gitmesi farzdır. Özürsüz Cumaya gitmemek haramdır. Ezan okunurken de, alış-veriş yapmak mekruhtur. Halbuki alış-verişin kendisi helaldir. Yani alınan mal mekruh değil, helaldir. Fakat ezan okunurken alış-veriş yapılması mekruhtur. (Dürer)

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cuma namazını farz kıldı. Adil veya zalim bir imam [başkan] zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cuma namazını terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tevbe etmezse, onun namazı, zekatı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [İbni Mace]

(Allah’a ve ahirete inanan, Cuma namazına gitsin!)
[Taberani]

(Cuma namazını kılmayan kimsenin kalbi mühürlenir
[iyilik yapamaz olur], gafil olur.) [Müslim]

(Cuma namazına giderken ayakları tozlanan kimseye Cehennem ateşi haramdır.)
[Tirmizi]

(Cuma namazından sonra, yedi defa ihlas ve muavvizeteyn
[yani iki Kul euzüyü] okuyan kimseyi, Allahü teâlâ, bir hafta, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.) [İbni Sünni]

(Büyük günah işlenmediği müddetçe, beş vakit namaz ile Cuma namazı, öteki Cumaya kadar aralarda işlenen günahlara kefarettir.)
[Müslim]
Seferi olana Cuma kılmak farz değildir, kılarsa farz sevabını alır. (Hindiyye)

Cuma namazı kılınmayan çok küçük köylerde ve kâfir ülkelerinde, cemaatle öğle namazı kılınır ve ikamet okunur. Cumanın sahih olduğu yerlerde, öğleyi cemaatle kılmak ve ikamet okumak mekruh olur. (Redd-ül Muhtar, Fetava-i Abdurrahim)

Mahkumlara Cuma namazı farz değildir. Öğle namazını cemaatle kılabilirler.
Cuma namazı yalnız erkeklere farzdır. Bu husustaki hadis-i şeriflerden ikisi şöyle:
(Cuma namazı kılmak, köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her müslümana farzdır.) [Hakim]

(Cumaya gelmeyen erkeklerin evlerini yıksam diye düşündüm.) [Buhari]
Kadınların Cuma günü, öğle namazını evlerinde kılmak için cemaatin camiden çıkmasını beklemeleri şart değildir. (Hidaye)

3-
Cuma günü oruç tutmak müstehaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cuma günü oruç tutana, on ahiret günü oruç sevabı verilir.) [Beyheki]

Bazı âlimlere göre de yalnız Cuma günü oruç tutmak mekruhtur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Yalnız Cuma günü oruç tutmayın! Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutun.) [Buhari]

(Sünnet ve mekruh olduğu bildirilen bir işi yapmamalıdır! Bunun için Cuma günü orucu perşembe veya cumartesi ile birlikte tutmalıdır!) (Redd-ül Muhtar)
NOT: Dinimiz İslam .:.: www.dinimizislam.com :.:. sitesinden izinli olarak alinmistir.



Selam ve dua ile..
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
(Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir.) [İsfehani]

(1) Yâsîn
(2) Vel Kur'ân-il hakîm
(3) İnneke leminel mürselîn
(4) Alâ sırâtın müstakîm
(5) Tenzîlel azîzirrahîm
(6) Litünzire kavmen mâ ünzire âbâühüm fehüm gâfilûn
(7) Lekad hakkalkavlü alâ ekserihim fehüm lâ yü'minûn
(8) İnnâ cealnâ fî a'nâkihim ağlâlen fehiye ilel ezkâni fehüm mukmehûn
(9) Ve cealnâ min beyni eydîhim sedden ve min halfihim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsirûn
(10) Ve sevâün aleyhim eenzertehüm em lem tünzirhüm lâ yü'minûn
(11) innemâ tünzirü menittebazzikre ve haşiyerrahmâne bilgaybi febeşşirhü bimağfiretin ve ecrin kerîm
(12) İnnâ nahnü nuhyil mevtâ ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle şey'in ahsaynâhü fî imâmin mübîn
(13) Vadrib lehüm meselen eshâbel karyeh. İz câehel mürselûn
(14) İz erselnâ ileyhi müsneyni fekezzebûhümâ fe azzeznâ bisâlisin fekâlû innâ ileyküm mürselûn
(15) Kâlû mâ entüm illâ beşerün mislünâ vemâ enzelerrahmânü min şey'in in entüm illâ tekzibûn
(16) Kâlû rabbünâ ya'lemü innâ ileyküm lemürselûn (17) Vemâ aleynâ illel belâgul mübîn
(18) Kâlû innâ tetayyernâ biküm lein lem tentehû le nercümenneküm vele yemessenneküm minnâ azâbün elîm
(19) Kâlû tâirüküm meaküm ein zikkirtum bel entüm kavmün müsrifûn
(20) Vecâe min aksalmedineti racülün yes'â kâle yâ kavmittebiul mürselîn(21) İttebiû men lâ yeselüküm ecran ve hüm muhtedûn
(22) Vemâ liye lâ a'büdüllezî fetarenî ve ileyhi türceûn
(23) Eettehizü min dûnihî âliheten in yüridnirrahmânü bi-durrin lâ tuğni annî şefâatühüm şey'en velâ yünkizûn
(24) İnnî izen lefî dalâlin mübîn
(25) İnnî âmentü birabbiküm fesmeûn
(26) Kîledhulil cennete, kâle yâleyte kavmî yâ'lemûn
(27) Bimâ gaferelî rabbî ve cealenî minel mükremîn
(28) Vemâ enzelnâ alâ kavmihî min badihî min cündin minessemâi vemâ künnâ münzilîn
(29) İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâhüm hâmidûn
(30) Yâ hasreten alel ibâdi mâ ye'tîhim min resûlin illâ kânûbihî yestehziûn
(31) Elem yerev kem ehleknâ kablehüm minel kurûni ennehüm ileyhim lâ yerciûn
(32) Ve in küllün lemmâ cemî'un ledeynâ muhdarûn
(33) Ve âyetün lehümül ardul meytetü ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhü ye'külûn
(34) Ve cealnâ fîhâ cennâtin min nahîlin ve a'nâbin ve feccernâ fîha minel uyûn
(35) Liye'külû min semerihî vemâ amilethü eydîhim efelâ yeşkürûn
(36) Sübhânnellezî halekal ezvâce küllehâ mimmâ tünbitül ardu ve min enfüsihim ve mimmâ lâ ya'lemûn
(37) Ve âyetün lehümülleyü neslehu minhünnehâre fe izâhüm muzlimûn
(38) Veşşemsü tecrî limüstekarrin lehâ zâlike takdîrul azîzil alîm
(39) Velkamere kaddernâhü menâzile hattâ âdekel urcûnil kadîm
(40) Leşşemsû yenbegî lehâ en tüdrikel kamere velelleylü sâbikunnehâri ve küllün fî felekin yesbehûn
(41) Ve âyetün lehüm ennâ hamelnâ zürriyyetehüm fil fülkil meşhûn
(42) Ve halâknâ lehüm min mislihî mâ yerkebûn
(43) Ve in neşe' nugrıkhüm felâ sarîha lehüm velâhüm yünkazûn
(44) İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn
(45) Ve izâ kîle lehümüttekû mâ beyne eydîküm vemâ halfeküm lealleküm türhamûn
(46) Vemâ te'tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ mu'ridîn
(47) Ve izâ kîle lehüm enfikû mim mâ rezakakümüllâhü, kâlellezîne keferû, lillezîne âmenû enut'ımü menlev yeşâullâhü et'amehû, in entüm illâ fî dalâlin mübîn
(48) Ve yekûlûne metâ hâzel va'dü in küntüm sâdikîn
(49) Mâ yenzurûne illâ sayhaten vâhideten te'huzühüm vehüm yehissimûn
(50) Felâ yestetîûne tevsıyeten velâ ilâ ehlihim yerciûn
(51) Ve nüfiha fîssûri feizâhüm minel ecdâsi ilâ rabbihim yensilûn
(52) Kâlû yâ veylenâ men beasena min merkadina hâzâ mâ veaderrahmânü ve sadekal mürselûn
(53) İn kânet illâ sayhaten vâhideten feizâ hüm cemî'un ledeynâ muhdarûn
(54) Felyevme lâ tuzlemu nefsün şeyen velâ tüczevne illâ mâ küntüm tâ'melûn
(55) İnne ashâbel cennetil yevme fîşüğulin fâkihûn
(56) Hüm ve ezvâcühüm fî zılâlin alel erâiki müttekiûn
(57) Lehüm fîhâ fâkihetün ve lehüm mâ yeddeûn
(58) Selâmün kavlen min rabbin rahîm (59) Vemtâzül yevme eyyühel mücrimûn
(60) Elem a'hed ileyküm yâ benî âdeme en lâ tâ'buduşşeytâne innehû leküm adüvvün mübîn
(61) Ve enî'budûnî, hâzâ sırâtun müstekîm
(62) Ve lekad edalle minküm cibillen kesîran efelem tekûnû ta'kılûn
(63) Hâzihî cehennemülletî küntüm tûadûn
(64) Islevhel yevme bimâ küntüm tekfürûn
(65) Elyevme nahtimü alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydîhim ve teshedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn
(66) Velev neşâü letamesnâ alâ a'yunihim festebekussirâta feennâ yübsirûn
(67) Velev neşâü lemesahnâhüm alâ mekânetihim femestetâû mudıyyen velâ yerciûn
(68) Ve men nüammirhü nünekkishü filhalkı, efelâ ya'kilûn
(69) Ve mâ allemnâhüşşi'ra vemâ yenbegî lehû in hüve illâ zikrün ve kur'ânün mübîn
(70) Liyünzira men kâne hayyen ve yehıkkal kavlü alel kâfirîn
(71) Evelem yerav ennâ halaknâ lehüm mimmâ amilet eydîna en âmen fehüm lehâ mâlikûn
(72) Ve zellelnâhâ lehüm feminhâ rekûbühüm ve minhâ ye'külûn
(73) Ve lehüm fîhâ menâfiu ve meşâribü efelâ yeşkürûn
(74) Vettehazû min dûnillâhi âliheten leallehüm yünsarûn
(75) Lâ yestetîûne nasrahüm ve hüm lehüm cündün muhdarûn
(76) Felâ yahzünke kavlühüm. İnnâ na'lemü mâ yüsirrûne vemâ yu'linûn
(77) Evelem yerel insânü ennâ halaknâhü min nutfetin feizâ hüve hasîmün mübîn
(78) Ve darebe lenâ meselen ve nesiye halkahu kale men yuhyil izâme ve hiye ramîm
(79) Kul yuhyihellezî enşeehâ evvele merretin ve hüve bikülli halkın alîm
(80) Ellezî ceale leküm mineşşeceril ahdari nâren feizâ entüm minhü tûkidûn
(81) Eveleysellezî halakassemâvati vel arda bikâdirin alâ en yahlüka mislehüm, belâ ve hüvel hallâkul alîm
(82) İnnema emrühû izâ erâde şey'en en yekûle lehû kün, feyekûn
(83) Fesübhanellezî biyedihî melekûtü külli şey'in ve ileyhi türceûn.
 

Sedaa_*

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 May 2012
Mesajlar
2,150
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
23
(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk verilir.) [Taberani]

DUHÂN

Bismillâhirrahmânirrahîm

44/DUHÂN-1: Hâ mîm.
Ha, mim.


44/DUHÂN-2: Vel kitâbil mubîn(mubîni).
Kitab-ı Mübîn'e (Apaçık Kitab'a) andolsun.


44/DUHÂN-3: İnnâ enzelnâhu fî leyletin mubâreketin innâ kunnâ munzirîn(munzirîne).
Muhakkak ki Biz onu, mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz Biz, uyaranlarız.


44/DUHÂN-4: Fihâ yufreku kullu emrin hakîm(hakîmin).
Hikmetli (hükmedilmiş) emirlerin (işlerin) hepsi, onda (o gecede) ayırt edilir (belirlenir).


44/DUHÂN-5: Emren min indinâ innâ kunnâ mursilîn(mursilîne).
Katımızdan bir emir olarak. Muhakkak ki Biz, (Kur'ân'ı ve resûlleri) gönderenleriz.


44/DUHÂN-6: Rahmeten min rabbik(rabbike), innehu huves semîul alîm(alîmu).
Rabbinden bir rahmet olarak. Muhakkak ki O; O, en iyi işiten, en iyi bilendir.


44/DUHÂN-7: Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ, in kuntum mûkinîn(mûkinîne).
Göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Eğer siz yakîn sahibi iseniz.


44/DUHÂN-8: Lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), rabbukumve rabbu âbâikumul evvelîn(evvelîne).
O'ndan başka İlâh yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin ve evvelki (sizden önceki) babalarınızın Rabbidir.


44/DUHÂN-9: Bel hum fî şekkin yel’abûn(yel’abûne).
Hayır, onlar şüphe içinde oynuyorlar (oyalanıyorlar).


44/DUHÂN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Artık göğün, apaçık duman (fitne) getireceği günü gözle.


44/DUHÂN-11: Yagşân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(O fitne ki) insanları (insanların büyük kısmını) sarmıştır. İşte bu, elîm bir azaptır.


44/DUHÂN-12: Rabbenekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).
Rabbimiz, azabı bizden kaldır. Muhakkak ki biz, mü'minleriz.


44/DUHÂN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlara (herşeyi) açıklayan bir resûl gelmişti. (Buna rağmen resûlün söylediklerinden) ibret almadılar.


44/DUHÂN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Ve (O'NA) (şeytan tarafından vahyedilerek) “öğretilmiş” ve “deli” dediler ve sonra O'NDAN yüz çevirdiler.


44/DUHÂN-15: İnnâ kâşifûl azâbi kalîlen innekum âidûn(âidûne).
Muhakkak ki Biz, azabı biraz kaldırsak (bile), şüphesiz ki siz (şirke) dönecek olanlarsınız.


44/DUHÂN-16: Yevme nebtışul batşetel kubrâ innâ muntekimûn(muntekimûne).
Büyük bir şiddetle (onları) yakalayacağımız gün, Biz mutlaka intikam alacak olanlarız.


44/DUHÂN-17: Ve lekad fetennâ kablehum kavme fir’avne ve câehum resûlun kerîm(kerîmun).
Ve andolsun ki Biz, onlardan önce firavun kavmini de imtihan ettik. Ve onlara da kerim bir resûl (Hz. Musa) gelmişti.


44/DUHÂN-18: En eddû ileyye ibâdallâh(ibâdallâhi), innî lekum resûlun emîn(emînun).
(Hz. Musa): “Allah'ın kullarını bana verin. Muhakkak ki ben, sizin için emin bir resûlüm.” (demişti).


44/DUHÂN-19: Ve en lâ ta’lû alâllâh(alâllâhi), innîâtîkum bi sultânin mubîn(mubînin).
Allah'a karşı ululuk (büyüklük) taslamayın! Çünkü ben, size apaçık bir sultan (delil) ile geliyorum.


44/DUHÂN-20: Ve innî uztu bi rabbî ve rabbikumen tercumûni.
Ve muhakkak ki ben, beni taşlamanızdan, sizin de Rabbiniz olan Rabbime sığındım.


44/DUHÂN-21: Ve in lem tû’minû lî fa’tezilûni.
Eğer bana inanmıyorsanız artık benden uzaklaşın.


44/DUHÂN-22: Fe deâ rabbehû enne hâulâi kavmun mucrimûn(mucrimûne).
Bunun üzerine: “Bunlar günahkâr bir kavimdir.” diye, Rabbine dua etti.


44/DUHÂN-23: Fe esri bi ibâdî leylen innekum muttebeûn(muttebeûne).
Hemen gece yürüyüşü yapmak üzere kullarımla (beraber) yola çık! Muhakkak ki siz takip edileceksiniz.


44/DUHÂN-24: Vetrukil bahre rehvâ(rehven), innehum cundun mugrekûn(mugrekûne).
Ve denizi açık olarak bırak! Muhakkak ki onlar, boğulacak olan bir ordudur.


44/DUHÂN-25: Kem terekû min cennâtin ve uyûn(uyûnin).
Bahçelerden ve pınarlardan nicelerini terkettiler.


44/DUHÂN-26: Ve zurûin ve makâmin kerîm(kerîmin).
(Ve ekinler ve kerim mekânlar (güzel köşkler).


44/DUHÂN-27: Ve na’metin kânû fîhâ fâkihîn(fâkihîne).
Ve orada zevk içinde yaşadıkları ni'metler (terkettiler).


44/DUHÂN-28: Kezâlik(kezâlike), ve evresnâhâ kavmen âharîn(âharîne).
İşte, böyle. Ve sonraki kavmi onlara varis kıldık.


44/DUHÂN-29: Fe mâ beket aleyhimus semâu vel ardu ve mâ kânû munzarîn(munzarîne).
Onlara yer ve gök ağlamadı. Ve onlara mühlet verilmedi.


44/DUHÂN-30: Ve lekad necceynâ benî isrâîle minel azâbil muhîn(muhîni).
Ve andolsun ki Biz, İsrailoğullarını (firavunun) zelil azab(ın)dan kurtardık.


44/DUHÂN-31: Min fir’avn(fir’avne), innehu kâne âliyen minel musrifîn(musrifîne).
O firavun ki, şüphesiz o, haddi aşanlardan ve büyüklük taslayanlardandı.


44/DUHÂN-32: Ve lekadihternâhum alâ ilmin alel âlemîn(âlemîne).
Ve andolsun ki Biz, onları (İsrailoğullarını) ilim üzerine âlemlere seçtik (üstün kıldık).


44/DUHÂN-33: Ve âteynâhum minel âyâti mâ fîhi belâun mubîn(mubînun).
Ve onlara, içinde apaçık imtihan olan âyetlerden (mucizelerden) verdik.


44/DUHÂN-34: İnne hâulâi le yekûlûn(yekûlûne).
Gerçekten onlar, mutlaka diyecekler ki.


44/DUHÂN-35: İn hiye illâ mevtetunel ûlâve mâ nahnu bi munşerîn(munşerîne).
(Bizim ölümümüz) sadece ilk ölümümüzdür. Ve biz, neşrolunacak (tekrar diriltilecek) değiliz.


44/DUHÂN-36: Fe’tû bi âbâinâ in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Siz doğru söyleyenlerseniz, o halde babalarımızı (geri) getirin.


44/DUHÂN-37: E hum hayrun em kavmu tubbein vellezîne min kablihim, ehleknâhum innehum kânû mucrimîn(mucrimîne).
Onlar mı yoksa Tubba'nın kavmi ve onlardan öncekiler mi daha hayırlı? Biz onları helâk ettik. Çünkü onlar mücrimlerdi.


44/DUHÂN-38: Ve mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ lâibîn(lâibîne).
Ve gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri, oyun olsun diye yaratmadık.


44/DUHÂN-39: Mâ halaknâhumâ illâ bil hakkı ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
İkisini de haktan başka bir şey ile yaratmadık (ikisini de hak ile yarattık). Ve lâkin onların çoğu bilmezler.


44/DUHÂN-40: İnne yevmel faslı mîkâtuhum ecmaîn(ecmaîne).
Muhakkak ki fasıl günü, onların hepsinin belirlenmiş vaktidir.


44/DUHÂN-41: Yevme lâ yugnî mevlen an mevlen şey’en ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne).
O gün, dosttan dosta (hiç)bir şey fayda vermez. Ve onlara yardım olunmaz.


44/DUHÂN-42: İllâ men rahimallâh(rahimallâhu), innehu huvel azîzur rahîm(rahîmu).
Ancak Allah'ın rahmet (Rahîm esmasıyla tecelli) ettiği kimse hariç. Muhakkak ki O, Azîz'dir, Rahîm'dir.


44/DUHÂN-43: İnne şeceretez zakkûm(zakkûmi).
Muhakkak ki zakkum ağacı.


44/DUHÂN-44: Taâmul esîm(esîmi).
Günahkârların yemeğidir.


44/DUHÂN-45: Kel muhl(muhli), yaglî fîl butûn(butûni).
Erimiş maden gibi karınlarında kaynar.


44/DUHÂN-46: Ke galyil hamîm(hamîmi).
Kaynar suyun kaynaması gibi.


44/DUHÂN-47: Huzûhu fa’tilûhu ilâ sevâil cahîm(cahîmi).
Onu tutun (yakalayın)! Hemen cehennemin ortasına sürükleyin.


44/DUHÂN-48: Summe subbû fevka re’sihî min azâbil hamîm(hamîmi).
Sonra başının üstüne azap olarak kaynar su dökün.


44/DUHÂN-49: Zuk, inneke entel azîzul kerîm(kerîmu).
(Azabı) tat! (Hani) sen, gerçekten azîzdin ve kerimdin (kendini öyle zannediyordun).


44/DUHÂN-50: İnne hâzâ mâ kuntum bihî temterûn(temterûne).
Muhakkak ki bu azap, sizin şüphe ettiğiniz şeydir.


44/DUHÂN-51: İnnel muttekîne fî makâmin emîn(emînin).
Muhakkak ki takva sahipleri, mutlaka emin makamlardadır.


44/DUHÂN-52: Fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).
Cennetlerde ve pınarlarda.


44/DUHÂN-53: Yelbesûne min sundusin ve istebrakın mutekâbilîn(mutekâbilîne).
Karşılıklı ipekten ve atlastan giysiler giyerler.


44/DUHÂN-54: Kezâlik(kezâlike), ve zevvecnâhum bi hûrin în(înin).
İşte, böyle. Ve onları, iri gözlü huriler ile evlendiririz.


44/DUHÂN-55: Yed’ûne fîhâ bi kulli fâkihetin âminîn(âminîne).
Orada emniyet içinde her çeşit meyveden isterler.


44/DUHÂN-56: Lâ yezûkûne fîhel mevte illel mevtetel ûlâ, ve vekâhum azâbel cahîm(cahîmi).
Orada ilk ölümden başka ölüm tatmazlar. Ve (Allah, böylece) onları cehennem azabından korumuştur.


44/DUHÂN-57: Fadlen min rabbik(rabbike), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Senin Rabbinden fazl (lütuf) olarak işte bu, (en büyük kurtuluş) fevz-ül azîmdir.


44/DUHÂN-58: Fe innemâ yessernâhu bi lisânike leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne).
İşte böylece O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i), senin lisanın ile kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tezekkür ederler.


44/DUHÂN-59: Fertekib innehum murtekıbûn(murtekibûne).
Artık gözle (bekle)! Muhakkak ki onlar da (bekleyenler) gözleyenlerdir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt