Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çok yaşamayı istemek ve sevmek (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Zevk ve safa sürmek için çok yaşamayı istemek ve sevmek Tul-i emel olur ki kalb hastalıklarındandır. İbadet yapmak için, çok yaşamayı istemek, tul-i emel olmaz.
Tul-i emel sahipleri, ibadetleri vaktinde yapmazlar. Tevbe etmeyi terk ederler. Kalbleri katı olur. Ölümü hatırlamazlar. Vaaz ve nasihatten ibret almazlar.
Tul-i emelin sebepleri, dünya zevklerine düşkün olmak ve ölümü unutmak ve sıhhatine, gençliğine aldanmaktır. Halbuki Peygamber efendimiz; (Allahü teâlâdan haya ediniz. Başkalarına kalacak olan şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyiniz. Kavuşamayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayınız. İhtiyacınızdan fazla binalar yapmakla hayatınızı harcamayınız) buyurmuştur.​

Tul-i emel hastalığından kurtulmak için, bu sebepleri yok etmek lazımdır. Ölümün her an geleceğini düşünmelidir. Sıhhatin, gençliğin ölüme mani olmadıklarını unutmamalıdır. Tul-i emel sahibi olmanın zararlarını ve ölümü hatırlamanın faydalarını öğrenmelidir. Hadis-i şerifte; (Ölümü çok hatırlayınız. Onu hatırlamak, insanı günah işlemekten korur ve ahirete zararlı olan şeylerden sakınmaya sebep olur) buyuruldu.​

Peygamber efendimiz, Abdullah bin Ömer hazretlerine hitaben; (Ey Abdullah; sabaha çıktığın zaman akşama ve akşama ulaştığın zaman da sabaha çıkacağını hatırına getirme!) buyurdu.​

Bir gün Ömer bin Abdülaziz hazretleri cemaate hitaben buyurdu ki:​

"Ey insanlar! Sizler, ölüm için hedefler durumundasınız. Ölüm sizden dilediğini seçer. Dün geçti. O, sizin hakkınızda iyi bir şahittir. Bugün mühim bir emanettir. Onun kıymetini bilmek ve iyi değerlendirmek lazımdır. Yarın, içinde hadiselerle beraber gelmektedir. Sizi almak için gelen ölümün elinden kaçış nereye olacak. Sizler şu dünyada, eşyalarını bineklerine yüklemiş, yolcularsınız. Yüklerinizi, buradan başka bir alemde çözeceksiniz. Sizler, şu dünyada sizden önce gelenlerin yerine geçtiniz. Fakat siz de yerinizi, sizden sonra gelenlere vereceksiniz. Sizin dünyaya gelmenize vesile olanlar kalmadı. Sizler de bu dünyadan göçeceksiniz.​


Her yolculuğun kendine has bir azığı, hazırlığı vardır. Ahiret yolculuğu için de takvayı azık edinin. Allahü teâlânın vereceği nimetleri görmüş gibi sevinin ve vereceği cezayı, azabı da görmüş gibi korkunuz. Tul-i emele kapılmayın, zira tul-i emel, bitmeyen istek, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya dalmak kalbinizi katılaştırır, düşmanınız olan şeytanın eline düşersiniz.”​

Ma'ruf-ı Kerhi hazretleri bir gün namaz kılmak için ikamet okudu ve sonra Muhammed bin Ebi Tevbe'nin öne geçip namaz kıldırmasını istedi. Kendisi imam olmadı, müezzinlik yaptı. Muhammed bin Ebi Tevbe, imamlık yapmaktan çekindi ve Ma'ruf-ı Kerhi hazretlerine;​

-Eğer bu namazı kıldırırsam başka namaz kıldıramam dedi. Ma'ruf-ı Kerhi hazretleri bu sözü beğenmedi ve;​


-Nefsinden konuşuyorsun. Başka bir namaz kıldıracağını düşünmek, başka bir namaz vaktine kadar yaşayacağım diye konuşmak, tul-i emel sahibi olmaktır. Tul-i emel sahibi olmaktan Allahü teâlâya sığınırız. Çünkü tul-i emel, hayırlı amel yapmaya mani olur buyurdu. Resulullah efendimiz buyurdu ki:​

(Dünya sizin için yaratıldı. Siz de ahiret için yaratıldınız! Ahirette ise, Cennetten ve Cehennem ateşinden başka yer yoktur.)

Emevi halifelerinden Süleyman bin Abdülmelike, üzerinde yazı bulunan bir taş getirdiler ki, orada şöyle yazıyordu:​

"Ey Ademoğlu! Sen, eğer ecelinin devamlı yaklaşmakta olduğunu iyi bilseydin, uzun emel sahibi olmaktan vazgeçer, salih amellerini artırıp, çoğaltmaya bakar, dünyaya düşkünlüğünü bırakırdın. Şüphesiz sana, yarın nedamet ve pişmanlık gelecektir. Çoluk çocuğun ve en yakın hizmetçilerin seni toprağa teslim edecekler. Sonra da ayrılıp gidecekler. Artık dünyaya dönüşün olmayacak. Amellerinle başbaşa kalacaksın. İyi amellerini artırma imkanı bulamayacaksın. İyi amel yapıp, kabre gelmişsen ne mutlu sana! Günahlarla yüklü gelmişsen, yazık sana! Öyleyse kıyamet günü için şimdiden hazırlık yap. Pişman olmadan önce, tedbirini al!"​

Haram olan lezzetlere kavuşmak için uzun emel sahibi olmak haramdır. Mubahlarla lezzetlenmek için tul-i emel sahibi olmak, haram değil ise de, iyi değildir. Çok yaşamayı değil, sıhhat ve afiyet ile yaşamayı istemelidir. Yusuf bin Esbat hazretlerine;​

-Hemen ölmeyi arzu eder misiniz? diye sual edince, cevaben;​


-Hayır daha yaşamak isterim. Belki bir gün günahlarıma çok pişman olmak ve salih ameller işleyip iyiler arasına katılmak nasip olur buyurmuştur.

Netice olarak Peygamber efendimizin buyurduğu gibi:​

(Cennete gitmek isteyen, uzun emel sahibi olmasın. Dünya işleri ile uğraşması ölümü unutturmasın. Haram işlemekte Allah’tan haya etsin.)

Esselâmü aleyküm ve rahmetullàhi ve berekâtühû!..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt