Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çok konuşan çok yanılır (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Dil, büyük bir nimettir. İyiliği de kötülüğü de büyüktür. Cennete de, Cehenneme de götürür. Cirmi küçük, cürmü büyüktür. İman ve küfür dildeki ifadeden anlaşılır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl. Diğer uzuvların sahası dardır. Kulak sadece işitir, göz sadece görür. Dil ise, hayır ve şer için geniş alana sahiptir.

Dil yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini parçalar. Sükut eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha bir çok dil afetlerinden kurtulur. Çok konuşan hata eder. Eshab-ı kiram hep hayır konuştukları halde, yanlış konuşmak için değil, belki boş bir söz söyleriz diye sükut ederlerdi. Hazret-i Ebu Bekir, ağzına taş koyar ve; “Başa gelen bütün felaketler bundan gelir” buyururdu.

Çok konuşanın dili sürçer, kalbi kararır. Kalbi kararan da, hata üstüne hata yapar ve kalb kırar da farkında bile olmaz. Diline sahip olan, dinini korur. Din büyükleri, talebelerine ve sevenlerine hep; “Bir kimsenin cahil olduğunun alameti şunlardır: Canlı-cansız her şeye kızar. Diline sahip olamaz ve sır saklayamaz. Parasını yerli yerince harcayamaz. Herkese güvenir. Dostunu düşmanını ayıramaz. Kötü kimselerle arkadaşlık eder” diye nasihat etmişlerdir.

Dile sahip olmak, az konuşmak dinimizin emridir. Peygamber efendimiz; (Dilini tutan kurtulur) buyurmuşlardır.

Susmak, açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması Rabbin mağfiretine sebep olur. İnsanın selameti, dilini korumasındadır. Zira Resulullah efendimiz; (Selamet isteyen, sükut etsin, dilini tutsun!) buyurmuşlardır.

Söz insanın terazisidir. Fazlası ziyan, azı vakardır. Az konuşan kınanmaz, üstelik itibarı da çok olur. Şaka, alay ve boş konuşmak ise, belaya yol açar. Vüheyb bin Verd hazretleri; “İbadet veya hikmet on kısımdır. Bunun dokuzu, sükut edip, konuşmamaktır” buyurmuştur.

Kişi, dilinin altında gizlidir. Dil, irfan hazinesinin anahtarıdır. Çok konuşan, gönüldeki hizmet cevherini boşaltır. Çok konuşmak dostluğu bozar. Lüzumsuz konuşmak, ayıpları açığa çıkarır. Acı, sert söyleyenden, dostları, sevdikleri kaçar, uzaklaşır. Peygamber efendimiz; (Çok konuşan çok yanılır, çok yanılanın yalanı çoktur. Yalanı çok olan da Cehenneme layıktır) buyurmuştur.

Abdullah bin Selam hazretlerine, kendisini Cennetlik eden amelin ne olduğu sorulduğunda; “Boş söz konuşmam ve kimseye karşı kötülük beslemem” cevabını vermiştir.

Eğer bir kimsenin kalbinde darlık ve üzüntü, vücudunda bitkinlik ve halsizlik, rızkında eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiğini bilmelidir! Dil söylemezse, kalb rahat eder. Sözü az, ameli çok olanın, gönül gözü parlar, açılır. Diline sahip olan, bedenine de sahip olur. Çünkü hadis-i şerifte; (Her sabah, bütün uzuvlar, yalvararak dile derler ki: Bizim hakkımızı gözetmekte, Allah’tan kork, kötü söz söyleme, bizi ateşte yakma! Bizim dine uyup uymamamız senin sebebinledir. Sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Sen eğri olursan biz de eğri oluruz) buyurulmuştur.

Sükut yani dile sahip olmak, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçen bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır. Hazret-i Lokman hakime; “Bu makama nasıl yükseldin?” diye sual edildiğinde; “Doğru konuşmak, emanete riayet etmek ve faydasız sözleri terk etmekle” cevabını vermiştir.

Bir söz söylerken hem kendimizin, hem de karşımızdakinin ahiretini düşünerek konuşmalıyız. Zira ağızdan çıkan söz, muallakta kalmaz, ya sağ tarafa veya sol tarafa yazılır.

Abdullah bin Avn hazretleri, Tabiinin büyüklerindendir. Diline sahip olup, hiçbir zaman kötü söz söylemezdi. Yahyâ el-Kattan hazretleri; Abdullah bin Avn hazretleri için; "Abdullah bin Avnın üstünlüğü, insanlar arasında dünyayı en fazla terk etmiş olması bakımından değil, diline sahip olması bakımındandır. O, insanlar arasında diline en fazla sahip olanlardandır" buyurmuştur.

Bişr-i Hâfi hazretleri buyuruyor ki:
"Dünyada aziz olmak, ahirette selamette kalmak isteyen, diline sahip olsun. İki şey kalbe kasvet verir. Çok konuşmak ve çok yemek."

Bir kimse, Eyyub-i Sahtiyâni hazretlerinden nasihat isteyince; "Diline sahip ol, az konuşmaya dikkat et" buyurmuşlardır.

Zünnun-i Mısri hazretlerine; “Kalbini en güzel koruyan kimdir?” diye sorduklarında; “Diline en çok hâkim olan” cevabını vermişlerdir.

Netice olarak Mansur bin Ammâr hazretlerinin buyurduğu gibi:
"Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan, dünyayı istemeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan, diline hâkim ol."

HUZUR PINARI - İslamiyet, İslam Dini, Ehl-i Sünnet İtikadı, İlmihal, Kitaplar...

Beyt tercemesi;
Peri yanaklarını saklamış naz ediyor
Şaşırdım kaldım hayretten aklım gidiyor
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Dil gönlün, gönül ruhun, ruh da...

Dil gönlün, gönül ruhun, ruh da...

İnsan, sadece et ve kemikten ibaret bir varlık değildir. İnsanı, diğer varlıklardan ayıran ruhudur. İnsan deyince, ruhu kastedilir. Bütün güzellikler, insanın ruhundan, kötülükler ise, nefsinden gelmektedir. Ruhu besleyen, Allahü teâlâya imandır ve Onun sevgisidir. Nefsi besleyen ise, Allahü teâlâyı inkârdır ve Onun yasak ettikleridir. Bunun için insan, her şeyden önce, ruhunu beslemelidir. Ruhun gıdası, İslamiyet’tir ve onun bildirdikleridir. Ruhunu beslemeyen, onun gıdasını vermeyenlerin, adi bir hayvandan farkları olmaz. Böyle insanlarda, sevgi, acıma, şefkat, anlayış ve merhamet kalmaz. Böyle kimseleri, en kötü maksatlar için kullanmak, çok kolaydır. Çünkü, bunları kötü işlerden koruyacak inandıkları, itaat ettikleri, teslim oldukları, yüksek bir varlık kalmamış, inançları kaybolmuştur. Bu gibi insanlar, korkunç bir canavar gibidirler, nerede, kimlere, ne şekilde kötülük yapacakları belli olmaz. İnsanlık âlemini mahveden en kötü işler, böyle kimselerden zuhur eder.

Kötü huylar, kalbi, ruhu hasta eder. Bu hastalığın artması, kalbin, ruhun ölümüne sebep olur. Kötü huyların en kötüsü olan şirk, inkâr ise, kalbin, ruhun en büyük zehiridir. İman bulunmayan kalb, ölmüş demektir. Ölmüş olan kalb ise, temiz olmaz.

Ahlak ilmi, kalb ve ruh temizliği bilgisi demek olup, çok kıymetli ve en lüzumlu bir ilimdir. Çünkü, kalbin ve ruhun kötülükleri, bu ilim ile temizlenebilir. Kalbin ve ruhun, iyi huylarla sıhhatli ve kuvvetli olmaları, ahlak ilmi ile mümkündür.

İslam âlimleri; “İnsana vacip olan birinci vazife, iman, amel ve ihlas sahibi olmaktır. Dünya ve ahiret saadetleri, ancak bu üçüne kavuşmakla elde edilir. Amel, kalb ile ve dil ile, yani söz ile ve beden ile yapılacak işler demektir. Kalbin işleri, ahlaktır. İhlas, amelini yani bütün işlerini, ibadetlerini, yalnız Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için yapmak demektir” buyurmuşlardır.

Yapılması ve yapılmaması lazım olan şeyler, ya belli bir uzuv ile yapılır, yahut bütün beden ile yapılır. Günah işlenen uzuvlardan sekiz uzuv meşhurdur. Bu uzuvlar; kalb, kulak, göz, dil, el, mide, ferc ve ayaklardır. Kalb, insanın göğsünde, sol tarafında bulunan yürek denilen et parçasına üfürülmüş ruhani bir latifedir. Ruh gibi, madde olmayan bir varlıktır. Günah işleyen, bu uzuvların kendileri değildir. Bunlarda bulunan his kuvvetleridir. Dünyada ve ahirette saadete kavuşmak, rahat etmek isteyen kimse, bu uzuvların günah işlemelerine mani olmalıdır. Günah işlememek, kalbinde meleke, tabiat, halini almalıdır. Bunu başarabilen kimseye, salih mümin denir. Kalbde tabiat halini almadan, kendini zorlayarak günahlardan sakınmak, takva olur ise de, salih ve veli olmak için, günah işlememek tabiat, huy halini almalıdır. Bunun için de, kalbin temizlenmesi lazımdır. Kalbin temizlenmesi, İslamiyet’e uymakla olur. İslamiyet ise, üç kısımdır: İlim, amel ve ihlas. Emirleri ve yasakları öğrenmek, öğrendiklerine tâbi olmak, bunları yalnız Allah rızası için yapmak lazımdır. Kur’an-ı kerim, bu üçünü emir ve methetmektedir.

Şems-i Tebrizi hazretleri; “İlim üç şeydir: Zikreden dil, şükreden kalb ve sabreden beden” buyurmuştur.
İnsanların Allahü teâlâya karşı, kalb ile, dil ile ve beden ile yapmaları ve inanmaları lazım olan şükür borcu, kulluk vazifeleri, Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş ve Onun sevgili Peygamberi tarafından ortaya konmuştur. Allahü teâlânın gösterdiği ve emrettiği kulluk vazifelerine İslamiyet denir. Allahü teâlâya şükür, Onun Peygamberinin getirdiği yola uymakla olur. Bu yola uymayan, bunun dışında kalan hiçbir şükrü, hiçbir ibadeti, Allahü teâlâ kabul etmez, beğenmez. Çünkü, insanların, iyi, güzel sandıkları çok şey vardır ki, İslamiyet, bunları beğenmemekte, çirkin olduklarını bildirmektedir.

Sa’di-i Şirazi hazretleri buyurdu ki:
“Dil ile kulak, kalbin anahtarıdır. Dil söylemeseydi, gönüllerin esrarı gizli kalırdı. Dil; şükretmek içindir. Rabbini bilen, dilini gıybet için kullanmaz. Kulak; Kur’an-ı kerim ve nasihat dinlemek içindir. Bâtıl ve boş sözler için değildir. İki göz; Allahü teâlânın kudret ve sanatını görmek içindir. Eşin dostun ayıbını görmek için değildir.”

Sırri-yi Sekati hazretleri de; “Dil, kalbin tercümanı, yüz kalbin aynasıdır. Kalbde gizli olan, yüzde meydana çıkar” buyurmuştur.

Netice olarak, dil gönlün, gönül ruhun, ruh da insanın hakikatinin aynasıdır. Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dil kalbin aynasıdır. Gönül de, ruhun aynasıdır. Ruh, insanın hakikatinin aynasıdır. İnsanın hakikati de, Hak teâlânın aynasıdır. Ve söz söylemek, dilin gönülle, gönlün de Hak ile olduğu zaman makbuldür...”
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Emeğinize sağlık.
Dilin kemiği yoktur o herşeyi söyler bizler onu durdurabiliriz ancak
bir sözü bin kere düşünüp bir defa söylemeliyiz
atalarımız ne demiş:
Söz gümüş ise sukut altındır.
selam ve dua üzerinize olsun..hayırlı günler..
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Emeğinize sağlık.
Dilin kemiği yoktur o herşeyi söyler bizler onu durdurabiliriz ancak
bir sözü bin kere düşünüp bir defa söylemeliyiz
atalarımız ne demiş:
Söz gümüş ise sukut altındır.
selam ve dua üzerinize olsun..hayırlı günler..

Yunus bin ubeyd hazretleri.
Buyurmuş ki;Ben sıcak bir günde oruç tutmayla lüzumsuz bir sözden sakınmayı karşılaştırdım,
ancak oruç tutmayı daha kolay buldum.
İnsan sabah uyandığında bütün azaları dile yalvarırmış ne olur bak bizi ateşe atma diye
Dualarınızı bizde istirham ederiz.
 

kefran_muhadram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Eyl 2008
Mesajlar
34
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
cehaletinin alameti dilinin felaketidir...emeginize saglık...
 

kefran_muhadram

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Eyl 2008
Mesajlar
34
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Allah ilim ögrenmek isteyen herkese ilim ögrenmeyi nasip etsin inşallah.
ögrendikten sonrada ögretmeyi nasip etsin inşallah.
Zulmün ömrü az gölgesi kisadir.
şu alemde müminin mümine en büyük yardimi duadir.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Allah ilim ögrenmek isteyen herkese ilim ögrenmeyi nasip etsin inşallah.
ögrendikten sonrada ögretmeyi nasip etsin inşallah.
Zulmün ömrü az gölgesi kisadir.
şu alemde müminin mümine en büyük yardimi duadir.

Öyleyse kardeşim bize dua etmeyi unutmazsınız inşaallahü teala vesselam:)
 

odtulu.seyma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Tem 2008
Mesajlar
686
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
çok anlamlı ve hoş bir yazıydı Allah razı olsun cümlemizden inşeAllah...
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
çok anlamlı ve hoş bir yazıydı Allah razı olsun cümlemizden inşeAllah...

Amin efendim amin.Kişi ahirette sevdiğiyle beraberdir buyuruluyor hadis-i şerifte.
Burada razı olduklarıyla birlikte olursak hem burada hem ahirette razı olur inşaallahü teala..

Fârisî beyt tercemesi:

Hakkın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa kurtulamaz yüz karalığından.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt