Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çocuk terbiyesinde şiddet ve dayak caiz midir? (1 Kullanıcı)

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
45
Soru
Evladımızı yetişitirirken bazı zamanlarda şımarmasını engellemek ve söz dinlemesi amacıyla bağırmak ve basit, dışarıda oynamak yasak gibi cezalar vermek doğru mudur?





Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Merhametsizlik, İslam'ın umumî yasaklarından biridir. Bu sadece çocuk veya insanlar hakkında değil, hayvanlar yani "her ruh taşıyan" mahlûk hakkında yasaklanmıştır. Bu zîruh, hayvan da olsa, kâfir de olsa fark etmez: "Herhangi bir zîruha (ruh ve hayat sahihine) kim işkence yapar, sonra da tövbe etmeden ölürse, kıyamet günü, Allah da ona işkence yapar.(Müsned-i Ahmed 2, 92;) Müslümana rahîm (merhametli) olmak, kerim olmak tavsiye edilir:

"(Halka) merhametli olmayan kimseye (Hak tarafından) rahmet edilmez.�( Buhari, Edeb 18; Ebu Davud Edeb 66)

"Rahmet ve şefkat sahiplerine Rahman olan Allah rahmet eder; arz ehline rahmet edin ki (müşfik olun kgul semâ ehli de size rahmet etsin.( Ebu Davud Edeb 66)



"Merhamet ancak şakî olanlardan alınmıştır.�( Tirmizi Birr 16)

Hz. Peygamber (a.s.) çocuklara karşı gösterilmesi gereken şefkate ayrıca ağırlık verir:

"Küçüklerimize şefkat etmeyen bizden değildir.�( Hakim, El-Müstedrek 1, 62)


"Çocuklarınızı çok öpün, zira her öpücük için size cennette bir derece verilir, melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin için yazarlar.� (Müsnedu İmam-ı Zeyd İbn-i ali s. 505) diye çocukları sevmeye teşvik eden Hz. Peygamber (a.s.), torunlarından birini öperken, orada bulunanlardan birisi, "Benim on çocuğum var, hiçbirini de öpmedim" diyerek Hz. Peygamberin (a.s.m) davranışını yadırgadığını ifade eder. Resulullah'tan aldığı cevap şu olur:



"Şefkatli olmayana merhamet edilmez.( Buhari, Edeb 18) Bir başka rivayetin bildirdiğine göre, bir grup bedevi, "Çocuklarınızı öper misiniz?" diye Hz. Peygamber'den (a.s.m) sorar. "Evet!" cevabını alan bedeviler "Fakat biz Allah'a andolsun öpmeyiz!" deyince Resulullah'm (a.s.) onlara cevabı şu olur: Allah kalplerinizden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?( İbnu Mace, Edeb 3)

Hz. Enes, her yönüyle, her davranışıyla insanlara en iyi örneği sunan Hz. Peygamber'i "Çocuklara karşı insanların en müşfiği" olarak tavsif eder.( Bezzar)


Tedib

Çocuğu gaddarlığa karşı koruma meselesinde İslam'ın hassasiyeti bilhassa tedible ilgili olarak koyduğu kaidelerde kendini göstermektedir. Çünkü, çocuğu en ziyade ezen husus, tedib ve terbiye maksadıyla takınılan sert ve merhametsiz tavırdır.

Tedib, lügat olarak, edeb verme manasına gelir. Umumiyetle, âdab ve davranışlarla ilgili olarak cemiyetin iyi saydığı şeyleri öğretme, kötü saydığı şeylerden de koruma faaliyetidir. Bu maksatla yapılacak her çeşit talim, müdahale, tedbir, ceza, azar birer tedib faaliyetidir. Her tedib bir terbiye vasıtasıdır. Çocuğun anlayışına, işlediği hatanın cinsine ve derecesine göre tatbik edilecek çeşitli tedib şekilleri vardır. "Va'z ve nasihat, Allah'ın nasihatıyla korkutma (vaîd), tehdit, dövme, hapsetme, ikram, hediye, ihsan, (çeşitli şekillerde) iyilik etme," hepsi tedibin çeşitlerine girer.( Münavi)

İslam alimleri, Hz. Peygamber'in (a.s.) "Herkese derecesine göre davranın.�( Ebu Davud Edeb 22)

"Akılları nisbetinde ikabda bulunun�( Suyuti, Camius-Sağir, 4, 299) hadisini, çocukların tedibi mevzuunda,

"Kendi aklınıza göre değil, onların aklına uygun düşecek ceza ile cezalandırın�( Münavi) şeklinde anlayarak tedib edilecek çocuğun iyice tanınmasını, çocuğun umumî durumuna göre, bunlardan birinin tercih edilmesini prensip kabul ederler.

Tedib vasıtaları arasında, dayağın yer alma keyfiyetini, "terbiyede dayağın kaldırılması" fantazisine meyleden Batı kaynaklı günümüz esprisi, "çocuğa kötü muamele, işkence kapısı�nın açılması" olarak değerlendirebileceğini göz önüne alarak, bu mevzuda İslam'ın görüşünü belirtmek gerekecektir:

a. Her şeyden önce, gerek dünyevî, gerek uhrevî meselelerde kişinin terbiyesinde, onun, ümit ve korku arasında (beynerrecâ vel havf) tutulması mühim bir esastır. Kur'an daima cennet ve cehennemi yan yana zikreder, Allah'ın rahmeti ile ümit verirken, adalet ve cezasıyla, gadab ve celaliyle de korkutur.

b. Çocuk terbiyesinde ümitle birlikte korku da yer almalıdır. Çocuk için korkunun en müşahhas, en uyarıcı temsilcisi "dayak"tır. Hz. Peygamber (a.s.m), çok sıkı kayıtlarla dövmeye müsaade etmesine rağmen, deyneğin korkutucu, caydırıcı tesirinden istifade edilmesi için onun evde, "herkesin göreceği şekilde asılı tutulmasını" tavsiye etmiştir.( Taberani) Gazali, muallimlere: "Tediblerin büyük kısmını korkutarak, dayak ve tedibi de azaltarak" yapmalarını tavsiye eder.( Gazali)

c. Hz. Peygamber (a.s.m), "küçük çocukların" dövülmesini yasaklar: "Henüz tıfıl olan çocuklarınızı dövmeyin.�( Deylemi) Buradaki tıfıl kelimesi "doğum-buluğ arasındaki çocuk" mânâsına gelirse de, "doğum-temyiz arasındaki çocuk�( İbnu Manzur) mânâsına da gelmektedir ve hadiste bu ikinci mânâda kullanılmıştır; zira belli yaşlardan sonra, belli kayıtlarla dayağa izin verildiğine dair rivayetler de mevcuttur. Aliyyü'l-Kaari, çocuğun altı yaşından önce sadece dil ve ihsanla tedib edilmesi gerektiği, dövmek suretiyle tedibe altı yaşından sonra tevessül edilebileceğini söyler.( Kaari, Şerhu Aynul İlm 1, 418) Şu halde, hadisten "temyiz yaşından önce dövmenin yasaklandığı" anlaşılmıştır.

d. Hadiste dayağa namazla ilgili olarak ruhsat verilmektedir: "Çocuklar yedi yaşına basınca namazı emredin, öğretin; on yaşına basınca da kılmadığı takdirde (alıştırmak için) dövün.� Alimler daha küçük yaşta dayağın fayda değil zarar vereceğini ifade ederler. Hatta başta Beyhakî olmak üzere bazı âlimler "dayağın sadece vacip olan bir fiile icbar için caiz olacağı" düşüncesine dayanarak, buluğa kadar hiçbir şey vâcib olmadığı için bu yaşa kadar, hiçbir surette dövülmemesi gerektiğini ileri sürmüştür.( Ebu Davud) Fakat muhtar ve makbul görüş bu değildir.

e. Alimler dayağın münhasıran tedib maksadıyla olması gereğine işaret ederler. Öfke ve hıncını teskin etmek, işkence ve eziyette bulunmak maksadıyla olan dayak helâl değildir. Çocuğun kasıtsız, unutarak yaptığı fiilleri sebebiyle dövülmesi de haramdır.( Şevkani, Neylül Etvar)

f. Vurulacak miktar üzerinde de durulur. Hz. Peygamber (a.s.), Muallim Mirdas'a: "Sakın üçten fazla vurmayasın; aksi takdirde Allah sana kısas tatbik eder" buyurur.( Münavi) Bu konuda âlimler çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Her halükarda "hadd" maksadıyla olmayan tedib için olan dövmeler, on darbeyi geçmeyecek ve yaralayıcı olmayacak.( Estrüşeni) Kaabisi, henüz buluğ çağına yaklaşmayan çocukların hafif dövülmesi ve üç darbeden fazla vurulmaması gerektiğini söyler.( Abd İbnu Humeyd) Buluğa yaklaşanlara da en fazla on darbe tecviz edilir. Alimlerin ekseriyeti bu görüşü iltizam eder.( Kaabisi)

g. Vurulacak nahiye de tahdit edilmiştir. Yüze vurmak kesinlikle yasaklanmıştır.( İbnu Haldun, Mukaddime) Hayvanın bile yüzüne vurmak dinen yasaktır.( Müslim) Bazı alimler bütün vuruşların aynı mahalle olmasını da hoş karşılamazlar.( Ebu Davud) Kaabisî en uygun mahallin ayak altı olacağını söyler.( Razi)

ğ. Alimler, hadislere dayanarak kullanılacak vasıta üzerinde de dururlar. Tahta, deynek, kamçı gibi yaralayıcı şeyler de yasaktır. Elle, bükülü mendille veya ince çubukla dövmeye müsaade edilmiştir. Aksi takdirde, yasağın dışına çıkıldığı için, ortaya çıkacak durumlardan döven kimse hukuken sorumludur.( Kaabisi) Hukuku tecavüz ettiği için uhrevî sorumluluğu da olacaktır.

Hülasa görüldüğü üzere, dayak tedib maksadıyla tecviz edilmiş olmasına rağmen, çeşitli kayıtlarla son derece sınırlandırılmıştır. Bu kayıtlara her zaman riayetin mümkün olmayacağını göz önüne alan İmâm-ı Şafii, Zeynü'd-Dîn el-Irâkî gibi diğer bazı alimler "dayak caiz olmakla beraber terki efdaldir, daha iyidir" neticesine varmışlardır.( Razi)

Alimleri bu hükme götüren Hz. Peygamber (a.s.m)'in şahsi tutumunu da burada belirtmemizde, mevzumuzun aydınlanması açısından zaruret var: Hz. Ayşe, Resulullah'm ne kadınlarından, ne de hizmetçilerinden kimseyi dövmediğini, eliyle hiçbir şeye (bu niyetle) vurmadığını kesin bir dille ifade eder. Sahabeden, Hz. Peygamber'e (a.s.) yakınlığıyla meşhur Hz. Enes de Aleyhissalatu vesselam'a (hazerde ve seferde) on yıl hizmet ettiğini, işlerinin her defasında Resulullah'ın arzu ettiği şekilde olmadığını, buna rağmen kendisine bir defacık ne vurduğunu, ne sebbettiğini, ne azarladığını, ne surat astığını ne de ayıpladığını, hatta bir kere olsun "of be" demediğini, yaptıkları arasında hoşuna gitmeyen için "Ne fena yapmışsın" demediğini veya yapılan bir şey için "Bunu niye böyle yaptın?", yapılmayan şey için de "Onu niye yapmadın?" diye hesaba çekmediğini, kazara hanımlarından biri, "Keşke şöyle yapsaydın" diye müdahale edecek olsa "Bırakın çocuğu, o Allah'ın murad ettiğinden başka bir şey yapmamıştır" dediğini anlatmaktadır.( Razi)

(Bk. Allah�ın Çocuklara Bahşettiği Haklar, Prof. Dr. İbrahim Canan)

Kaynak: Sorularlaislamiyet.com




Çocuklarımızı güzel terbiye ile yetiştirebilmemiz için.. Önce biz ebeveynlerin güzel Ahlakla Ahlaklanmamız lazım... Ne ekersek o yetişir...
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

te'dip ve ikap alemlere rahmet olandan değil kelamdan gelirse ana baya uyarı mahiyetli ikazlar tazir cezası mahiyetinde olur.
islamda dayak haramdır. bu kesin birr nasdır. ancak tazir ve had gerektiren durumlarda kesin bir uygulama olmak bakımından muhatabının buna yönelik kast ile uyarılması da vacip hükmündedir. yani kişi tazir edilirken bunun ALLAH(cc) ten gelen bir ceza olduğu açıkça bildirilmeli, böylece muhatap cezanın nefsi bir cezalandıma değil hak adına yapılan bir uyarı olduğuna inanır.
namaz kılmayan ebeveynin her taziri itiraza tabidir, ve çocuğu darmadağın eder. yani islam hükmünü uygulamayan ana-babanın tazir nevinden cezası işkencedir ve azelde yaramazlık yapan çocuğun ashabın ilk imzn edenlerinin dövüldüğü gibi dövüldüğü halleri anlatır. mümmin ana-babnın cezası cezadır ve kişi bu cezaya ALLAH(cc) ün dilemesiyle karşı koyamaz. eğer ana-baba mümmin sıfatını haizken bu fiili yapamayacak iktidarda olursa iş ALLAH(cc) elindedir ve ağır bir cezaya çarpttır. HZ.YAKUP(as) hz.yusuf(AS) ı kuyuya atan kardeşlerine karşı uygulayamadığı taziri ALLAH(cc) bizzat uygulamaış ve kardeşlerini girdikleri/yaptıkları /olmaları gereken yerde 12 parçaya bölmüştür.
şehrin ayrı kapılarından girmek tabiri ile anılan bu ayrım o şahısların arasını bölmüş ve yaptıkları her işte zahiren bitişik ama batını olarak ayrı insan görüntüleri sergilemişlerdir.

bu babda ana-baba şayet muktedirse evvela dinin rüknünü yaşamalı ve çocuğu ALLAH(cc) için tazir etmeli gerekiyorsa had dahi uygulatmalıdır.ALLAH(cc) ikabı şedittir ve dinin rükünleri hususunda şaka kabul etmez. hz.ibrahim(AS) ın oğlunun kurban edilmesi ile ilgili emir ALLAH(cc) ün bu konuda şakası olmadığının en kıymetli ve en manidar delilidir.

yani çocuk dövülmez ama gerekirse had bile uygulanabilir.mesela sineğe böceğe eziyet eden çocuğa yaptığı cezanın haddi olarak eziyet edilebilir. efendimiz(SAS) rahmet anlayışını bu devirde uygulamak ahval ve şerait içinde çok mümkün değildir.erkek arkadaşıyla el ele doalaşan kızımıza babanın oğlumu ki elini verdiğin adamdan korkmuyosunu değişik şekillerde anlatabilirsiniz.
diyelim ki seni aldı kızım ya boşarsa ne yaparsın. eskiyince yenisini alamayacağın bir ahlak anlayışın yok mu? sorulmalı ki evlilik kurumunu çoktan kaybedilen namus anlayışının bahanesi gibi kullanmamalı. evlilikle dalga geçilmez ALLAH(cc) azabı çetindir ve kişiyi rezil eder. heleki kullanılan evlilik kurumu olursa.
iffet gibi bir hususa değer vermesi için gerekirse arpası buğdayı kesilmeli. kendisi çalışmalı bu çalışma esnasında da akı karayı öğrenmeli. bir takım perdeler kızları korumak için icad edildi. ne yüdüğü belirsiz adamlarla gezme hastalık bulaşır pislik bulaşır demek bile bir tazirdir. sevdiğin adam neyini sevdi yavrucuğum beynini mi aklını mı ahlakınım mı? bunun karşılığında ne verdi. ALLAH(cc) korkusu olmayan adam hiç bir halt vermez demek lazım. gerekirse uygun yaştaysa hafifçe dövülmeli bile. ALLAH(cc) iman muvazenesi içinde yapılan bu fiili hoş karşılıyor bilginize sunarım. çocuk deyip yaptığı her şeye iltimas göstermek caiz değildir.dövmek dediğimiz husus dikkat edilirse zina fiiliyle sonuçlanacak ilşikilere engel teşkil ediyor. eğer fiil zina olursa göz el kol vs. gibi kıyamadığınız çocuk sopalık olup çıkıyor.

15 yaş asgari sınırdır ve bu sınırın üstü kesin tazir içeren halle karşılaşmalı utandırılmamalı/KÜÇÜK DÜŞÜRÜLMEMELİ ALLAH(cc) için açıkça uyarılmalı. iffeti için namusu için. ikinci evlilik ölüm gibi gelmeli 2. düğün gibi değil.

çocuğun taziri ALLAH(cc) inancına sahip ana-baba için kolaydır. çünkü onların rehberi hz. nuh(AS) hz. yakup (AS) olmakla tevekkül edebilirler. ama bihaber olan dinden diyanetten onlar için zulümdür. çünkü kendi halledemeyeceği sorunlar için destekler bir tutuma girerler. sonra yanındaki çocuğun yerini başkası alınca da nerde hata yaptık derler. ortaya düşmemeli insanların evlatları/amelleri, tazir gerçekten uygulanması gereken bir cezadır ve yaş sınırı çocuğun konumuna göre belirlenir mesele sadece namaza indirgenemez. esasında sadece namaz olması lazım gelirken asra yemin olsun ki insan zarardadır ve nefsi bunun şahididir.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt