_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
Çizgi film izlemeyi sever misiniz?
“Biz çocuk muyuz?” demeyin hemen. Zira bu sektör o kadar ilerledi ki, değil yalnız küçükleri, büyükleri bile kendisine cezp edecek bir güzellik kazandı. Bazı yapımlar, hele ki animasyonlar, o kadar çok izleyici topluyorlar ki, pek çok sinema filmini bile geride bırakabiliyorlar.
Batı'nın film piyasası malumumuz. Pek azı bizim değerlerimize uygun mesajlar içeriyor. Pek çoğu ise, oturup izlemeye dayanamayacağımız kadar iğrençliklerle dolu maalesef. Bu sektörün menfî yönleri artık iyice açığa çıktığından, halkımızda kısmen bir bilinç oluştu, diyebiliriz. Pek çok insan, izleyeceği filmin içeriğini araştırıyor, öğreniyor. Bu konuda RTÜK de çeşitli sembollerle izleyicilere yardımcı oluyor.
Yalnız bir saniye! Çizgi filmler de bu süreçten geçiyor mu?
Belki bu sorumuza güleceksiniz. Zira “Çizgi filmlerin denetlenecek, eleştirilecek ne yönü olabilir ki?” sorusunu haklı olarak soruyorsunuz. Çünkü inanıyorsunuz ki, onlar masum. Birkaç sevimli hayvanın, birkaç sevimli şey yaptığı çocuk eğlentisi şeyler işte. Ne sakıncası olabilir ki?
Acaba gerçekten öyle mi? Çizgi filmler sanıldığı kadar masum mu?
Çocuklarımızın Zihni Darwinizm'e Hazırlanıyor
X-Man, Örümcek Adam, Hulk gibi çizgi filmleri bilirsiniz. Bu tarz çizgi filmlerde “garip” bir ortak yön vardır: Her birisinin kahramanı, bir tesadüf eseri DNA'sını bozacak bir etkiye maruz kalmıştır ve değişerek olağanüstü yeteneklere sahip birer canlı haline gelmişlerdir. Örümcek Adam, radyoaktif etkiye maruz kalmış bir örümceğin sokmasıyla; Hulk, gama ışınlarının etkisiyle yoldan çıkmış, olağanüstü özellikler kazanmış yaratıklardır. Onların daha üstün olmalarını sağlayan şey, sadece tesadüftür(!)
Durun bir dakika! Bu cümleyi bir yerlerden hatırlıyorum sanki. Darwin de meşhur “evrim teorisi”nde bunu savunmuyor muydu? Maymunun tesadüfler eşliğinde üstünleştiğini ve insana dönüştüğünü söylemiyor muydu? Ona göre de her canlı, tesadüf eseri, başka bir canlıya dönüşmüyor muydu?
Bu çizgi filmlerin anlatmak istediği şey, sizce de, Darwin'in söylemek istediklerine benzemiyor mu?
Size abartılı gelebilir, ama bir devrin çizgi filmleri çocuk zihinlerini Darvinizm'e hazırlamak için tasarlanmıştır. Bunu söylemek inanın “şüphecilik” sayılmaz. Zira X-Man'in sinema versiyonunda aynen şu ifadeler geçmektedir:
“Doğadaki canlılar birkaç bin yılda bir, bilinmeyen bir nedenle tür atlarlar.”
İşte bu Darwinizm'in ta kendisidir! Hâlbuki tesadüfler eşliğinde DNA'nın gelişmesi ihtimali trilyonda birdir. DNA'yı değiştirebilir etkilenmelerin neredeyse tamamı sağlam hücreleri, kanser hücresine dönüştürür. Bazı çizgi filmlerse aksine, bunun mümkün olduğunu, “gizli bir dille” savunurlar…
Hıristiyanlık Propagandası Yapılan Çizgi Filmler
Çizgi filmlerin taşıdığı bir diğer tehlike de, başka bir dine ve kültüre ait sembolleri yavaş yavaş çocuk zihinlerine yerleştirmesidir. Hatırlarsınız, “Woltran” göğsünün tam ortasında kocaman bir haç taşırdı. Ve kılıcını her çağırışında önce yüzünün önüne doğru tutar ve tam orada bir haçlar kesişmesi olurdu. Bunun yanı sıra birçok çizgi filmde dekora, çevreye gizlice işlenen haçlar, kilise ve heykel motifleri çocukta ister istemez bu şekillere karşı bir sempati uyandırmaya başlar. Hatta bazı çocuklar bu şekle yakın şeyleri yanlarında taşımayı bir güç ve güven unsuru olarak görürler.
Çocuklar “İmkânsıza” İtiliyor
Barby, Bratzy ve daha başka bebeklerin şimdilerde piyasalara sürülen çizgi film versiyonlarında ise, çocuklar “imkânsıza” özendiriliyorlar. Hayali, gerçekle ayıramayan zihinler, çok güzel görünen, yürüyen, konuşan ve hiç hata yapmayan bu kahramanlar gibi olmak isteyince işler karışıyor. Dünyanın gerçekleri içinde var olamayacak şeyler, bu dünyada istenmeye başlıyor ve çocuklar mutsuz oluyorlar.
Bazı Çizgi Filmler “Biz”e Saldırıyor
Kimi çizgi filmler de ise, alenen bizim inançlarımıza saldırılıyor. Birkaç yıl evvel piyasaya sürülen “Mısır Prensi” isimli çizgi filmde, Hz. Musa (a.s.) içki içen, eğlenen, sıradan bir Avrupalı genç gibi resmediliyordu. “Don Kişot” adlı çizgi dizi de ise Türkler ve İspanyollar arasındaki deniz savaşları gösterilirken, Türkler barbar, şişman ve çirkin olarak resmediliyordu. İspanyollarsa aksine medenî gösteriliyorlardı. Bu çizgi film, bir devlet kanalımızda çizgi dizi şeklinde yayınlanıyordu. Elbette bu tür sapkın yaklaşımlar çocuklarımızı kendi değerlerinden ve maneviyattan soğutuyor.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak sonuç değişmez. Başka kültürün mahsulü olan ürünler asla bir başka kültüre tam bir uygunluk taşımazlar. Bu nedenle çocuklarımızı bu tür filmlere tam bir teslimiyetle emanet etmek büyük tehlikedir. Zira o yaşlarda öğrenilen şeyler, temel bilgiler sınıfındandır. İlerde öğrenilecek her yeni şey, bu eski bilgilerin üzerine bina edilir. O yaşlarda hafızalarında doğru resimlerin kalması, doğru bilgilerin işlenmesi elbette çok önemlidir. Denetimi de bu yüzden şiddetle gereklidir. Maddi sıhhatlerine gösterdiğimiz hassasiyet, çocuklarımızın zihinlerine de mutlaka gösterilmelidir.
Şimdi başta sorduğumuz soruyu bir kez daha tekrar edelim. Çizgi filmler sanıldığı kadar masum mu?
“Biz çocuk muyuz?” demeyin hemen. Zira bu sektör o kadar ilerledi ki, değil yalnız küçükleri, büyükleri bile kendisine cezp edecek bir güzellik kazandı. Bazı yapımlar, hele ki animasyonlar, o kadar çok izleyici topluyorlar ki, pek çok sinema filmini bile geride bırakabiliyorlar.
Batı'nın film piyasası malumumuz. Pek azı bizim değerlerimize uygun mesajlar içeriyor. Pek çoğu ise, oturup izlemeye dayanamayacağımız kadar iğrençliklerle dolu maalesef. Bu sektörün menfî yönleri artık iyice açığa çıktığından, halkımızda kısmen bir bilinç oluştu, diyebiliriz. Pek çok insan, izleyeceği filmin içeriğini araştırıyor, öğreniyor. Bu konuda RTÜK de çeşitli sembollerle izleyicilere yardımcı oluyor.
Yalnız bir saniye! Çizgi filmler de bu süreçten geçiyor mu?
Belki bu sorumuza güleceksiniz. Zira “Çizgi filmlerin denetlenecek, eleştirilecek ne yönü olabilir ki?” sorusunu haklı olarak soruyorsunuz. Çünkü inanıyorsunuz ki, onlar masum. Birkaç sevimli hayvanın, birkaç sevimli şey yaptığı çocuk eğlentisi şeyler işte. Ne sakıncası olabilir ki?
Acaba gerçekten öyle mi? Çizgi filmler sanıldığı kadar masum mu?
Çocuklarımızın Zihni Darwinizm'e Hazırlanıyor
X-Man, Örümcek Adam, Hulk gibi çizgi filmleri bilirsiniz. Bu tarz çizgi filmlerde “garip” bir ortak yön vardır: Her birisinin kahramanı, bir tesadüf eseri DNA'sını bozacak bir etkiye maruz kalmıştır ve değişerek olağanüstü yeteneklere sahip birer canlı haline gelmişlerdir. Örümcek Adam, radyoaktif etkiye maruz kalmış bir örümceğin sokmasıyla; Hulk, gama ışınlarının etkisiyle yoldan çıkmış, olağanüstü özellikler kazanmış yaratıklardır. Onların daha üstün olmalarını sağlayan şey, sadece tesadüftür(!)
Durun bir dakika! Bu cümleyi bir yerlerden hatırlıyorum sanki. Darwin de meşhur “evrim teorisi”nde bunu savunmuyor muydu? Maymunun tesadüfler eşliğinde üstünleştiğini ve insana dönüştüğünü söylemiyor muydu? Ona göre de her canlı, tesadüf eseri, başka bir canlıya dönüşmüyor muydu?
Bu çizgi filmlerin anlatmak istediği şey, sizce de, Darwin'in söylemek istediklerine benzemiyor mu?
Size abartılı gelebilir, ama bir devrin çizgi filmleri çocuk zihinlerini Darvinizm'e hazırlamak için tasarlanmıştır. Bunu söylemek inanın “şüphecilik” sayılmaz. Zira X-Man'in sinema versiyonunda aynen şu ifadeler geçmektedir:
“Doğadaki canlılar birkaç bin yılda bir, bilinmeyen bir nedenle tür atlarlar.”
İşte bu Darwinizm'in ta kendisidir! Hâlbuki tesadüfler eşliğinde DNA'nın gelişmesi ihtimali trilyonda birdir. DNA'yı değiştirebilir etkilenmelerin neredeyse tamamı sağlam hücreleri, kanser hücresine dönüştürür. Bazı çizgi filmlerse aksine, bunun mümkün olduğunu, “gizli bir dille” savunurlar…
Hıristiyanlık Propagandası Yapılan Çizgi Filmler
Çizgi filmlerin taşıdığı bir diğer tehlike de, başka bir dine ve kültüre ait sembolleri yavaş yavaş çocuk zihinlerine yerleştirmesidir. Hatırlarsınız, “Woltran” göğsünün tam ortasında kocaman bir haç taşırdı. Ve kılıcını her çağırışında önce yüzünün önüne doğru tutar ve tam orada bir haçlar kesişmesi olurdu. Bunun yanı sıra birçok çizgi filmde dekora, çevreye gizlice işlenen haçlar, kilise ve heykel motifleri çocukta ister istemez bu şekillere karşı bir sempati uyandırmaya başlar. Hatta bazı çocuklar bu şekle yakın şeyleri yanlarında taşımayı bir güç ve güven unsuru olarak görürler.
Çocuklar “İmkânsıza” İtiliyor
Barby, Bratzy ve daha başka bebeklerin şimdilerde piyasalara sürülen çizgi film versiyonlarında ise, çocuklar “imkânsıza” özendiriliyorlar. Hayali, gerçekle ayıramayan zihinler, çok güzel görünen, yürüyen, konuşan ve hiç hata yapmayan bu kahramanlar gibi olmak isteyince işler karışıyor. Dünyanın gerçekleri içinde var olamayacak şeyler, bu dünyada istenmeye başlıyor ve çocuklar mutsuz oluyorlar.
Bazı Çizgi Filmler “Biz”e Saldırıyor
Kimi çizgi filmler de ise, alenen bizim inançlarımıza saldırılıyor. Birkaç yıl evvel piyasaya sürülen “Mısır Prensi” isimli çizgi filmde, Hz. Musa (a.s.) içki içen, eğlenen, sıradan bir Avrupalı genç gibi resmediliyordu. “Don Kişot” adlı çizgi dizi de ise Türkler ve İspanyollar arasındaki deniz savaşları gösterilirken, Türkler barbar, şişman ve çirkin olarak resmediliyordu. İspanyollarsa aksine medenî gösteriliyorlardı. Bu çizgi film, bir devlet kanalımızda çizgi dizi şeklinde yayınlanıyordu. Elbette bu tür sapkın yaklaşımlar çocuklarımızı kendi değerlerinden ve maneviyattan soğutuyor.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ancak sonuç değişmez. Başka kültürün mahsulü olan ürünler asla bir başka kültüre tam bir uygunluk taşımazlar. Bu nedenle çocuklarımızı bu tür filmlere tam bir teslimiyetle emanet etmek büyük tehlikedir. Zira o yaşlarda öğrenilen şeyler, temel bilgiler sınıfındandır. İlerde öğrenilecek her yeni şey, bu eski bilgilerin üzerine bina edilir. O yaşlarda hafızalarında doğru resimlerin kalması, doğru bilgilerin işlenmesi elbette çok önemlidir. Denetimi de bu yüzden şiddetle gereklidir. Maddi sıhhatlerine gösterdiğimiz hassasiyet, çocuklarımızın zihinlerine de mutlaka gösterilmelidir.
Şimdi başta sorduğumuz soruyu bir kez daha tekrar edelim. Çizgi filmler sanıldığı kadar masum mu?