Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cilbab (1 Kullanıcı)

marziye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
215
Tepki puanı
0
Puanları
0
s.a!!bişe sorucam ozaman çarşaf giymek farzmıı?
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Cilbab

ve aleykümselam kardeşi
Yok kardeşim vücut hatlarını göstermeyecek derecede örtünmek farz.
Büyükler çarşafın bunu daha kolaylaştırdığını giymesinin çıkarmasının kolay olduğunu ve vücut hatlarını belirtmediğini söyler.
Bunun yanında pardesü gibi örtünme araçlarıda var tabiki.
Burda önemli olan vücut hatlarının belirgin olmaması
kusura bakma ben cevap veridim ama
Hakkını helal et
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Cilbab

mustafa kardeşimin dedigi dogru kardeşim önemli olan vücut hatlarının belirgin olmamasıdır.allah aemanet olun.B)
 

Hasan Akçay

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Haz 2009
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
83
mustafa kardeşimin dedigi dogru kardeşim önemli olan vücut hatlarının belirgin olmamasıdır.allah aemanet olun.B)

BAŞ ÖRTÜSÜ KİMİN EMRİ başlıklı müzakere bölümünde "cilbab"ı ayrıntılı olarak açıklamaya çalışacağım, Allah isterse. Şimdilik şunu söyliyeyim: "cilbab"ın amacı tacizciler tacizden caydırılsın diye onu giyeni tanıtmaktır (en yu'rafne). Cilbabın onu giyenin vücut hatlarını belirsiz hale getirmek gibi bir amacı yoktur; bu iddia tesettürcülerin uydurmasıdır ve Kuran'a aykırıdır.

Gerçek şudur: Cilbabın tesettürle zerre kadar ilgisi yok.

Tesettür erkeklerin şehveti ayağa kalkmasın diye kadını onların gözlerinden kaçırır; cilbab ise tacizci coşkunlar cilbablı kadını tanıyıp korksun diye kadını onların gözlerine sokar.

Kadını tacizci coşkunların gözlerinden kaçırmak, kadını tacizci coşkunların gözlerine sokmak. Biri ak, öteki kara. Bu kadar bir birinden farklıdır.

Cilbab Yesrib'de kurulmakta olan ilk İslam Devletine ait üniformadır; o devletin otoritesini temsil eder. Tıpkı günümüzdeki subay üniforması gibi, ki o da askerî otoriteyi temsil eder. Asker üniformalı bir hanımı taciz edenin başına ne gelirse cilbablı bir hanımı taciz edenin başına o gelir.

Subay üniforması ne kadar tesettürse cilbab o kadar tesettürdür. Asker üniforması subay hanımın vücut hatlarını belirsiz hale geirmekle ne kadar ilgiliyse cilab inanan kadının vücut hatlarını belirsiz hale getirmekle o kadar ilgilidir.

Sevgi ile,
Hasan Akçay
 

uhuda hasret

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2009
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
58
sayin yukardaki,müslüman iseniz,Kuràn-Kerm e,Hadis-i seriflere,alimlerin sözlerine bakiniz!KAFIR iseniz, burada ne isiniz var!!!!!!!!
Ahzab Suresi 59. ayetinde Rabbul alemin, bütün mü`min kadinlara bütün vücudu örten tek parca dis elbise giyilmesini emretmistir.Ister uyarsiniz;Ister de kafaniza göre gidersiniz,bu dünyada zor yok.Biz kimseye hakaret etmiyorsak ,bize edilmesine de müsaade etmiyoruz.Sonuclar ahirette belli olacak.
Unutmayalim ki;pardesü de 19.cu yy da fransa da icad olan bir kiyafettir.Adi bile yabanci.K.K. de CELABIB=cilbablar kelimesi aynen geciyor.
"O mu`min kadinlara söyle(mü`min olmayanlar üzerlerine alinmasinlar)disariya cikarlarken üzerlerine cilbablarini giyinsinler" AHZAB 59
Bir de bugünün kapali-aciklarina bakacak olursak baslarinda sacörtüsü(basörtüsü denemez ona),kaslar hilal gibi,yüzler(makyajdan)maske gibi,vücudlar ???
Müslüman gibi degil yani.
Kiyafetlerimize bakalim,ayete, hadislere,sünnete mi uyuyor,yoksa kafire mi uyuyor.
 

HilserSeN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2008
Mesajlar
201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Cilbab Konusunda Alimlerin Görüşleri


1. Cilbab, kadının evinden çıktığında başörtüsünün de üzerinden büründüğü bir dış elbisesi ve üstlüktür.

2. Cilbab'in bütün vücudu örtmesi, genellikle en uygun model olarak görülmüştür. En azı, yakaları örtecek kadar büyük bir başörtüsü olmasıdır.

3. Cilbab'ın asıl fonksiyonu, kadının vücut hatlarını ve süsünü örtmek suretiyle, bakanlara iffetli ve namuslu bir kadın olduğunu hatırlatmasıdır.

4. Cilbab'da renk emredilmiş olmamakla beraber, siyah ya da koyu renkli olması daha makbuldur.

5. Yurdumuzda giyilen kadın giysisi modellerinden cilbabın târifine en uygun olanı, çarşaf ve Doğu'daki "ihram"dir. Atkı ve omuzlarla beraber belden yukarısını örten geniş başörtüler ve Karadeniz Bölgesinin mendilleri de bazı tariflere göre cilbab sayılabilir.

6. Çünkü cilbab, atılan, sarkıtılan ve bürünülen bir giysi olarak tanımlanmış ve uygulanmıştır.

7. Kara çarsaf iyi bir cilbab olmakla beraber, cilbab sadece kara çarşaftır, demek yanlıştır. Koyu renkli ve vücut hatlarını belli etmeyecek kadar geniş abaye gibi pardesüler de bele ve göğüslere kadar sarkan koyu bir başörtüsü ile birlikte "cilbab" sayılabilir. Cilbabin ilk uygulamalarından anlaşılan sekle göre kolsuz ve bürünülen bir elbise olduğu görülürse de böyle olması zorunda değildir.
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Kuran-ı Kerimde kadının örtünme sınırları şöyle belirlenir: Ey Peygamber! Mümin kadınlara söyle gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını ve namuslarını korusunlar, açıkta kalan yerler dışında, ziynetlerini göstermesinler. Baş örtülerini yakalarının üstüne indirsinler" (en-Nûr, 24/31); Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle. (Bir ihtiyaç için dışarıya çıkarken) dış örtülerini üzerlerine alıp örtünsünler. Bu, onların başkaları tarafından tanınıp rahatsız edilmemeleri için daha uygundur" (el-Ahzâb, 33/59); İlk cahiliye devri kadınlarının açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılmayın" (el-Ahzâb, 33/33); Kadınlar gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar" (en-Nûr, 24/31)

Yukarıdaki ayetlerde bir "baş örtüsü", bir de "dış örtü" olmak üzere iki parça örtüden söz edilmektedir. Baş örtüsünün yakaların üstüne inecek şekilde örtülmesinden amaç; kadının baş, saç, kulak, boyun, gerdanlık ve göğüs kısımlarının örtülmesidir. Çünkü İslâm'dan önceki Arap kadınlarının başları tam olarak açık değildi. Onlar baş örtülerini enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açılır, gerdanları ve gerdanlıkları açıkta kalır, ziynetleri görünürdü. Dış örtü ise kadının vücûdunu örten, altını göstermeyen ve vücut hatlarını ortaya koymayacak şekilde bolca olan bir örtüdür.

Yüz'ün örtülmesine ait ayetlerde bir açıklık yoktur. Ancak "ziynetlerini veya ziynet yerlerini açmasınlar" ifadesinden, kadının yüzünün ziynet ve güzellik yeri olduğu düşünülerek bu kısmın örtülmesi gerekip gerekmediği İslâm hukukçularınca tartışılmıştır.

Hanefi ve Mâlikîlere göre, örtünmeyi emreden ayette; "ziynetlerden açıkta kalan yerler müstesnâ" (en-Nûr, 24/31) ifadesi; kadının sokakta örtmek zorunda olmadığı bazı yerlerinin bulunduğunu gösterir. Bu yerler de yüz ve ellerden ibarettir. Bazı sahabe ve tâbiîlerden bu görüş nakledilmiştir. Saîd b. Cübeyr, Atâ ve Dahhâk bunlardandır (bk. et-Taberî, Câmiul-Beyân fî Tefsîril-Kur'an, XVIII, 118).

Bu konuda dayanılan önemli delillerden birisi de Hz. Âişe (r.anhâ) dan nakledilen şu hadistir: "Ebû Bekr (r.a)'in kızı Esmâ (ö. 73/692), üzerinde ince bir elbise varken, Allah Resulünün yanına geldi. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirerek şöyle buyurdu:

"Ey Esmâ! Kadın âdet görme yaşına ulaşınca şurası ve şurasından başka yerinin görülmesi uygun değildir. " O, bunu söylerken yüzünü ve ellerini gösterdi" (Ebû Dâvud, Libâs, 31; Kurtubî, el-Câmi' Li Ahkâmil-Kur'an, Beyrut 1405, XII, 229).

Diğer yandan kadının namazda ellerini ve yüzünü açık tutabileceği konusunda görüş birliği vardır. Namaz dışında da bu yerlerin avret sayılmaması gerekir. Çünkü namazda avret yerlerinin örtülmesi farzdır. Bu yerlerin örtülmemesi, farz olmadığını gösterir. Kadın hac'ta da el ve yüzünü açık tutmaktadır.

Kadın iş yaparken, gerekli eşyayı tutarken ve hatta örtüsünü örterken bile ellerini açmaya muhtaç olduğu gibi, çevresini görme, nefes alıp verme bakımından yüzünü örtmesinde güçlük vardır. Diğer yandan şahitlikte, mahkemede ve nikâh gibi muamelelerde yüzün açılmasına ihtiyaç vardır. Bu yüzden "zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunur" kaidesince bunların açılmasında bir sakınca yoktur (Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul 1960, V, 3505, 3506).

Şâfiî ve Hanbelîlere göre yüz ve eller de avret yeri sayılır. Onlara göre, "Ziynetlerini açmasınlar" ayeti, ziynetin açılmasını yasaklamaktadır. Ziynet de ya yaratılıştan olur yüz ve eller de bu kapsama girer. Ya da dışarıdan süsleme şeklinde olur. Elbise, mücevherat, boyama, kaş yakınma gibi. Ayet, ziynetlerin açılmasını mutlak olarak yasakladığına göre, yabancı erkeklerin yanında ziynet sayılan yerlerin açılmaması gerekir. Bu iki mezhep, "Ziynetlerden açıkta kalan kısım müstesnâ..." ifadesini kasıt ve tasarlama olmaksızın kendiliğinden rüzgar, bağın çözülmesi vb. sebeplerle örtünün açılması şeklinde te'vil etmiştir (Muhammed Alî es-Sâbûnî, Tefsîru Âyâtil-Ahkâm, Dımaşk 1397/ 1977, II, 155).

Hadisten dayandıkları deliller şunlardır: Cabir b. Abdillah, "Allah elçisine, ansızın bakışın durumunu sordum. "Gözünü çevir" buyurdu" demiştir (Ebû Dâvud Nikâh, 43; Tirmizî, Edeb, 28; Ahmed b. Hanbel, IV, 358, 361). Ansızın bakılan yerin, kadının eli ve yüzü olması akla ilk gelen husustur. Abdullah b. Abbas (r.anhümâ)'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Allah Resulu, Fadl b. Abbas'ı hacda terikesine almıştı. Fadl, güzel saçlı ve yakışıklı bir genç idi. Bir kadın gelip Allah Resulünden fetvâ sordu. Fadl ona bakıyor, o da Fadl'a bakıyordu. Allah Resulü, Fadl'ın yüzünü öbür yana çevirdi" (Buharî, Meğazî, 77; Hac, I ; Müslim, Hac, 407).

Buradaki örtme, fitneye düşme, yani zinaya yol açma tehlikesi yüzündendir. Ancak hadislerde "kadının yüzünü örtünüz" veya "kadının yüzü de avrettir" anlamı açıkça ifade edilmemiştir. Bazı sahabilerin kadınlara şehvetle bakmaları veya anlamlı bakışlarıyla kadınları rahatsız etmeleri önlenmek istenmiştir. Böyle bir fitne korkusu doğunca, mümin kadınların da iffetlerini koruması ve erkeklerin dikkatli bakışlarına hedef olmaması amaçlanmalıdır. Sahabe hanımlarının yüzlerini örttükleri açık olarak nakledilmediği için, bu konuda bir icma'ın varlığından söz edilemeyeceği gibi; peçe örtmenin farz veya sünnet olduğunu söylemek de güçtür. Belki genç ve güzel bazı bayanların, erkeklerin rahatsız edici bakışlarından korunmak ve gönül dünyalarını daha temiz tutabilmek için başvurdukları bir korunma biçimidir (Bilgi için bk. Kurtubî, a.g.e., XII, 229 vd.; es-Sâbunî, a.g.e., II, 154 vd.; et-Taberî, a.g.e., XVIII, 118; Muhammed Eyyûb Kâkül, 2. baskı, Suriye t.y., s. 27 vd.; Elmalılı, a.g.e., V, 3505 vd.; İbrahim Cemel, Müslüman Kadının Fıkıh Kitabı, terc. Beşir Eryarsoy, İstanbul 1989, s. 124 vd.; Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, İstanbul 1989, s. 243 vd.).
 

semabrk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ara 2009
Mesajlar
321
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
bencede haklısınız.bende türbanlı bi bayanım ama. türbanlı bayanlar açıklardan daha çok ilgi çekiyolar yüzleri taş bebekler gb.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt