Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cihad (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Soru:
--"Allah mü'minlerin canını cennet karşılığında satın almıştır." ayet-i kerimesine göre nasıl hareket etmemiz gerekir?


--Biliyorsunuz, Tevbe Sûresinde Allah-u Teâlâ buyuruyor ki:

(İnnallaheşterâ minel mü'minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bienne lehümül cenneh) "Allah cennet mukabilinde, cenneti vermek üzere, müslümanlardan mallarını, canlarını satın aldı." diye bildiriliyor. "Verin canınızı, malınızı; ben de size cenneti vereyim!" diye bir alışveriş...
Bunun için ne yapmak lâzım?.. Allah yolunda cihad etmek lâzım!..
(Yukàtilûne fî sebîlilâhi feyaktulûne ve yuktelûn) "Allah yolunda savaş ederler; öldürürler, ölürler." Nasib artık... Allah yolunda cihad etmek lâzım!.. Böyle olursa Allah cennetine dahil eder. Yolunda çalışanları hayra ulaştırır.
Şimdi, yolunda çalışmanın çeşitli ihtimal ve imkânları vardır. Yolunda çalışmanın bir tanesi, harp çıktığı zaman çarpışmaksa; bir diğeri de, harp olmadığı zaman dini öğretmek için, öğrenmek için ilim yolunda gayret sarfetmektir. İrşad için çalışmaktır. Başka insanları müslümanlığa ısındırmak için çalışmaktır. Gafilleri uyarmak için çalışmaktır. En kıymetli çalışmalar bunlardır. Din böylece yayılır, gelişir.
Sahabe-i Kiram böyle yaptılar, dinimizi dünyanın her yerine tanıtmış oldular. Biz de öyle yaparsak, çok hayırlara ereriz inşaallah... O tarzda gayretli olalım!..
İşte biz onun için, mecmualar çıkartıyoruz. Onun için dergiler, kitaplar çıkartıyoruz, yazılar yazıyoruz. Kitabevleri kurduk. Eğer kendisi ne yapacağını bilemezse, o mecmuaları, kitapları okuyarak, onların okunmasına, yayılmasına gayret ederek de sevabı alır.

Soru:
--Bosna-Herseğe gidip savaşmamız gerekir mi?


--Tabii, herkesin kendisinin özel durumu vardır. O durumları savaşa katılma ve katılmama konusunda sonuca tesir ederler. Meselâ, kendisinin bakmakla mükellef olduğu annesi, babası varsa; o zaman, olmayan birisinin gitmesi ve onun onlarla meşgul olması hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edilmiştir.
Durumu müsait olanların tabii, gitmesi uygun olur. Müslümanlar bir yerde zulme uğradığı zaman, ötekilerin onların yardımına koşması gerektiği için...

Soru:
--Türkiye'nin yakın bir zamanda savaşa girme durumu var mı? Bu konuda lütfen bizi aydınlatır mısınız?


--Bu Allah'ın bildiği bir şey... İnşallah, Allah'tan diliyoruz ki, Allah huzurumuzu, afiyetimizi daim eylesin...
Dünyanın sağlam, huzurlu bir müslüman ülkesi, biraz gelişmiş, gözde olan bir ülkesi gibiyiz biz Türkiye olarak... Burası da böyle Bosna-Hersek gibi, Kafkasya gibi, Keşmir gibi, Afrika'nın şurası burası gibi olmasın... Temennimiz, güçlü olsun, kuvvetli olsun; yöneticiler basiretli, akıllı hareket etsin... Savaş olmasın, sulh ve sükûn içinde yaşayalım, biz de başkalarına faydalı olalım diye temenni ediyoruz. Ama gazete haberleri ve etraftaki komşu ülkelerin yöneticilerinin fiillerine ve sözlerine bakacak olursanız, insanın geceleyin uyku uyuyacak kadar bile bir rahatı yok... Yunanlı'nın kini, Sırp'ın kini, Rus'un kini, Ermeni'nin kini... Hepsinin böyle müslümanlarla düşmanlıkta ittifak etmesi, var güçleriyle çalışması, bizim çok uyanık olmamız gerektiğini ve her şeye hazır olmamız gerektiğini gösteriyor.
Yâni olur veya olmaz ama, ben şunu diyorum: Olacak gibi hazır olursak, belki olmasına karşı tedbir olur bu... Şâir çok güzel söylemiş:

Hâzır olsa cenge, eğer ister isen sulh ü salâh!..

Yâni; "Eğer sulh istiyorsan, salâh-ı hal istiyorsan, huzur istiyorsan cenge hazır ol!.. Kuvvetli ol, hazır ol da kimse cesaret edip sataşamasın!"
Ama zayıf oldu mu, herkes sataşır. O zaman, ne hanımların rahatı kalır, ne ırzı namusu kalır, ne çocukların rahatı kalır... Görüyorsunuz çeşme kuyruğunda beklerken bir bomba geliyor, mâsum çocuklar yerlere seriliyor, ölüyor... vs. Gazetelerde okuduğumuz acı şeyler... Bütün bunlar, çok kuvvetli hazırlanmamız gerektiğini gösteriyor.
Memleketin iç bünyesinin kuvvetlenmesine çok dikkatli bir şekilde çalışmamız ve dışa karşı da çok kuvvetli, etkili silâhlarla hazırlanmamız gerekiyor. Ne yapıp yapıp nükleer güce de sahip olmamız gerekiyor. Çünkü, nükleer güce sahip olan efelik yapıyor sağa sola... Rusya, işte Almanya'yla anlaştı, Amerika'yla anlaştı, Avrupa'dan çekildi filân derken, geçen gün, "Yeni bir askerî doktrin ilân ediyorum!" dedi. Yâni, "Bana saldıran veya benim anlaşma yaptığım ülkelere saldıran ülkelere karşı nükleer silâh kullanabilirim!" dedi. Halbuki silahsızlanacak, tankları azaltacak vs. diye anlaşmalar yapmıştı. Neden yapıyor bunu, efeliği niye yapıyor?.. Elinde nükleer güç var...
Elinde nükleer güç olan, kuvvetli olan efeliğine devam ediyor. Onun için, bizim de ne yapıp yapıp her türlü güce sahip olmamız lâzım diye düşünüyorum.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah Yolunda Cihad

Allah Yolunda Cihad

Bu hadisi şerif Allah yolunda cihad edenlerle ilgili bir hadis-i şeriftir. Peygamber (s.a.s.) hazretleri Ebu Said el-Hudr( (r.a.)dan rivayet edilen bu hadis-i şerifinde buyurmuşlar ki:
"Cennet'te yüz derece vardır ki, herbir derecenin arası yer ile göğün arası kadar geniştir, daha uzaktır, araları o kadar mesafelidir. Bu hadis-i şeriften her muhakeme sahibinin hemen çıkartacağı gibi; Allah yolunda cihad eden insan cennete girecek ve onlara mahsus yüz derece verilecektir. Bu derecelerin arası da kolay ve merdiven çıkar gibi çıkıpta ulaşılabilecek dereceler değil, yer ile gök arası gibi büyük mesafelerdir. Bu derecelere ancak Allah yolunda cihad edenler nail olur.
"Allah yolunda cihad etmek" sözünün, biraz açıklanması gerekmektedir. Cihad: Arapça cehd sözünden gelir. Cehd et; gayret göster, çalış çabala, sabret demek. Cehd et hadi bakalım sınıfını geç, cehd et şu işi başar, cehd et biraz daha sabret, şunu elde et şeklinde biz de kullanırız. Cihad o kökden geliyor. Ama onun manasında karşılıklı cehd etmek, müşareket manasında karşılıklı cehd etmek, müşareket manası vardır. Yani, karşısında birisi var, o cehd sarfedecek, bir de sen varsın sen de ona karşı cehd sarfedeceksin. Karşındaki kim olabilir? Düşman.. bir düşmanın var. O seni İsl(mdan uzaklaştırmaya cehd edecek, para sarfedecek; kuvvet sarfedeceksin, karşı koyacaksın, koruyacaksın kendini..
Bu düşman kim olabilir?.. Birincisi ve ilk hatıra geleni; İşte yununlı, daha başkaları. Yani memleketimize kasteden, malımıza kasteden! Bu topraklardan bunlar gitsin, ben almalıyım, buralar gitsin, ben almalıyım, buralar bizim olsun diyen insanlar. İlk hatıra gelen bu ve hepsi birbirine benzer. Küfür tek millettir. Hepsinin gözü bizim topraklarımızdadır. Bizim topraklarımız ta Viyana'ya kadar dayanıyordu. Basra, Bağdat bizim eyaletimizdi. Vali tayin ederdik. Mısır bizim, Libya bizimdi. Tunus, Cezayir Fas bizimdi. Hepsi elden gitti. Başkaları aldı ve istismar ediyor. Amerika istismar ediyor. Fransız istismar ediyor. Zahirde bir başka şey görünüyor ama, İsrail istismar ediyor. Başkaları sömürüyorlar netice itibarıyle. Düşmanlarla uğraşmak çeşitli şekillerde olur. Saldırırsa sen de karşı koyarsın. İşte İstiklal harbi! Yunanlı asker çıkarttı, biz de uğraştık, didindik, paramız yoktu, harplerden çıkmış, yorgunduk. Babalarımız, dedelerimiz, yiğitler harplerden şehit olmuşlardı. Kimisi Yemen'de kimisi Galiçya'da kimisi başka yerde. Bizi işte böyle güçsüz gördüler, artık bunlarda savaşacak adam kalmadı dediler.. Ama nenelerimiz çarpıştı, çocuklar çarpıştı, Ahalinin yaşlısı, genci aksakallısı Allah'ın yardımıyla zafere ulaştı. Bu sonucu kendinden bilirsen yazıklar olsun sana. O, gene bize acıdı da bize buraları ihsan etti.
Bazan da düşman içerden çökertmeye çalışır bizleri. Kolaydır o zaman kendisinin canı yanmaz. Bunlar asker millettir, bunlar masada devirelim veyahut usul olarak bir şeyler yapalım ve onları içerden çökertelim derler. İçlerinden dönmeleri para vererek kandıralım ve bu memleketi içten çökertip hakim olalım, bunları islamdan ayıralım, kafalarını bozalım, zihniyetlerini şuurlarını ifsad edelim de bize düşmanlık etmesinler derler. Gazeteyle mecmuayla, müstencen yayınla, eğlenceyle, zevkle, afyonla, içkiyle bu milleti çürütüp kendilerine kul köle yapmak isterler. Bunlara karşı koyacağız, bunlarla uğraşacağız.
Bizim nüfusumuzun artmasından bile korkuyor. Korkusu bu kırkbeş milyonun şuurlanmasından. O zaman halinin nice olacağından korkuyor. Kendisi çocuk yapmaktan ve büyütmekten tiksinmiş. Çocuğa bakmak köpek beslemekten daha zor geliyor. Köpeğe bir tasma takıp yanına alıyor, simiti bir ona ısırtıyor, bir kendi ısırıyor, dondurmayı bir ona yalattırıyor, bir kendisi yalıyor. Yatağına alıyor, odada gezdiriyor. Çocuk yetiştirmiyor, nüfusu artmıyor. Bizim nüfusumuzun arttığını görünce de bunun önüne geçmek için çare düşünmeye başlıyor. Düşmanın her hilesine bir tedbir lazım;! O da cehd etmek, cihat etmektir. Cihat sadece hudutta bekleyip de kurşun sıkmak değil, düşman sana nerden, nasıl zarar vermek istiyorsa onun karşılığını vermektir. Seni İsl(mdan ayırmak isteyene karşı İsl(mı öğreteceksin. Kafirin burnunu sürtmek için inadına iyi müslüman olacaksın.
Kafir senin sadece kendi kendine ibadet etmeni istiyor. Evinde namaz kıl, evinde tesbih çek, bak hürriyet var! Daha ne istiyorsun? Başka hiç bir şeye karışma, bende burayı istediğim gibi sömüreyim diyor. Sen terleye terleye orakla buğdayı biç, harman yap çuvallara doldur, gemiler dolusu çuvalla buğdayı bana gönder. Ben onu yiyeyim. Ben de sana üç tane elektronik cihaz göndereyim, bir tane de uçak.. hepsinin parasını telafi etsin (!) İşte düşman böyle istiyor, bizim gelişmemizi istemiyor. Hiç düşündünüz mü bir savaş uçağı kaç para? Milyarlar.. Konya ovasının buğdayı kadar mala bir uçak veriyor, bir tıbb( cihaz veriyor. Uğraşacaksın, sabredeceksin o aleti kendin yapacaksın. Cihadın bir çeşidi budur. Düşmanın oyununa oyunla mukabele.. Geçenlerde bir arkadaşın radyoda ki şu sözü çok hoşuma gitti. Arkadaş diyor ki; "Biz İsl(m'ı yükseltmeğe çalıştıkça Allah (cc) bizi yükseltti." Ne güzel bir söz. Biz İslamı yükseltmeğe, Allah'ın dinini, kelimesini yaymaya çalıştıkça Allah bizi yükseltti. Bizi üç kıtaya hakim kıldı. Biz o arzudan vazgeçip, keyfe, sefaya, zevke düşünce, Allah (cc) bize yardım etmeyi bıraktı ve bu feci duruma düştük. Dünkü vilayetlerimize eyaletlerimize gidemez olduk. Adam müsaade etmiyor, gelemezsin diyor. İbadet etmeye bile gidemiyorsun. Gelme diyor, istemem diyor, kulağımla duydum. Arabayla Riyad'dan çıktık. Yolda biri bağırıyor bize! "Ne arıyorsunuz burda?!. Gidin memleketinize" diyor. Ben ibadet etmeye gidiyorum. Allah'a ibadet etmeye gidiyorum. Bak! Ne hallere düştük.
İkinci cihad; Şeytanla uğraşmak. Şeytan da büyük düşmandır. Şeytan seni kandırmaya çalışır. Senin damarına girer, damarlarının içinde dolaşır. Aldatmaya çalışır. Şeytana uyma, onunla uğraş. Nefis insanın en büyük düşmanıdır. Nefisle uğraş. Allah (cc) senenin bir ayında bize nefsi yenmeyi öğretiyor. Başının üstünde güneş, karşın da karpuz var, kesmişler, kıpkırmızı, simsiyap çekirdekleri var, kan gibi bir karpuz. Alamıyor, yiyemiyorsunuz. Neden? "oruçluyum" diyorsun. Böyle böyle nefsimizi yenmeyi öğreniyoruz. Öğrenirsek ne mutlu...
Cihadın bir şekli de Allah yolunda "Fi sebilillah" haccetmektir der kitaplarımız. Allah rızası için zahmetlere katlanıyorsun, tozlara topraklara bulanıyorsun. Allah yolunda baş açık, yalın ayak oraları ziyarete gidiyorsun. Allah (cc) bize şuur versinde İsl(mı benimseyelim. Öyle ucundan tutmak değil, İsl(m benim dinim, imanım, inancım, herşeyim, dünya ahiret sermayem, varım, herşeyim o diyerek.. Biz İsl(mı benimseyelim ve İsl(ma nasıl yardım edilecekse öyle yardım edelim. İsl(mı küçük bir eşyamız kadar bile tutmuyoruz. İsl(ma arabamıza baktığımız kadar bile baktığımız yok. Onu sadece yemeğimizin üzerindeki biber gibi, tarçın gibi tuz gibi, ağzımızın tadı daha iyi olsun diye tutuyoruz. Kendimize göre bir yaşayış yolu tutturmuşuz. Müslüman olmasak içimiz rahat etmeyecek, vicdanımız bizi içerden dürtecek, rahatsız edecek. Onun için birazcık ta müslümanız. Ama aslında yirminci yüzyılın dünyaya tapan, maddeye tapan insanlarıyız. Aman vicdanımız ikide bir bizi dürtemsin, uykumuzu kaçırmasın diye hafif hafif ucundan kenarından müslümanlık yapıyoruz. Öyle şey olmaz! İsl(m kale gibi sağlam bir şeydir. İçine girersin, herşeyinle müslüman olursun. Ucundan kenarından yarım yamalak tutmakla olmaz. Ama işte fiilen böyledir. Müslüman diyarı mı, gör; dolaş bakalım dışarıyı?.. Bu zavallıcıkların hepsi bizim akrabamız, kardeşimiz. Bak Avrupalı müslüman oluyor. Biz eski ecdadımız gibi, temiz, pak, ciddi vakur, islamı bilen, cevabı verebilen müslümanlar olsak adam müslüman olacak. Arıyor kendisi. Bizi görünce yaklaşacak etrafımıza, müslüman olacak. Niceleri müslüman oluyor. İyi müslüman olun. Başkasına da İsl(mı öğretin. Artık kendisine tedavi yapılan, uğraşılan insan olmaktan çıkın da başkalarına faydanız olsun. Başkalarını hak yola çekin başkalarına öğretin, kendiniz öğrenin başkalarınıda müslüman edin. Allah'ın dininin yardımcıları olun. Allah yolunda cihad edenlere bak cennet te ne dereceler var. Cehd sarfedin terleyin biraz. Para kazanmak için sabahtan akşama kadar dolaşıyoruz, dağ taş demeden hepsini biliyoruz. Allah için de tamamen öyle yapmamız lazım. Böylece nazlı müslüman olmamak lazım. Sağlam, kavi müslüman olmak lazım.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü.

Zalimlerin zülmünde heder olan canları kurtarmaktır Cihad!
Cihad öldürmek değil hayat vermektir!
Cihad insanlığın mutluluğu için gerekli olan her harekettir!

Emeğnize sağlık kardeşim,
Allah razı olsun, Selam ve baki dua ile kalın.


 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Cihat sadece hudutta bekleyip de kurşun sıkmak değil, düşman sana nerden, nasıl zarar vermek istiyorsa onun karşılığını vermektir. Seni İsl(mdan ayırmak isteyene karşı İsl(mı öğreteceksin. Kafirin burnunu sürtmek için inadına iyi müslüman olacaksın.


Allah (cc) bize şuur versinde İsl(mı benimseyelim. Öyle ucundan tutmak değil, İsl(m benim dinim, imanım, inancım, herşeyim, dünya ahiret sermayem, varım, herşeyim o diyerek.. Biz İsl(mı benimseyelim ve İsl(ma nasıl yardım edilecekse öyle yardım edelim.

nazlı müslüman olmamak lazım. Sağlam, kavi müslüman olmak lazım.

________selamün aleyküm kardeşim
birkez daha inşallah nasip nispetince istifade ettik edebildik hamdolsun
rabbim razı olsun inşallah
selam ve dua ile_______
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt