Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

CENNETTEKİ KOMŞUM (1 Kullanıcı)

garipkalp

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2007
Mesajlar
629
Tepki puanı
1
Puanları
0
Musa AS Hazretleri, Cennetteki komşusunun veya arkadaşının, dostunun, kim olacağını Cenâb-ı Hakk’dan sorup öğrenmek istemiş. Cenâb-ı Hak da: “Filan memlekete git. Orada bir kasap var, işte o senin cennetteki refîkandır” buyurmuş.

Musa AS gidip adamı bulmuş. Adam da kendisine misafir olmasını istemiş. Musa AS’da kabul eylemiş. Bu sırada gözüne bir zenbil çarpmış. Yemeğe oturmuşlar, adam bir lokma kendi alıyor, iki lokma da zenbile bırakıyor. Bu sırada kapı çalınmış. Adam kapıyı açmaya gidince Musa AS da hemen eğilip zenbile bakmış. Ne görsün; bakmış ki, iki ihtiyar, Musa AS’ı görünce gülerek gözlerini yummuşlar. Yani vefat etmişler. Adam kapıdan dönüp gelmiş. Bir de ne baksın, anne ve babası ikisi de birden ölmüşler. O zaman ev sahibi kasap:

—Sen Musa Aleyhisselâm mısın? Demiş.

Musa AS da:

—Evet, demiş. Ama nerden bildin? deyince.

—Çünkü, annem, babam: “Yâ Rab bizi Musa AS’ı görünceye kadar canımızı alma” diye dua ederlerdi.

Musa AS:

—Annenin dudakları kımıldanıyor ve bir şeyler söylüyordu, ne idi o? diye sormuş.

Kasap da:

—“Efendim Allah seni Musa Aleyhisselâm’a Cennette refik eylesin” diyordu, deyince Musa AS da kasabı tebşir eylemişler.

Cenâb-ı Hak cümlemizi ehl-i cennet ile, peygamberlerle yoldaş eylesin... Âmin!

Yavrum, bunlara iyi kulak ver ve iyi belle de arkadaşlarına da anlat. İnsanın yalnız kendisinin iyi bir kimse olması kâfi değildir. Belki bütün insanların iyi olabilmesine çalışmak gerektir. Mekteplerdeki tahsilin kâfi gelmediği işte gözlerimizin önünde.

Bugün insanları öldüren, bankaları soyan, evleri soyanlar zanneder misin ki, hep cahil insanlardır. İlmin iki kanadı vardır: Birisi dünyâsını ve dünyâdaki ihtiyaçlarım temin için olan bilgidir. Birisi de Allah’ını tanıtan ve onun emirlerine uyma bilgisidir. Yalnız dünya bilgisine sahip olup da Allah’ı tanımaktan mahrum; âhiret mesuliyetini cennet ve cehennemi bilmeden hele Kitab-ı ilahî ile peygambere uymadan insan, insan olsun, hiç olur mu?

İşte Çin ve Rusya; bakalım yarın ne olacaklar. Sakın, sen bu mülkü sahipsiz sanma. Bak elindeki mendil, başındaki şapka, ayağındaki ayakkabı bile bir yapana muhtaç. Birisi sana bunlar tabiatın eseridir derse hiç inanır mısın? Öyle ise bu koskoca kâinat nasıl tabiatın eseri olabilir? Senin cazibe dediğin kuvvet kendi basma bir kuvvet midir, yoksa onu da bir yaratan var mıdır? Şüphesiz ki, herkesin diyeceği elbette onu da yaratan vardır ki, ona da Allah denir. Çünkü her mevcut kendisini yaratana muhtaçtır. Zira yaratmak sırf Allah Teàlâ’ya mahsustur, imanının güzel olması için din kitaplarını çok çok ve tekrar tekrar oku ve okuduğunu başka kardeşlerine de öğretmeğe gayret eyle. Zira müslümanları, imanlarından bir müddet sonra peygamberimiz, memleketlerine ve kabilelerine gönderir ve onlar da imâna da’vet ederlerdi. Sen de öyle olmağa çalış ki, onlarla beraber cennete girersin, inşaallahü Teàlâ
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt