İmam–ı Rabbâni Hazretleri, şöyle bir hadise naklediyor:
Bir velî, mel’un şeytanı sokak ortasında dört ayağını uzatıp yatar vaziyette görmüş.
Hayretle sormuş:
–Ey mel’un, senin işin gücün Müslümanlara vesvese vermek değil mi? Niye böyle uzanmış yatıyorsun?
Şeytan şöyle cevap vermiş:
–Bu zamanın alimlerinden bana iş düşmüyor ki. Onlar, benim vazifemi fazlasıyla yapıyorlar...
bu hadise 400 sene önce yazılmıştır.
O zamanın âlimleri böyle idiyse, şimdikileri varın siz düşünün.
Ama düşünmeye lüzum yok. Çünkü her şey ortada zaten; konuşuluyor, duyuluyor.
İsteyen ilahiyatçı, âyetlere istediği yanlış manayı rahatça verebiliyor.
Geçenlerde, bir kadın ilâhiyat profesörü “Hûri” kelimesine kafayı takmıştı.
–Bu kelime nötr bir kelimedir. Dolayısıyla dişilik erkeklik belirtmez, diyerek cennette evlilik ve aile hayatı olmadığını söylüyordu.
Bir erkek ilâhiyat profesörü de ondan geri kalmıyor ve cennette yaşanacak olan âile hayatını toptan inkâr ediyordu.
Üstelik, dinî literatürde kullanılmayan ve Müslüman diline pek yakışmayan bir şekilde, “Cennette seks olayı yoktur” diyerek...
***
Bakalım, mesele onların söyledikleri gibi mi?..
Kur’an–ı Kerim buyuruyor ki:
“... Biz onları iri gözlü hûrilerle evlendiririz” (Duhan Sûresi, âyet 54).
“... Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendiririz. (Tûr Sûresi, âyet 20).
demek ki cennette evlilik ve aile hayatı varmış...
ne var ki biz bu gerçeği anlatırken onlar gibi yapmıyoruz.
***
Başka ayetlere bakalım.
“... İman edip iyi davranışlarda bulunanlar... için cennette tertemiz eşler de vardır.” (Bakara Sûresi, âyet 25).
“Günahtan korunanlar için, ebedi kalacakları cennetler ve tertemiz eşler... vardır. (Âl–i İmran Sûresi, âyet 15).
“İnanan ve sâlih amel işleyenlere... orada tertemiz eşler vardır.” (Nisâ Sûresi, âyet 57).
Her üç ayetteki “eşler” manasına gelen “Mutahharatün” kelimesi, müenneslik yani dişilik ifade etmektedir.
***
Kur’an’da, hûriler hakkında geçen diğer kelimelere bakalım:
a)”Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri... Yanlarında eşlerinden başkasına bakmayan yaşıt güzeller vardır.” (Sâd Sûresi, âyet 50, 52).
Bu âyetteki “Kaasırât” kelimesi “Bakışlarını sadece kocalarına çeviren ve başkalarına bakmayan” demektir ve müennes/dişilik sigasıyla anlatılmaktadır.
Bu kelimenin müennes olduğunu bilmemek için, tek kelime Arapça bilmemek gerekir.
Ama ilâhiyat profesörleri nedense bir türlü bilemiyorlar.
b) “Saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler... amellerine karşılık olarak.” (Vâkıa Sûresi, âyet 22, 23).
Âyetteki “Hûr” kelimesi, “Gözünün siyahı çok siyah, beyazı çok beyaz olan –kara gözlü– kadınlar” demektir.
c) “Muhakkak ki takvâ sahipleri için, umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar...” (Nebe Sûresi, âyet 31–33).
33. âyetteki hûrilerden bahseden “Etrâb” kelimesi, “aynı yaşta kızlar” demek olup, bu kelime Vâkıa Sûresi’nde de geçmektedir:
“Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yarattık. Onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.” (Âyet 35, 36, 37).
37. âyette hûrilerden bahseden “Urub” kelimesi, “Kocalarına karşı sevgi besleyen ve sevgisini açıkça gösteren, kocasına âşık ve düşkün olan kadınlar” demektir.
d) “Cennetler... İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel kadınlar vardır... Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır... Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin... dokunmamıştır. ...Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar.” (Rahman Sûresi, âyet 70, 72, 74, 76).
***
Bu âyetlerin tamamı, hûrilerden bahsetmekte olup, onları anlatan kelimelerin hepsi de müennes/dişilik sîgasıyla gelmektedir.
Müslümanlar, Kur’an’da bahsedilen her şeye olduğu gibi inanmakla vazifelidirler ve inanırlar.
Bu cümleden olarak, hûrilere de aynen Kur’an’ın haber verdiği gibi inanmaktadırlar.
Müslüman kadınlar da imanları gereği buna böyle inanmaktadırlar.
Müslümanları bu hususta yanlış inanca sevk etme gayretlerinin sebebi acaba nedir?
Eğer,
–Ey Müslüman hanımlar! Kocalarınıza cennette hûriler verilecek, demekse, bu sözler Müslüman hanımlara tesir etmez.
Onlar, cennette kıskanma olmadığını bildikleri gibi,
–Rabbimizin emri ve hükmü başımızın üstüne, demeyi de pekâlâ bilirler.
Öyle değil de,
–Kadınlara niye birçok erkek verilmiyor, denmek isteniyorsa, bu da yine Müslüman kadınların imanına, ebedine ve ağzına yakışmayan sözlerdendir.
Artık o gâileyi de, “Biz de, birden çok erkekle beraber olmalıyız” diyen kokonalar düşünsün.
Müslüman hanımları da cennetlerde kocalarıyla beraber, zevk sefa içersinde sonsuz bir hayat beklemektedir. Bu, Rabbimizin Müslümanlara va’didir.
Bir velî, mel’un şeytanı sokak ortasında dört ayağını uzatıp yatar vaziyette görmüş.
Hayretle sormuş:
–Ey mel’un, senin işin gücün Müslümanlara vesvese vermek değil mi? Niye böyle uzanmış yatıyorsun?
Şeytan şöyle cevap vermiş:
–Bu zamanın alimlerinden bana iş düşmüyor ki. Onlar, benim vazifemi fazlasıyla yapıyorlar...
bu hadise 400 sene önce yazılmıştır.
O zamanın âlimleri böyle idiyse, şimdikileri varın siz düşünün.
Ama düşünmeye lüzum yok. Çünkü her şey ortada zaten; konuşuluyor, duyuluyor.
İsteyen ilahiyatçı, âyetlere istediği yanlış manayı rahatça verebiliyor.
Geçenlerde, bir kadın ilâhiyat profesörü “Hûri” kelimesine kafayı takmıştı.
–Bu kelime nötr bir kelimedir. Dolayısıyla dişilik erkeklik belirtmez, diyerek cennette evlilik ve aile hayatı olmadığını söylüyordu.
Bir erkek ilâhiyat profesörü de ondan geri kalmıyor ve cennette yaşanacak olan âile hayatını toptan inkâr ediyordu.
Üstelik, dinî literatürde kullanılmayan ve Müslüman diline pek yakışmayan bir şekilde, “Cennette seks olayı yoktur” diyerek...
***
Bakalım, mesele onların söyledikleri gibi mi?..
Kur’an–ı Kerim buyuruyor ki:
“... Biz onları iri gözlü hûrilerle evlendiririz” (Duhan Sûresi, âyet 54).
“... Ayrıca biz onları ceylan gözlü hûrilerle evlendiririz. (Tûr Sûresi, âyet 20).
demek ki cennette evlilik ve aile hayatı varmış...
ne var ki biz bu gerçeği anlatırken onlar gibi yapmıyoruz.
***
Başka ayetlere bakalım.
“... İman edip iyi davranışlarda bulunanlar... için cennette tertemiz eşler de vardır.” (Bakara Sûresi, âyet 25).
“Günahtan korunanlar için, ebedi kalacakları cennetler ve tertemiz eşler... vardır. (Âl–i İmran Sûresi, âyet 15).
“İnanan ve sâlih amel işleyenlere... orada tertemiz eşler vardır.” (Nisâ Sûresi, âyet 57).
Her üç ayetteki “eşler” manasına gelen “Mutahharatün” kelimesi, müenneslik yani dişilik ifade etmektedir.
***
Kur’an’da, hûriler hakkında geçen diğer kelimelere bakalım:
a)”Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri... Yanlarında eşlerinden başkasına bakmayan yaşıt güzeller vardır.” (Sâd Sûresi, âyet 50, 52).
Bu âyetteki “Kaasırât” kelimesi “Bakışlarını sadece kocalarına çeviren ve başkalarına bakmayan” demektir ve müennes/dişilik sigasıyla anlatılmaktadır.
Bu kelimenin müennes olduğunu bilmemek için, tek kelime Arapça bilmemek gerekir.
Ama ilâhiyat profesörleri nedense bir türlü bilemiyorlar.
b) “Saklı inciler gibi, iri gözlü hûriler... amellerine karşılık olarak.” (Vâkıa Sûresi, âyet 22, 23).
Âyetteki “Hûr” kelimesi, “Gözünün siyahı çok siyah, beyazı çok beyaz olan –kara gözlü– kadınlar” demektir.
c) “Muhakkak ki takvâ sahipleri için, umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar...” (Nebe Sûresi, âyet 31–33).
33. âyetteki hûrilerden bahseden “Etrâb” kelimesi, “aynı yaşta kızlar” demek olup, bu kelime Vâkıa Sûresi’nde de geçmektedir:
“Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yarattık. Onları, eşlerine düşkün ve yaşıt bâkireler kıldık.” (Âyet 35, 36, 37).
37. âyette hûrilerden bahseden “Urub” kelimesi, “Kocalarına karşı sevgi besleyen ve sevgisini açıkça gösteren, kocasına âşık ve düşkün olan kadınlar” demektir.
d) “Cennetler... İçlerinde huyu güzel, yüzü güzel kadınlar vardır... Otağlar içinde sahiplerine tahsis edilmiş hûriler vardır... Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin... dokunmamıştır. ...Yeşil yastıklara ve hârikulâde güzel döşemelere yaslanırlar.” (Rahman Sûresi, âyet 70, 72, 74, 76).
***
Bu âyetlerin tamamı, hûrilerden bahsetmekte olup, onları anlatan kelimelerin hepsi de müennes/dişilik sîgasıyla gelmektedir.
Müslümanlar, Kur’an’da bahsedilen her şeye olduğu gibi inanmakla vazifelidirler ve inanırlar.
Bu cümleden olarak, hûrilere de aynen Kur’an’ın haber verdiği gibi inanmaktadırlar.
Müslüman kadınlar da imanları gereği buna böyle inanmaktadırlar.
Müslümanları bu hususta yanlış inanca sevk etme gayretlerinin sebebi acaba nedir?
Eğer,
–Ey Müslüman hanımlar! Kocalarınıza cennette hûriler verilecek, demekse, bu sözler Müslüman hanımlara tesir etmez.
Onlar, cennette kıskanma olmadığını bildikleri gibi,
–Rabbimizin emri ve hükmü başımızın üstüne, demeyi de pekâlâ bilirler.
Öyle değil de,
–Kadınlara niye birçok erkek verilmiyor, denmek isteniyorsa, bu da yine Müslüman kadınların imanına, ebedine ve ağzına yakışmayan sözlerdendir.
Artık o gâileyi de, “Biz de, birden çok erkekle beraber olmalıyız” diyen kokonalar düşünsün.
Müslüman hanımları da cennetlerde kocalarıyla beraber, zevk sefa içersinde sonsuz bir hayat beklemektedir. Bu, Rabbimizin Müslümanlara va’didir.