;
CENNETİN YOLLARI
Cennet… Cehennem üzerine kurulmuş sırat ile geçilen gizemli hayat… Hz. Adem’in yasak ağacın meyvesinden yediği için dünyaya gönderildiği adres…
Cennet… içinde bulunan bitki ve ağaçların gölgesiyle kaplanmış yerle gök arası geniş bir meyvelik bahçe.
Cennet… iman edip sâlih amel işleyenlerin ebedî âlemdeki makamı…
Cennet… Rablerinin huzuruna suçlu olarak varmaktan korkanların ve nefsini hevasından arındıranların konağı.
Cennet… Allah’ın rızasını kazananlar için mükafat olarak hazırlanmış hoş bir mekan.
Aşıkların naz makamında, “Mîlk-i bekâdan gelmişem fâni cihanı neylerem / Ben dost cemalin görmüşem hûr-i cinan-ı neylerem” dediği mutluluklar diyarıdır cennet…
Altlarında ırmaklar akar Adn cennetlerinin, orada İrem ve Gesi bağlarını mecazda bırakarak çekirdekli ve çekirdeksiz üzüm bağları ve asmalar vardır. Asmalı konaklar vardır içinde huriler oturan. Mü’minler pınar başlarında yüzerler Naim cennetlerinde… Hüsna cennetinde görür Allah’ın kulları Rablerini… Dolunaya bakar gibi temaşa ederler yaratıcılarını… Kimisini aşk-ı Hak almış durur… Kimisi Tur’da Rabbinin tecellisini gören Musa gibi olur. Kimisi kılıçların gölgesinde gelmiştir Cennet’e, kimisi anasının rızasını alarak varmıştır selam yurduna… Kimisi sabır sayesinde giymiştir ipek elbiseyi. Kimisi altın kâseden içmiştir Kevser’i…
NİGAR İLE DİLBER
Kimisi bir şimşek hızı ile geçmiş Sırat’ı… Kimisi makamı Mahmud ile geçirmiş koluna altın bileziği… Önden gidenler ve mukarrebûn yerleşmişler pembe inci köşklere… Kimisi de günahı sevabına eşit geldiğinden Araf ashabının şehadetiyle yaslanmış dayalı döşeli kanepe ve koltuklara… Kimi kurtuluş beraatını almış sanki uçuyor… Kimi hamd ve şükür makamı Darul mukameye koşuyor. Kimi aşk şarabını içmiş Mustafa’nın elinden coşuyor… Halis kulları karşılıyor merasim bölüğünün melekleri: “Hoş geldiniz esenlik yurduna” diye… Rıdvan ilan ediyor hazene-i cennet’e: “Cehennem ehli, cennet yaranına eşit değildir. Cennet ehli kurtuluşa ermiştir. Açın sekiz kapıyı birden cennetin mirasçıları geliyor!”
Kelime-i tevhid yazılı taç kapının zembereğine yapışan, yetimlerini büyütmek için çabalayan dul bir mümine ile kainatın Ahmed’i ilk kez açıyor kapıyı. Bölük bölük giriliyor saadet ülkesine… Maddî ve manevî afetlerden hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olanlara kişiye özel han odaları, hak meclisleri ve yüksek makamlar tahsis ediliyor… Küçük günahları af edilen müminler için hoş bir hayat başlıyor ahiret yurdunda.. Hacerul Esved içindeki kulluk senedini protesto ettirmeyenleri hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın zihninde tasavvur edemediği mutluluklar bekliyor.. Üst üste kurulmuş konaklar ve özel çadırlar içinde gözleri sadece zevci için bakan şeffaf elbiseli huriler, hiçbir ins ve cinnin dokunmadığı nigarlar, dilberler bekliyor sınavdan geçenleri…
İLK İKRAM
Allah ile kul arasındaki ilginin odak noktası olan sevgiyi elde etmiş namaz ehli salat kapısından, Allah yolunda savaşanlar cihad kapısından, hayır ehli sadaka kapısından, oruç tutanlar da Reyyan kapısından içeri alınınca güzel kokular saçacak rüzgarlar… İlk ziyafet balık ciğeri ikramı ile başlayacak. İnsanın iştahını kabartan kuş etleriyle yapılan mangal partileri… İçimi bozulmayan sudan, tadı değişmeyen sütten, içenlere zevk veren şaraptan, süzülmüş baldan ırmaklar… Ziyafet üstüne ziyafet…
Şol cennetin ırmakları / Akar Allah deyu deyu / Çıkmış İslam bülbülleri / Öter Allah deyu deyu..
Hûriler tarafından verilen özel halk konserleri…
Aydan aydındır yüzleri / Şekerden tatlı sözleri / Cennette huri kızları / Gezer Allah deyu deyu…
Ölümsüzlük ağacı ile birlikte dalları semaya uzanmış Tuba ve özel manada sedir çamları, hurmalar, ekşi ve tatlısı ile narlar, reyhanlar, kirazlar, muzlar, asmalar daha neler neler.
Salınır Tuba dalları / Kur’an okur hem dilleri / Cennet bağının gülleri / Kokar Allah deyu deyu…
Yunus Emre var yârına / Koma bu günü yarına / Yarın hakkın divanına / Varam Allah deyu deyu.
Müminler orada dolunay ve parlak yıldızlar gibi. Abdest bozma ve tuvalet ihtiyacı yok.
BEKARLIĞA VEDA PARTİSİ
Alınan gıdaların sindirimi hoş kokulu bir geğirti ve terden başka bir külfeti yok. Dünyadakinin zıddına ruh bedeni taşıyacak. Dinçlik ve gençlik var, ihtiyarlık, yorgunluk ve usanç yok. Kadınlar 16 yaşında, erkekler 33… Orada verilecek bekarlığa veda partisi ile her erkeğe zarif ve yumurta gibi şeffaf beyaz tenli iki kadın verilecek. Orada evlenmemiş kimse kalmayacak… Dünyada hiç evlenemeyen yahut ikinci bir gemiye kaptan olmak isteyenler orada muradına erecektir. Orada kadınların cinsî hayatına olumsuz etki yapan mutluluklarını bölen hayız, lohusalık ve istihaze gibi fizyolojik arızaları ve ruhî depresyonları giderilecektir. İri gözlerinin beyazı saf, siyahı koyu, gümüş berraklığında (yumurta gibi) beyaz tenli/topuklu kızlar anlamına gelen hurilerin cennet erkekleri için farklı bir yapıya sahip kılınarak yaratıldığı ve erkeklerine düşkün, başkalarında gözü olmayan inci gibi gerdanı, yakut yanaklı, göğüsleri yeni tomurcuklanmış turunç memeli genç kızlar gibi kavramlarla vasıflandırıldıkları muhtelif ayetlerde zikredilmiştir. Zâferandan yaratılmış hurilerin kendilerine mahsus estetik duygu, cilve ve cazibeleri vardır ki; herkese en az bir huri tahsis edilecektir. Dünyada zinaya meyleden bu hakkını kaybedecektir. Allah cennette cennet ehli ve cennette boş kalan yerler için yeni erkek ve kadın nesiller yaratacaktır.
EĞLENCE FASLI
Cennet bozkır yaylasında kıraç bir arazi değildir. Aile hayatı devam edecektir. Aşk hayatı da… Dünyada birden fazla erkekle evlenmek zorunda kalmış bir kadın kocası ile yolları cennet ve cehennem diye ayrılmamış ise dünyada en çok hangi kocasını sevmiş ise cennette onunla hayatına devam edecektir. Kocası küfür ve şirk üzerine ölmüş kadınlar için de Cenab-ı hak erkekler yaratacaklardır. Cennet sakinlerinin çevresinde saçılmış inciler, çocuklar, gençler ve hizmet elemanları daima bulunacaktır. İnanıp; nefsine, nesline, dinine, vatanına, milletine, devletine yararlı işler yapanların cennette zevk ve neşe içinde yaşatılacağı haber verildiğine göre cennette musikî meclisleri oluşacaktır. Bu eğlence faslına melekler, insanlar, ağaçlar ve kuşlar eşlik edeceklerdir.
Cennet nimetlerinde ulaşılmak istenen asıl hedef Allah’ın rızasını/hoşnutluğunu kazanmaktır. Rıza-i Bari’yi kazanıp bal armudu dükkanını yağmalayanlar diyor ki:
Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni.
Cennette sağlık ve sıhhat var. Ölüm zulüm ve hastalık yoktur. Dostluk ve kardeşlik var, kin, düşmanlık, anlamsız ve malayani konuşmalar ve gereksiz tartışma ve suçlama yoktur. Çünkü oraya mikrop ve mikroplar giremeyecektir. Gönüllerin özleyeceği ve gözlerin hoşlanacağı her şey oradadır.
CENNET UCUZ MU?
Cennetten cehenneme geçiş olmayacak. Fakat günahı nispetince yanan müminler bir şekilde cennete dahil olacaktır. Elbetteki cennet ehlinin dereceleri farklıdır. Rabbinin önünde hesap vermekten korkanlar için iki cennet vardır. İki cennet de ilave edilecektir. Orada müminler için serbest dolaşım hakkı vardır. Bir yerde çakılıp kalınmayacaktır. Fakat kelle koltukta Allah yolunda cihad edenler ile ala külla yalan yanlış felfes amel ile cennete bir şekilde girenlerin dereceleri ilahî adalet gereği bir olmayacaktır.
Cennet binalarının tuğlaları altın ve gümüşten, kubbesi inciden olacak ancak bu isimlendirmeden ibaret bir tasvir olup, orada dünyayı hatırlatan bir şey olmayacaktır. Madenî eşyalar ve kap kacak altın ve gümüşten olacaktır. Cennet ehlinin ekseriyetini Ümmet-i Muhammed oluşturacaktır. Bu sebeple peygamberimiz ümmetinin çokluğuyla övünecektir.
Ebedî mutluluğun bir simgesi olan cennete kavuşma ümit ve arzusu ibadetlerin ikinci derecesini teşkil etmekle birlikte bütün müslümanlar için cennet, hayatın birçok güçlüklerine göğüs germeyi, fedakârlıklar göstermeyi göze aldıran, sabırlı olmayı gerektiren bir faktördür. Öyleyse zevkine düşkün olan herkes cennetlik amel işlemelidir dostum. Allah dostları için canları ne dilerse, gönlünden ne geçerse hepsi orada vardır. Cennet ehli orada fizyolojik ve psikolojik kusurlardan arındırılacaktır. Zira orada günah işlemek yoktur.
RÜ’YETULLAH
Cennet nimetlerinin özellikleri şunlardır:
1. Sonsuz lüks ve konfor
2. Sürekli barış ve huzur
3. Bedenî ve ruhî güçlülük
4. Manevî tatmin ve rıza/hoşnutluk
5. Allah’ı görmek ve konuşmak
6. Bütün bunları saran bir ebediyet
Cennet hayatının nimetleri cismanî zevklerden ibaret değildir. Cennet halkı asıl mutluluğu yaratıcısını bizzat görüp O’nunla konuştuğu vakit elde edecektir. Kafirler dünyada Rabbinin varlığına delalet eden ayetleri bakarkör inkar ettiği için yaratıcısını göremeyecek ve Cenab-ı Hak’la konuşamayacaktır. Cennete girmenin temel şartı imandır. Uzun atlamada bu çizgiyi geçenler cennete girecektir. Ergenlik çağına gelmemiş bütün çocuklar akıl nimetinden yoksun deliler, fetret döneminde yaşayıp Allah’a iman edebilme şerefine layık olanlar cennete gireceklerdir. Kullukta samimiyet, yaratılmışlara şefkat, Allah ile onun sevdiği bütün hususlarda uyum içinde olmak, kötülüklerden korunmak, öfkeyi yenmek darlıkta ve bollukta başkalarına yardım etmek cennet ehlinin vasıflarındandır. Adaletli ve cömert hükümdarlar, aile fertleri kalabalık olduğu halde başkalarına el açmayan fakirler ile kuşlar kadar kalpleri ürkek ve hassas olanlar da cennete layık kişilerdir.
Cennette yeme içme, güzel elbise, koku ve manzara, müzik ve güzel kadın, renkler ağaçlar ve nehirler gibi maddî zevkleri hem zahid hem de arifler tattığı halde manevî zevkler sadece ariflere mahsustur. Kelime-i Tevhid’in temel şartı “Muhammed Allah’ın elçisidir” diyemeyen yahudiler ve hıristiyanlar da cennete giremeyeceklerdir.
Aslında kimin cennete kimin cehenneme gireceği bizi çok fazla ilgilendirmiyor amma ayetler ve hadisler ışığında doğruların bilinmesi gerekiyor.
Mahşerde halk O’na hayran
Çok yürekler ola püryan
Arşın gölgesinde seyran
Edenlerden eyle bizi ya Rabbi!
(Amin)
Not: İş bu makale T.D.V. İslam ansiklopedisi 7nci cilt cennet maddesinden kısmen iktibas edilerek hazırlanmıştır.
CENNETİN YOLLARI
Cennet… Cehennem üzerine kurulmuş sırat ile geçilen gizemli hayat… Hz. Adem’in yasak ağacın meyvesinden yediği için dünyaya gönderildiği adres…
Cennet… içinde bulunan bitki ve ağaçların gölgesiyle kaplanmış yerle gök arası geniş bir meyvelik bahçe.
Cennet… iman edip sâlih amel işleyenlerin ebedî âlemdeki makamı…
Cennet… Rablerinin huzuruna suçlu olarak varmaktan korkanların ve nefsini hevasından arındıranların konağı.
Cennet… Allah’ın rızasını kazananlar için mükafat olarak hazırlanmış hoş bir mekan.
Aşıkların naz makamında, “Mîlk-i bekâdan gelmişem fâni cihanı neylerem / Ben dost cemalin görmüşem hûr-i cinan-ı neylerem” dediği mutluluklar diyarıdır cennet…
Altlarında ırmaklar akar Adn cennetlerinin, orada İrem ve Gesi bağlarını mecazda bırakarak çekirdekli ve çekirdeksiz üzüm bağları ve asmalar vardır. Asmalı konaklar vardır içinde huriler oturan. Mü’minler pınar başlarında yüzerler Naim cennetlerinde… Hüsna cennetinde görür Allah’ın kulları Rablerini… Dolunaya bakar gibi temaşa ederler yaratıcılarını… Kimisini aşk-ı Hak almış durur… Kimisi Tur’da Rabbinin tecellisini gören Musa gibi olur. Kimisi kılıçların gölgesinde gelmiştir Cennet’e, kimisi anasının rızasını alarak varmıştır selam yurduna… Kimisi sabır sayesinde giymiştir ipek elbiseyi. Kimisi altın kâseden içmiştir Kevser’i…
NİGAR İLE DİLBER
Kimisi bir şimşek hızı ile geçmiş Sırat’ı… Kimisi makamı Mahmud ile geçirmiş koluna altın bileziği… Önden gidenler ve mukarrebûn yerleşmişler pembe inci köşklere… Kimisi de günahı sevabına eşit geldiğinden Araf ashabının şehadetiyle yaslanmış dayalı döşeli kanepe ve koltuklara… Kimi kurtuluş beraatını almış sanki uçuyor… Kimi hamd ve şükür makamı Darul mukameye koşuyor. Kimi aşk şarabını içmiş Mustafa’nın elinden coşuyor… Halis kulları karşılıyor merasim bölüğünün melekleri: “Hoş geldiniz esenlik yurduna” diye… Rıdvan ilan ediyor hazene-i cennet’e: “Cehennem ehli, cennet yaranına eşit değildir. Cennet ehli kurtuluşa ermiştir. Açın sekiz kapıyı birden cennetin mirasçıları geliyor!”
Kelime-i tevhid yazılı taç kapının zembereğine yapışan, yetimlerini büyütmek için çabalayan dul bir mümine ile kainatın Ahmed’i ilk kez açıyor kapıyı. Bölük bölük giriliyor saadet ülkesine… Maddî ve manevî afetlerden hoşa gitmeyen şeylerden korunmuş olanlara kişiye özel han odaları, hak meclisleri ve yüksek makamlar tahsis ediliyor… Küçük günahları af edilen müminler için hoş bir hayat başlıyor ahiret yurdunda.. Hacerul Esved içindeki kulluk senedini protesto ettirmeyenleri hiçbir gözün görmediği hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir insanın zihninde tasavvur edemediği mutluluklar bekliyor.. Üst üste kurulmuş konaklar ve özel çadırlar içinde gözleri sadece zevci için bakan şeffaf elbiseli huriler, hiçbir ins ve cinnin dokunmadığı nigarlar, dilberler bekliyor sınavdan geçenleri…
İLK İKRAM
Allah ile kul arasındaki ilginin odak noktası olan sevgiyi elde etmiş namaz ehli salat kapısından, Allah yolunda savaşanlar cihad kapısından, hayır ehli sadaka kapısından, oruç tutanlar da Reyyan kapısından içeri alınınca güzel kokular saçacak rüzgarlar… İlk ziyafet balık ciğeri ikramı ile başlayacak. İnsanın iştahını kabartan kuş etleriyle yapılan mangal partileri… İçimi bozulmayan sudan, tadı değişmeyen sütten, içenlere zevk veren şaraptan, süzülmüş baldan ırmaklar… Ziyafet üstüne ziyafet…
Şol cennetin ırmakları / Akar Allah deyu deyu / Çıkmış İslam bülbülleri / Öter Allah deyu deyu..
Hûriler tarafından verilen özel halk konserleri…
Aydan aydındır yüzleri / Şekerden tatlı sözleri / Cennette huri kızları / Gezer Allah deyu deyu…
Ölümsüzlük ağacı ile birlikte dalları semaya uzanmış Tuba ve özel manada sedir çamları, hurmalar, ekşi ve tatlısı ile narlar, reyhanlar, kirazlar, muzlar, asmalar daha neler neler.
Salınır Tuba dalları / Kur’an okur hem dilleri / Cennet bağının gülleri / Kokar Allah deyu deyu…
Yunus Emre var yârına / Koma bu günü yarına / Yarın hakkın divanına / Varam Allah deyu deyu.
Müminler orada dolunay ve parlak yıldızlar gibi. Abdest bozma ve tuvalet ihtiyacı yok.
BEKARLIĞA VEDA PARTİSİ
Alınan gıdaların sindirimi hoş kokulu bir geğirti ve terden başka bir külfeti yok. Dünyadakinin zıddına ruh bedeni taşıyacak. Dinçlik ve gençlik var, ihtiyarlık, yorgunluk ve usanç yok. Kadınlar 16 yaşında, erkekler 33… Orada verilecek bekarlığa veda partisi ile her erkeğe zarif ve yumurta gibi şeffaf beyaz tenli iki kadın verilecek. Orada evlenmemiş kimse kalmayacak… Dünyada hiç evlenemeyen yahut ikinci bir gemiye kaptan olmak isteyenler orada muradına erecektir. Orada kadınların cinsî hayatına olumsuz etki yapan mutluluklarını bölen hayız, lohusalık ve istihaze gibi fizyolojik arızaları ve ruhî depresyonları giderilecektir. İri gözlerinin beyazı saf, siyahı koyu, gümüş berraklığında (yumurta gibi) beyaz tenli/topuklu kızlar anlamına gelen hurilerin cennet erkekleri için farklı bir yapıya sahip kılınarak yaratıldığı ve erkeklerine düşkün, başkalarında gözü olmayan inci gibi gerdanı, yakut yanaklı, göğüsleri yeni tomurcuklanmış turunç memeli genç kızlar gibi kavramlarla vasıflandırıldıkları muhtelif ayetlerde zikredilmiştir. Zâferandan yaratılmış hurilerin kendilerine mahsus estetik duygu, cilve ve cazibeleri vardır ki; herkese en az bir huri tahsis edilecektir. Dünyada zinaya meyleden bu hakkını kaybedecektir. Allah cennette cennet ehli ve cennette boş kalan yerler için yeni erkek ve kadın nesiller yaratacaktır.
EĞLENCE FASLI
Cennet bozkır yaylasında kıraç bir arazi değildir. Aile hayatı devam edecektir. Aşk hayatı da… Dünyada birden fazla erkekle evlenmek zorunda kalmış bir kadın kocası ile yolları cennet ve cehennem diye ayrılmamış ise dünyada en çok hangi kocasını sevmiş ise cennette onunla hayatına devam edecektir. Kocası küfür ve şirk üzerine ölmüş kadınlar için de Cenab-ı hak erkekler yaratacaklardır. Cennet sakinlerinin çevresinde saçılmış inciler, çocuklar, gençler ve hizmet elemanları daima bulunacaktır. İnanıp; nefsine, nesline, dinine, vatanına, milletine, devletine yararlı işler yapanların cennette zevk ve neşe içinde yaşatılacağı haber verildiğine göre cennette musikî meclisleri oluşacaktır. Bu eğlence faslına melekler, insanlar, ağaçlar ve kuşlar eşlik edeceklerdir.
Cennet nimetlerinde ulaşılmak istenen asıl hedef Allah’ın rızasını/hoşnutluğunu kazanmaktır. Rıza-i Bari’yi kazanıp bal armudu dükkanını yağmalayanlar diyor ki:
Cennet cennet dedikleri / Birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver onları / Bana seni gerek seni.
Cennette sağlık ve sıhhat var. Ölüm zulüm ve hastalık yoktur. Dostluk ve kardeşlik var, kin, düşmanlık, anlamsız ve malayani konuşmalar ve gereksiz tartışma ve suçlama yoktur. Çünkü oraya mikrop ve mikroplar giremeyecektir. Gönüllerin özleyeceği ve gözlerin hoşlanacağı her şey oradadır.
CENNET UCUZ MU?
Cennetten cehenneme geçiş olmayacak. Fakat günahı nispetince yanan müminler bir şekilde cennete dahil olacaktır. Elbetteki cennet ehlinin dereceleri farklıdır. Rabbinin önünde hesap vermekten korkanlar için iki cennet vardır. İki cennet de ilave edilecektir. Orada müminler için serbest dolaşım hakkı vardır. Bir yerde çakılıp kalınmayacaktır. Fakat kelle koltukta Allah yolunda cihad edenler ile ala külla yalan yanlış felfes amel ile cennete bir şekilde girenlerin dereceleri ilahî adalet gereği bir olmayacaktır.
Cennet binalarının tuğlaları altın ve gümüşten, kubbesi inciden olacak ancak bu isimlendirmeden ibaret bir tasvir olup, orada dünyayı hatırlatan bir şey olmayacaktır. Madenî eşyalar ve kap kacak altın ve gümüşten olacaktır. Cennet ehlinin ekseriyetini Ümmet-i Muhammed oluşturacaktır. Bu sebeple peygamberimiz ümmetinin çokluğuyla övünecektir.
Ebedî mutluluğun bir simgesi olan cennete kavuşma ümit ve arzusu ibadetlerin ikinci derecesini teşkil etmekle birlikte bütün müslümanlar için cennet, hayatın birçok güçlüklerine göğüs germeyi, fedakârlıklar göstermeyi göze aldıran, sabırlı olmayı gerektiren bir faktördür. Öyleyse zevkine düşkün olan herkes cennetlik amel işlemelidir dostum. Allah dostları için canları ne dilerse, gönlünden ne geçerse hepsi orada vardır. Cennet ehli orada fizyolojik ve psikolojik kusurlardan arındırılacaktır. Zira orada günah işlemek yoktur.
RÜ’YETULLAH
Cennet nimetlerinin özellikleri şunlardır:
1. Sonsuz lüks ve konfor
2. Sürekli barış ve huzur
3. Bedenî ve ruhî güçlülük
4. Manevî tatmin ve rıza/hoşnutluk
5. Allah’ı görmek ve konuşmak
6. Bütün bunları saran bir ebediyet
Cennet hayatının nimetleri cismanî zevklerden ibaret değildir. Cennet halkı asıl mutluluğu yaratıcısını bizzat görüp O’nunla konuştuğu vakit elde edecektir. Kafirler dünyada Rabbinin varlığına delalet eden ayetleri bakarkör inkar ettiği için yaratıcısını göremeyecek ve Cenab-ı Hak’la konuşamayacaktır. Cennete girmenin temel şartı imandır. Uzun atlamada bu çizgiyi geçenler cennete girecektir. Ergenlik çağına gelmemiş bütün çocuklar akıl nimetinden yoksun deliler, fetret döneminde yaşayıp Allah’a iman edebilme şerefine layık olanlar cennete gireceklerdir. Kullukta samimiyet, yaratılmışlara şefkat, Allah ile onun sevdiği bütün hususlarda uyum içinde olmak, kötülüklerden korunmak, öfkeyi yenmek darlıkta ve bollukta başkalarına yardım etmek cennet ehlinin vasıflarındandır. Adaletli ve cömert hükümdarlar, aile fertleri kalabalık olduğu halde başkalarına el açmayan fakirler ile kuşlar kadar kalpleri ürkek ve hassas olanlar da cennete layık kişilerdir.
Cennette yeme içme, güzel elbise, koku ve manzara, müzik ve güzel kadın, renkler ağaçlar ve nehirler gibi maddî zevkleri hem zahid hem de arifler tattığı halde manevî zevkler sadece ariflere mahsustur. Kelime-i Tevhid’in temel şartı “Muhammed Allah’ın elçisidir” diyemeyen yahudiler ve hıristiyanlar da cennete giremeyeceklerdir.
Aslında kimin cennete kimin cehenneme gireceği bizi çok fazla ilgilendirmiyor amma ayetler ve hadisler ışığında doğruların bilinmesi gerekiyor.
Mahşerde halk O’na hayran
Çok yürekler ola püryan
Arşın gölgesinde seyran
Edenlerden eyle bizi ya Rabbi!
(Amin)
Not: İş bu makale T.D.V. İslam ansiklopedisi 7nci cilt cennet maddesinden kısmen iktibas edilerek hazırlanmıştır.