kalbin zümrüt tepesi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 17 Ocak 2007
- Mesajlar
- 395
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
"Risale-i Nur'u anlamıyorlar. Yahut anlamak istemiyorlar. Beni, skolastik bataklığı içinde saplanmış bir medrese hocası zannediyorlar. BEN, BÜTÜN MÜSBET İLİMLERLE, ASRIN FEN VE FELSEFESİYLE MEŞGUL OLDUM. BU HUSUSTA EN DERİN MESELELERİ HALLETTİM. Hattâ bu hususta da bazı eserler telif eyledim. Fakat ben öyle mantık oyunları bilmiyorum. Felsefe düzenbazlıklarına da kulak vermem. Ben, cemiyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur'ân'ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki, İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur.
"Bana, 'SEN ŞUNA BUNA NİÇİN SATAŞTIN?' diyorlar. Farkında değilim. KARŞIMDA MÜTHİŞ BİR YANGIN VAR. ALEVLERİ GÖKLERE YÜKSELİYOR, İMANIM TUTUŞMUŞ YANIYOR. O YANGINI SÖNDÜRMEYE, İMANIMI KURTARMAYA KOŞUYORUM. YOLDA BİRİ BENİ KÖSTEKLEMEK İSTEMİŞ DE AYAĞIM ONA ÇARPMIŞ; NE EHEMMİYETİ VAR? O MÜTHİŞ YANGIN KARŞISINDA BU KÜÇÜK HADİSE BİR KIYMET İFADE EDER Mİ? DAR DÜŞÜNCELER, DAR GÖRÜŞLER!
"Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? BEN, CEMİYETİN İMANINI KURTARMAK YOLUNDA DÜNYAMI DA FEDA ETTİM AHİRETİMİ DE. SEKSEN KÜSUR SENELİK HAYATIMDA DÜNYA ZEVKİ NAMINA BİRŞEY BİLMİYORUM. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.
SONRA, BEN CEMİYETİN İMAN SELÂMETİ YOLUNDA AHİRETİMİ DE FEDA ETTİM. GÖZÜMDE NE CENNET SEVDASI VAR, NE CEHENNEM KORKUSU. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. KUR’ANIMIZ YERYÜZÜNDE CEMAATSİZ KALIRSA, CENNETİ DE İSTEMEM; ORASI DA BANA ZİNDAN OLUR. MİLLETİMİZİN İMANINI SELÂMETTE GÖRÜRSEM, CEHENNEMİN ALEVLERİ İÇİNDE YANMAYA RAZIYIM. ÇÜNKÜ VÜCUDUM YANARKEN, GÖNLÜM GÜL-GÜLİSTAN OLUR."
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ
"Bana, 'SEN ŞUNA BUNA NİÇİN SATAŞTIN?' diyorlar. Farkında değilim. KARŞIMDA MÜTHİŞ BİR YANGIN VAR. ALEVLERİ GÖKLERE YÜKSELİYOR, İMANIM TUTUŞMUŞ YANIYOR. O YANGINI SÖNDÜRMEYE, İMANIMI KURTARMAYA KOŞUYORUM. YOLDA BİRİ BENİ KÖSTEKLEMEK İSTEMİŞ DE AYAĞIM ONA ÇARPMIŞ; NE EHEMMİYETİ VAR? O MÜTHİŞ YANGIN KARŞISINDA BU KÜÇÜK HADİSE BİR KIYMET İFADE EDER Mİ? DAR DÜŞÜNCELER, DAR GÖRÜŞLER!
"Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? BEN, CEMİYETİN İMANINI KURTARMAK YOLUNDA DÜNYAMI DA FEDA ETTİM AHİRETİMİ DE. SEKSEN KÜSUR SENELİK HAYATIMDA DÜNYA ZEVKİ NAMINA BİRŞEY BİLMİYORUM. Bütün ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divan-ı harplerde bir câni gibi muamele gördüm; bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilâttan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere mâruz kaldım. Zaman oldu ki, hayattan bin defa ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi, belki bugün Said topraklar altında çürümüş gitmişti.
SONRA, BEN CEMİYETİN İMAN SELÂMETİ YOLUNDA AHİRETİMİ DE FEDA ETTİM. GÖZÜMDE NE CENNET SEVDASI VAR, NE CEHENNEM KORKUSU. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. KUR’ANIMIZ YERYÜZÜNDE CEMAATSİZ KALIRSA, CENNETİ DE İSTEMEM; ORASI DA BANA ZİNDAN OLUR. MİLLETİMİZİN İMANINI SELÂMETTE GÖRÜRSEM, CEHENNEMİN ALEVLERİ İÇİNDE YANMAYA RAZIYIM. ÇÜNKÜ VÜCUDUM YANARKEN, GÖNLÜM GÜL-GÜLİSTAN OLUR."
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ