Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Cennet kokusu[okumayan pişman olur] (1 Kullanıcı)

turk8487

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2008
Mesajlar
451
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
SubhanALLAH, Bu Cennet Kokusudur !!!!!!

--------------------------------------------------------


Eski zamanların birinde saf mı saf temiz mi temiz, her şeye ve herkese kanan bir adam yaşarmış. Tüm muradı insanlara hizmet edip Rabbinin rızasını kazanmakmış. Fakat bazı kendini bilmez insanlar, onun bu saflığından yararlanıp, ona kötü şakalar yaparlar, üzerlermiş. Gel zaman git zaman, bu saf adamın köyünden bir grup insan umre ziyareti yapmaya karar verirler. Giderlerken bu adamcağızı da yanlarında götürmeye karar verirler. "Yolda biraz takılırız, zaman geçiririz." diye.
Nihayet uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra yüce ALLAH'ın evi Beytullah tüm heybetiyle görünmüş. Müslümanlar ve bizim iyilik timsali saf adamımız, heyecan ve sevinçle ona koşmuş ve umre vazifelerini yerine getirmişler. Yaklaşık on gün burada ibadet ve taatla meşgul olan kafile artık toparlanıyormuş. şimdi Resûlullah'a varma zamanı gelmişti. Nur şehir Medine'ye gitmek için yola koyulmuşlardı. Mekke'den bir mil mesafe ayrılmışlardı ki, içlerinden biri çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmış, acele ile arkadaşlarına dağıtmaya başlamış. "Bu nedir?" diyenlere:
"Susun, sessiz olun. Bizim saf adam duymasın, ona müthiş bir oyun hazırladım." demiş.
Kafilede olan herkese dağıtmış. O kâğıtlardan sadece saf adama vermemiş. Arkadaşları dayanamamış, "çabuk anlat, oyunun nedir?" demişler. Adam:


"Bakın, birazdan saf adam gelecek. Bizlere ellerimizdeki kâğıtların ne olduğunu soracak."
"Eee, biz ne diyeceğiz?" diye atılmış arkadaşları.
"Diyeceğiz ki, bu kâğıtlar bize cennetten gelmiştir. Umre ziyaretimizi kabul eden ALLAH, bizlere beraatlarımızı gönderdi." diyeceğiz.
Arkadaşlarından bazıları:
"Fakat bu çok ağır bir şaka." dedilerse de bu işi yapmaya karar verdiler.
Biraz sonra saf adam yanlarına gelmişti. Birde ne görsün, herkesin elinde birtakım kağıtlar, onu öpüp kokluyorlar. Dayanamadı:
"Ey benim arkadaşlarım! Nedir o elinizdeki öpüp kokladığınız kâğıtlar?" diye sordu.
Hepsi birbirlerine kaş göz edip gülüşmüşlerdi. Bu oyunu hazırlayan zat ona:
"Aaa, senin bu kâğıtlardan haberin yok mu?"
"Hayır, yok."
"Ama nasıl olur, bak, hepimize gönderildi bundan."
"Fakat anlamıyorum, nedir onlar? Kim gönderdi?"
"Kim olacak, umremizi ve ibadetlerimizi beğenip kabul eden ALLAH gönderdi."
Saf adam âdeta beyninden vurulmuştu. Son baharda yaprakları dökülüp en ufak bir rüzgârda titreyen bir gül ağacı yaprağı gibiydi. Dudakları: "Rabbim! Rabbim! diye kıpırdıyordu.
Aniden yönünü Mekke'ye çevirdi. Kâbe karşısındaydı; birden olanca kuvvetiyle koşmaya başladı. Arkadaşlarının "Dur, gitme! şaka yaptık." sözlerini duymuyordu bile. Onun gönlü yanmıştı, hem de nasıl bir yangın? Belki Nil nehri oraya aksa, söndüremeyecekti. Düşüyor, kalkıyor, ağlıyordu. Sonunda kavuşmuştu Beytullah'a. Ona öyle bir sarıldı ki, gözyaşlarını, Kâbe'nin örtüsü içine çekiyordu. Kalbini âlemlerin Rabbi olan ALLAH'a bağlamış haykırıyordu:
"Ey yüceler yücesi ALLAH'ım! Ey benim Rabbim! Niye benim beraatımı vermedin, ne kusur ettim? ALLAH'ım! Arkadaşlarım öyle mutlu ve sevinçli, ben böyle boynu bükük yetim kaldım. Rabbim! Sana yalvarıyorum! Benim de beratımı ver. Ne olur ALLAH'ım, beratımı ver!"
O, böyle yalvarırken, kafasına bir şeyin değip yere düştüğünü hissetti. Bir de ne görsün, arkadaşlarının ellerindeki kâğıtlardan çok daha güzel bir kâğıt. Hemen aldı, sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen kalktı kafilesine doğru koşmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu:
"Aldım! Aldım! Ben de beratımı aldım!?"
Arkadaşlarının hepsi şaşırmıştı. Adam yanlarına gelince, hemen elindeki kağıdı aldılar. O da neydi? Bu kâğıt nasıl da güzel kokuyordu! Hayatlarında hiç bu kadar güzel bir koku koklamamışlardı. üstelik çok garip harika desenli bir kâğıttı. şimdi hepsi telaşlanmışlardı, işin içinde bir iş vardı. Hiç vakit kaybetmeden hemen Mekke'ye döndüler ve o devrin büyük âlimi bir büyük zata gittiler. Kâğıdı ona verdiler. O âlim zat kâğıdı eline alır almaz, ayağa kalktı.
"SübhanALLAH! Bu cennet kokusudur." dedi. Kâğıdı açınca hayret ve dehşeti arttı:
"Bu," dedi, "bu bir berattır. Falan adama yazılmıştır. Hem de nur mürekkeple yazılmıştır."
Hepsi donmuşlardı. Kimileri hüngür hüngür ağlıyordu. Âlim o saf adamı kucaklamış sakallarından, yüzünden, ellerinden öpüyordu.
"Ne olur bana dua et!" diye rica ediyordu.
ALLAH, bu saf kuluna rahmet etmiş, ona nazar edip mükâfatlandırmış ve arkadaşlarına da bir ders vermişti


Alıntı.
 

Hakendiş

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2008
Mesajlar
112
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Çok güzelmiş abi Allah razı olsun. Bize de nasip olur inşaAllah o berattan.
 

sevgi-gülü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
89
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
cok harikaydi ALLAH razi olsun
büyük bir zzevkle okudum
 

oznuragan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Haz 2008
Mesajlar
57
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
çok güzel bir hikaye Allah razı olsun.rabbim beraati bizlere de nasip eder inşallah.selam ve dua ile..
 

PriMe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2008
Mesajlar
45
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah razı olsun,güzel bir hikaye :)
 
K

kırıkkalp

SubhanALLAH, Bu Cennet Kokusudur !!!!!!

--------------------------------------------------------


Eski zamanların birinde saf mı saf temiz mi temiz, her şeye ve herkese kanan bir adam yaşarmış. Tüm muradı insanlara hizmet edip Rabbinin rızasını kazanmakmış. Fakat bazı kendini bilmez insanlar, onun bu saflığından yararlanıp, ona kötü şakalar yaparlar, üzerlermiş. Gel zaman git zaman, bu saf adamın köyünden bir grup insan umre ziyareti yapmaya karar verirler. Giderlerken bu adamcağızı da yanlarında götürmeye karar verirler. "Yolda biraz takılırız, zaman geçiririz." diye.
Nihayet uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra yüce ALLAH'ın evi Beytullah tüm heybetiyle görünmüş. Müslümanlar ve bizim iyilik timsali saf adamımız, heyecan ve sevinçle ona koşmuş ve umre vazifelerini yerine getirmişler. Yaklaşık on gün burada ibadet ve taatla meşgul olan kafile artık toparlanıyormuş. şimdi Resûlullah'a varma zamanı gelmişti. Nur şehir Medine'ye gitmek için yola koyulmuşlardı. Mekke'den bir mil mesafe ayrılmışlardı ki, içlerinden biri çantasından birtakım kâğıtlar çıkarmış, acele ile arkadaşlarına dağıtmaya başlamış. "Bu nedir?" diyenlere:
"Susun, sessiz olun. Bizim saf adam duymasın, ona müthiş bir oyun hazırladım." demiş.
Kafilede olan herkese dağıtmış. O kâğıtlardan sadece saf adama vermemiş. Arkadaşları dayanamamış, "çabuk anlat, oyunun nedir?" demişler. Adam:


"Bakın, birazdan saf adam gelecek. Bizlere ellerimizdeki kâğıtların ne olduğunu soracak."
"Eee, biz ne diyeceğiz?" diye atılmış arkadaşları.
"Diyeceğiz ki, bu kâğıtlar bize cennetten gelmiştir. Umre ziyaretimizi kabul eden ALLAH, bizlere beraatlarımızı gönderdi." diyeceğiz.
Arkadaşlarından bazıları:
"Fakat bu çok ağır bir şaka." dedilerse de bu işi yapmaya karar verdiler.
Biraz sonra saf adam yanlarına gelmişti. Birde ne görsün, herkesin elinde birtakım kağıtlar, onu öpüp kokluyorlar. Dayanamadı:
"Ey benim arkadaşlarım! Nedir o elinizdeki öpüp kokladığınız kâğıtlar?" diye sordu.
Hepsi birbirlerine kaş göz edip gülüşmüşlerdi. Bu oyunu hazırlayan zat ona:
"Aaa, senin bu kâğıtlardan haberin yok mu?"
"Hayır, yok."
"Ama nasıl olur, bak, hepimize gönderildi bundan."
"Fakat anlamıyorum, nedir onlar? Kim gönderdi?"
"Kim olacak, umremizi ve ibadetlerimizi beğenip kabul eden ALLAH gönderdi."
Saf adam âdeta beyninden vurulmuştu. Son baharda yaprakları dökülüp en ufak bir rüzgârda titreyen bir gül ağacı yaprağı gibiydi. Dudakları: "Rabbim! Rabbim! diye kıpırdıyordu.
Aniden yönünü Mekke'ye çevirdi. Kâbe karşısındaydı; birden olanca kuvvetiyle koşmaya başladı. Arkadaşlarının "Dur, gitme! şaka yaptık." sözlerini duymuyordu bile. Onun gönlü yanmıştı, hem de nasıl bir yangın? Belki Nil nehri oraya aksa, söndüremeyecekti. Düşüyor, kalkıyor, ağlıyordu. Sonunda kavuşmuştu Beytullah'a. Ona öyle bir sarıldı ki, gözyaşlarını, Kâbe'nin örtüsü içine çekiyordu. Kalbini âlemlerin Rabbi olan ALLAH'a bağlamış haykırıyordu:
"Ey yüceler yücesi ALLAH'ım! Ey benim Rabbim! Niye benim beraatımı vermedin, ne kusur ettim? ALLAH'ım! Arkadaşlarım öyle mutlu ve sevinçli, ben böyle boynu bükük yetim kaldım. Rabbim! Sana yalvarıyorum! Benim de beratımı ver. Ne olur ALLAH'ım, beratımı ver!"
O, böyle yalvarırken, kafasına bir şeyin değip yere düştüğünü hissetti. Bir de ne görsün, arkadaşlarının ellerindeki kâğıtlardan çok daha güzel bir kâğıt. Hemen aldı, sevinçten ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen kalktı kafilesine doğru koşmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu:
"Aldım! Aldım! Ben de beratımı aldım!?"
Arkadaşlarının hepsi şaşırmıştı. Adam yanlarına gelince, hemen elindeki kağıdı aldılar. O da neydi? Bu kâğıt nasıl da güzel kokuyordu! Hayatlarında hiç bu kadar güzel bir koku koklamamışlardı. üstelik çok garip harika desenli bir kâğıttı. şimdi hepsi telaşlanmışlardı, işin içinde bir iş vardı. Hiç vakit kaybetmeden hemen Mekke'ye döndüler ve o devrin büyük âlimi bir büyük zata gittiler. Kâğıdı ona verdiler. O âlim zat kâğıdı eline alır almaz, ayağa kalktı.
"SübhanALLAH! Bu cennet kokusudur." dedi. Kâğıdı açınca hayret ve dehşeti arttı:
"Bu," dedi, "bu bir berattır. Falan adama yazılmıştır. Hem de nur mürekkeple yazılmıştır."
Hepsi donmuşlardı. Kimileri hüngür hüngür ağlıyordu. Âlim o saf adamı kucaklamış sakallarından, yüzünden, ellerinden öpüyordu.
"Ne olur bana dua et!" diye rica ediyordu.
ALLAH, bu saf kuluna rahmet etmiş, ona nazar edip mükâfatlandırmış ve arkadaşlarına da bir ders vermişti


Alıntı.


ALLAH razı olsun inanın okuyupta ağlamamak ne mümkün ALLAHIM yaa ne kadar şanslı biri ahh ah ....:A:A:A
 

minoug

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Haz 2008
Mesajlar
250
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Allah razı Olsun çok güzel emeğine sağlık.Ne mutlu o insana.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
32,893
Tepki puanı
8,062
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Selamünaleykum...

Selamünaleykum...

Allah CC. razı olsun bu güzel paylaşım için...
Bizlere de CENNET KOKUSUNU nasip etsin...
 

ozlem_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2007
Mesajlar
140
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
Allah razı olsun.Ne kadar güzel bir kıssa idi.Rabbim merhamet etsin hepimize inşallah.Selam ve dua ile kalınız.
 

isfa91

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
130
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
çok güzeldi Allah razı olsun.bizlerede nasıp etsın rabbim cennet kokusunu.inş.
 

siyah peçe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2008
Mesajlar
485
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
harike.demekki kimseyle saf diye dalga geçmemek lazım.önemli olan ihlastır.mevlam bizide o saf gibi eylesin...
 

akinkaradag

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2008
Mesajlar
308
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
elinize sağlık.Allah hepimizi ihlaslı,kalbi saf ve temiz olan insanlardan eylesin
 

aişetün.asel

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
132
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
eskiden müslüman kardeşlerimiz, atalarimiz,alimlerimiz ''rabbim sana layik bir şekilde ibadet edemiyoruz'' diye af dilerlerdi, biz ise günahlarimiz için af diliyoruz.

rabbim bize merhamet etsin inşallah
 

elifffff

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Ağu 2008
Mesajlar
1,217
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
36
enfes bir paylaşım,rabbim razı olsun...

selametle
 

Sweet-S

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Gercektende cok güzel ..
 

garip_yolcu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2008
Mesajlar
165
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
s.a

s.a

rabbim bizide nail eylesin rabbim hak edene hakkını verir...allah razı olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt