Hz. Peygamberin ‘‘cennet kılıçların gölgesi altındadır’’ dediği söyleniyor. Rahmet peygamberi nasıl olur da bu şekilde savaşı teşvik edebilir?
Birisinin sözü değerlendirilirken, bir bütün olarak bakılmazsa yanlış neticelere varılır.. Hz. Peygamberin sadece üstteki kelamına bakarsak bunu savaşa teşvik olarak değerlendirmek mümkündür. Halbuki, Hz. Peygamberin bu hadisinin tamamı şöyledir:
“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Allah’tan afiyet dileyin. Fakat şayet onlarla savaşmak zorunda kalırsanız sabredin. Bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.” (Buhari, Cihad, 22)
Hz. Peygamberin savaşa değil, barışa talip olduğunun en güzel göstergelerinden biri şudur: O, uygun görmediği isimleri değiştirmiştir. Mesela, ‘Asi’ ismini ‘Muti’, ‘Asiye’ ismini ‘Cemile’ yapmıştır. (Asi ve Asiye ‘isyan eden’ anlamındadır. Muti ise, ‘İtaat eden’ demektir.) Ve bu meyanda ‘savaş’ anlamındaki ‘Harp’ ismini, ‘barış’ anlamındaki ‘Silm’e çevirmiştir.
Hz. Peygamberin düşmanlarına karşı nasıl duygularla dolu olduğunu göstermede bize engin ufuklar açan bir olayda şudur:
Hicretten sonra Mekke üzerine çöken kuraklık ve kıttık yıllarında Peygamberimiz Mekke’ye tahıl, hurma, hayvan yemi ve nakit ihtiyacı için altın göndererek yardımda bulundu. Ümeyye b. Halef ve Safvan b. Ümeyye gibi Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri bu yardımı kabûl etmek istemedilerse de, Ebu Süfyan, Peygamberimiz hakkında “Allah kardeşimin oğlunu hayırla mükâfatlandırsın. Çünkü O akrabalık hakkını gözetti” diyerek şükran duygusunu ifade etmiştir.
Birisinin sözü değerlendirilirken, bir bütün olarak bakılmazsa yanlış neticelere varılır.. Hz. Peygamberin sadece üstteki kelamına bakarsak bunu savaşa teşvik olarak değerlendirmek mümkündür. Halbuki, Hz. Peygamberin bu hadisinin tamamı şöyledir:
“Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin. Allah’tan afiyet dileyin. Fakat şayet onlarla savaşmak zorunda kalırsanız sabredin. Bilin ki cennet kılıçların gölgesi altındadır.” (Buhari, Cihad, 22)
Hz. Peygamberin savaşa değil, barışa talip olduğunun en güzel göstergelerinden biri şudur: O, uygun görmediği isimleri değiştirmiştir. Mesela, ‘Asi’ ismini ‘Muti’, ‘Asiye’ ismini ‘Cemile’ yapmıştır. (Asi ve Asiye ‘isyan eden’ anlamındadır. Muti ise, ‘İtaat eden’ demektir.) Ve bu meyanda ‘savaş’ anlamındaki ‘Harp’ ismini, ‘barış’ anlamındaki ‘Silm’e çevirmiştir.
Hz. Peygamberin düşmanlarına karşı nasıl duygularla dolu olduğunu göstermede bize engin ufuklar açan bir olayda şudur:
Hicretten sonra Mekke üzerine çöken kuraklık ve kıttık yıllarında Peygamberimiz Mekke’ye tahıl, hurma, hayvan yemi ve nakit ihtiyacı için altın göndererek yardımda bulundu. Ümeyye b. Halef ve Safvan b. Ümeyye gibi Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri bu yardımı kabûl etmek istemedilerse de, Ebu Süfyan, Peygamberimiz hakkında “Allah kardeşimin oğlunu hayırla mükâfatlandırsın. Çünkü O akrabalık hakkını gözetti” diyerek şükran duygusunu ifade etmiştir.