Cennet Hakkında Batıl Düşünceler
Ayetlerdeki cennet tasvirleri yalnızca Kuran'ın indirildiği dönemin değer unsurlarını mı taşıyor?
Kuran'da cenneti tarif ve tasvir eden ayetlerin tümü 14 yüzyıl önce olduğu gibi bugün de, okuyan kişide aynı ihtişam, kalite, güzellik, zenginlik, bolluk, huzur ve refah duygularını uyandırır. Cennet hakkında bahsedilen değerlerin tümü her dönemde her sınıftan insan tarafından makbul görülen ve elde edilmek istenen değerlerdir. Örneğin, Kuran'da cennette olduğu bildirilen altın, gümüş ve diğer çeşitli mücevherler yalnızca Kuran indirildiği dönemde değil, bugün de aynı derecede, hatta daha fazla revaçta olan maddelerdir.
Kuran'da bahsi geçen bir diğer cennet eşyası da "ipek"tir. Bugün gerek giyimde gerekse diğer dekoratif kullanım alanlarında "ipek"ten daha kaliteli ve değerli bir kumaş cinsi akla gelmez. İpek aynı zamanda bir zenginlik ve ihtişam sembolüdür. Kuran'daki cennet tasvirlerinde bahsi geçen bu tür kıymetli eşyaların tümü günümüzde, belki de 1400 sene öncesine göre çok daha değerli ve paha biçilmez bir konuma gelmişlerdir.
Yine Kuran'da bahsedilen cennetteki güzel meskenler, güzel konaklar, saraylar ve köşkler her devirde sahip olmak, içinde yaşamak arzu edilen, lüks ve gösterişli mekanlardır. Günümüzdeki villalar, malikaneler hep bu kategoriye girerler ve bir seçkinlik, servet ve kalite göstergesidirler.
Benzer şekilde cennet eşyası olduğu bildirilen, tahtlar, sedirler, döşekler de en rahat ve en gösterişli iç dekorasyon eşyalarıdır. Bu tür mobilyalar günümüzde en gösterişli mekanların baş köşesinde bir estetik ve ihtişam unsuru olarak yeralırlar.
Bütün mülkün sahibi olan Allah'ın sevdiği kullarına hem dünyada hem de ahirette bu tür güzellikleri layık görmesi ve bağışlaması da O'nun şanındandır.
Cennet'te yalnızca Kuran'da bildirilen şeyler mi var?
Kuran'da cennet tasvir edilirken, yaşadığımız dünyadan örnekler ve benzetmeler verilmiştir. Çünkü insan bilmediği birşeyi ancak bildiği şeylerden yola çıkarak zihninde canlandırabilir. Bu ise, her ne kadar aslı gibi olmasa da insana bir ölçüde fikir verir. Cennet nimetleri hakkında Kuran'da yapılan ince ve detaylı tarifler, oradaki nimet ve güzelliklerin, dünyadakilerin en iyi, en güzel ve en üstün olanlarından çok daha üstün olacağını bize göstermektedir.
Kuran'da cennet tarif edilirken, Allah'ın dünyada yaratmış olduğu en makbul, en kaliteli, en çok rağbet edilen, en nadir rastlanan şeylerden örnekler verir.
Örneğin iri ve siyah göz nadir rastlanan ve özellikle kadınlara, son derece estetik ve çarpıcı bir görünüm veren bir göz şeklidir. İşte bu özellik nedeniyle cennette bulunan iri ceylan gözlü, siyah gözlü kadınlardan bahsedilir. Bu demek değildir ki yeşil, mavi ya da çekik gözlü kadınlar bulunmasın... Allah yalnızca cennetin üstünlüğünü ve kalitesini vurgulamak maksadıyla, dünya ölçülerinde en makbul olan şeylerin cennette çok daha üstünleriyle bulunduğunu bildirmektedir. Başka bir örnek verirsek, cennette her türlü meyveden bulunduğu Kuran'da haber verilir. Fakat örnek olarak, muz veya incir gibi genelde daha fazla tercih edilen meyveler verilir. Bu orada diğerlerinin yokluğu anlamına gelmez.
Sonsuz ve sınırsız olan cennet nimetlerini Kuran'da tek tek sayılmasının Kuran'ın hikmetiyle bağdaşmayacağı açıktır. Herkesin, zevkine göre, "nefsinin arzu ettiği", "istek duyduğu herşeyin" cennette var olduğunun haber verilmesi, cennet nimetlerinin sınırsız ve insanın hayalgücünün çok daha üstünde olduğunu ifade etmek için yeterlidir. Herkes Kuran'ı kendi imanı, aklı, samimiyeti derecesinde anlar. Kuran ayetlerini art niyetle okuyan bir inkarcı da, cennet ayetlerini kendi kısır düşünceleri doğrultusunda anlayacaktır. Akılsız bir kişinin yapacağı yorumlarının Kuran'da yapılan cennet tariflerinden çok uzak olacağı açıktır. Oysa, bir mümin ayetlerde kastedilen köşklerin, konakların, dünyanın en nadide, en kıymetli bölgelerinden birindeki, yemyeşil ağaçların arasında, dünya şartlarında olabilecek en kusursuz manzaraya hakim ve olabilecek en üstün teknolojiye sahip bir malikaneye benzeyen, ancak bunun çok daha ötesi bir güzellikteki ve çarpıcılıktaki meskenler olduğunu kavrar.
Umursamazlık
Bir kısım insanlarda cennet hakkında, "olsa da olur olmasa da olur" şeklinde bir umursamazlık, bir ilgisizlik mevcuttur. Oysa ahirette insan için iki ihtimal vardır, cennet ya da cehennem. İkisinin arası bir yere gitme gibi bir seçenek yoktur. Cenneti gereği gibi takdir edemeyen, onun özlemini çekmeyen, ona kavuşmak istemeyen bir kişinin oraya layık olmadığı ortadadır. Cennete layık olmayan bir kişininde elbette oraya sokulması söz konusu değildir. Ve cennete kabul edilmeyen bir kişinin gideceği tek bir yer vardır: Cehennem. Bu yüzden, Allah'ın müminlere çok büyük bir lütuf ve armağanı olan cenneti umursamamak, küçümsemek, ona girmeyi arzulamamak, ona girmek için çaba göstermemek, bu tutumundan vazgeçmediği sürece kişinin ateş halkından olduğunun en açık alametidir. Çok zayıf bir imana sahip olan bir kişi dahi, sonsuz cehennem azabı hakkında fikir sahibidir ve ondan korunmak için varını yoğunu ortaya koymaktan çekinmez. Bunu yapmayanın ise imanından söz edilemez.
Ayetlerdeki cennet tasvirleri yalnızca Kuran'ın indirildiği dönemin değer unsurlarını mı taşıyor?
Kuran'da cenneti tarif ve tasvir eden ayetlerin tümü 14 yüzyıl önce olduğu gibi bugün de, okuyan kişide aynı ihtişam, kalite, güzellik, zenginlik, bolluk, huzur ve refah duygularını uyandırır. Cennet hakkında bahsedilen değerlerin tümü her dönemde her sınıftan insan tarafından makbul görülen ve elde edilmek istenen değerlerdir. Örneğin, Kuran'da cennette olduğu bildirilen altın, gümüş ve diğer çeşitli mücevherler yalnızca Kuran indirildiği dönemde değil, bugün de aynı derecede, hatta daha fazla revaçta olan maddelerdir.
Kuran'da bahsi geçen bir diğer cennet eşyası da "ipek"tir. Bugün gerek giyimde gerekse diğer dekoratif kullanım alanlarında "ipek"ten daha kaliteli ve değerli bir kumaş cinsi akla gelmez. İpek aynı zamanda bir zenginlik ve ihtişam sembolüdür. Kuran'daki cennet tasvirlerinde bahsi geçen bu tür kıymetli eşyaların tümü günümüzde, belki de 1400 sene öncesine göre çok daha değerli ve paha biçilmez bir konuma gelmişlerdir.
Yine Kuran'da bahsedilen cennetteki güzel meskenler, güzel konaklar, saraylar ve köşkler her devirde sahip olmak, içinde yaşamak arzu edilen, lüks ve gösterişli mekanlardır. Günümüzdeki villalar, malikaneler hep bu kategoriye girerler ve bir seçkinlik, servet ve kalite göstergesidirler.
Benzer şekilde cennet eşyası olduğu bildirilen, tahtlar, sedirler, döşekler de en rahat ve en gösterişli iç dekorasyon eşyalarıdır. Bu tür mobilyalar günümüzde en gösterişli mekanların baş köşesinde bir estetik ve ihtişam unsuru olarak yeralırlar.
Bütün mülkün sahibi olan Allah'ın sevdiği kullarına hem dünyada hem de ahirette bu tür güzellikleri layık görmesi ve bağışlaması da O'nun şanındandır.
Cennet'te yalnızca Kuran'da bildirilen şeyler mi var?
Kuran'da cennet tasvir edilirken, yaşadığımız dünyadan örnekler ve benzetmeler verilmiştir. Çünkü insan bilmediği birşeyi ancak bildiği şeylerden yola çıkarak zihninde canlandırabilir. Bu ise, her ne kadar aslı gibi olmasa da insana bir ölçüde fikir verir. Cennet nimetleri hakkında Kuran'da yapılan ince ve detaylı tarifler, oradaki nimet ve güzelliklerin, dünyadakilerin en iyi, en güzel ve en üstün olanlarından çok daha üstün olacağını bize göstermektedir.
Kuran'da cennet tarif edilirken, Allah'ın dünyada yaratmış olduğu en makbul, en kaliteli, en çok rağbet edilen, en nadir rastlanan şeylerden örnekler verir.
Örneğin iri ve siyah göz nadir rastlanan ve özellikle kadınlara, son derece estetik ve çarpıcı bir görünüm veren bir göz şeklidir. İşte bu özellik nedeniyle cennette bulunan iri ceylan gözlü, siyah gözlü kadınlardan bahsedilir. Bu demek değildir ki yeşil, mavi ya da çekik gözlü kadınlar bulunmasın... Allah yalnızca cennetin üstünlüğünü ve kalitesini vurgulamak maksadıyla, dünya ölçülerinde en makbul olan şeylerin cennette çok daha üstünleriyle bulunduğunu bildirmektedir. Başka bir örnek verirsek, cennette her türlü meyveden bulunduğu Kuran'da haber verilir. Fakat örnek olarak, muz veya incir gibi genelde daha fazla tercih edilen meyveler verilir. Bu orada diğerlerinin yokluğu anlamına gelmez.
Sonsuz ve sınırsız olan cennet nimetlerini Kuran'da tek tek sayılmasının Kuran'ın hikmetiyle bağdaşmayacağı açıktır. Herkesin, zevkine göre, "nefsinin arzu ettiği", "istek duyduğu herşeyin" cennette var olduğunun haber verilmesi, cennet nimetlerinin sınırsız ve insanın hayalgücünün çok daha üstünde olduğunu ifade etmek için yeterlidir. Herkes Kuran'ı kendi imanı, aklı, samimiyeti derecesinde anlar. Kuran ayetlerini art niyetle okuyan bir inkarcı da, cennet ayetlerini kendi kısır düşünceleri doğrultusunda anlayacaktır. Akılsız bir kişinin yapacağı yorumlarının Kuran'da yapılan cennet tariflerinden çok uzak olacağı açıktır. Oysa, bir mümin ayetlerde kastedilen köşklerin, konakların, dünyanın en nadide, en kıymetli bölgelerinden birindeki, yemyeşil ağaçların arasında, dünya şartlarında olabilecek en kusursuz manzaraya hakim ve olabilecek en üstün teknolojiye sahip bir malikaneye benzeyen, ancak bunun çok daha ötesi bir güzellikteki ve çarpıcılıktaki meskenler olduğunu kavrar.
Umursamazlık
Bir kısım insanlarda cennet hakkında, "olsa da olur olmasa da olur" şeklinde bir umursamazlık, bir ilgisizlik mevcuttur. Oysa ahirette insan için iki ihtimal vardır, cennet ya da cehennem. İkisinin arası bir yere gitme gibi bir seçenek yoktur. Cenneti gereği gibi takdir edemeyen, onun özlemini çekmeyen, ona kavuşmak istemeyen bir kişinin oraya layık olmadığı ortadadır. Cennete layık olmayan bir kişininde elbette oraya sokulması söz konusu değildir. Ve cennete kabul edilmeyen bir kişinin gideceği tek bir yer vardır: Cehennem. Bu yüzden, Allah'ın müminlere çok büyük bir lütuf ve armağanı olan cenneti umursamamak, küçümsemek, ona girmeyi arzulamamak, ona girmek için çaba göstermemek, bu tutumundan vazgeçmediği sürece kişinin ateş halkından olduğunun en açık alametidir. Çok zayıf bir imana sahip olan bir kişi dahi, sonsuz cehennem azabı hakkında fikir sahibidir ve ondan korunmak için varını yoğunu ortaya koymaktan çekinmez. Bunu yapmayanın ise imanından söz edilemez.