Sevgili kardeşlerim;
İçimde bir Nasır sevgisi var izahı mümkün değil. Bunu bir başlık yapıp değerli görüşlerinize sunmak istedim. Peki kimdir bu Nasır, ne yapmıştır. Aslında tamda İsrail-ABD kıskacından kurtulmamız için ihtiyacımız olan tam bağımsızlıkçı, paylaşımcı, bilime ve kültüre önem veren bir lider profilidir Cemal Abdülnasır. Maalesef 13. yüzyıldan beri atıl, hiç birşeye tepki veremeyen, tepesine bomba atılsa kafasını kaldırıp ilgilenmeyen, dünyayı sadece namaz ve oruçtan ibaret sanan bu arab halkına ilham olmuştur, onları birleştirmiştir, durağanlıklarından kurtulup harekete geçmelerini sağlamıştır. İsrailin siyonist emellerinin karşısında dimdik durabilmiş bir şahsiyettir Nasır. Yani ortadoğu halklarına belkide Selahattin Eyyubi'den sonra en fazla heyacan veren, en ilginci İslam'ın zaten doğası gereği sosyalizm ile bağdaştığını iddia eden bir ortadoğu lideri.
Kendisi 23 Temmuz 1952 yılında Hür Subaylar Örgütü ile Kral Faruk'a darbe yaparak alaşağı etmiş, Suveyş kanalının millileştirmiş, İsrail ile İngiltereye meydan okumuş, onlarla savaşmış ve bağımsız-birleşik bir sosyalist arap birliğini ile ortadoğu topraklarına barış ve onur getirmek için hayatını bu idea için harcamıştır. Mısır sanayii olarakta büyük atılımlar yapmıştır zamanında, özellikle demir-çelik üretiminde Kral Faruk'tan beri %400'lere varan bir üretim artışı sağlanmıştır. Tabi 1970'deki vefatından sonra selefi Enver Sedat, maalesef bu politikalardan vazgeçmiş, ülkesini ağır bir ingiliz boyunduruğuna sokmuş ve hatta Mısırı İsrail'i tanıyan ilk arap ülkesi yaparak tüm ortadoğu halklarının nefretini kazanmış, Nasır'ın kemiklerini sızlatmış ve İsrail ile meşhur Camp David anlaşmaları yapmıştır. İşin ilginç yanı ise batının Enver Sedat'a nobel barış ödülü vermesidir! Ne kadar ironik, değilmi! Konumuz uzun müslüman kardeşlerim. Peki diyeksiniz ki bu İslami Sosyalizm'de nasıl birşey, İslam ile sosyalizm nasıl bağdaşıyor? Yıllardır sosyalizm batı çevreleri tarafından müslüman halklara salt din düşmanlığı olarak tanıtıldı ve koskoca büyük bir felsefenin toplumda tartışılmasına, hatta İslami olarak revize edilmesine hiç mi hiç izin verilmedi. Baskılar, yıllar süren baskılar... İsterseniz İslami Sosyalizmi ve bolşevik sosyalizmi ile arasındaki farkları, işte bu baskıları yenmiş ve ortadoğu halklarını bir zamanlar Birleşik-İslami Sosyalist bir Arap topluluğu için birleştirmiş, büyük lider Nasır'dan dinleyelim:
“Bizim sosyalizmimiz bilimseldir (…) Ama bizim sosyalizmimiz materyalist değildir. Biz, sosyalizmimizin Marksist veya materyalist olduğunu hiçbir zaman söylemedik. Hiçbir zaman dini reddettiğimizi söylemedik; dinimizin sosyalist bir din olduğunu söyledik. (…) Muhammed, dünya tarihinde sosyalizmi ilk kez uygulamış olan kişidir. (…) Bizimle komünizm arasında, bizimle Marksizm-Leninizm arasında farklılıklar bulunduğunu daha önce de söyledim. İlk farklılık, bizim dine inanıp Marksistlerin inanmaması, bizim peygambere bağlı olup Marksistlerin olmamasıdır. İkinci farklılık (…) bizim gericiliğin diktatörlüğünden tüm halkın demokrasisine geçmek isteyişimizdedir; komünizm, yani Marksizm-Leninizm ise gericiliğin diktatörlüğünden proletaryanın diktatörlüğüne, yani bir toplumsal sınıfın diktatörlüğüne geçer. Üçüncü farklılık ise, Marksizmin, komünizmin toprağı devletleştirip, bizim devletleştirmememizdir; çünkü biz toprakta kooperatifler çerçevesinde özel mülkiyete inanıyoruz. Dördüncü farklılık, komünizmin özel mülkiyeti kaldırmak istemesidir; biz ise özel mülkiyete bağlıyız ve yalnızca sömürücü özel mülkiyetle mücadele ediyoruz. Son farklılık ise, Marksizmin-Leninizmin burjuvazi dediği (…) sınıfı şiddetle ve herhangi bir tazminat ödemeksizin tasfiye etmek istemesidir. Biz böyle bir şeyi reddederiz.” (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi [STMA], c.4, Ekler, s.309-10)
Selametle Kalınız.
İçimde bir Nasır sevgisi var izahı mümkün değil. Bunu bir başlık yapıp değerli görüşlerinize sunmak istedim. Peki kimdir bu Nasır, ne yapmıştır. Aslında tamda İsrail-ABD kıskacından kurtulmamız için ihtiyacımız olan tam bağımsızlıkçı, paylaşımcı, bilime ve kültüre önem veren bir lider profilidir Cemal Abdülnasır. Maalesef 13. yüzyıldan beri atıl, hiç birşeye tepki veremeyen, tepesine bomba atılsa kafasını kaldırıp ilgilenmeyen, dünyayı sadece namaz ve oruçtan ibaret sanan bu arab halkına ilham olmuştur, onları birleştirmiştir, durağanlıklarından kurtulup harekete geçmelerini sağlamıştır. İsrailin siyonist emellerinin karşısında dimdik durabilmiş bir şahsiyettir Nasır. Yani ortadoğu halklarına belkide Selahattin Eyyubi'den sonra en fazla heyacan veren, en ilginci İslam'ın zaten doğası gereği sosyalizm ile bağdaştığını iddia eden bir ortadoğu lideri.
Kendisi 23 Temmuz 1952 yılında Hür Subaylar Örgütü ile Kral Faruk'a darbe yaparak alaşağı etmiş, Suveyş kanalının millileştirmiş, İsrail ile İngiltereye meydan okumuş, onlarla savaşmış ve bağımsız-birleşik bir sosyalist arap birliğini ile ortadoğu topraklarına barış ve onur getirmek için hayatını bu idea için harcamıştır. Mısır sanayii olarakta büyük atılımlar yapmıştır zamanında, özellikle demir-çelik üretiminde Kral Faruk'tan beri %400'lere varan bir üretim artışı sağlanmıştır. Tabi 1970'deki vefatından sonra selefi Enver Sedat, maalesef bu politikalardan vazgeçmiş, ülkesini ağır bir ingiliz boyunduruğuna sokmuş ve hatta Mısırı İsrail'i tanıyan ilk arap ülkesi yaparak tüm ortadoğu halklarının nefretini kazanmış, Nasır'ın kemiklerini sızlatmış ve İsrail ile meşhur Camp David anlaşmaları yapmıştır. İşin ilginç yanı ise batının Enver Sedat'a nobel barış ödülü vermesidir! Ne kadar ironik, değilmi! Konumuz uzun müslüman kardeşlerim. Peki diyeksiniz ki bu İslami Sosyalizm'de nasıl birşey, İslam ile sosyalizm nasıl bağdaşıyor? Yıllardır sosyalizm batı çevreleri tarafından müslüman halklara salt din düşmanlığı olarak tanıtıldı ve koskoca büyük bir felsefenin toplumda tartışılmasına, hatta İslami olarak revize edilmesine hiç mi hiç izin verilmedi. Baskılar, yıllar süren baskılar... İsterseniz İslami Sosyalizmi ve bolşevik sosyalizmi ile arasındaki farkları, işte bu baskıları yenmiş ve ortadoğu halklarını bir zamanlar Birleşik-İslami Sosyalist bir Arap topluluğu için birleştirmiş, büyük lider Nasır'dan dinleyelim:
“Bizim sosyalizmimiz bilimseldir (…) Ama bizim sosyalizmimiz materyalist değildir. Biz, sosyalizmimizin Marksist veya materyalist olduğunu hiçbir zaman söylemedik. Hiçbir zaman dini reddettiğimizi söylemedik; dinimizin sosyalist bir din olduğunu söyledik. (…) Muhammed, dünya tarihinde sosyalizmi ilk kez uygulamış olan kişidir. (…) Bizimle komünizm arasında, bizimle Marksizm-Leninizm arasında farklılıklar bulunduğunu daha önce de söyledim. İlk farklılık, bizim dine inanıp Marksistlerin inanmaması, bizim peygambere bağlı olup Marksistlerin olmamasıdır. İkinci farklılık (…) bizim gericiliğin diktatörlüğünden tüm halkın demokrasisine geçmek isteyişimizdedir; komünizm, yani Marksizm-Leninizm ise gericiliğin diktatörlüğünden proletaryanın diktatörlüğüne, yani bir toplumsal sınıfın diktatörlüğüne geçer. Üçüncü farklılık ise, Marksizmin, komünizmin toprağı devletleştirip, bizim devletleştirmememizdir; çünkü biz toprakta kooperatifler çerçevesinde özel mülkiyete inanıyoruz. Dördüncü farklılık, komünizmin özel mülkiyeti kaldırmak istemesidir; biz ise özel mülkiyete bağlıyız ve yalnızca sömürücü özel mülkiyetle mücadele ediyoruz. Son farklılık ise, Marksizmin-Leninizmin burjuvazi dediği (…) sınıfı şiddetle ve herhangi bir tazminat ödemeksizin tasfiye etmek istemesidir. Biz böyle bir şeyi reddederiz.” (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi [STMA], c.4, Ekler, s.309-10)
Selametle Kalınız.