Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çektiğimiz Yanımıza Kâr Kalıyor (1 Kullanıcı)

Seyren

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2012
Mesajlar
1,036
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Allah Tealâ insanoğluna yaratılıştan bazı erdemler vermiştir. Yaşadığımız imtihan dünyasında bu erdemler sürekli olarak sığınacağımız güvenli kıyılardır. Sabır işte bu dingin kıyılardan biridir.Türkçemizde “Çektiğim yanıma kâr kalıyor” diye bir söz vardır. Verilen emeğin boşa gittiğini, yok yere sıkıntıya girildiğini ima etmek için kullanılır. Sabır da sıkıntılı bir iştir. Ama sabrettiğimiz zaman çektiklerimiz yanımıza gerçekten kâr kalır. Bize sayısız faydası dokunur. Tabii ki en büyük faydası ahirettedir ama ahlâkımızı güzelleştirdiği için dünyadaki kıymeti de azımsanamaz. Çünkü kanaat, tevekkül, hilm, tevazu gibi güzel ahlâka dair pek çok haslet sabırla kazanılır.

Sabır hakkında söylenmiş sözler, onun kapsamı ve kısımları hakkında da bilgi vermektedir. Mesela sahabenin büyüklerinden İbn Abbas r.anhüma hazretleri şöyle buyurmuştur:

“Kur’an-ı Kerim’de zikredilen sabır üç kısımdır:

• Emirleri yerine getirmekteki sabır,
• Yasakları terk etmekteki sabır,
• Musibetlere karşı sabır.”

Meşhur alim ve mutasavvıflarımızdan Ebu Talib Mekkî rh.a. de şunları söylemiştir:

“Sabır kısım kısımdır: Bunların en önemlileri nefsin isteklerine karşı direnmek ve Mevlâ’nın isteklerine hizmete devam etmektir. İnsanın var gücüyle çabalaması, kalbini nefsanî duygulardan, şeytanî arzu ve isteklerden, dünyevî süs ve gösterişten arındırması da sabır çeşitlerindendir. Afetlere feryat etmemek de sabırdandır.”

Günahlara kefaret
Başımıza gelen sıkıntıların da aslında birer ilâhi rahmet olduğuna dair pek çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan birkaçını zikredelim:

“Malına zarar gelmeyen ve hiç hasta olmayan bir kulda hayır yoktur. Allah bir kulunu sevdiği zaman ona bazı sıkıntı ve musibetler verir. Sıkıntı ve musibet verdiğinde de sabır ihsan eder.” (Münâvî)

“Allah bir kulunun iyiliğini isterse (yaptığı kötülüklerin) cezasını dünyada verir.” (Ahmed b. Hanbel)

“Bir müminin başına bir sıkıntı gelse hatta diken batsa bu vesileyle günahları silinir.” (Buharî)

Halka Hak için sabır
Sabrın bazı şartları vardır. Sadece doğrudan Allah’tan gelene değil, halktan gelen eziyetlere de katlanmak bu şartlardan biridir. İnsanların yaptıklarına da Allah rızası için katlanılır. Hadis-i şerifte, “İnsanlar arasına karışıp onların sıkıntılarına katlanmak, insanlardan uzak durup uzlete çekilmekten daha hayırlıdır.” buyrulmuştur. (Tirmizî)

Tabiîn’in büyüklerinden Hasan Basrî k.s. şöyle demiştir:

“İyi komşuluk sadece komşuya eziyet etmemek değildir. Komşunun yaptığı eziyetlere sabretmek de gerekir.”

Musibet geldiğinde
Başa gelen sıkıntıya tahammül etmek ve söylenmemek de önemli bir şarttır.

Bir gün Allah Rasulü s.a.v., oğlu öldüğü için feryat eden yaşlı bir kadına rastlar ve ona:

– Allah’tan kork ve sabret, der.

Bunun üzerine kadın:

– Sen benim derdimi anlayamazsın, diye cevap verir.

Peygamber Efendimiz s.a.v. oradan uzaklaşır. Kadına o kişinin kim olduğu söylenince pişmanlık duyar ve özür dilemek üzere Rasulullah s.a.v.’in yanına gelir. Özrünü iletir. Rahmet Peygamberi s.a.v. şöyle cevap verir:

– “Sabır ancak bela ilk başa geldiği andaki tavırdır.” (Müslim)

Nimete de sabır
Allah dostları yalnız sıkıntılara değil nimetlere de sabredilmesi gerektiğini, hatta bu sabrın daha zor olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda yine Ebu Talip Mekkî rh.a. şunları söylemiştir:

“Sabrın bir çeşidi de afiyet ve sıhhat haline sabretmektir. Nefsin arzu ve isteklerine rağmen zenginlik halinde gereksiz harcama yapmamaya ve nimeti kötü yollarda kullanmamaya tahammül de sabırdır. Bir müminin bu hususlara katlanması ve Allah’tan kendisine güç vermesini istemesi gerekir. Bunlar da bela ve musibetler gibidir. Denilmiştir ki, bela ve musibetlere mümin sabreder, afiyet ve nimeteyse ancak sıddıklar sabreder.”

“Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah’a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.”(İbrahim suresi 12.ayet)

Mükerrem Mete
 

SHAHADAT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2012
Mesajlar
148
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Web Sitesi
www.shahadat.net


“Allah bir kulunun iyiliğini isterse (yaptığı kötülüklerin) cezasını dünyada verir.” (Ahmed b. Hanbel)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt