Çeçenistan'da ve Kafkasya'da bahar ve yaz aylarında gelişen olaylar tüm dünyanın gözünü bu coğrafyaya çevirmesine neden oldu.
Uzun süredir pek gündeme gelmeyen Kafkasya cihadı bir anda manşetlere oturmaya başladı.
Rus liderleri ve onların bölgede bulunan kuklaları, sürekli Çeçenistan’da ve Kafkasya’da sorun kalmadığını, direnen isyancıların(!) sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceği vurgusu yapsalar da alttan alta direnişi bitirmek için yoğun bir saldırı politikası yürüttüler.
Onlarca aileyi kadın erkek, çocuk yaşlı demeden kaçırıp işkence ile katlettiler. Bu konuyu ele alan gazetecileri ve STK görevlilerini bile acımasızca katlettiler. Biliyorlardı ki Çeçen direnişi bitmemişti ve bölgede yayılarak devam ediyordu. Mevcut sessizlik ise gelecek yeni olayların habercisiydi.
Enformasyon açısından zayıf kalan Çeçen direnişi son aylarda tekrar kendisini toparladı ve Kafkasya’nın tamamında büyük bir taruz harekatı başlattı.
İlk olarak Çeçenistan’da yaşanan savaşın baş aktörlerinden ve katliamların baş sorumlusu olan, Kukla Kadirov’un iplerini elinde bulunduran Rus General Genadiy Troşev özel bir operasyonla öldürüldü. Bu saldırı ile şoka uğrayan Rusya ve Kadirov daha birkaç gün geçmeden İnguşetya da Rusya’nın kuklası olan Yunusbek Yevkurov'a yapılan bombalı saldırı ile daha da içinden çıkılamaz bir duruma düştü. Birkaç gün sonra İnguşetya, İmar Bakanı Ruslan Amerkhanov silahlı saldırı sonucunda öldürüldü.
Mücahidlerin saldırıları ise durmak bilmiyordu. Dağıstan da Müslümanlara yaptığı işkencelerle tanınan, vahşi yöntemlerle mücahidlerin ailelerini katletmekle yetinmeyerek cesetlerini param parça eden Adilgirey Magomedtagirov ve yardımcısı yanlarındaki 7 korumalarıyla birlikte öldürüldü.
Bu saldırıların yanı sıra en önemli ve ses getiren eylem ise Rusya’nın içerisinden geldi. Sibirya’nın Hakasya bölgesinde bulunan Rusya’nın en büyük hidroelektrik santralinde meydana gelen patlama dikkatleri bir kez daha bölgeye çekti. On günlük süre içerisinde onlarca önemli operasyona imza atan Çeçen direnişi yenilmediğini ve halen eski kuvvetinde olduğunu tüm dünyaya bu eylemlerle ilan ediyordu.
Sibirya da bulunan hidroelektrik santraline yapılan saldırıyı Şehid Şamil Basayev’in kurduğu Riyazüs Salihin gurubunun üstlenmesi ise dikkat çekti.
Bu saldırı ile çeçenler, bir nevi stratejik bir değişikliğe gittiğini göstermektedir. Askeri hedefler ve Kukla hükümet yetkililerinin yanı sıra Çeçen direnişinin Rusya’nın ekonomik açıdan zayıflatılması adına saldırılar düzenleyeceği işaretini verdi.
Saydığımız büyük eylemlerin haricinde Çeçenistan,Dağıstan ve İnguşetya’da onlarca eylem düzenleyen Mücahidler, Grozny merkezde büyük bir operasyon başlatarak Rusya ve yerli kuklası Ramzan Kadirov’un kalbine bir kez daha korku salmayı başardılar. Bütün bu saldırılarda yüzlerce Rus askeri ve Kadirov’a bağlı asker öldürülürken yüzlercesi ise yaralandı.
Bu saldırıların ardından Rusya, direnişin güçlendiğini en üst düzeyde kabullenmek zorunda kaldı. Yıllardır işbirlikçi kukla Ramzan Kadirov ve diğer bölge kuklaları ile birlikte dünya kamuoyuna ve Kafkas halklarına her şeyin yolunda olduğu mesajını vermeye çalışan ve bu mesajı yerli ve yabancı medyayı arkasına alarak ilan edenler bizzat kendi ağızlarıyla direnişin güçlendiğini ve zor durumda olduklarını itiraf etmeye başladılar.
17 Ağustos 2009 günü Rusya Devlet Başkanı Medvedev yaptığı açıklamada ‘’Kremlin huzursuz. Kafkasya'ya istikrarın geri döndüğü yolundaki geçen aylardaki güvencesinin tam tersine Mücahidler Kuzey Kafkasya'da Rus yetkililere karşı güçlü bir sorun olmaya devam ediyor’’ diye konuştu.
Medvedev; "Herhangi bir teklif sunmaksızın onlarla savaşımıza devam etmeliyiz. Hiçbir duyguya yer vermeksizin ya da hiç tereddüt etmeksizin onları yok etmeliyiz. Yoksa başarısız olacağız." derken ayrıca adamlarını gerektiği gibi korumakta başarısız olan yetkililerin işlerini kaybedeceklerini ilan etti.
Bütün bu gelişen olaylar, son yıllarda sanki bitti gibi sanılan ve Türkiye kamuoyunda da pek yer verilmeyen Çeçen Direnişinin yeniden ayaklandığını ve aslında hiçbir zaman bitmediğini göstermektedir.
Evet Çeçenler çok önemli liderlerini şehid verdiler. Bu onlarda önemli kayıplara neden oldu. Siyasi ve operasyonel manevra kabiliyetlerini azalttı. Enformasyon açısından hiçbir zaman düşmedikleri kadar alt seviyeye düştüler. Ama her zaman bu bölgeyle ilgilenen insanlar biliyordu ki bu bir geçiş dönemiydi. Bu geçiş dönemini Çeçenler iyi geçirmişe benziyor. Elbette ki Cahar Dudayev, Şamil Basayev ve Abdulhalim Sadullayev gibi isimlerin yerlerinin doldurulması çok zor. Ama geriden gelen genç nesil şehid verdikleri atalarının mirasına sıkı sıkıya sarılmış gözüküyor. Bu da Çeçen Direnişinin geleceği açısından çok önemli.
Bütün baskılara rağmen halen bu denli kuvvetli bir şekilde devam eden bu destansı direniş, ilerleyen günlerde çok daha önemli işlere imza atacağa benziyor. İçeriden son iki yıldır çok kısıtlı bilgiler geliyor. Bu bilgilere birkaç internet sitesinden başka hiçbir yerde yer verilmiyordu. Bu durum Müslümanların umutsuzluğa kapılmasına neden oldu. Maalesef bir çok kişiden Çeçen direnişinin bittiğine inandıkları izlenimlerini almaya başladık.
Fakat son aylarda bölgeden gelen haberler bir hayli arttı. İçeride bulunan komutanlardan sık sık İslam dünyasına çağrılar yapıldı ve Çeçen Cihadının bitmediği yinelendi.
Çeçenistan’da yürütülen ‘’savaş bitti’’ iddiasını kanıtlamak için yürütülen tüm kampanyaların boşa gittiğini ilan eden Çeçen komutanlar, gençlerin saf saf cepheye katıldıklarını söylediler. Komutan Aslanbek ve Komutan Mühennet yaptıkları açıklamada isimleri Müslüman isimlerinden oluşan fakat İslam düşmanı olan insanların yürüttükleri kampanyaların yalan olduğunu ve Müslümanların bu kişilerin söylediklerine itibar etmemeleri gerektiğini söylediler. Kendilerine gelen gençleri askeri ve ilmi olarak eğittiklerini belirten çeçen liderler yakında daha etkili operasyonlar yapacaklarını duyurdular.
Türkiye ve dünya Müslümanlarına çağrıda bulanan Çeçen liderler özellikle Türkiye halkından kendilerine desteklerini ve dualarını arttırmalarını istediler. Bu güne kadar çeçen cihadına verdikleri destekten dolayı Türkiye halkına teşekkürlerini sundular.
Bu arada Çeçen mücahidler açısından çok önemli bir yere sahip olan Doktor Muhammed’in şehid olduğu bilgisi de gelen haberler arasındaydı. Yıllardır Çeçenistan’da bulunan ve yaralı mücahidlerin tedavisiyle ilgilenen Muhammed’in şehadet haberi yeterince Türkiye’de yankı bulmadı. Asıl mesleği doktorluk olan ve dünya hayatını elinin tersiyle iterek dağlarda özgürlüğü için mücadele eden, kardeşlerinin yaralarını sarmak için koşturan bu imanlı ve fedakar insanı unutmamak üzerimize düşen bir görev olsa gerek.
Bizlere ulaşan son operasyonlar haberleri ve açıklamalarla Rusya ve Kadirov iyice köşeye sıkışmış oldukları ortaya çıkmaktadır. Kafkasya’nın geleceği konusunda kendilerince plan yapan işgalciler ve yerli kuklaları, Çeçen halkının özgürlüğünü kimselere bırakmayacağını ve pazarlık konusu yapmayacağını bir kez daha anlamıştır.
Bize düşen ise her zamankinden daha fazla şekilde bu özgürlük mücadelesine destek vermektir. Maddi, manevi ve enformasyon açısından bu destansı mücadeleye sahip çıkılmalıdır.
Şehid Çeçen liderlerin ümmete sundukları örneklikle bize öğrettikleri önemli değerlere sahip çıkmalı şahitliğimizi yerine getirmeliyiz. Unutmayın ki herkesin yapabileceği bir şey vardır.
Araştırmacı Yazar Yusuf Ensar Çalışkan
Foto: Çeçen Direnişi Bitti mi? Direnişin Yeni Stratejisi Ne? 26.09.2009, 20:37:25 - isra haber
Uzun süredir pek gündeme gelmeyen Kafkasya cihadı bir anda manşetlere oturmaya başladı.
Rus liderleri ve onların bölgede bulunan kuklaları, sürekli Çeçenistan’da ve Kafkasya’da sorun kalmadığını, direnen isyancıların(!) sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceği vurgusu yapsalar da alttan alta direnişi bitirmek için yoğun bir saldırı politikası yürüttüler.
Onlarca aileyi kadın erkek, çocuk yaşlı demeden kaçırıp işkence ile katlettiler. Bu konuyu ele alan gazetecileri ve STK görevlilerini bile acımasızca katlettiler. Biliyorlardı ki Çeçen direnişi bitmemişti ve bölgede yayılarak devam ediyordu. Mevcut sessizlik ise gelecek yeni olayların habercisiydi.
Enformasyon açısından zayıf kalan Çeçen direnişi son aylarda tekrar kendisini toparladı ve Kafkasya’nın tamamında büyük bir taruz harekatı başlattı.
İlk olarak Çeçenistan’da yaşanan savaşın baş aktörlerinden ve katliamların baş sorumlusu olan, Kukla Kadirov’un iplerini elinde bulunduran Rus General Genadiy Troşev özel bir operasyonla öldürüldü. Bu saldırı ile şoka uğrayan Rusya ve Kadirov daha birkaç gün geçmeden İnguşetya da Rusya’nın kuklası olan Yunusbek Yevkurov'a yapılan bombalı saldırı ile daha da içinden çıkılamaz bir duruma düştü. Birkaç gün sonra İnguşetya, İmar Bakanı Ruslan Amerkhanov silahlı saldırı sonucunda öldürüldü.
Mücahidlerin saldırıları ise durmak bilmiyordu. Dağıstan da Müslümanlara yaptığı işkencelerle tanınan, vahşi yöntemlerle mücahidlerin ailelerini katletmekle yetinmeyerek cesetlerini param parça eden Adilgirey Magomedtagirov ve yardımcısı yanlarındaki 7 korumalarıyla birlikte öldürüldü.
Bu saldırıların yanı sıra en önemli ve ses getiren eylem ise Rusya’nın içerisinden geldi. Sibirya’nın Hakasya bölgesinde bulunan Rusya’nın en büyük hidroelektrik santralinde meydana gelen patlama dikkatleri bir kez daha bölgeye çekti. On günlük süre içerisinde onlarca önemli operasyona imza atan Çeçen direnişi yenilmediğini ve halen eski kuvvetinde olduğunu tüm dünyaya bu eylemlerle ilan ediyordu.
Sibirya da bulunan hidroelektrik santraline yapılan saldırıyı Şehid Şamil Basayev’in kurduğu Riyazüs Salihin gurubunun üstlenmesi ise dikkat çekti.
Bu saldırı ile çeçenler, bir nevi stratejik bir değişikliğe gittiğini göstermektedir. Askeri hedefler ve Kukla hükümet yetkililerinin yanı sıra Çeçen direnişinin Rusya’nın ekonomik açıdan zayıflatılması adına saldırılar düzenleyeceği işaretini verdi.
Saydığımız büyük eylemlerin haricinde Çeçenistan,Dağıstan ve İnguşetya’da onlarca eylem düzenleyen Mücahidler, Grozny merkezde büyük bir operasyon başlatarak Rusya ve yerli kuklası Ramzan Kadirov’un kalbine bir kez daha korku salmayı başardılar. Bütün bu saldırılarda yüzlerce Rus askeri ve Kadirov’a bağlı asker öldürülürken yüzlercesi ise yaralandı.
Bu saldırıların ardından Rusya, direnişin güçlendiğini en üst düzeyde kabullenmek zorunda kaldı. Yıllardır işbirlikçi kukla Ramzan Kadirov ve diğer bölge kuklaları ile birlikte dünya kamuoyuna ve Kafkas halklarına her şeyin yolunda olduğu mesajını vermeye çalışan ve bu mesajı yerli ve yabancı medyayı arkasına alarak ilan edenler bizzat kendi ağızlarıyla direnişin güçlendiğini ve zor durumda olduklarını itiraf etmeye başladılar.
17 Ağustos 2009 günü Rusya Devlet Başkanı Medvedev yaptığı açıklamada ‘’Kremlin huzursuz. Kafkasya'ya istikrarın geri döndüğü yolundaki geçen aylardaki güvencesinin tam tersine Mücahidler Kuzey Kafkasya'da Rus yetkililere karşı güçlü bir sorun olmaya devam ediyor’’ diye konuştu.
Medvedev; "Herhangi bir teklif sunmaksızın onlarla savaşımıza devam etmeliyiz. Hiçbir duyguya yer vermeksizin ya da hiç tereddüt etmeksizin onları yok etmeliyiz. Yoksa başarısız olacağız." derken ayrıca adamlarını gerektiği gibi korumakta başarısız olan yetkililerin işlerini kaybedeceklerini ilan etti.
Bütün bu gelişen olaylar, son yıllarda sanki bitti gibi sanılan ve Türkiye kamuoyunda da pek yer verilmeyen Çeçen Direnişinin yeniden ayaklandığını ve aslında hiçbir zaman bitmediğini göstermektedir.
Evet Çeçenler çok önemli liderlerini şehid verdiler. Bu onlarda önemli kayıplara neden oldu. Siyasi ve operasyonel manevra kabiliyetlerini azalttı. Enformasyon açısından hiçbir zaman düşmedikleri kadar alt seviyeye düştüler. Ama her zaman bu bölgeyle ilgilenen insanlar biliyordu ki bu bir geçiş dönemiydi. Bu geçiş dönemini Çeçenler iyi geçirmişe benziyor. Elbette ki Cahar Dudayev, Şamil Basayev ve Abdulhalim Sadullayev gibi isimlerin yerlerinin doldurulması çok zor. Ama geriden gelen genç nesil şehid verdikleri atalarının mirasına sıkı sıkıya sarılmış gözüküyor. Bu da Çeçen Direnişinin geleceği açısından çok önemli.
Bütün baskılara rağmen halen bu denli kuvvetli bir şekilde devam eden bu destansı direniş, ilerleyen günlerde çok daha önemli işlere imza atacağa benziyor. İçeriden son iki yıldır çok kısıtlı bilgiler geliyor. Bu bilgilere birkaç internet sitesinden başka hiçbir yerde yer verilmiyordu. Bu durum Müslümanların umutsuzluğa kapılmasına neden oldu. Maalesef bir çok kişiden Çeçen direnişinin bittiğine inandıkları izlenimlerini almaya başladık.
Fakat son aylarda bölgeden gelen haberler bir hayli arttı. İçeride bulunan komutanlardan sık sık İslam dünyasına çağrılar yapıldı ve Çeçen Cihadının bitmediği yinelendi.
Çeçenistan’da yürütülen ‘’savaş bitti’’ iddiasını kanıtlamak için yürütülen tüm kampanyaların boşa gittiğini ilan eden Çeçen komutanlar, gençlerin saf saf cepheye katıldıklarını söylediler. Komutan Aslanbek ve Komutan Mühennet yaptıkları açıklamada isimleri Müslüman isimlerinden oluşan fakat İslam düşmanı olan insanların yürüttükleri kampanyaların yalan olduğunu ve Müslümanların bu kişilerin söylediklerine itibar etmemeleri gerektiğini söylediler. Kendilerine gelen gençleri askeri ve ilmi olarak eğittiklerini belirten çeçen liderler yakında daha etkili operasyonlar yapacaklarını duyurdular.
Türkiye ve dünya Müslümanlarına çağrıda bulanan Çeçen liderler özellikle Türkiye halkından kendilerine desteklerini ve dualarını arttırmalarını istediler. Bu güne kadar çeçen cihadına verdikleri destekten dolayı Türkiye halkına teşekkürlerini sundular.
Bu arada Çeçen mücahidler açısından çok önemli bir yere sahip olan Doktor Muhammed’in şehid olduğu bilgisi de gelen haberler arasındaydı. Yıllardır Çeçenistan’da bulunan ve yaralı mücahidlerin tedavisiyle ilgilenen Muhammed’in şehadet haberi yeterince Türkiye’de yankı bulmadı. Asıl mesleği doktorluk olan ve dünya hayatını elinin tersiyle iterek dağlarda özgürlüğü için mücadele eden, kardeşlerinin yaralarını sarmak için koşturan bu imanlı ve fedakar insanı unutmamak üzerimize düşen bir görev olsa gerek.
Bizlere ulaşan son operasyonlar haberleri ve açıklamalarla Rusya ve Kadirov iyice köşeye sıkışmış oldukları ortaya çıkmaktadır. Kafkasya’nın geleceği konusunda kendilerince plan yapan işgalciler ve yerli kuklaları, Çeçen halkının özgürlüğünü kimselere bırakmayacağını ve pazarlık konusu yapmayacağını bir kez daha anlamıştır.
Bize düşen ise her zamankinden daha fazla şekilde bu özgürlük mücadelesine destek vermektir. Maddi, manevi ve enformasyon açısından bu destansı mücadeleye sahip çıkılmalıdır.
Şehid Çeçen liderlerin ümmete sundukları örneklikle bize öğrettikleri önemli değerlere sahip çıkmalı şahitliğimizi yerine getirmeliyiz. Unutmayın ki herkesin yapabileceği bir şey vardır.
Araştırmacı Yazar Yusuf Ensar Çalışkan
Foto: Çeçen Direnişi Bitti mi? Direnişin Yeni Stratejisi Ne? 26.09.2009, 20:37:25 - isra haber