Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Çarpık inançlar (1 Kullanıcı)

aslan2

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Mar 2007
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tarikatlerdeki çarpıklıklara devam edecek olursak ; uydurma birçok maneviyat makamıyla memleket karış karış parsellenmiş, gavs her dönem bir tanedir dünyayı korur, kutup yedi tanedir belli bölgelerden sorumludur, biri öldüğündede yerine yenisi gelir, daha bir sürü kırkı , yedisi, üçüyle şu güzelim din perişan edilmiştir . İslam dininde bu tür şeylerin kesinlikle yeri yoktur, bu meselelerle uğraşan kişiler manevi hastalığa yakalanmışlardır . Veya doğruyu yanlış yerde aramaya çalışmaktadırlar.
Yusuf suresinin 40. ayetinde konu ile ilgili bir ayet bulunmaktadır. “ Sizin O nu bırakıp taptığınız şeyler bir takım kuru isimlerden ibarettir ki , onları siz ve atalarınız takmışsınızdır. Yoksa Allah onlara hiçbir bürhan (delil) indirmemiştir, hüküm ancak Allah ındır. O yalnız kendisine ibadet etmenizi emir buyurmuştur. İşte doğru ve sabit din budur velakin insanların çoğu bilmezler”.
Bu tür maneviyat makamları sizin uydurduğunuz anlamsız şeylerdir. Allah ın kitabında , Resulullah ın sünnetinde bununla ilgili veya uzaktanda olsa imalı hangi ayet varki , siz bu tür yollarla dini yaşamaya kalkıyorsunuz ?
Bunlar tamamen uydurma , boş ve insanı rahatsız eden luzumsuz işlerdendir. Bu tür işler doğru ve sabit dinin dışına çıkmaktır. Makamlarla mevkilerle ilgilenmeyi bırakıp , Allah ın rızası kazanılmaya çalışılmalı . Bu gibi konular şeytanların ve cinlerin dinimizi karmakarışık etmek için , sizin peşinden gittiğiniz bir kısım insanlara öğretilmiş şeylerdir. Bu konu ile alakalı olaraktan
Cin suresi 6. ayette “ Doğrusu insanlardan bazı adamlar , cinlerden bazı adamlara sığınıyordu da cinlerin azgınlıklarını artırıyorlardı” .
En am suresi 128. ayette “ O gün , onların hepsini bir araya toplayacak ve “Ey cinler cemaatı insanlara hakikaten çok ettiniz ” ! diye seslenecek . Cinlerin insanlardan olan dostlarıda , “ Ey Rabbimiz biz birbirimizden faydalandık ve bizim için taktir buyurduğun ecele erdik ” diyecekler . Buyuracak ki “Allah ın diledikleri hariç olmak üzere içinde ebedi kalıcı olduğunuz yeriniz ateştir ” . Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir , her şeyi bilendir ”
129 ve 130. ayettede “ İşte biz zalimlerin bazısını , kazandıkları sebebiyle bazısına böyle dost ederiz. Ey ins ve cin toplulukları ! içinizden , size benim ayetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağını haber veren peygamberler gelmedi mi ? “Biz kendi alleyhimizde şahitlik ediyoruz” diye cevap verecekler . Dünya hayatı onları aldattıda , kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine kendileri şahit oldular.
Ayetler ne kadar açık değilmi ? yoruma dahi gerek bırakmıyor.
Bu gibi işlerle uğraşan insanların ne kendilerine nede başkalarına asla faydası olamaz , ama uğrattığı zarar o kadar büyük olur ki kimsede sizi kurtaramaz.
Hazır manevi hastalıktan bahsetmişken, gördüğü rüyalarla yaşantısına yön veren , onunla amel eden , bir rüyanın peşinden yıllarca boş bir hevesle koşan , her rüyayı tabir ettirip onunla sevinen , onunla üzülen zihiyetler tasavvufla uğraşanlarda bolca mevcuttur . İnsanlar işlerini rüyalarla halledecek olsaydı , Allah u teala akıl denen nimeti neden vermiş biraz düşünürmüsünüz ? Zaten bu makamlar mevkiler hep rüyalarla halloluyor, birisi bir makama getiriliyor , birisi görevden alınıyor, anlayacağınız teşkilat sağlam , şeytan tezgahını güzel yere açmış , deymeyin keyfine.
Şeytan , peygamberlerde dahil olmak üzere , herkesin kılığında rüyaya girebilir, buna peygamber efendimiz de dahildir. Hemen hararetlenmeyin biraz dinleyin , eğer rüyada görülen kişi kur’an la çelişkili sözler sarfediyorsa, buna itibar etmemek gerekir. Bu gibi durumlara karşı en uygun savunma , kur’an la yaşamasını öğrenmektir. Değerli bildiğimiz kimselerin rüyamızda bize vermiş olduğu nasihatlara , kur’an a uygunluğuna göre itibar etmeliyiz. Meşhur bir hadis i şerifte “ Rüya ile amel etmeyiniz” buyuruluyor, rüyalara bu şekilde bir itibar ederek , rüya ile amel edilmiş olunmuyormu ?
Kişinin, gerçek iman değerlerine ulaşmadan yaptığı istihare yanlıştır. Üç akıllı kişinin yapacağı istişare , bin gece yapılan istihareden kıymetlidir. Çünkü istihare yaparak Allah ın kendini yönlendireceğini zanneden kimsenin , iman ve doğru inanç potansiyelinin belli seviyelerde olması gerekmektedir. İstişareyi herkes yapabilir , ancak istihare ( Allahın rüya esnasında , kişinin yapacağı iş konusunda kendine yardımcı olması ) yapmak için , öncelikle kuran ın , sünnetin , aklın ve istişarenin uygulanıp , yinede işin içinden çıkılamıyor olunması gerekmektedir. Her işini istihareyle halleden kimseler , şeytanın ve cinlerin oyuncağı olmuşlardır.
İslam dininin belli bir döneminden sonra ortaya atılmış olan tasavvuf konusu , hırıstiyanlıktaki ruhbanlığa benzetilmeye çelışılmıştır .. Ruhbanlık dünyadan el ayak çekip , kendini Allah a adamadır. Tasavvuf ta aynı maksadın değişik bir versiyonu haline getirilmeden uygulanıp , inancından lezzet alma ile sınırlı tutulmalıdır.
Dünya ile ahiret arasındaki dengeyi sağlamadan uygulanan tasavvuf , sorunların artmasına sebep olmuştur.
Bu konuda Hadid suresinin 27. ayetinde “ Sonra onların izlerinden peygamberlerimizi ard arda gönderdik . Birde arkalarından Meryem oğlu İsa yı gönderdik ve ona incili verdik . Kendisine tabi olanların kalplerine bir şevkat ve bir merhamet ihsan ettik birde Rahbaniyyet ki , bunu onlar icat ettiler. Biz onu üzerlerine farz kılmamıştık , ancak Allah ın rızasını aramak için yaptılar. , sonrada gereği gibi riayet etmediler . Bizde iman etmiş olanlara mükafatlarını verdik , çokları ise yoldan çıkmış fasıklardır”.
Buyrularak , yapılan bir işin gerektiği gibi yapılmasının önemi vurgulanmıştır. Günümüzde tasavvufun getirildiği nokta kur’an a şiddetle muhalefet etmektedir.
Keramet ve keşif ehli diye bilinen bu insanlar aslında çok büyük yanılgı içersindedirler . Peygamberler dahi kendi arzularıyla mucize gösteremezken , birileri nasıl bu işin ehli oluyor anlamıyorum.
R’ad suresinin 38. ayetinde bu konudan bahsedilmektedir “ And olsun ki biz senden öncede peygamberler gönderdik . Onlarada zevceler ve evlat verdik , Allah ın izni olmadıkça hiçbir peygamberin bir mucize getirmeye kudreti yoktur . Her ecel için bir yazı vardır.”
Keramet ehli demek, keremet gösterme yeteneği bulunan demektir . Kimsenin böyle bir yeteneğinin bulunması mümkün değildir . Allah dilediğine dilediği vakit, kendi kudretinin idrak edilmesi maksatıyla böyle haller verir , bu kişiden değil Allah tandır. Tarikatlarda görülen bu tür olaylar imtihan sırrına binaen şeytanın oyunuda olabilir , olaya bu boyutundanda bakıp , kur’an ın özüne uygunluğuna göre tavır sergilemeliyiz. Bizler dikkatlerimizi kişilere değil , bizleri yoktan var edip , he rihtiyacımızı karşılayan rabbimize yöneltmeliyiz.
Mürşid, müridinin geceda kaç kez sağa ve sola döndüğünü dahi bilir zihniyeti , ne manaya geliyor acaba ? Allah ın sıfatlarından bir kısmını üzerinde bulundurduğunumu ifade ediyor ? ne kadar acı.
Kalp gözü açılsın diye ibadet etmek olurmu ? kalp gözü dediği doğru ile yanlışın ayırt edilmesidir, gerçekleri algılama yeteneğidir.
Kaaf suresi 7-8. ayetlerde “ Yeri döşemişiz ve oraya sabit dağlar yerleştirmişiz. Orada manzarası güzel herçeşit nebattan çiftler bitirmişiz , bütün bunları hakikaten Hakka dönen her kulun kalp gözünü açmak ve bir ibret dersi vermek için yaptık.”
Casiye suresinin 20. ayetinde “Bu ( kur’an ) insanların kalp gözleri için ve kesinlikle inanacak bir kavim için , bir hidayet ve rahmettir.”
Kalp gözü açık bir insan , baktığı heryerde Allah ın varlığını hisseder. Doğada gördüğü her mükemmellik ve Rabbinden gelen her lutuf , onun Allah a olan imanını artırır. Bazı kişilerin anladığı gibi kalp gözünün açılması , insanların kalbini okumak , ne düşündüklerini bilmek ve herkesin göremediğini görmek değildir. Allah u tealanın Rahmeti herşeyi kuşatmıştır ve bağışlayıcı olduğunu sürekli ortaya koymaktadır. Bunun için yapılacak olan günahlardan sakınmaya özen göstermektir.
Kişi herhangi bir günahı işlemeye devam ettikçe , şeytan o günahı bir şekilde kişiye doğru olarak kabul ettirmeye çalışır . Bunda başarılı olursa Allah tarafından haram edilen , kul tarafından kendine helal edilmek suretiyle , itikat zedelenmiş olur. İtikati günahlarda tövbe etme ihtimali çok düşüktür , ancak haram olan bir konu haram kabul edilir vazgeçilmeye çalışılırsa , Allah mutlaka kişiye o konuda yardım eder. Diğer taraftan haram , helal edilmekle , Allah a iftira atılmış ve emrinin beğenilmediği iddia edilmiş olur ve itikatını düzeltinceye kadar asla yardım olunmaz. Tövbe etme ihtimalide , zihniyetini değiştirinceye kadar ortadan kalkmış olur.
Tasavvuf kur’an ın ince çizgilerinden biridir , adımlar çok dikkatli atılmalıdır. Zaten kendine kitap ve peygamber gönderilmiş ümmetler, bunlara layıkıyla ve dosdoğru uymadığı taktirde o dinin mensubu sayılmıyorlar, delil olarakta ,
Maide suresinin 68. ayetinde mealen “ Deki: Ey ehli kitap siz Tevrat ı , İncil i ve Rabbinizden size indirileni tutup icra etmedikçe ,hiçbir şey üzerinde değilsiniz . Yemin olsun Sana Rabbinden indirilen ( kur’an ı kerim) onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. O halde kafirlere acıma”.
Kitaplar ümmetlere , içindekilere uyulması için gönderilir. En büyük kayıplardan biride , bizim kur’an la yaşıyor olmayışımızdır. Kur’an dan önce kendine kitap gönderilmiş ümmetler de kitaplarına uymuyorlardı , sadece ihlaslı belli gruplar dinlerini yaşıyorlardı . Yoksa Allah u teala kitap gönderdiği toplumlara , kendi gönderdiği hükümlerle yaşamayanları dinsiz olarak kabul etmezdi. O günde tıpkı bu gün gibi , dini tekelinde bulunduran kişilerin görüşlerine itibar ediliyordu. Zaten kitaplarını bile değiştirip kendilerine uyacak şekilde tekrardan düzenlemişlerdir , islam dininin içinde yer alan kimselerin bu şekilde bariz olarak kitaptaki hükümleri değiştirme imkânları asla olmamıştır. Bunun sebebi Allah u tealanın
“ Kur’an ı biz indirdik koruyucularıda ancak bizleriz” buyurmasındandır.
Ancak anlatılmak istenen konular nefsin arzularına uydurulduğundan , daha vahim bir durum ortaya çıkmıştır. Rabbimizin korumasına rağmen , insanların gerçekten uzak yorumları ile diğer kitaplardan daha kötü hale getirilmiştir.
Kendilerine daha önceden kitap verilmiş olanlar , onunla yaşamayı terk ettiklerinde başlarına neler gelmiş neler.
Araf suresinin 171. ayetinde ders almamız gereken bir ayet yer almaktadır. “ Bir vakitler biz , Tur dağını tepelerine gölgelikmiş gibi kaldırmıştık da , üzerlerine düşüyor sanmışlardı . Demiştik ki: Size verdiğimiz kitabı kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın, olur ki korunursunuz.”
Yüce Allah bizleri , kur’an ı gerçek mânada anlayan ve yaşayan mü’minlerden eyler ise , bizlerde amacımıza ulaşabiliriz. Rabbimizden gelmesini beklediğimiz hidayete ulaşmak için , hep beraber çaba göstermeliyiz.
 

slmz61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Mar 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Kardeşim Sen şimdi Evliyalik Yokmu Diyorsun Anlayamadim Bir Zahmet Açiklarmisin
 

slmz61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Mar 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Ayrica Kardeş Hadisi Almişsin Ya Rüyayla Amel Etmeyin Diye şu Hadisi Unutmuşsun Beni Rüyada Gören Gercek Te Beni Görmüş Gibidir şeytan Sadece Benim Kiliğima Giremez De Demiş Allah Alemlere Rahmet Diye Yoladiği Resulunu S.a.v şeytana Izin Verirmi Kiliğina Girsin Müminleri Aldatsin Sen Hiç Resulullah I Rüya Görmedin Anladğim Kadariyla Bir Görsen Tövbe Ederdin Hemen Olaki Düşünürsün
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt