Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

CAN AHMED'İM (1 Kullanıcı)

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tâ ezelden müjdelenen
Her ümmette beklenilen
Rabbimizden gönderilen
Kâinata son hediye
Âlemlere rahmet diye
Rahmet ile özdeş sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im

Deli dendi, şair, kâhin
Tükürdüler sükût ettin
Taş attılar dua ettin.
Vahşi’yi de affeden sen
Gönüllerde taht kuran sen.
Ufuk insan işte sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im.

Bize canan, hem de cansın
Kâinatı okuyansın
Bizi Rabb’e vardıransın
Senden başka yoktur rehber
Talihinizi herkes bekler
Muallimim benim sensin
Muhammed’im, can Ahmed’im

Musa gibi Tur dağında
Karanlıkta kaldığımda
Işık nerede sorduğumda
Güneş oldun üstümüze
Nur dağıttın hepimize
Tek ışığım benim sensin
Muhammed’im can Ahmed’im.

Tatlı, cazip türlü yollar
Her birinde ayn kullar
Nereden gitsin arayanlar.
Şaşkınlıktan seçemedim
Batakları geçemedim
Sağlam köprüm sensin benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Sütle şarap karışınca
Bakışlar hep bulanınca
Teraziler bozulunca
Ölçümler de yanlış kalır
Batıllar da hak sanılır
Mihenk taşım sensin benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Sefil dünya, işte hali
Huzur nerede bunda hani
İnsan kendinin katili
En azılı fırtınada
İşte gemi, işte rota
Son kaptanım sensin benim
Muhammed’ im can Ahmed’im.

Bitti insan, bitti dünya
Söndü ümit, bitti hülya
İnsanlık hep muhtaç sana
Kurtarıcı aradım
Senden başka bulamadım
Bedenimde canım benim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Kızgın çölde açan gülsün
Hakkın dili, bülbülüsün
Ahir zaman sümbülüsün
Sana layık olamadım
Başka gül de koklamadım
Tek gülümsün a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Gül bahçene giremedim
Deste güller deremedim
Erenlere eremedim
Erebilmek ne kelime
Takıldım bak bed nefsime
Himmet buyur a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Mevla emir verdi sana
Yetimi gör, azarlama
Dilenciye kızıp koyma
Sensiz mahzun bir yetimim
İstiyorum dilenciyim
Bizi de gör a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Can Ahmed’im, Ahmed canım
Efendim, sultanım
Feda sana kanım, canım
Kıtmire de bir bakıver
Saadete böyle erer
Tebessümün rahmet senin
Muhammed’im can Ahmed’im.

Can Ahmed’im diye diye
Canlar geldi son kerteye
Can attılar sevgiliye
Dudaklarda Ahmed, Ahmed
Kerem et, el uzat, medet
Sevgilisin a efendim
Muhammed’im can Ahmed’im.

Son ümmetten son Nebi’ye
Dudaklarda hep bir cümle
Bizden kalır şu geriye:
Selam sana Resulullah
Salât sana Habibullah
Son nefeste şahadetim
Muham
Muhammed’im can Ahmed’im.
Mustafa AKÇAY
Sızıntı
 

BATU_BATU

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

Ey Sevgili

Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini
Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi
Arzum ahirette cennete seninle girmeyi
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sensiz dünya zilletle boğuluyor
Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor
Toplumun ahlakı gitgide çöküyor
Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Geceler karanlık, yokluğunda her saniye
Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme
Tutamazsam elini sırat üzerinde
Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Bir bilal olamadım ezanın için
Çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim
Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Seni anar Ya Muhammed Kubbe-i Hadra
Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında
Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sel olur göz yaşlarım, ismini duyunca
Tebessümün de ne hoştur ukbada
Şefaatini eksik eyleme mahşer anında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Alemlere rahmetsin nurun ile
Kalplere düstursun ahlakın ile
Salat-u selamlar sanadır Ya muhammed
Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa(S.A.V)

Yasin Onat
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

BATU_BATU yazdı:
Ey Sevgili

Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini
Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi
Arzum ahirette cennete seninle girmeyi
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sensiz dünya zilletle boğuluyor
Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor
Toplumun ahlakı gitgide çöküyor
Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Geceler karanlık, yokluğunda her saniye
Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme
Tutamazsam elini sırat üzerinde
Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Bir bilal olamadım ezanın için
Çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim
Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Seni anar Ya Muhammed Kubbe-i Hadra
Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında
Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Sel olur göz yaşlarım, ismini duyunca
Tebessümün de ne hoştur ukbada
Şefaatini eksik eyleme mahşer anında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa

Alemlere rahmetsin nurun ile
Kalplere düstursun ahlakın ile
Salat-u selamlar sanadır Ya muhammed
Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed Mustafa(S.A.V)

Yasin Onat[/quote




Allah razı olsun... kardeş...

Yetiş YA RESUL yürek yanıyor, Yüreğimde öyle bir SEVGİ varki anlatmak mümkün mü? Ya Resulallah, bağlanmışım SANA gönülden koparmak mümkün mü??

ALLAH'a EMANET OLUN.
 

BATU_BATU

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

ALLAH ALLAH HAK BİR ALLAH

Allah Allah hak bir Allah lâ ilâhe illallah,
En son peygamber Muhammed,Muhammed resul Allah.
Her şeyi yaratan sensin her şeye can veren sen,
Taptığım tek Allahımsın nîmetlerimi veren.

Allah Allah hak bir Allah lâ ilâhe illallah,
En son peygamber Muhammed,Muhammed resul Allah.
Kâbeye yüzümü döndüm alnım secdeye verdim,
Gönlümden coşan sellerle Allahım sana geldim.
 

takan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
1,377
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

ALLAH RAZI OLSUN..
 

BATU_BATU

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
Her güzellik sensin YA RESUL
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)



Kokun geliyor her yerden
Adı güzel kendi güzel,
Güzel olan her şey SEN,
Sen.. sensin YA RESUL
Sevgi sensin.
Aşk sensin
Gülistan sen, gül sensin.
Sen tevazu,
Sen merhamet,
Sen rahmetsin YA RESÜL
Cana can gelir sen gelince
Canlar şenlenir,
MUHAMMED denince
Sen evvelsin
Sen Ahirsin
Sen MUHAMMEDSİN YA RESÜL
Şu alemin maksadı sen.
Seçilmiş kişilerden seçilen sen.
Canlar üstü can olan sen.
Sen AHMED-İ MAHMUDUMSUN


Zeliha Ural




KUSURA BAKMA KARDEŞİM.PEYGAMBERİMİN ADINA ÇOK GÜZEL ŞİİRLER VAR.DAYANAMIYORUM HERKES OKUSUN İSTİYORUM.
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

BATU_BATU yazdı:
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
Her güzellik sensin YA RESUL
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)



Kokun geliyor her yerden
Adı güzel kendi güzel,
Güzel olan her şey SEN,
Sen.. sensin YA RESUL
Sevgi sensin.
Aşk sensin
Gülistan sen, gül sensin.
Sen tevazu,
Sen merhamet,


Ya Rab
Sızıntı
Ey Rab, varlığın evvelden evvel,
Nezdinde bu mânânın adı "ezel"…

Yok nihayetin, olmaz Sana hitam,
Halk eden Sen'sin, Sen'inledir devam..

Tekmil varlık, nezdindeki bir nûrdan,
"Ol" dedin, oldu bir ışık billûrdan.

Her şey o baş döndüren âhengiyle,
Göz kamaştıran nûru ve rengiyle;

Dellâldır varlığına şüphemiz yok,
Her yanda akan nûrlar oluk oluk.

Sen'dendir her çehrede parlayan nûr,
Sen'dendir rûhlarda duyulan huzûr.

Yeryüzü Sen'in ihsanlarınla var,
Tek bir lem'asıdır Cemâlin bahar.

Bir cilvesi de onun sımsıcak yaz,
Haykırır varlığını avaz avaz.

Söyler Sen'i nûruyla ay ve güneş,
Sözleri melek şehâdetine eş...

Dalga dalga denizler "Hû" der coşar,
Irmaklar durmadan hep Sana koşar.

Ormanlar uğuldar durur derinden,
Mûsıkîler yükselir her birinden.

Nağmelerle inler bahçeler, bağlar,
El kaldırır Sana tepeler, dağlar..

İsmini yâd eder burçlar, felekler,
Yâd ettiği gibi gökte melekler…

Rikkatle uçan kuşlar Sen'i anar,
Bir hür mavilikte sonsuza kadar.

* *
Bilen bilir; onların önü açık,
Bilmeyene de lütfeyle azıcık..!
Pervâne gibi ışığa koşanlar,
Her an bir korla yanıp tutuşanlar;

Başları dönmüştür Sen'in şevkinden,
Mahmûr gezinirler Sen'in zevkinden.

Sen'den gayrı her şey onlara ağyâr,
Sen'sin bu kudsîlere biricik yâr.

Duymuşsa Sen'i bir rûh candan geçer,
Nâm u şandan, inci mercandan geçer.
* *
Sen'sin her şeyi var eyleyen kudret,
Sun, hep sunduğun gibi bir inâyet!

Aç ardına kadar kapını bize,
Göster teveccühünü hepimize.

Kalmasın nûruna ermedik gönül,
Kalmadı pek çoğumuzda tahammül..

Bizler Sen'in elinde birer 'ney'iz,
Her zaman Sen'i söyleyen nağmeyiz.

Sal gönüllerimize bir inşirah,
Gelsin artık va'deylediğin sabah.

Yıllar var ki, gönüllerimiz kebap,
Rûhlarda dayanılmaz bir ızdırap.

Boynumuz tasmalı birer bendeyiz,
Artık Sen'i tam bilecek 'sin'deyiz.

Birer muzdar ve dua demindeyiz;
İki büklüm, Peygamber izindeyiz.

Doğsun ey Rab beklediğimiz felâh,
Ve dinsin artık her türlü âh u vâh!

Gelsin o nûrefşân günlerden haber,
El açıp inlediğimiz bir seher…

Arza ne hâcet, hâlimiz ayândır,
Nûr bekliyoruz bir hayli zamandır…


Sen rahmetsin YA RESÜL
Cana can gelir sen gelince
Canlar şenlenir,
MUHAMMED denince
Sen evvelsin
Sen Ahirsin
Sen MUHAMMEDSİN YA RESÜL
Şu alemin maksadı sen.
Seçilmiş kişilerden seçilen sen.
Canlar üstü can olan sen.
Sen AHMED-İ MAHMUDUMSUN


Zeliha Ural




KUSURA BAKMA KARDEŞİM.PEYGAMBERİMİN ADINA ÇOK GÜZEL ŞİİRLER VAR.DAYANAMIYORUM HERKES OKUSUN İSTİYORUM.
 

BATU_BATU

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
161
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

B)ŞEHÂDET B)


Budur dinin kapısı
Lâ ilâhe illallah
Tamamlanır yapısı
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah

Eşi ortağı yoktur
Yiyip içmeden toktur
Emriyle resul haktır
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah

Her kurgunun yazanı
Oturtturmuş düzeni
Çağrı yapmış ezânı
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah

Eserinden bilirim
Bakar şaşar kalırım
Şartsız teslim olurum
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah
 

baltefsiri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Eyl 2006
Mesajlar
619
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: CAN AHMED'İM

BATU_BATU yazdı:
B)ŞEHÂDET B)


Budur dinin kapısı
Lâ ilâhe illallah
Tamamlanır yapısı
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah

Eşi ortağı yoktur
Yiyip içmeden toktur
Emriyle resul haktır
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah


Hz. Peygamber'e (sas) Sesleniş
Fatma ERGENE

Bir seher vakti uyandım. Yine gama, yine kedere dalmış her yer Efendim.
Yine efkâr, yine âh u zâr almış cihanı. Bir velvele ki, sorma Efendim.
Yine hasret, yine gurbet almış her yanı.
Bütün aşklar, sevgi ve muhabbetler, bütün dertler kıyama kalkmış.
Sana hasret, sana müştak, sana tutkun gönüller kıyama kalkmış
Bir seher uyandım Efendim, sana meczûb âşıklar kıyama kalkmış.
Her varlık âh u zâra durmuş, lâleler, sümbüller, güller kıyama kalkmış.
Kıyam etmiş bülbüller, zikre durmuş gönüller.
Bir seher uyandım Efendim, bülbüle kulak verdim;
Geçmiş günleri, sevda ve aşkları yâd ediyordu.
Sana yazılan na'tları, bestelenen şiirleri hikâye ediyordu.
Ötüyordu dertli dertli. Yine hicrân, yine giryân, yine hazân, yine hüsrandı.
Kâh ağlıyor, kâh inliyor, kâh susuyordu yine.
Hiç böyle ötmemişti, böyle şakımamıştı.
Yakmıştı canı, yıkmıştı cananı, velveleye vermişti cihanı.
Hiç böyle sızlanmamıştı, böyle dertlenmemiş, geçmişe böyle yanmamıştı.
Bu sabah ona kulak verdim Efendim.
Bir sevda dilindeydi, bir aşkı anlatıyordu.
Oturduğu dalı, yaprağı, gövdeyi titretiyordu, öyle ötüyordu.
Hasretten yanıyor, gurbetten ağlıyordu. Sanki bütün sevdalıları ağlatıyordu.
Bu seher başkaydı Efendim, bu sefer başka.
Hazır dili çözülmüşken ona sormak istiyordum;
Bunca velvele, bunca serzeniş kime? Onca kıyamet, onca şikâyet niye?
Bir şeyler fısıldadı, bir şeyler söyledi.
Âh Efendim, beni yüreğimden vurdu.
Kalbim böylesine yanmamıştı, göğsüm böyle daralmamıştı.
Ruhumu inletti, beni dîvâne, muzdarip etti.
Böyle aşk dinlemedim, böyle muhabbet, böyle hasret görmedim.
Seherde ağlattı beni, yine gama, kedere saldı...
Meğer bunca dağlanışı, sızlanışı, bunca âhı, bunca efgânı;
Yıkık gönüller, kırık kalbler, kavrulmuş yürekler adına imiş.
Yanık sinelerin, aşka adanmış türkülerin,
Hasretten lâl kesilmiş dillerin sözcüsü imiş meğer.
Bunca kıyamet Efendim, bunca âh u zâr;
Sana adanmış ruhların, türkülerin, aşk ve sevdaların
Yürek yakıcı bir efgânı, bir efkârıymış Efendim.
Nasıl bilmedim, nasıl uyanmadım, kendimden utandım.
Hissizliğimden, insanlığımdan, aşka olan sessizliğimden utandım.
Soğumuş bir demir kesilmiş bedenimden,
Kurumuş, çölleşmiş hadekamdan, Sana tutkun gönüllerden utandım.
Bir seher vakti uyandım Efendim, her yer meşke boyanmış, her şey sermest olmuş.
Bağbân hayran, bülbül mestâne, kızıllık her yeri sarmış, sanki gülzâre dönmüş.
Günler buruk ve yalnız, öksüz ve yetim kalmış, o kutlu doğumu yâda durmuş.
Bir sessizlik var her yerde Efendim, sanki varlık lâl kesilmiş.
Yine hazân, yine hicran, yine giryân cana düştü. Yine efgân bana düştü.
Gül böylesine kızıl olmamıştı, böyle dertli, gönlü böyle mahzûn olmamıştı.
Her zerresini böyle gam, böyle keder, her yanını kırmızı almamıştı.
Mevsim böylesine yaş dökmemişti ardından, akşam böyle kararmamıştı.
Sabahlar ne kadar inlemiş, gül ne kadar gözyaşı içmiş bilsen Efendim,
Göz ne kadar acı dökmüş. Gam ne keder vermiş, ne canlar yakmış,
Ne hüsranlar yaşatmış bilsen.
Yokluğun ne elem salmış geceye, ne hüzün vermiş sehere, ne dert vermiş.
Kırmızılık bir kez daha giyinmiş, bir kez daha kuşanmış ayrılık güllerinde.
Onlar Sen'i temsil ediyor sözde, Sen'i hatırlatıyor.
Aşkını o sembolize ediyor, teninin kokusunu o takdim ediyor sanki.
Gönül bir teselli bulmak istiyor, ayrılık ateşine bir çare.
Bu hicrana, bu efgâna, bu hüsrâna bir merhem istiyor.
Bir seher vakti Efendim, teselli aradım gülden, bülbülden.
Geceden, gündüzden Sen'i sordum.
Aşktan, ızdıraptan, hasretten bezenmiş bir buket yaptım.
Sabahı Sana delalet, şafağı teselli yaptım.
Hasret ve tutkularıma Efendim, sebeb-i meserret yaptım.
Bir ferman yazmak isterdim her yerde okunsun,
Sana olan aşkları, tutkuları dile getirsin.
Bir çerağ yakmak isterdim, gönüllerde Sen'in sevdanı tutuştursun.
Bir türkü söylemek isterdim, Sen'in adını yüceltsin.
Aşkına adanmış bir beste yazmak, güle, bülbüle onu okutmak
Her dertli gönüle onu ezberletmek isterdim.
Ne çare, sonunda anladım ki Efendim,
'Dertli söylegen olur.' derler amma,
Sevdanı anmak, sevdanı yazmak için,
Erbâb-ı dîl olmak gerek, erbâb-ı gönül.





Her kurgunun yazanı
Oturtturmuş düzeni
Çağrı yapmış ezânı
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah

Eserinden bilirim
Bakar şaşar kalırım
Şartsız teslim olurum
Lâ ilâhe illallah
Muhammed resulullah
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt