Çalışmada ve hizmet vermede huzur vardır
VEHBİ YILDIZ
Helâl dairesinde çalışmada ve hizmet vermede izzet, lezzet, ümit ve neş’e vardır. Atâlette ve miskinlikte veya sadece şahsî çıkarlar için çalışmada ise zillet, gam, yeis, sıkıntı ve cehennem elemi vardır. Bunun hikmeti şudur:
Hizmetin mükâfatı cennettir. Tembelliğin cezası da cehennemdir. Cenab-ı Hak yüce dini için çalışan ve hizmet eden kimselere veya ailesinin ve cemiyetinin huzurlu olması için çalışan kimselere daha dünyada iken hizmetleri için de cennetteki lezzeti andıracak manevî bir lezzet dercetmiştir. Ve böylelerine bu lezzeti daha dünyada iken tattırıyor. Ayrıca onları aziz kılıyor. Aziz olan Yüce Allah’a ve O’nun mukaddes kitabına ve şerefli elçisine intisab eden ve bu intisab çemberini genişletmek ve muhtaç gönüllere tevhid hakîkatini ulaştırmak için çırpınan ve gayret gösteren kimseleri Yüce Allah elbette ki aziz kılar. Evet Allah için tevazu gösteren ve gayret sarf eden kimseyi Allah, hiç aziz kılmaz mı? Kaldı ki, “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır.” hükmü herkesçe bilinen bir hakikattir.
İşte bunun içindir ki, insan çalışması hizmeti oranında ve verim verdikçe lezzet alır, huzurlu olur ve cennet saadetine benzer bir saadetle ömrünü geçirir. Ve yine bunun içindir ki hizmet vermeyen ve çalışmayanlar her şeyden huzursuzdurlar ve herkesle geçimsizdirler. Böyleleri dünyayı elde etseler yine doymazlar. Çünkü ruhlarında ciddi bir cehennem elemi vardır.
Cenab-ı Hak kâmil derecedeki kerem ve lütfunun eseri olarak çalışmanın ve hizmet etmenin ücret ve mükâfatını bizzat amelin ve hizmetin içine dercetmiştir. Bundan dolayıdır ki bütün varlıklar kendilerine ait vazifelerini son derece şevk ve iştiyakla yapar ve çalışmada sonuna kadar sebat ederler.
--------------------------------------------------------------------------------
Tembel insan devamlı şikâyetçidir
“Tembel olan ve devamlı rahatını düşünen kimse ömründen sürekli şikayetçidir. Çok çalışan ve durmadan koşan kimse ise haline ve hayâtına karşı daima şükür içerisindedir” hükmü bitkilerden hayvanlara ve hayvanlardan insanlık âlemine kadar gayet küllî ve çaplı bir düsturdur. Hem bundan ötürüdür ki “Rahat zahmette, zahmet de rahattadır.” cümlesi darb-ı mesel olmuştur. Bu husus kâinatta cereyan eden ve “sünnetullah” tabir edilen gayet mühim bir düsturdur. Nitekim, şehidin canını feda etmesi bu huzurun delilidir. Zenginlerin servetlerini hak yolda infak etmeleri bunun alâmetidir. Fakirlerin vermek için çalışmaları bunun işaretidir. Mü’minlerin kıta kıta dolaşmaları bundan ötürüdür. Hem ecdadımız bunun için vakıflar kurmuş ve arkalarında pek çok hayırlı eserler bırakıp âhirete öyle gitmişlerdir. Hâsılı, denilebilir ki, hak yolda sebat edip sadâkatle hizmet edenlerin huzurları şu sırlardan kaynaklanmaktadır:
Yüce Allah’ın rahmeti onları kaplıyor. Allah’ın mağfireti onları bağışlıyor, hizmetleri günahlarına keffaret oluyor, melekler onları alkışlıyor ve onlar için istiğfar ediyor, çalışmalarından faydalanan kimseler, onlar için hayır ve kurtuluş duasında bulunuyorlar. Ve nihayet kişi çevresine kendi gözlüğüyle baktığından; hizmet eden bir kimse çevresine o gözle bakar. Çevresinin hep hizmet ettiğini görür ve ümitle ve neş’eyle hayatını geçirir. Aksi takdirde ümitsiz olur ve hayatını zehir eder
VEHBİ YILDIZ
Helâl dairesinde çalışmada ve hizmet vermede izzet, lezzet, ümit ve neş’e vardır. Atâlette ve miskinlikte veya sadece şahsî çıkarlar için çalışmada ise zillet, gam, yeis, sıkıntı ve cehennem elemi vardır. Bunun hikmeti şudur:
Hizmetin mükâfatı cennettir. Tembelliğin cezası da cehennemdir. Cenab-ı Hak yüce dini için çalışan ve hizmet eden kimselere veya ailesinin ve cemiyetinin huzurlu olması için çalışan kimselere daha dünyada iken hizmetleri için de cennetteki lezzeti andıracak manevî bir lezzet dercetmiştir. Ve böylelerine bu lezzeti daha dünyada iken tattırıyor. Ayrıca onları aziz kılıyor. Aziz olan Yüce Allah’a ve O’nun mukaddes kitabına ve şerefli elçisine intisab eden ve bu intisab çemberini genişletmek ve muhtaç gönüllere tevhid hakîkatini ulaştırmak için çırpınan ve gayret gösteren kimseleri Yüce Allah elbette ki aziz kılar. Evet Allah için tevazu gösteren ve gayret sarf eden kimseyi Allah, hiç aziz kılmaz mı? Kaldı ki, “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır.” hükmü herkesçe bilinen bir hakikattir.
İşte bunun içindir ki, insan çalışması hizmeti oranında ve verim verdikçe lezzet alır, huzurlu olur ve cennet saadetine benzer bir saadetle ömrünü geçirir. Ve yine bunun içindir ki hizmet vermeyen ve çalışmayanlar her şeyden huzursuzdurlar ve herkesle geçimsizdirler. Böyleleri dünyayı elde etseler yine doymazlar. Çünkü ruhlarında ciddi bir cehennem elemi vardır.
Cenab-ı Hak kâmil derecedeki kerem ve lütfunun eseri olarak çalışmanın ve hizmet etmenin ücret ve mükâfatını bizzat amelin ve hizmetin içine dercetmiştir. Bundan dolayıdır ki bütün varlıklar kendilerine ait vazifelerini son derece şevk ve iştiyakla yapar ve çalışmada sonuna kadar sebat ederler.
--------------------------------------------------------------------------------
Tembel insan devamlı şikâyetçidir
“Tembel olan ve devamlı rahatını düşünen kimse ömründen sürekli şikayetçidir. Çok çalışan ve durmadan koşan kimse ise haline ve hayâtına karşı daima şükür içerisindedir” hükmü bitkilerden hayvanlara ve hayvanlardan insanlık âlemine kadar gayet küllî ve çaplı bir düsturdur. Hem bundan ötürüdür ki “Rahat zahmette, zahmet de rahattadır.” cümlesi darb-ı mesel olmuştur. Bu husus kâinatta cereyan eden ve “sünnetullah” tabir edilen gayet mühim bir düsturdur. Nitekim, şehidin canını feda etmesi bu huzurun delilidir. Zenginlerin servetlerini hak yolda infak etmeleri bunun alâmetidir. Fakirlerin vermek için çalışmaları bunun işaretidir. Mü’minlerin kıta kıta dolaşmaları bundan ötürüdür. Hem ecdadımız bunun için vakıflar kurmuş ve arkalarında pek çok hayırlı eserler bırakıp âhirete öyle gitmişlerdir. Hâsılı, denilebilir ki, hak yolda sebat edip sadâkatle hizmet edenlerin huzurları şu sırlardan kaynaklanmaktadır:
Yüce Allah’ın rahmeti onları kaplıyor. Allah’ın mağfireti onları bağışlıyor, hizmetleri günahlarına keffaret oluyor, melekler onları alkışlıyor ve onlar için istiğfar ediyor, çalışmalarından faydalanan kimseler, onlar için hayır ve kurtuluş duasında bulunuyorlar. Ve nihayet kişi çevresine kendi gözlüğüyle baktığından; hizmet eden bir kimse çevresine o gözle bakar. Çevresinin hep hizmet ettiğini görür ve ümitle ve neş’eyle hayatını geçirir. Aksi takdirde ümitsiz olur ve hayatını zehir eder