Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BÜYÜK VATAN DOSTU Vahdettin Han........ (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Büyük Vatan Dostu Vahdettin Han! O, Türk hükümdarları arasında en küçük görünmeye mahkûm, en büyüklerden biriydi.
28/01/2009
1238.jpg
Büyük Doğu Mimarı Necip Fazıl Kısakürek'in ''Vatan Haini Değil Büyük Vatan Dostu Vahidüddin'' olarak tanımladığı ve Sultan Vahdettin'i anlattığı kitabı okuyanlar bilirler gerçeği ve yahudi eli ile yalan olarak yazılan bize ait olan tarihi....

 

kalemgenç

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
499
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
s.a. çok doğru kardeşim ne yazıkki o büyük insanı evlatlarımıza vatan haini diye empozeediyorlar. ama gerçekler hiçbir zaman gizli kalmayacak ve o büyük insan da hakettiği hürmeti görecektir.... selam ve dua ile.....
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
s.a. çok doğru kardeşim ne yazıkki o büyük insanı evlatlarımıza vatan haini diye empozeediyorlar. ama gerçekler hiçbir zaman gizli kalmayacak ve o büyük insan da hakettiği hürmeti görecektir.... selam ve dua ile.....

OSMANLI İSLAM DEVLETİYDİ..VE PATİŞAHLARIMIZ CÜMLETEN İSLAM DOSTUYDU..Katkınız için teşekkürler GÖNÜLDAŞ..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Aman Efendim Aman...!

aman efendim aman
galiba ahir zaman
manzarası yurdumun
tufan gününden yaman
göz görmez aydınlıkta
asümandedek duman
yer dumanmış ne çıkar
duman dolu asüman
türk evi delik deşik
yıkık dökük hanüman
duraksız itiş kakış

*******************
süresiz karman- çorman
anne çocuk doğurur
köpek soyundan azman
beyinler zıpzıp kadar
mideler koskocaman
aziz fikir buğdayı
katıra mahsus saman
boş laf, hep dalga dalga
uçsuz bucaksız umman
hayvanlık orkestrası
eşek birinci keman
orman keleş, nebat kel
nebat adamlar orman
midelerde ihracat
günde beş milyon batman
milli servet matbaa
bilmem kaç milyar harman
yangın evinde satranç
plan, reform ve uzman
tam birbuçuk asırdır
maymunlardan eleman
bizdeki hale nispet
maymun taklitten pişman
hangi yol türke uygun,
hangi parti tercüman?
çıkamaz meydanlara
camide mahpus iman
silah küfrün belinde
küfrün elinde ferman
cehle sorarsan, ilim
zehre sorarsan, derman
rahmet meçhul kelime
bilinmez isim Rahman
kutsal kitaptır fuhuş
ahlak, okunmaz roman
tarih kontra gerçeğe
hürriyet hakka düşman
millete kastedenin
ismi milli kahraman
yere batsın bu dünya
bu dünyadan hayr uman!
genç adam at yorganı
sana haram uyuman
Aman, efendim aman!
Efendim, aman.. aman..!


NECIP FAZIL KISAKUREK
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Bizim Şarkımız (NFK)

[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]ŞARKIMIZ[/FONT]

[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Kırılır da bir gün bütün dişliler,

Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.

Gökten bir el yaşlı gözleri siler,

Şenlenir evimiz, barkımız bizim.


Yokuşlar kaybolur, çıkarız düze,

Kavuşuruz sonu gelmez gündüze,

Sapan taşlarının yanında füze,

Başka âlemlerle farkımız bizim.


Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman;

Görürler, nasılmış, neymiş kahraman!

Yer ve gök su vermem dediği zaman,

Her tarlayı sular arkımız bizim.



Gideriz, nur yolu izde gideriz,

Taş bağırda, sular dizde, gideriz,

Bir gün akşam olur, biz de gideriz,

Kalır dudaklarda şarkımız bizim...
[/FONT]


NECİP FAZIL KISAKÜREK/ Çile
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Tabutuna fareler saldırdığı heralde yazıyı yazan şahsın yorumu ve eksikliği veya bastırılmış duyguları diyelim. Hatıratta göremedik tabuta fareler saldırdığını. Ayrıca hatıratta geçen her kelime noktasına kadar bizler için utanç verici bir şeydir. Düşünün bir Osmanlı Padişahı ve aynı zamanda İslam Halifesi ve haciz vs vs. Osmanlıya düşmanlıklık edenlerin yüzlerine karalar çalınsın. BÜYÜK VATAN DOSTUDUR VAHİDÜDDÜN HAN. Onu vatan haini gibi göstermek isteyen soysuzlar asıl kendi hainliklerine baksın. Hazineyi boşalttı diyen sahtekarlar, giderken yanında ne götürmüş. M.Kemal'i Anadoluya göndeririken donanmanın en iyi gemisi Bandırma Vapurunu vermedi mi. Ama siz bize ne öğrettiniz ilk okulda delik bir vapur ve Samsuna kadar o delikten dolan suların kovalarla boşaltıldığını. Yalancı sahtekarlar sizi. Bu konu ile alakalı acizane tavsiye edeceğimiz eser Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in "Vatan Haini değil, Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddün" isimli eseridir. Kitabın yayımı yasaktır o yüzden basılamıyor fakat internette dolaşıyor...
alıntı...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sevr'i Asla İmzalamadı



TC'nin resmi tarihi yalan mı söylüyor? Sultan Vahdettin Osmanlı'yı parçalamak için yapılan Sevr anlaşmasını imzaladı mı ?


Yazarımız Ahmet Anapalı Türkiye Cumhuriyeti resmi tarihini yalanlayarak Sultan Vahdettin'in hem İngilizleri idare eden, hem de aynı zamanda bir Anadolu mücadelesinin başlatılmasını temine çalışan muhteşem bir politika izlediğini yazdı.



Peki Sultan Vahdettin Sevr'i imzaladı mı ? Mustafa Kemal'in Nutuk'ta söylediği ne ?
İşte O yazı

Ne tuhaf değil mi?

Tarihin cilvesine bakın. Memleketi düşman işgaline açık bir hale getiren ve parça parça işgal ettiren Mondros Mütarekenamesi’nin, altına imza atan kadro, Başbakanlığa kadar yükseliyor, büyük devlet adamı vasfını kazanıyor, fakat Sultan Vahideddin Han, imzalamadığı ama vakit kazanmak için sümen altına attığı ve “onu elime aldığımda acı bir ürperti hissettim. Asla imzalamadım imzalayamazdım da. Kafama silah dayasalardı istifa edecektim ama imzalamayacaktım” dediği ve üzerinde de imzası bulunmadığı ve hiçbir zaman yürürlüğe girmeyen, ve tarihe “kadük antlaşma ya da proje” diye geçen “Sevr” den dolayı vatan haini oluyor. Kader işte…

Mütarekeye katılan heyet dört gün sonra İstanbul’a geri döndü. 10 Kasım 1918 Cuma günü, Cuma selamlığından sonra padişaha olan saygılarını arz ve gelişmeler hakkında bilgi vermek için Yıldız Sarayı’na gitti. Fakat padişah Vahideddin Han, yorgun olduğunu ve istirahat için odasına çekildiğini bildirerek heyet üyeleriyle görüşmeyecektir.(118) Huzura kabul olunmak için bekleyen heyet reisi Rauf Bey, Başkâtibe bir müjde verir gibi şu bilgiyi verecektir;

“…Almanlar Goben (Yavuz) zırhlısını bize bıraktılar!” (119)

Evet, Türk Murahhas ekibinin, Mondros’tan döndüğünde elindeki tek zafer budur! Goben’in bize bırakılması…

Fakat, Rauf Bey ve ekibinin zafer kazanmış muzaffer bir komutan edasıyla İstanbul’a döndüklerinden tam onüç gün sonra, Mondros’un 7. maddesine dayanarak 13 Kasım 1918 günü, 22’si İngiliz, 12’si Fransız, 17’si İtalyanlara ve 4’ü de Yunanlılara ait olmak üzere 55 parçadan oluşan İtilaf donanması İstanbul Boğazına demir attı. Fakat 15 Kasım günü bu rakam 167’ye yükseldi.(120)

Burada da kişinin kendi hakkını savunması esastır ilkesine uyarak Sultan’ın bu konuda yazdıklarını şahsî müdafaa olarak kabul edelim ve isterseniz şimdi de bu konuda Sultan Mehmed Vahieddin Han, kendisini nasıl ifade etmiş bir bakalım;

İşte, tarihin verdiği bu katî hükmü ispatlayan sağlam deliller;

1- Sevr’den her bahsedildiğinde “Musibetler Mecmuası” “Mecelle-i Mesaib” diyen ve Antlaşmayı tasdik etmektense tahtımdan feragat etmekte kararlıydım, ifadesini kullanan Padişah Vahideddin Han, Avni Paşa’ya dikte ettirdiği hatıralarında kendini şöyle ifade etmektedir;
“… O Sevr ki ilk defa elime aldığımda keskin bir acı ve korkulu bir ürperti hissettim… Sevr bana göre ne bir antlaşma ne de bir paktı. Kötülüğün baştan aşağıya ta kendisiydi.”

Bu belge elime geldiğinde, mecburi ve geçici bir imza taktiğiyle biraz zaman kazanmaya çalıştım. Eğer işler kötü gider ve bu oyalamayı başaramazsam antlaşmayı imzalamaktansa tahtan feragata kararlıydım. (245)

2- Yurdu terk ettikten sonra Mekke’de yayınladığı bildiride de hemen hemen aynı şeyleri söylemiştir;
“… Ben Sevr Antlaşmasını kesinlik kazanmış bir şekilde tasdik etmedim. Meselenin kesinlik kazanmasının Meclis-i Mebusan’ın kabulünden sonra beklediğini ve hak ve adaletle bağdaşmayacak şekilde gayr-ı tabii olan böyle bir antlaşmanın devam edip uygulanamayacağını bildiğimden hakkımızın anlaşılmasına uygun bir zamanın gelmesine kadar vakit kazanmaya devam ederek antlaşmanın hükümet tarafından kabulüne taraftar göründüm.(246)
3- Hükümdarın damadı İsmail Hakkı Okday Bey’e göre ise Sultan Vahideddin, anlaşmanın geçici bir süre ile dahi imzalanmasına karşıdır. “…Sultan Vahideddin Han, ekim ayında müttefiklerin onca baskısına ve Damat Ferit Paşa’nın kanunî mecburiyet olduğunu hatırlatmasına rağmen Sevr Antlaşmasını geçici olarak dahi imzalamayı reddetmişti.
Sevr Antlaşması’nı daha sonra imzalamayı reddederek Sultan çok açık bir biçimde bu barışın şartlarını kabul etmediğini yeterince göstermişti” .(247)
O halde İstanbul Hükümeti Sevr’i niçin imzaladı?
İstanbul’un elden gitmesi korkusundan ve basiretsizliğinden!... Sadaret, yani Başbakanlık koltuğunda Türk Tarihinin belki de en cahil, en alık ve en korkak isimlerinden birinin, Damat Ferid Paşa’nın oturuyor olması bu antlaşmanın hükümetçe kabulünün en etkili sebebi dir.

Sevr’in resmi adı Barış Antlaşması idi. Müttefik ve ortak devletlerle Türkiye arasında imzalanmıştı. Müttefik Devletler; İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’dır. Ortak devletler ise; Belçika, Polonya, Romanya, Hicaz, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti,Çekoslovakya, Portekiz, Yunanistan ve Ermenistan idi. Antlaşma metninde Osmanlı için Türkiye diye bahsediliyordu. Bizde yaygın olarak bilinenin aksine Sevr’in altında o zamanın Sadrazamı olan Damat Ferid Paşa’nın imza sı yoktu.
Antlaşmaya Türkiye adına Bern’deki olağanüstü temsilci ve tam yetkili ortaelçi Reşad Halis Bey ile her ikisi de Ayan Meclisi üyesi yani senatör olan Rıza Tevfik Bey (Bölükbaşı) ve Hadi Paşa imza koymuşlardı. (249)
Sevr, her ne kadar uluslararası platformda antlaşma olarak adlandırılmışsa da o bir antlaşma değil, imzalanmadığı için “proje” olarak kalmış bir plandır.(250) Nitekim Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta;
“…Efendiler! Mondros’tan sonra Türkiye’ye galip devletler tarafından dört defa sulh şartları teklif edilmiştir. Bunlardan biri Sevr Sulh Projesidir. Bu proje, hiçbir müzakerenin mahsulü olmayıp İtilaf devletleri tarafından Yunan Başbakanı Mösyö Venizelos’un da iştirakiyle tanzim ve Vahideddin Hükümeti tarafından 10 Ağustos 1920 de imza edilmiştir.
Bu proje, TBMM’ce bir münakâşa konusu bile addedil-memiştir.” demektedir (251)
Dikkat edilirse M.Kemal Paşa, bu metni daima proje diye isimlendirmekte ve projenin imzalanışını Vahidedin’in Hükümeti tarafından diyerek Vahideddin Han’a değil, hükümete izafe etmektedir.(252) Hatta İsmet İnönü bile kendi hatıralarında Sevr’den bir anlaşma olarak değil, bir proje olarak bahsetmektedir.(253)

Sultan kendi ifadesi ile “her kötülüğün kendisi” olan bu Sevr paçavra projesini, Damat Ferid Paşa’nın zorlamasına rağmen sultan tarafından imza edilmemiş bulunduğu devrin İç İşleri Bakanı Ahmet Reşit Rey, tarafından hatırlarında açıkça ifade edilmektedir;
“Zat-ı Şahane’nin bu metni Sadrazam Ferid Paşa’nın, telkin ve zorlamasına rağmen, tasdikinden kesin bir şekilde kaçındığı şüpheden uzaktır.”(254)
Sultan’a hain damgası vurulmasına sebep olarak gösterilen Sevr Projesi’nin Sultan tarafından onaylanmadığı Avrupa tarafından bilinen bir gerçekti. Nitekim o günlerde Almanya’da çıkan; “Deutsche Tageszeitung Gazetesi”nin de satırlarında yer bulmuştur.....

__________________________________________________________

(118) Turgut Özakman, Vahdettin,a.g.e.,Sf; 203,
(*) İbnül Emin Mahmut Kemal İnal, a.g.e., Sf; 1989
(*) Ali Fuat Türkgeldi, a.g.e., Sf; 172
(119) Ali Fuat Türkgeldi, a.g.e., Sf, 15
(245) Şerif Paşa’nın Sultan Vahideddin’den Tuttuğu Şahsi Notlar, (1924-1925) den naklen Murat Bardakçı, a.g.e., Sf; 165-168
(246) Sultan Vahideddin Han’ın Mekke Beyannamesi (1923)
(247) Sultan Vahideddin’in Damadı İ.Hakkı Bey’in Notlarından Naklen Murat Bardakçı, a.g.e., Sf; 168.
(249) Hürriyet Gazetesi 31 Ağustos 2003 tarihli sayısında M. Bardakçı
(250) Charles Crozat, Devletler Umumi Hukuku, Sf; 399, İst, 1950

(251) Atatürk, Nutuk, Sf; 453-454.

(252) Kadir Mısıroğlu, a.g.e., Sf; 243.

(253) İsmet İnönü’nün Hatıraları, ulus Gazetesi, 24 Temmuz 1968

Tarihli Nüshası.

(254) Ahmet Reşit Rey, Gördüklerim Yaptıklarım, Sf; 299, İst. 1945.


haber vakti


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt