Şimdi bir düşünelim:
Randevumuz vardı, sekreter de haber veriyor:
Allahu Ekber! Allahu Ekber! (Allah her şeyden daha büyük, Allah her şeyden daha önemli! )Hatırladık, Rabbimizin huzuruna varacağız. Vakit; buluşma saati gelmiş. Hemen hazırlanacağız. Ama nasıl?
Tabii önce psikolojik açıdan kendimizi bir yoklayacağız. Zihinsel olarak buna hazır mıyız, değil miyiz. Sonra kılık kıyafet, temizlik açısından da bizi huzuruna bekleyenin istediği durumda mıyız?
Pıratik hayatımızda, genellikle, buluşacağımız kimsenin, kimlik ve niteliğine göre iç ve dış görünüşümüzü hazırlarız. Buluşacağımız sıradan birisiyse pek önem vermeyiz. Ama önemli birisi ise, o zaman özene bezene hazırlık yaparız.
İşsiz birinin, iş verecek olana, dertli birinin derdine derman olacak olana, suçlu birinin affedecek olana, borçlu birinin kredi sağlayacak olana karşı yaptığı hazırlıkları bir düşünün. Sonra da biz kiminle buluşacağız, kimin huzuruna çıkacağız bunu düşünelim:
O, ki, bizi yaratan, bizi yaşatan, içimiz dahil her şeyimizi gören, bilen ve işiten; Her şeyin sahibi, her isteyene istediğini veren, cennet ve cehennemin sahibi, suçluları affeden, bize yardım edecek olan, bağışı sınırsız, bizi acıyan, bizi terbiye eden, gerekirse kahreden ve istemesek de huzuruna götürüp hesap soracak ....... olan ALLAH.
İşin aslında Yüce Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakın. Her an her zaman bizimle beraber. Aramızda kimse yok. Ama lütuf buyurmuşlar, bizim kendisine belirli vakitlerde niyazda bulunmamızı istemişler. Diğer zamanlar günlük meşgalelerinizle ilgilenin, buyurmuşlar. Öyleyse bu randevu çok önemli. Yüz yüze geleceğiz (mecazen). Karşımızda, Rabbimizin, bizi, tüm sıfatlarıyla tecelli ederek kuşatmışlığını hissedeceğiz. Aklımızı, fikrimizi işte buna odaklayacağız. O'nun azameti karşısında, aczimizle dikileceğiz.
Daha önce elimiz ile, ayaklarımız ile, yüzümüz ile ve aklımız ile yaptığımız kötülükleri, kirleri abdest alarak sembolik olarak yıkamış idik. Şimdi de sembolik değil gerçekten yıkayacağız. Niyazda bulunacağız. Yaptıklarımızı üstümüzden almasını ve bir daha bize kötülük yaptırtmamasını bizi doğru yoldan ayırmamasını ve daha birçok şeyler isteyeceğiz.
O zaman şeklen nasıl hazır olacağız? Ruhen nasıl hazır olacağız?
Zihin Temizliği:
Namaza başlamadan; Yüce Huzur'a durmadan, niyazda bulunmadan evvel bazı hazırlıklar yapmalıyız.
Birincisi:Aklımızın başında olması.
İkincisi:Beden temizliği; Cünüp olmamak, abdest almak, elbise ve çevrenin temizliği.
En önemli hazırlık ise, aklı başında olmak, bilinçli olmak. Zihnin temiz, aklın başta ve sağlıklı olması gerekiyor. Aksi halde yaptığımız amel yerini bulmuyor. Şimdi şu âyeti celileye dikkat edelim.Nisa suresi âyet 43:
"Ey İnananlar! Sarhoşken/aklınız karışıkken/zihniniz bulanıkken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de yolculuk yapanlar dışında- gusledinceye kadar, namaza yaklaşmayınız. Ve eğer hasta iseniz veya yolcuysanız, ya da biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlarla birbirinize dokunmuşsanız ve bu durumlarda su bulamamışsanız, o zaman, temiz bir toprakla teyemmüm ediniz: ellerinizi, yüzleriniz ve kollarınıza sürün. Kuşkusuz, allah, aklayandır, bağışlayandır.
Âyette geçen "Sükârâ" ifadesi, sadece alkol türü nesnelerle sarhoşluğu kapsamaz. "Sukr" terimi, geniş anlamıyla insanın zihinsel melekelerini tam olarak kullanmaktan alıkoyan herhangi bir zihinsel uyuşukluk durumunu ifade eder. Yani bu, aynı zamanda uyuşturucu kullanma veya sersemleme yahut şehvet yoluyla aklın geçici olarak dumanlanması ve mecazi olarak "uyku sersemliği" şeklinde tanımlanan durumlar için de geçerlidir. Açıkça normal muhakemenin şaştığı veya ortadan kalktığı her türlü durum demektir.
Sarhoşluğun (zihin bulanıklığının) nedeni sadece içki değildir. Bir çok nedenle insanın aklı başından gider, kontrolu kaybeder. Kur'ân'ı Kerim'de bunun örnekleri verilmiştir. Mesela: Kaf suresi âyet 19:
" Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir." Âyette bahsedilen sarhoşluğun nedeni ölüm korkusudur, içki değildir.
Hıcr suresi âyet 14, 15:
"Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı,Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarpıtılmış bir toplumuz."
Ayette bahsedilen gözlerinin sarhoşluğunun nedeni sihir, göz boyamadır, içki sarhoşluğu değildir..
Hıcr suresi âyet 72:
"Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı."
Bu ayette konu edilen sarhoşluğun nedeni içki, uyuşturucu değil şehvettir. (Konu Lut kavminin sapıklığıdır. İsteyen pasajın bütününü Kur'ân'dan okusun.)
Hacc suresi âyet 1, 2:
"Ey insanlar! Rabbinizden korkun. Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir.Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın taşıdığını düşürür. Sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, Ama Allah'ın azabı çok şiddetlidir."
Buradaki sarhoşluğun nedeni de kıyamet depreminin meydana getirdiği korkudur.
Bu durumda:Sarhoş iken, (İçki, uyuşturucu nedeniyle), Uyku sersemi iken,
Şehvetli iken, Aşırı derecede sitresli iken,Ağrılı ve acılı iken namaz kılınmamalıdır.
İbadet huzur ile olur. Kişinin ne dediğini bilmesi için sarhoş iken namaza yaklaşması yasaklanmıştır. İnsanın ağzından çıkanı gönlünde duyması, ne dediğini, Allah'tan ne istediğini bilmesi çok önemlidir. Burada, Ebu Davud ve Tirmizî'de yer alan bir hadisi nakledelim:
" Rasülüllah SAV. şöyle buyurdu: Biriniz namaz kılarken esnerse uykusu geçinceye kadar uyusun, zira biriniz esneye esneye namaz kılarsa bilmez, belki istiğfar ederken kendi kendine söver." (Ebu Davud, Eşribe 1; Tirmizi, Tefsir: Bab. 5, suretünnisa)
Burada ana tema; okuduğunun, istediğinin anlamını bilmek konusunun önemi ortaya çıkıyor.İbadette önemli olan, huzur ve tefekkürdür. Huzursuz, tefekkürsüz binlerce rekat namaz kılmaktansa huzurve tefekkür ile birkaç rekat kılmak daha iyidir.İslam dini her zaman bilinçli olmayı emreder ve bilinci, ibadetin vazgeçilmez unsuru kabul eder. Onun için namaz da tam bir bilinçli halde iken eda edilmelidir. Namaz Allah'ı anmaktır. Bilinçsiz kılınan namazda "Allah'ı anma" olması mümkün değildir. Aksi uygulamalar Allah'ın istediği namaz değildir.Hiçbir faydası olmaz.
(Yazan:Hakkı Yılmaz)
Randevumuz vardı, sekreter de haber veriyor:
Allahu Ekber! Allahu Ekber! (Allah her şeyden daha büyük, Allah her şeyden daha önemli! )Hatırladık, Rabbimizin huzuruna varacağız. Vakit; buluşma saati gelmiş. Hemen hazırlanacağız. Ama nasıl?
Tabii önce psikolojik açıdan kendimizi bir yoklayacağız. Zihinsel olarak buna hazır mıyız, değil miyiz. Sonra kılık kıyafet, temizlik açısından da bizi huzuruna bekleyenin istediği durumda mıyız?
Pıratik hayatımızda, genellikle, buluşacağımız kimsenin, kimlik ve niteliğine göre iç ve dış görünüşümüzü hazırlarız. Buluşacağımız sıradan birisiyse pek önem vermeyiz. Ama önemli birisi ise, o zaman özene bezene hazırlık yaparız.
İşsiz birinin, iş verecek olana, dertli birinin derdine derman olacak olana, suçlu birinin affedecek olana, borçlu birinin kredi sağlayacak olana karşı yaptığı hazırlıkları bir düşünün. Sonra da biz kiminle buluşacağız, kimin huzuruna çıkacağız bunu düşünelim:
O, ki, bizi yaratan, bizi yaşatan, içimiz dahil her şeyimizi gören, bilen ve işiten; Her şeyin sahibi, her isteyene istediğini veren, cennet ve cehennemin sahibi, suçluları affeden, bize yardım edecek olan, bağışı sınırsız, bizi acıyan, bizi terbiye eden, gerekirse kahreden ve istemesek de huzuruna götürüp hesap soracak ....... olan ALLAH.
İşin aslında Yüce Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakın. Her an her zaman bizimle beraber. Aramızda kimse yok. Ama lütuf buyurmuşlar, bizim kendisine belirli vakitlerde niyazda bulunmamızı istemişler. Diğer zamanlar günlük meşgalelerinizle ilgilenin, buyurmuşlar. Öyleyse bu randevu çok önemli. Yüz yüze geleceğiz (mecazen). Karşımızda, Rabbimizin, bizi, tüm sıfatlarıyla tecelli ederek kuşatmışlığını hissedeceğiz. Aklımızı, fikrimizi işte buna odaklayacağız. O'nun azameti karşısında, aczimizle dikileceğiz.
Daha önce elimiz ile, ayaklarımız ile, yüzümüz ile ve aklımız ile yaptığımız kötülükleri, kirleri abdest alarak sembolik olarak yıkamış idik. Şimdi de sembolik değil gerçekten yıkayacağız. Niyazda bulunacağız. Yaptıklarımızı üstümüzden almasını ve bir daha bize kötülük yaptırtmamasını bizi doğru yoldan ayırmamasını ve daha birçok şeyler isteyeceğiz.
O zaman şeklen nasıl hazır olacağız? Ruhen nasıl hazır olacağız?
Zihin Temizliği:
Namaza başlamadan; Yüce Huzur'a durmadan, niyazda bulunmadan evvel bazı hazırlıklar yapmalıyız.
Birincisi:Aklımızın başında olması.
İkincisi:Beden temizliği; Cünüp olmamak, abdest almak, elbise ve çevrenin temizliği.
En önemli hazırlık ise, aklı başında olmak, bilinçli olmak. Zihnin temiz, aklın başta ve sağlıklı olması gerekiyor. Aksi halde yaptığımız amel yerini bulmuyor. Şimdi şu âyeti celileye dikkat edelim.Nisa suresi âyet 43:
"Ey İnananlar! Sarhoşken/aklınız karışıkken/zihniniz bulanıkken, ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de yolculuk yapanlar dışında- gusledinceye kadar, namaza yaklaşmayınız. Ve eğer hasta iseniz veya yolcuysanız, ya da biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlarla birbirinize dokunmuşsanız ve bu durumlarda su bulamamışsanız, o zaman, temiz bir toprakla teyemmüm ediniz: ellerinizi, yüzleriniz ve kollarınıza sürün. Kuşkusuz, allah, aklayandır, bağışlayandır.
Âyette geçen "Sükârâ" ifadesi, sadece alkol türü nesnelerle sarhoşluğu kapsamaz. "Sukr" terimi, geniş anlamıyla insanın zihinsel melekelerini tam olarak kullanmaktan alıkoyan herhangi bir zihinsel uyuşukluk durumunu ifade eder. Yani bu, aynı zamanda uyuşturucu kullanma veya sersemleme yahut şehvet yoluyla aklın geçici olarak dumanlanması ve mecazi olarak "uyku sersemliği" şeklinde tanımlanan durumlar için de geçerlidir. Açıkça normal muhakemenin şaştığı veya ortadan kalktığı her türlü durum demektir.
Sarhoşluğun (zihin bulanıklığının) nedeni sadece içki değildir. Bir çok nedenle insanın aklı başından gider, kontrolu kaybeder. Kur'ân'ı Kerim'de bunun örnekleri verilmiştir. Mesela: Kaf suresi âyet 19:
" Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldi. İşte bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir." Âyette bahsedilen sarhoşluğun nedeni ölüm korkusudur, içki değildir.
Hıcr suresi âyet 14, 15:
"Üzerlerine gökten bir kapı açsak da oradan yükseliyor olsalardı,Kesinlikle şöyle diyeceklerdi: "Bizim gözlerimiz döndürüldü, bakışlarımız sarhoş edildi. Belki de biz büyüye çarpıtılmış bir toplumuz."
Ayette bahsedilen gözlerinin sarhoşluğunun nedeni sihir, göz boyamadır, içki sarhoşluğu değildir..
Hıcr suresi âyet 72:
"Senin ömrüne yemin olsun ki onlar, kendi sarhoşlukları içinde bocalıyorlardı."
Bu ayette konu edilen sarhoşluğun nedeni içki, uyuşturucu değil şehvettir. (Konu Lut kavminin sapıklığıdır. İsteyen pasajın bütününü Kur'ân'dan okusun.)
Hacc suresi âyet 1, 2:
"Ey insanlar! Rabbinizden korkun. Çünkü kıyamet saatinin zelzelesi gerçekten çok büyük bir şeydir.Onu göreceğiniz gün her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer ve her gebe kadın taşıdığını düşürür. Sen o gün insanları sarhoşlar halinde görürsün; oysaki onlar sarhoş değillerdir, Ama Allah'ın azabı çok şiddetlidir."
Buradaki sarhoşluğun nedeni de kıyamet depreminin meydana getirdiği korkudur.
Bu durumda:Sarhoş iken, (İçki, uyuşturucu nedeniyle), Uyku sersemi iken,
Şehvetli iken, Aşırı derecede sitresli iken,Ağrılı ve acılı iken namaz kılınmamalıdır.
İbadet huzur ile olur. Kişinin ne dediğini bilmesi için sarhoş iken namaza yaklaşması yasaklanmıştır. İnsanın ağzından çıkanı gönlünde duyması, ne dediğini, Allah'tan ne istediğini bilmesi çok önemlidir. Burada, Ebu Davud ve Tirmizî'de yer alan bir hadisi nakledelim:
" Rasülüllah SAV. şöyle buyurdu: Biriniz namaz kılarken esnerse uykusu geçinceye kadar uyusun, zira biriniz esneye esneye namaz kılarsa bilmez, belki istiğfar ederken kendi kendine söver." (Ebu Davud, Eşribe 1; Tirmizi, Tefsir: Bab. 5, suretünnisa)
Burada ana tema; okuduğunun, istediğinin anlamını bilmek konusunun önemi ortaya çıkıyor.İbadette önemli olan, huzur ve tefekkürdür. Huzursuz, tefekkürsüz binlerce rekat namaz kılmaktansa huzurve tefekkür ile birkaç rekat kılmak daha iyidir.İslam dini her zaman bilinçli olmayı emreder ve bilinci, ibadetin vazgeçilmez unsuru kabul eder. Onun için namaz da tam bir bilinçli halde iken eda edilmelidir. Namaz Allah'ı anmaktır. Bilinçsiz kılınan namazda "Allah'ı anma" olması mümkün değildir. Aksi uygulamalar Allah'ın istediği namaz değildir.Hiçbir faydası olmaz.
(Yazan:Hakkı Yılmaz)