Selamun Aleykum Eksik Noktalar Var Tamamlamamda Sakınca yoktur inşallah
Zina etmek, bir
kadınla nikâhsız veya haksız olarak cinsel temasta bulunmak. Arapça "zenâ" fiilinden mastar.
Zinanın sözlük ve terim anlamı birdir. Bu da; bir erkeğin kadınla bir akde veya haklı bir sebebe
dayanmaksızın önden cinsel temasta bulunmasıdır. Zina eden erkeğe "zânî" kadına ise
"zâniye" denir.
Hanefîler, bir fıkıh terimi olarak zinayı şöyle tarif etmişlerdir: İslâmî
hükümlerle yükümlü bulunan bir erkeğin, kendisine cinsel istek duyulacak yaştaki diri bir
kadına, İslâm ülkesinde nikâh akdine veya cariyelik gibi haklı bir nedene dayanmaksızın önden
cinsel temasda bulunmasıdır.
Zinada had cezasının uygulanması için, erkeğin cinsel
organının en az sünnet yerinin (haşefe) kadının cinsel organına girmiş olması gerekir. Bundan
daha azına meselâ; öpmek, sarılmak veya uyluk arasına sürtünmek vb. hareketler haram
olmakla birlikte had cezasını gerektirmez. Küçük çocuk ve akıl hastası yükümlü olmadığı için
bunların fiili de kendileri bakımından haddi gerektirmez. Diğer yandan Ebû Hanîfe'ye göre
erkek veya kadına arkadan temasta bulunmak (livâta) zina hükmünde değildir. Çünkü bu, zina
olarak nitelendirilmez. Ebû Yusuf, İmam Muhammed, Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikîler aksi
görüştedir. Ölü kadın, hayvan veya ergenlik çağına gelmemiş olan ve kendisine cinsel istek
duyamayan kız çocuğu ile temas da zina hükmünde değildir. Çünkü bu gibi temasları selîm
fıtrat kabul etmez. Ayrıca erkek veya kadının zinaya zorlanmamış olması da şarttır. Çünkü
Raslüllah (s.a.s): "Ümmetimden hata, unutma ve zorlandıkları şeyin hükmü kaldırıldı" (Buhârî,
Hudûd, 22; Talâk, II; Ebû Dâvud, Hudûd, 17; Tirmizî, Hudûd, 1; İbn Mâce, Talâk, 15)
buyurmuştur.
Zinaya zorlanan kadına had cezası gerekmediği konusunda İslâm
bilginlerinin görüş birliği vardır. Zinaya zorlanan erkeğe gelince, Şâfiîlere ve Mâlikîlerde tercih
edilen görüşe göre böyle bir erkeğe ne had ve ne de ta'zîr cezası gerekmez. Delil, yukarıdaki
hadis ve zorlanma özrünün bulunmasıdır. Ebû Hanîfe'nin ilk görüşüne göre zinaya zorlama
Devlet başkanı tarafından olmuşsa had gerekmez. Devlet başkanından başkası zorlamışsa
istihsân'a göre had uygulanır. Çünkü, zorlama ancak sultan tarafından gerçekleşir. Ebû
Hanîfe'nin istikrar bulan görüşü ise, zorlanana had cezasını uygulamamasıdır. Çünkü bazan
erkeğin istek dışı cinsel temasa gücü yetebilir. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre iki
durumda da zorlanana had cezası uygulanmaz. İmam Züfer aksi görüştedir (el-Kâsânî,
Bedâyiu's-Sanâyi', 2. baskı, Beyrut 1394/1974, VII, 34,180; eş-Şirâzi, el-Mühezzeb, Mısır t.y.,
II, 267; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Mûctehid, II, 267; İbn Rüşd, Bidâyetû'l-Müctehid, II, 431; İbn
Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire,1970, VIII,187, 205; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî
ve Edilletüh, 2. baskı, Dimaşk 1405/1985, VI, 27 vd.; Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye
ve İstilâhat-ı Fıkhıyye Kamusu, İstanbul 1968, III,197 vd).
Zina İslâm'da ve önceki
bütün semâvî dinlerde haram ve çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiştir. O büyük
günahlardandır. Irz ve neseplere yönelik bir suç olduğu için cezası da hadlerin en
şiddetlisidir.
Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur:
"Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o,
çok çirkin bir iş ve kötü bir yoldur" (el-İsrâ, 17/32). "Onlar Allah ile birlikte başka ilaha dua
etmezler. Haksız yere, Allah'ın haram kıldığı kimseyi öldürmezler ve zina da etmezler. Kim
bunları yaparsa cezaya çarpar. Ona kıyamet gününde kat kat azap verilir ve o azabın içinde
alçaltılmış şekilde ebedî bırakılırlar" (el Furkân, 25/68).
Bekâr erkek veya bekâr kadının
zina etmesinin cezası yüz değnek, evli ve iffetli erkek veya kadının zina cezası ise taşla
öldürme (recm)dir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Zina eden kadın ve zina eden erkekten her
birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız bunları Allah'ın dinini
uygulama hususunda acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da, onların cezasına
şahid olsun" (en-Nûr, 34/2). Celde, ete geçmemek üzere, yalnız deriyi etkileyecek şekilde
vurmak demektir. Vuruşta yalnız kürk ve palto gibi kalın elbiseler çıkartılır, diğerleri
çıkarılmaz.
Evli, iffetli erkek veya kadına recm cezası ise, sünnetle sabittir. Çünkü
Rasûlüllah (s.a.s) Mâiz'e ve Benî Gâmid'ten bir kadına recm cezasını uygulamıştır. Recm'in
meşrûluğu konusunda sahabenin icmaı vardır.
Zina haddi Allah'a ait haklardandır. Bu,
aileye, nesle ve toplum düzenine karşı işlenen bir suç olduğu için toplum haklarından
sayılır.
Mezhep imamları çocuk ve akıl hastasına zina haddinin gerekmediği konusunda
görüş birliği içindedir. Hadiste şöyle buyurulmuştur: "Üç kişiden kalem kaldırılmıştır. Çocuktan
büyüyünceye kadar, uyuyandan uyanıncaya kadar, akıl hastasından iyileşinceye kadar" (Ebû
Dâvud Hudûd, 17).
Zina Haddini Uygulamanın Şartları
Zina eden erkek veya
kadına ceza uygulanabilmesi için bir takım şartların bulunması gerekir:
1- Zina edenin
erginlik çağına ulaşması gerekir. Ergin olmayan çocuğa had uygulanmaz.
2- Akıllı olması
gerekir. Akıl hastasına had uygulanmaz. Akıllı bir erkek, akıl hastası bir kadınla veya akıl hastası
bir erkek akıllı bir kadınla zina etse, bu ikisinden akıllı olana had cezası uygulanır.
3-
Çoğunluk fakihlere göre müslümana ve kâfire zina haddi uygulanır. Fakat Hanefilere göre
muhsan olan kâfire recm uygulanmaz, değnek vurulur. Mâlikîlere göre kâfir bir erkek kâfir bir
kadınla zina etse had uygulanmaz. Fakat zinasını açığa vurursa te'dib edilir. Müslüman bir
kadını zinaya zorlarsa öldürülür. Şafii ve Hanbelîlere göre pasaportlu gayri müslim yabancılara
ne zina ve ne de içki içme cezası verilmez. Çünkü bunlar Allah haklarından olup, müste'menler
bu hakları üstlenmemiştir.
4- Zinanın istekle yapılmış olması. Çoğunluğa göre zinaya
zorlanana had uygulanmaz. Hanbelîler aksi görüştedir.
5- Zinanın insanla yapılmış
olması. Üç mezhebe ve Şâfiîlerde sağlam görüşe göre hayvanla temas edene had cezası
gerekmez, ta'zir uygulanır. Hayvan öldürülmez ve çoğunluğa göre onun yenilmesinde de bir
sakınca yoktur. Hanbelîlere göre ise, iki erkeğin şahitliği ile hayvan öldürülür, eti haram olur ve
hayvanın tazmin edilmesi gerekir.
6- Zina edilen kadının ergin veya kendisine cinsel
istek duyulan bir yaşta olması gerekir. Küçük kız çocuğu ile zina edilmesi halinde zina eden
erkeğe de kıza da had cezası gerekmez. Ergin olmayan çocukla cinsel temasta bulunan
kadına da had uygulanmaz.
7- Zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir. Bir kimse
kendi eşi veya cariyesi sanarak yabancı bir kadınla cinsel temasta bulunsa çoğunluğa göre
had gerekmez. Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre ise had gerekir. Çünkü burada failde şüphe
vardır. Mezhepler arasında ihtilaflı olan fasıt nikâhtan sonraki cinsel temasa had gerekmediği
konusunda da görüş birliği vardır. Velisiz veya şahitsiz evlenme halinde durum böyledir. Bu da
akitte şüphe bulunduğu içindir. Evlilik ittifakla fasit olursa had uygulanır. iki kız kardeşi bir
nikâhta toplamak, beşinci eşle evlenmek, nesep veya sût cihetinden haram olan bir hısımla
evlenmek, iddet beklemekte olan kadınla veya üç talâkla boşadığı kadınla hulleden önce
evlenmek bu niteliktedir. Ancak bütün bunların haramlığını bilmediğini iddia ederse, bunlarla
olan cinsel temas haddi gerektirmez.
8- Zinanın dârul İslâm'da olması. İslâm Devlet
başkanının dârul harp veya dârul baği (âsiller ülkesi) üzerinde velâyet yetkisi yoktur. Yani orada
hadleri uygulamaya gücü yetmez.
9- Kadının diri olması. Çoğunluğa göre, ölü kadınla
cinsel temasta bulunana had gerekmez. Mâlikîlerde meşhur olan görüş bunun
aksinedir.
10- Cinsel temasın önden olması ve sünnet yerinin girmiş olması. Arkadan
ilişki yani livata Ebû Hanîfe'ye göre yalnız ta'zir cezası gerektirir. Ebû Yusuf, İmam Muhammed
ve diğer üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancı bir kadına cinsel organın dışında,
uyluk, karın v.b başka yerine temas ise yalnız ta'ziri gerektirir. Çünkü bu, şer'an kendisine bir
şey takdir edilmeyen münker bir fiildir.
Zinanın Cezası
Zinanın cezası, zina eden
erkek veya kadının bekar ya da evli olmasına göre değişiklik gösterir. Dayak, taşlâ öldürme,
sürgün ve İslâm Devletinin koyacağı bir ta'zir cezası bunlar arasındadır.
1- Yüz Değnek
Cezası
Bekâr erkek veya kadının zina cezası yüz değnek olup, Kur'ân-ı Kerîm'le
belirlenen bir had cezasıdır.
"Zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek
vurun" (en-Nûr, 34/2).
Dayak cezası uygulanan zina suçlusunun, suçun işlendiği
yöreden bir yıl süreyle sürgün edilmesi İslâm'ın ilk dönemlerinde uygulanan bir ceza türü idi. Hz.
Peygamber şöyle buyurmuştur: "Bekâr'ın bekârla zinası için yüz değnek ve bir yıl sürgün.
Dulun dulla zinası için ise yüz değnek ve taşla recm vardır" (İbn Mâce, Hudûd, 7). Ancak bu
uygulama Nûr sûresi inmezden önceye aittir. Bu sûre inince bekârlar için yalnız değnek (celde),
evli (muhsan) olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir (es-Serahsî, el-Mebsût, 3. baskı,
Beyrût 1398/1978, IX, 36 vd).
Hanefilere göre celde cezasına sürgün ilâve edilmez.
Çünkü âyette celde zina cezasının tümünü ifade eder. Ancak sürgün bir had cezası değil, İslâm
Devlet başkanının görüşûne bırakılan ta'zir cezası kabilindendir. O sürgünde bir yarar görürse
uygular. Nitekim, zina edenin tevbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de bu
niteliktedir.
Şâfiî ve Hanbelîlere göre celde ve bir yıl sürgün birlikte uygulanır. Sürgün
yeri seferîlik mesafesinden uzakta olmalıdır. Dayandıkları delil, yukarıda zikredilen sürgün
bildiren hadistir. Ancak kadın kocası veya mahrem bir hısmı ile birlikte sürgüne gönderilir. Çünkü
Hz. Peygamber; "Kadın, yanında kocası veya mahremi bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz"
(Buharî, Taksîr, 4, Mescidü Mekke, 6, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, 3; Müslim,
Hacc, 413-434; Tirmizî, Radâ', 15) buyurmuştur.
Mâlikilere göre ise yalnız erkek sürgün
edilir, yani bulunduğu beldeden uzakta hapsedilir. Kadın gittiği yerde de zina etmemesi için
sürgün edilmez.
Diğer yandan sürgün hadisinin sonundaki dul için öngörülen celde ve
taşla recmin birlikte uygulanması dört mezhebe göre amel edilmeyen bir esastır. Çünkü muhsan
(evli) için yalnız recm uygulaması bildiren hadisler daha sahihtir. Nitekim Ebu Hureyre ve Zeyd
bin Hillit'ten bir topluluğun naklettiği işçi kıssası bunu ifade eder. İşçisi ile zina eden evli kadın
olayında Hz. Peygamber, bekâr olan işçi için yüz değnek ve bir yıl sürgün cezasına, kadın için
ise recm cezasına hükmetmiştir (es-Serahsî, a.g.e., IX, 37; ez-Zühaylî, a.g.e., VI, 39).
Zâhirîlere göre, celde ve recm birlikte uygulanır. Onlar, sürgün hadisinin sonundaki "...evli evli
ile zinasına yüz değnek ve taşla recm vardır" kısmının açık anlamına dayanırlar.
2-
Recm Cezası:
Muhsan olan erkek veya kadının zinası için recm cezası konusunda
İslâm bilginleri görüş birliği içindedirler. Delil; Sünnet ve İcmâ'dır.
Hz. Peygamber'in evli
olarak zina edene recm cezası uyguladığı tevâtüre ulaşan hadislerle sabittir.
Bir hadiste
şöyle buyurulur: "Müslüman bir kimsenin kanı şu üç durumda helal olur. Zina eden evli kimse,
nefse karşılık nefsi ve İslâm toplumundan ayrılarak dinini terkedeni öldürmek" (Buhârî, Diyât, 6;
Müslim, Kasâme, 25, 26; Ebu Dâvud Hudûd, 1; Tirmizî, Hudûd, 15, Diyât, 10; Nesâî, Tahrîm,
5, Kasâme, 6; İbn Mâce, Hudûd, Dârimî, Hudûd 2, Siyer, II).
Hz. Peygamber'in recm
uyguladığı olaylar şunlardır.
a- Evli bir kadınla zina eden bekâr için yüz değnek ve bir yıl
sürgün cezası uygulanmıştır. Allah elçisi bir sahabeyi kadına göndererek şöyle buyurmuştur: "O
kadına git, eğer suçunu itiraf ederse, onu recmet" (Buhârî, Hudûd, 3, 38, 46, Vekâlet,13;
Tirmizî, Hudûd, 5, 8).
b- Çeşitli yönlerden sabit olan Mâiz olayı. Mâiz, zinasını itiraf etmiş
ve Rasûlüllah (s.a.s) onun recmedilmesini emir buyurmuştur (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 95,
109; Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd).
c- Gâmidiyeli kadın zinasını ikrar etmiş ve
doğumdan sonra recm uygulannııştır (İbn Mâce, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta ; Hudûd II; eş
-Şevkânî, Neylü'I-Evtâr, VII, 109).
İslâm ümmeti recmin meşrûluğu üzerinde icmada
bulunmuştur. Ancak hâricîler ekolü recmi inkâr etmiştir. Çünkü onlar tevatür sınırına ulaşmayan
haberleri delil olarak kabul etmezler (es-Serahsî, a.g.e., IX, 36).
İhsan Terimi ve
Kapsamı
İhsan bir İslâm hukuku terimi olarak; bir erkek veya kadına had cezası
uygulanabilmesi için bunlarda şer'an bulunması gereken vasıfları ifade eder. Bu niteliklere sahip
erkeğe "muhsan", kadına "muhsana" denir. Çoğulu "muhsanat" tır.
İhsan, zina iftirası
(kazf) ve recm ihsanı olmak üzere ikiye ayrılır.
Zina iftirası atılan kimsenin muhsan
sayılması için akıllı, ergin, hür, müslüman ve zinadan iffetli bulunması gerekir. Bu nitelikler
olunca iftiracıya âyette şu ceza öngörülür: Namuslu ve hür kadınlara zina iftirası atan, sonra da
bunu dört şahitle ispat edemeyen kimselere seksen değnek vurun. Onların ebedî olarak
şahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fâsıkların ta kendileridir" (en-Nûr, 24/4).
Ancak, kadın
zinayı ikrar eder veya iftiracı dört şahitle bunu ispat ederse had cezası düşer (bk. "Kazf"
mad)
Recm için muhsan sayılmada ise erkek veya kadında yedi niteliğin bulunması
şarttır. Bu nitelikler şunlardır: Akıllı olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhlı
bulunmak ve bu nikâhtan sonra eşiyle meni gelmese bile guslü gerektirecek şekilde cinsel
temasta bulunmak. Bu şartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz değneğe dönüşür. Bu
duruma göre, küçük çocuk, akıl hastası, köle, kâfir, fâsit nikâhla evli kimse veya cinsel temas
olmayan mücerred nikâhla evli kimse için "muhsanlık" söz konusu olmaz. Diğer yandan erkek
muhsanlık şartlarını taşır fakat karısı küçük, akıl hastası veya cariye olmak gibi bir sebeple
muhsan bulunmazsa, ondan bu arızalar kalktıktan sonra kocası onunla eşit şartlarda yeniden
cinsel temasta bulunmadıkça koca muhsan sayılmaz. Çünkü bu yedi şartın eşlerde birlikte
bulunması gerekir.
Ebû Yusuf'a göre, bir müslüman sahih nikâhlısı olan bir gayri müslim
kadınla cinsel temasta bulunmakla muhsan olur. Şâfiîler de bu görüştedir (eş-Şirâzî,
el-Mühezzeb, II, 268). Buna göre, biri küçük, diğeri ergin, biri uykuda diğeri uyanık veya biri
akıllı, diğeri akıl hastası olan karıkoca cinsel temasta bulununca, ehliyetli olan muhsan sayılır,
daha sonra başkası ile zina ederse had cezası yalnız ona uygulanır.
Muhsanlık sıfatının
devamı için evliliğin devam etmekte olması şart değildir. Bu yüzden ömründe bir defa evlenen
ve eşiyle cinsel temasta bulunup da, dul kalmış olan kimse de muhsan olabilir