Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Büyük Felaketin 61. Yıldönümü : NEKBE (1 Kullanıcı)

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
14 Mayıs tarihi İsrail'in kuruluş deklarasyonunun yayınlanmasının 61. yıldönümüdür.
Filistinliler bu olayı '' NEKBE '' (Büyük Felaket) olarak adlandırıyor ve yıldönümünü anarak işgal gerçeğini dünyaya tanıtmaya çalışıyorlar.
İşgal devleti ise kuruluş yıldönümünü dünya çapında lobi faaliyetlerini artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışıyor.


Bizler de tüm gerçekliğiyle olayları anlamalı ve ulaşabildiğimiz kadar çok kişinin anlamasına vesile olmalıyız.


29 Ağustos 1897 - 14 Mayıs 1948 arasındaki dönem Siyonizmin kendine bir devlet hazırlama sürecini , ondan sonrası bu devletin fiilen ortaya çıkma ve ayakta kalma sürecini oluşturmaktadır.


İsrail , vadedilen toprakları ele geçirmek adına '' KAN İÇMİŞ '' tir.
Bu kısa süre içine sayısız savaşlar , terör eylemleri ve katliamlar sığdırmıştır.

Terör Eylemleri

* Hayfa Pazarı Patlaması : 6 Temmuz 1937'de Hayfa'da Müslümanların devam ettiği bir sebze pazarında Siyonist teröristler tarafından konulan bir saatli bombanın patlaması sonucu 23 Müslüman hayatını kaybetti, 79'u da yaralandı.


* Kral Davud Oteli'nin Havaya Uçurulması : Bu eylem Irgun terör örgütünün militanları tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu olayda 96 kişi öldü, 45 kişi de yaralandı. Ölenlerin 17'si de Yahudiydi.


* Deir Yasin Katliamı : 9 Nisan 1948 tarihinde yine Irgun terör örgütüne bağlı militanlar sabaha doğru Kudüs yakınlarındaki Deir Yasin köyüne baskın düzenlediler. Bu baskında yaralı olarak kurtulabilen birkaç kişi dışında bütün köy halkı öldürüldü. Öldürülenlerin çoğu kadın ve çocuktu. Yahudi teröristler hamile bir kadının karnını yararak karnındaki bebeğini hançerlemişlerdi. Teröre şahit olanların anlattıklarına göre Yahudi teröristler bu baskında kadınların kulaklarını kesiyor, kulaklarındaki küpeleri alıyor sonra öldürüyorlardı.

* 12 Haziran 1939'da bugün Tel Hannan olarak adlandırılan Beledu'ş-Şeyh köyüne bir saldırı düzenlenerek bütün savunma imkânlarından mahrum 6 kişi öldürüldü.


* 1 Ocak 1947'de bir Filistin köyüne düzenlenen saldırıda 111 kişi öldürüldü.


* 31 Aralık 1947'de yukarıda adı geçen Beledu'ş-Şeyh köyüne gerçekleştirilen ikinci saldırıda köy halkından 600 kişi öldürüldü.


* 5 Ocak 1948'de Haganah terör örgütü Batı Kudüs'te Müslümanlara ait Semiramis Oteli'ni kundaklayıp 26 kişinin yanarak ölmesine sebep oldu.


*
14 Şubat 1948'de Haganah'a bağlı Gizli Palmach Ordusu'na mensup teröristler tarafından el-Celil'e bağlı Sa'sa' köyüne düzenlenen saldırıda 20 ev sahiplerinin başlarına yıkılmış ve yirmi kişi hayatını kaybetmiştir.


* 13 Mart 1948'de Haganah terör örgütüne mensup teröristler Kefer Huseyniye köyüne bir saldırı düzenleyerek köydeki evlerin çoğunu yıktı ve 30 kişiyi öldürdüler.


* 31 Mart 1948'de yine Haganah terör örgütünün militanları Hayfa - Yafa trenini havaya uçurarak 40 Filistinlinin ölümüne sebep oldular.


* 11 Nisan 1948'de Haganah terör örgütüne mensup teröristler el-Kastel yakınındaki Kaloniye köyüne baskın düzenleyerek birçok kişiyi öldürdü, birçoklarını da yaraladılar.


* 28 Ekim 1948'de Devayime katliamı gerçekleştirildi. Bu olayda Siyonist teröristler 3000 kişiden oluşan köy ahalisini köyün camisine doldurarak kurşun yağmuruna tuttular ve çoğunu öldürdüler.




İsrail devletinin resmen kuruluşu ilan edildiğinde Filistin topraklarındaki Yahudi sayısı 800 bine çıkmıştı. Bu ilanın ve onu takip eden 1948 savaşının hemen ardından bir milyon Filistinli mülteci durumuna düştü. Bugün Filistin topraklarında yaşayan Yahudi sayısı 4 milyonu buluyor. Bir ara bu sayı 5 milyona kadar ulaştı, ancak tersine göç sebebiyle azaldı.
Dünyanın değişik ülkelerine dağılmış durumdaki Filistinli mülteci sayısının da 6 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Dikkat edilirse göçe teşvik edilmek suretiyle veya Nazilerin yaptığı gibi zorlama usulüyle Filistin topraklarına yerleştirilen Yahudi sayısından fazla sayıda Filistinli mülteci var.
Bunun sebebi Filistin topraklarında oluşturulan "İsrailli nüfus"un birilerinin oradan zorla çıkarılması suretiyle oluşturulmuş olmasıdır. Bu "İsrailli nüfus" dini bir gerekçesi bile olmayan ideolojik hedeflerle oluşturulmuş, karşılığında binlerce yıldır sabit ve istikrarlı hayata sahip olan bir toplum sefalete mahkûm edilmiştir.

60 Yıla Sığdırılan Savaşlar

* İsrail'in kuruluşunun ilanından birkaç saat sonra 14 - 15 Mayıs 1948 gecesi birinci Arap - İsrail savaşı başladı.

* İsrail, 1956 Ekim'inde İngiltere ve Fransa'yla anlaşarak Mısır'a saldırdı

*
Arap - İsrail savaşlarının en geniş çaplısı Altı Gün Savaşı diye de anılan 1967 Haziran savaşıdır. Bu savaş İsrail'in 5 Haziran 1967 sabahı Mısır'a saldırmasıyla başladı. İsrail uçakları önce Akdeniz üzerinden Mısır'ın batı tarafındaki askeri havaalanlarını bombalayarak üç saate yakın bir süre içinde 300 kadar Mısır askeri uçağını yerde imha ettiler. İsrail uçaklarının bu saldırı esnasında Akdeniz'deki Amerikan filosundan ikmal yaptıkları ileri sürülmüştür.


* 1968 yılında Ürdün Nehri vadisinde ve Doğu Yaka denilen bölgede bulunan ve halkının çoğunluğunu Filistinlilerin oluşturduğu el-Kerame kasabasına İsrail ordusu tarafından büyük bir saldırı düzenlendi. O zaman el-Kerâme'nin yönetimi Ürdün'ün elinde olmasına rağmen Ürdün ordusu bu kasabayı savunmak için hiçbir direniş göstermedi. Ancak Filistinliler kahramanca savunmada bulunarak İsrail askerlerini geri çekilmeye zorladılar. Tarihe Kerame Savaşı diye geçen bu çarpışmada İsrail kuvvetleri önemli kayıplar verdi. Bu savaşta Ürdün ordusunun ve hükümetinin hiçbir etkinliğinin olmamasına rağmen Ürdün yönetimi kazanılan zaferi dünyaya kendi zaferi gibi göstermekten geri kalmadı.

* İşgal devletinin bir diğer büyük savaşı 1973 Ekim Savaşı'dır. İşgal devleti bu savaşta başarılı olamamıştır.

* İsrail 1982 yılında Lübnan'a yerleşmiş bulunan Filistin direniş güçlerini oradan çıkarmak için kara, hava ve deniz kuvvetleriyle bir saldırı düzenledi.Filistinliler sayıları az olmasına rağmen Siyonist güçlere karşı güçlü bir savunmada bulundular. Ancak arkalarında devlet desteği olmayan ve sayıları 7 - 8 bin kadar olan Filistinli gerillalar geriye doğru çekilmek zorunda kaldılar ve Batı Beyrut'ta kuşatma altına alındılar.

* Yedinci büyük savaş da 2006 yazında Hizbullah mücahitlerine karşı gerçekleştirildi. İşgal devleti 33 gün süren bu savaşta sürekli sivil hedefleri vurarak can kaybının ve maddi zayiatın yüksek olmasına sebep olmaya çalıştı. Ancak savaş sonunda ağır bir yenilgi alarak girdiği bölgelerden çekilmek zorunda kaldı.


İsrail'in Katliamları


* 14 Ekim 1953 gecesi: Ariel Sharon komutasındaki "Birlik 101" adını taşıyan 500 kişilik Yahudi komando birliğinin Batı Yaka'daki Kibya adlı Filistin köyüne baskın düzenleyerek 67 kişiyi öldürmesi, 75 kişiyi de yaralaması.


* 28 Şubat 1955: İşgal kuvvetlerinin Gazze'ye baskın düzenleyerek 38 kişiyi öldürmeleri


* 31 Ağustos 1955: İsrail'in Gazze'nin Han Yunus bölgesine saldırması. 40 Mısır askerinin öldürülmesi, 40'ının da yaralanması.


* 28 Ekim 1956 akşamı: Siyonist askerlerin Sina'daki Kefer Kâsım köyünde büyük bir katliam gerçekleştirmeleri.


* 8 Nisan 1970: İsrail uçaklarının Mısır'daki Bahru'l-Bakar Okulu'na saldırı düzenlemeleri. Bu saldırıda otuz çocuk hayatını kaybetmiştir.


* 25 Nisan 1970: Kutlu Doğum bayramında Kudüs'teki Kıpti kilisesine ve kilisede görevli rahiplere saldırıda bulunulması.


*
21 Şubat 1973: İsrail füzelerinin Libya Havayolları'na ait bir uçağı düşürerek Libya Dışişleri Bakanının ölümüne sebep olmaları.


* 10 Nisan 1973: İsrail işgal güçlerinin Beyrut'a saldırı düzenlemeleri ve Filistinli liderlerden Ebu Yusuf en-Neccar, Kemal Advan ve Kemal Nasır'ı öldürmeleri.


* 16 Eylül 1982 gecesi: Sabra ve Şatilla katliamı. Ariel Şaron'un gözetiminde gerçekleştirilen bu katliamda çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 991 Filistinli mülteci öldürüldü.


* 1 Ekim 1985: İsrail uçaklarının Tunus'taki FKÖ karargahını bombalamaları. Bu olayda 70 kişi öldürülmüş, yüzlerce insan da yaralanmıştır.


* 7 Aralık 1987: Filistinli işçileri taşıyan arabaya bir Yahudinin kamyonetiyle çarparak dört Filistinlinin ölümüne dokuz Filistinlinin de yaralanmasına sebep olması. Bu saldırı intifadanın fitilini çeken olay olmuştur.


* 16 Aralık 1988: Siyonist işgal güçlerinin Nablus'un Re'su'l-Ayn kentinde Filistinli gençlere karşı katliam gerçekleştirmeleri


* 24 Eylül 1990: Siyonistlerin el-Beric mülteci kampına baskın düzenleyerek 33 ev ve dükkanı yıkmaları


* 8 Ekim 1990: Kudüs katliamı. 30 Müslümanın şehit edildiği, 800 Müslümanın yaralandığı bu saldırı, Siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik Yahudi gruplarını kışkırtması sonucu gerçekleştirildi.


* 13 Mayıs 1993: İşgalciler tarafından şehit edilen Hasan Muhammed Hamude'nin cenaze merasimine katılan üç binden fazla Filistinlinin üzerine Siyonist askerlerin ateş açmaları sonucu beş kişinin şehit olması, altmış kişinin de yaralanması.


* 3 Ocak 1994: İsrail askerlerinin Beyti Hanun bölgesinde Filistin polisinin üzerine ateş açmaları sonucu dört polisin öldürülmesi, üçünün de yaralanması


*
25 Şubat 1994 (15 Ramazan 1414): el-Halil'de Hz. İbrahim Camisi katliamı. Müslümanların sabah namazını kıldıkları sırada gerçekleştirilen bu katliamda İsrail askerleri tarafından korunan Barush Goldstien adlı bir Yahudi terörist tetikçi görevi üstlenmişti. Katliamda toplam 67 kişi hayatını kaybetmiş, pek çok kişi de yaralanmıştır.


* 18 Nisan 1996: Lübnan'da Kana katliamı. Bu katliamda çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 108 kişi hayatını kaybetmiştir.


*
Nisan 2002: Cenin katliamı. Günlerce süren bu saldırıda en az bin kişinin şehit edildiği tahmin edilmektedir. BM'nin olayla ilgili bir soruşturma ekibi oluşturmasına rağmen gerçek bilgiler tam olarak gün yüzüne çıkarılmamıştır

MOSSAD'ın Terör Eylemleri


İsrail kurulmadan önce Siyonistler terör eylemlerini daha önce adlarını andığımız birtakım terör örgütleri vasıtasıyla gerçekleştiriyorlardı. Ancak İsrail'in kurulmasından sonra bu tür terör eylemlerinin sürdürülmesi amacıyla özel bir devlet kurumu oluşturuldu: MOSSAD

* 10 Ocak 1971: Filistinli mücahit Ziyad el-Huseyni'nin Gazze'de şehit edilmesi


* 9 Ekim 1972: FKÖ'nün Roma temsilcisi Vail Zuaytir'in bir suikastla öldürülmesi


* 22 Ocak 1979: 1936 direnişinin liderlerinden Hasan Selame'nin oğlu Ali Hasan Selame'nin Beyrut'ta arabasına bomba konması suretiyle öldürülmesi.


*
29 Eylül 1980: Filistinli lider Sa'd Sayil'in Lübnan'ın el-Beka'a vadisinde öldürülmesi


* 9 Ekim 1981: Mücahit Ebu Şerar'ın Beyrut'ta bir suikast sonucu şehit edilmesi.


* 14 Şubat 1988: FKÖ'nün ileri gelenlerinden Hamdi et-Temimi, Mervan el-Kiyali ve Muhammed el-Cis'in Kıbrıs'ın Limasol kentinde arabalarına bomba konması suretiyle öldürülmeleri


* 16 Nisan 1988: FKÖ liderlerinden Halil el-Vezir'in (Ebu Cihad'ın) öldürülmesi. Bu cinayette İsrail Deniz kuvvetlerinden de yararlanılmıştır.


* 15 Ocak 1991: Tunus'ta FKÖ'nün ileri gelenlerinden Ebu İyad, Ebu'l-Hevl ve Fahri el-Umeri'nin öldürülmesi


* 12 Mayıs 1993: Hasan Muhammed Hamude'nin şehit edilmesi


* 27 Haziran 1993: İzzettin Kassam birliklerine mensup Cemil İbrahim Ahmed el-Vadi adlı gencin şehit edilmesi


* 22 Haziran 1994: HAMAS'ın Gazze'deki mensuplarından Nasır Saluha'nın evinden kaçırılarak şehit edilmesi.


* 2 Kasım 1994: İslâmi Cihad Örgütü'nün Gazze'deki liderlerinden Hâni el-Abid'in şehit edilmesi.


* 26 Kasım 1994: İzzettin Kassam birliklerinin komutanlarından Imad Akal'ın şehit edilmesi.


*
2 Nisan 1995: Şeyh Rıdvan Mahallesi katliamı. Bu olayda MOSSAD ajanları sokaktaki bir çocuğu kandırarak eline bir bomba paketi vermiş ve o paketi; HAMAS mücahitlerinin kaldığı tespit edilen bir evi tarif ederek o eve götürmesini istemişlerdir. Çocuğun paketi binanın içine götürmesinden sonra patlayan bomba binada büyük tahribata ve paketi götüren çocukla beş HAMAS mücahidinin ölümüne yol açtı.


* 22 Haziran 1995: İslâmi Cihad'ın ileri gelenlerinden Mahmud Arafat Havaca'nın bir suikast sonucu şehit edilmesi.


* 26 Ekim 1995: Filistin İslâmi Cihad Hareketi'nin lideri Dr. Fethi Şikâki'nin Malta'da şehit edilmesi.


* 5 Ocak 1996: Yahya Ayyaş'ın bir ajan vasıtasıyla sokulan ve içine bomba yerleştirilmiş cep telefonunun uzaktan kumandalı olarak patlatılması suretiyle şehit edilmesi


*
4 Şubat 1996: İslami Cihad mensubu Eymen Rezâyine ve Ömer el-A'rec adlı gençlerin Gazze'de şehit edilmesi


* 16 Şubat 1996: Limasol'dan yola çıkan ve Filistinlilerin bindiği "dönüş gemisi"nde bomba patlatılması


* 25 Eylül 1997: Amman'da HAMAS Siyasi Birimi başkanı Halid Meşal'e karşı suikast girişimi


* 29 Mart 1998: Ramallah'ta HAMAS'ın İzzettin Kassam Birlikleri'nin ileri gelenlerinden Muhyiddin eş-Şerif'in şehit edilmesi.


Siyonizmin ve İsrail'in tarihi incelediğinde hep kan ve şiddet koktuğu görülür. Şimdi İsrail kuruluşunun altmışıncı yılını kutluyor. Bugün Siyonistlerin ve onların devleti niteliğindeki İsrail'in hâlâ elinin kanlı olduğu görülmektedir.
İsrail gasp, işgal ve şiddet üzere kurulduğundan kan içmenin kendisine hayat verdiğini düşünüyor.
Ama bir gün içtiği kanların kendini zehirlediğini ve daha fazla kan içmeye mecalinin kalmadığını da görecek.


( Ahmet Varol 'dan alıntı yapılarak hazırlanmıştır. )
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
14 Mayıs tarihi İsrail'in kuruluş deklarasyonunun yayınlanmasının 61. yıldönümüdür.


İsrail , vadedilen toprakları ele geçirmek adına '' KAN İÇMİŞ '' tir.
Bu kısa süre içine sayısız savaşlar , terör eylemleri ve katliamlar sığdırmıştır.


İsrail ve Filistin sadece birer örnek...
Artık Küfre karşı , Zalime karşı İLİM ile cihad etme zamanı...
Lütfen duyarsız kalmayalım.
Bize bu cihadda düşen görev ne ise yerine getirelim.
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,515
Puanları
163
Kudüs’ü unutturmayanları unutmayalım


Siyonist devletin işgal altında tuttuğu topraklarda, cadde ve sokakların Arapça isimlerini İbranice isimlerle değiştirmesi İsrail’in Müslüman Filistin’i Yahudileştirme politikalarını bir daha gösterdi.

Mescid-i Aksa’da geçen Cuma Namazı hutbesinde Şeyh Yusuf Ebu Sinine, Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan kirli planlara karşı Arap ve İslâm dünyasının suskunluğuna dikkat çekmiş ve haklı olarak eleştirmişti.
Siyonist gaspçı yerleşimciler daha geçen Çarşamba günü Mescid-i Aksa’yı basma girişiminde bulundu.

Bu mukaddes mekânı korumak sadece Filistinlilerin görevi değil elbette ve sadece onların gayretleriyle de mümkün değil.
Filistin halkı malûm olduğu üzere yediden yetmişe murâbıt yazılmış. Çocuklar bile çeşitli vesilelerle üzerlerine düşeni fazlasıyla yapıyor. Kimi zaman taş atarak, kimi zaman da uçurtmalarının kuyruklarına isyan yüklü mesajlar takarak.
Televizyonda izledim. Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Örgütü’nün (UNRWA) Gazze’nin kuzeyindeki Beytlahiya sahilinde yaz oyunları çerçevesinde 30 Temmuz’da düzenlediği uçurtma şenliğine binlerce Gazzeli çocuk katılmıştı. İşgal altındaki toprakların semasını altı binden fazla uçurtma ile süsleyerek kendilerini unutmuş insanlığa çocukların dünyasından büyüklerin vicdanlarına mesaj göndermeye yeltendiler.

Bir şenlik değildi aslında yapılan, bir protestoydu ama çocuk lisanıyla, bütün masumluğuyla.
Uçurtmalarını “Özgürlük” , “Hayat” , “Sosyal güvenlik” ve “Gazze kuşatmasına hayır” gibi sloganlarla süsleyerek Gazze’de çocuk olmanın ne anlama geldiğini de gösterdiler bize.

Onları izlerken; “Yeryüzünde siyasetle bu kadar erken yaşta tanışan başka bir topluluk var mıdır?” dedim kendi kendime.
Siyasetle, işgale direnmenin anlamıyla, adına uluslararası kamuoyu denen milletlerin çifte standartlarıyla bu kadar erken yaşta tanışan bir nesil ben bilmiyorum.

Görmek isteyenler için Filistin gerçekliği bütün çıplaklığıyla ortada zaten. Yeter ki vicdanınızı hâlâ yitirmemiş olun...

Bir tarafta İsrail’in işgal altındaki topraklarda yerleşimcileri çoğaltan ve pekiştiren politikaları.
Bir tarafta fanatik Yahudi cemaat mensuplarının İsrail yönetiminin koruması altında Süleyman Mabedi’ne ulaşmak iddiasıyla Mescid-i Aksa’ya saldırmaları...
Bir taraftan giriş çıkışı abluka altına alınmış Gazze.

Gazze, o yaralı şehir. Hani üzerine ateş kusmuştu İsrail, ABD silahlarıyla. Şehrin altyapısını, bakanlıkları, güvenlik birimlerine ait binaları, sivillerin evlerini, okulları, üniversiteleri ve hatta çocuk parklarını yakıp yıkmıştı.
Ağaçları söken, ekili alanları ve caddeleri tahrip eden, su, elektrik ve telefon şebekelerini kullanılamaz hâle getiren hayâsız siyonist akının kurbanı şehir..
Ya köy köy, kasaba kasaba muhasara altına alınmış Batı Şeria...

İşgalin de bir hukuku vardır değil mi! Ama gel gör ki, İsrail işgal hukukunu bile tanımıyor.
Başta Kudüs ve Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa olmak üzere Filistin’i Yahudileştiriyor, adım adım, binbir hileyle.
Bunlar olurken ABD ve AB ülkeleri Müslümanlara “İsrail’le ilişkileri normalleştirin” diyorlar.
Bu durumda direnmekten daha meşru, daha ahlâklı bir tavır önerebiliyor musunuz?

Filistin mazlumlarının direnebilmesi için desteğe ihtiyaçları var. Bu desteği sunmak için de öncelikle mezâlimi unutmamak, yaşananları iyi bilmek ve kitleselleştirmek lâzım.

Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı ve o coğrafyamızın murâbıtlarını bize unutturmayan, farklı gündemler bizleri meşgul ettiğinde dâhi bir şekilde bize hatırlatan sayıları az da olsa güzîde insanlarımız var.
Hayatlarını Kudüs dâvasına adamış İsra sûresini soluyan yürek insanlarından bahsediyorum.

Onların Filistin dâvasına katkılarının önemi bugün tam hissedilemiyor. Ama ileride bu kavganın tarihi bizim cenahımızdan yazıldığında onların gayretlerinin boyutu daha iyi takdir edilecektir, kuşkunuz olmasın.

Bu adanmış insanlardan birisi de yazdığı kitaplarla, muhtelif dergi ve gazetedeki makaleleriyle, kurduğu internet sitesiyle Filistin dâvasını gündemden hiç düşürmeyen, biz unuttuğumuzda bize hatırlatan ve bunu bir ibâdet aşkıyla yapan gazetemizin değerli kalemlerinden Ahmet Varol Bey’dir.
O her ne kadar bizlerin takdirlerinden müstağni olsa da, Filistin dâvasına katkılarından dolayı özel bir onur ödülünü hak ediyor.

Kudüs bizim sâbit değerlerimizdendir.
Kudüs’ü unutturmayanları biz de unutmayalım!

( Serdar Demirel - Vakit Gazetesi )
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Cohen konserine boykot çağrısı



Tel Aviv'de konser vermeye hazırlanan Leonard Cohen'e “Tel Aviv’de sahneye çıkarsan Ramallah’ta yerin yok!” cevabı veren Filistinlilerle dayanışmak için; İstanbul'da konser verecek olan Cohen'i aynı cevapla boykot çağrısı yapıldı.
Siyonist İsrail, bu yıl Filistin'i işgalin 61. yıldönümünü kutluyor.

Filistinliler bu durumu 'Nakba' olarak ifade ederler; yani felaket. Nakba sadece bir tarihsel olay değildir, aynı zamanda devam eden bir süreçtir. 560'dan fazla Filistin köyünün yıkılması ve 800.000'den fazla Filistinlinin yurdundan edilmesi ile başlayan bu felaket, çoğu mülteci olan 1.300'den fazla insanın şehit edildiği en son Gazze bombardımanı dâhil devam eden işgal ve zulüm olarak bugün de sürmektedir.

Filistin halkının bizden en öncelikli talebi Filistin direnişine sahip çıkmakla birlikte İsrail'i boykot etme yönünde etkinlikler düzenlemektir. Uluslararası düzeyde insanlıktan nasibini almış herkes de bu çağrıya kulak vermektedir. Tüm dünyada hatırı sayılır bir şekilde yapılan boykota rağmen, Leonard Cohen adlı sanatçı 24 Eylül 2009'da işgalcilerin başkent edindiği Tel Aviv'de konser vermeyi planlamaktadır.

Şurası açıktır ki, işgal altındaki topraklarda yapılan her türlü kültürel etkinlik de Siyonist İsrail'e hizmet etmektedir. İsrail'de konser verecek olan Cohen de, Nakba'yı ve Filistin halkının 61 yıldır maruz kaldığı zulmü meşrulaştırmaktadır.

5-6 Ağustos'ta İstanbul'da konser verecek olan Leonard Cohen, dünya turnesinin son durağı olarak Tel Aviv'i seçmiş. 5deniz adlı sitede ifade edildiğine göre tepki toplayınca Cohen, Ramallah'ta Filistin halkına da konser vermeyi önermiş. Ortalık güllük gülistanlıkmışçasına bir İsrail, bir Filistin arasında uçuşup, "barış" mesajları dağıtmayı hesaplayan Cohen, dünya çapında süregitmekte olan İsrail'e karşı kültürel boykota toslamış. Ramallah halkı, "Tel Aviv'de sahneye çıkarsan Ramallah'ta yerin yok!" cevabıyla Cohen'i önemli bir seçimle karşı karşıya bırakmış. İngiltere'deki İsrail'e Karşı Boykot Grubu'nun Cohen'le yaptığı iki saatlik görüşmeden sonra Cohen, seçimini İsrail'den yana yapmış.

Küresel BDS Hareketi adlı oluşum da İstanbul'da Ramallah halkından yana seçim yaparak Leonard Cohen'in konserini boykot çağrısında bulundu. Turnesinin her durağında, "İsrail'e Karşı Kültürel ve Akademik Boykot Komitesi"nin eylemleriyle karşılanan Cohen'e, İstanbul'da da İsrail'deki ırkçı ve ayrımcı hükümetin propaganda aracı olan herkese tepki vereceklerini göstermeyi hedefliyor.

BDS (Boykot – Dışlama – Yaptırım) Hareketi, çağrı metninde şu ifadelere yer veriyor: "Bono, Bjork, Roger Waters, Jean Luc Godard, Adrienne Rich, ve diğerleri gibi kültürel şahısların başını çektiği yolu izleyerek İsrail'deki konserini iptal etmesi gerektiğini, Leonard Cohen'e İstanbul'da 5 ve 6 Ağustosta Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde gerçekleştireceği konser alanın önünde gerçekleştireceğimiz eylemle anlatalım. Bu eylem BDS hareketinin Türkiye ayağını örmekte anti-siyonist mücadeleyi yükseltmekte ilk adım olacaktır."

timeturk


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt