Belli çiçekler her gün belli saatlerde açar.Hiç şaşırmazlar.Saati ve dakikası eriştiğinde ,güzel yüzleri gülümsemeye başlar.Onlardan her biri, az sonra kucağına koşacak bir sevgili bekler.Kelebekler,arılar,böcekler o sırada uzaktadır.Hangi çiçeğin ne zaman açtığını hiçbiri görmez.Ama herbiri kendi çiçeğini bilir.
Ve her biri kendi çiçeğinin açtığı dakikada uçuşa çıkar.Hepsi randevusuna sadıktır.Ne çiçekler açmakta geç kalır ne kelebekler uçmakta.Nasıl haberleşirler bilinmez.Çünkü yapılan laboratuar denemelerinde bütün ip uçları yokedildiği halde çiçeklerinde ,böceklerinde açış ve uçuş saatlerini hiç şaşırmadığı gözlendi.
Böcek çiçekten hiçbir koku alamadığı zaman,yine onun açtığı saatte uçtu.Çiçek aydınlıkta,böcek karanlıkta bırakıldığında yine buluşma tam vaktinde gerçekleşti.Her türlü şartlar altında ne çiçek vaktini şaşırdı ne arı,ne böcek,ne kelebek.sadece evrimciler şaşıp kaldı bu işe..İçgüdü diyemediler.Çünkü onların içgüdüleri dışarda olup bitenlerden habersizdi.Oysa çiçekler kilometrelerce uzakta açıyordu.Yer yüzünde milyonlarca senedir çiçekler açar,böcekler uçar.Onlardan her biri için bir buluşma vakti tayin edilmiştir.O vakit ne bir an şaşar ne de bir başkasıyla karışır.Çünkü kesin bir takdirle belirlenmiştir o saat.Vakit eriştiğinde 'Aç' emrini alan açar 'Uç' emrini alan uçar.
buluşma gerçekleşir,sevgililer kucaklaşır.Kucağını açar,Rabbin rahmet hazinelerinden şerbetler sunar misafirlerine.
Misafir ise eli boş ayrılmaz.
Beraberinde çiçeğin istikbalini taşır.Bir çiçekten aldığı tozlarla bir başkasını aşılar.Bir sonraki mevsim ,yeni yeni çiçekler boy atar o aşılanan tozlarla.Saati saatine gerçekleşen randevuda bir taraf rızkını diğeri geleceğini bulur.Gören gözler bu buluşmada,bütün varlıkları kuşatan bir ilim ve hikmetin tecellisini bulur.
Hayatı evrimle açıkladıklarını sananlar ise bir çiçekte bir böcekte boğulup kalırlar .Ve asırlar boyunca düşünüp dururlar'buluşma vaktini haber veren kim' diye..