Bugün KABINA Ne Doldurdun.
Bir veli zât, biraz hava almak için dışarıda dolaşırken, yolda ihtiyar birisine rast gelir. Selam verdikten sonra merhametle baktığı yaşlı adama irticalen şu dörtlüğü okur:
Merhaba baba, dayı!
Bıyığı kabadayı
Bunca yıl yaş yaşadın
Ne doldurdun kaba dayı?
Evet!
O kab nedir?
O kab biziz. Ne doldurdum o kaba? Emin olun bundan sonra hergün kendime soracağım soru bu olacak: UZUN MENZİLE GİTMEK İÇİN GÖTÜRMEK İÇİN KAB INA NE DOLDURDUN?
Hatta bunu yazıp kapıma asacağım:
BUGÜN KABINA NE DOLDURDUN? BİR KONTROL ET AKŞAM OLDU MU !!...
O kab, öyle bir gün gelecek ki, bütün sermayemizin varı yoğu o olacak. Az da olsa bir şeyler yine sevineceğiz, yapamadıklarımıza üzüleceğiz. "Keşke keşke" diye diye zaman öldüreceğiz. Gerçi zaman da yok orada ya, tabiri caiz olsun diye dedik.
Hep merak etmişimdir. Farz-ı misal, öyle bir an olsun ki, huzuru ilahide hesap veriyoruz. Kimseyi suçlama yok. Sadece Allah cc soruyor bizden cevap bekliyor, şöyle ki:
-Ey kulum neden bana iman etmedin? (Bu küffara sorulacak) (Artık nasıl cevap vereceklerse!)
Elhamdülillah, Küffar olmadığımıza göre,
- Ey kulum, neden namaz kılmadın? Ne cevap veririz buna?
Cevaplar çok çeşitlidir şu anki yaşantımıza bakarsak.
Bir kaç tanesi sıralayalım:
- Allahım! Duydum ama, ne bileyim kılmadım işte.
- Bu çağda çok banâl görüyordum.
- İçimde heves yoktu.
- Çevremde kılan yoktu, ben de kılarsam ayıp olur diye düşündüm. (Tuhafınıza gitrmesin böylelerini de duyduk!)
- Çok istiyordum ama nedense bir türlü kılmadım.
- Bana namazı anlatanlara hep kızardım, "namaz kılmayan diye bir tek beni mi görüyorsun?" diye,
- Nedense önemini bir türlü kavramadım,
- Kılmadıysam, içim temizdi benim Allahım.
- Her şey namazla bitmiyor ki! Namaz olunca, örtünme de gelebilirdi peşinden. Örtünme olunca diğer vazifeler başlayacak. "Of bunlarla nasıl başedebilirim? diye hep derdim.
- Henüz vakti var, diye düşünürdüm. Bu gençliği bir daha mı bulacağım derdim. Yaşlanınca kılarım diye hesalamıştım. Ama gördüm ki o yaşlılığa varamadan ölmüşüm.
- Gençliğimde kılamadım, bari yaşlanınca kılarım diye hesap ettim. Yaşlandım ama o gücü kendime bulamadım. Bel tutmaz, ayakta durulmaz, göz görmez oldu artık. E zaten alışkanlıkta yok, uzun zamanların neticesinde başlamak ta çok zor geliyor. Zaten günahlarım almış başımı gitmiş, bundan sonra mı kurtulurum diye hesap ettim.
- Allahım! Bunca insan varken beni mi buldun hesap soracak? (Kıyamette bunlar olacak dostlar. O mahşeri kalabalıkta sanır ki kul, kendisine daha çok sonra sıra gelecek/AYET MEALİ)
.
devamı aşağıda
Bir veli zât, biraz hava almak için dışarıda dolaşırken, yolda ihtiyar birisine rast gelir. Selam verdikten sonra merhametle baktığı yaşlı adama irticalen şu dörtlüğü okur:
Merhaba baba, dayı!
Bıyığı kabadayı
Bunca yıl yaş yaşadın
Ne doldurdun kaba dayı?
Evet!
O kab nedir?
O kab biziz. Ne doldurdum o kaba? Emin olun bundan sonra hergün kendime soracağım soru bu olacak: UZUN MENZİLE GİTMEK İÇİN GÖTÜRMEK İÇİN KAB INA NE DOLDURDUN?
Hatta bunu yazıp kapıma asacağım:
BUGÜN KABINA NE DOLDURDUN? BİR KONTROL ET AKŞAM OLDU MU !!...
O kab, öyle bir gün gelecek ki, bütün sermayemizin varı yoğu o olacak. Az da olsa bir şeyler yine sevineceğiz, yapamadıklarımıza üzüleceğiz. "Keşke keşke" diye diye zaman öldüreceğiz. Gerçi zaman da yok orada ya, tabiri caiz olsun diye dedik.
Hep merak etmişimdir. Farz-ı misal, öyle bir an olsun ki, huzuru ilahide hesap veriyoruz. Kimseyi suçlama yok. Sadece Allah cc soruyor bizden cevap bekliyor, şöyle ki:
-Ey kulum neden bana iman etmedin? (Bu küffara sorulacak) (Artık nasıl cevap vereceklerse!)
Elhamdülillah, Küffar olmadığımıza göre,
- Ey kulum, neden namaz kılmadın? Ne cevap veririz buna?
Cevaplar çok çeşitlidir şu anki yaşantımıza bakarsak.
Bir kaç tanesi sıralayalım:
- Allahım! Duydum ama, ne bileyim kılmadım işte.
- Bu çağda çok banâl görüyordum.
- İçimde heves yoktu.
- Çevremde kılan yoktu, ben de kılarsam ayıp olur diye düşündüm. (Tuhafınıza gitrmesin böylelerini de duyduk!)
- Çok istiyordum ama nedense bir türlü kılmadım.
- Bana namazı anlatanlara hep kızardım, "namaz kılmayan diye bir tek beni mi görüyorsun?" diye,
- Nedense önemini bir türlü kavramadım,
- Kılmadıysam, içim temizdi benim Allahım.
- Her şey namazla bitmiyor ki! Namaz olunca, örtünme de gelebilirdi peşinden. Örtünme olunca diğer vazifeler başlayacak. "Of bunlarla nasıl başedebilirim? diye hep derdim.
- Henüz vakti var, diye düşünürdüm. Bu gençliği bir daha mı bulacağım derdim. Yaşlanınca kılarım diye hesalamıştım. Ama gördüm ki o yaşlılığa varamadan ölmüşüm.
- Gençliğimde kılamadım, bari yaşlanınca kılarım diye hesap ettim. Yaşlandım ama o gücü kendime bulamadım. Bel tutmaz, ayakta durulmaz, göz görmez oldu artık. E zaten alışkanlıkta yok, uzun zamanların neticesinde başlamak ta çok zor geliyor. Zaten günahlarım almış başımı gitmiş, bundan sonra mı kurtulurum diye hesap ettim.
- Allahım! Bunca insan varken beni mi buldun hesap soracak? (Kıyamette bunlar olacak dostlar. O mahşeri kalabalıkta sanır ki kul, kendisine daha çok sonra sıra gelecek/AYET MEALİ)
.
devamı aşağıda