ferahhfeza
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ağu 2007
- Mesajlar
- 10,922
- Tepki puanı
- 8
- Puanları
- 0
- Yaş
- 47
- Web Sitesi
- ferahhfeza.blogcu.com
Âlimler büyük günahların kesin bir sayısının olup olmadığında farklı görüşler serdetmişlerdir. Çoğunluk, hadislerde verilen rakamların sınırlama ifade etmediğini söylemişlerdir.
Hadislere baktığımızda değişik zaman ve zeminlerde Allah Resulü’nün 3, 5, 7 gibi rakamlarla büyük günahları sınırlandırdığını görürüz...
Kebîre (çoğulu kebâir), büyük günah demektir. Büyük günah, Nas (Kitap, sünnet veya icma) ile büyük günah olduğu bildirilen, yapana had cezası veya ahirette ceza verileceği bildirilen günaha denir. Kur’ân ve Sünnette kesin olarak haram kılınan, haklarında had cezası bildirilen veya âhirette azap sebebi sayılan günahlar büyük, diğerleri küçük günahlardır.
Tâatın zıddı olan “isyan”, “ma’siyet” ve küçük günah manasına kullanılan “lemem” de kebîre gibi günah manasına kullanılırlar.
Büyük günahların haram kılındığı hususunda fakihler arasında ihtilaf yoktur.
“Kim de Allah’a ve Rasülü’ne isyan eder ve Allah’ın sınırlarını aşarsa, Allah onu da ebedî kalmak üzere ateşe koyar. Hem onu zelil ve perişan eden bir azap vardır.” (Nisa, 4/14) ayeti ve
“Yedi helak ediciden sakının” hadisi bunun açık delilidir.
Cumhur-u ulema, günahları büyük ve küçük diye iki kısma ayırırlar.
“Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31) ,
“Onlar, büyük günahlardan ve hayâsızlıktan kaçınırlar; kızdıkları zaman da kusurları bağışlarlar.” (Şûrâ, 42/37)
“Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin, affı bol olandır.” (Necm, 53/32) ayetleri küçük-büyük günah ayırımına işaret eden ayetlerdendir.
“Dikkat edin size günahların en büyüğünü (ekberu’l-kebâir) haber vereyim mi?..” hadisi de bu hususa sünnetten delildir.
Ayrıca bütün günahların günah olduğunu, küçük-büyük diye bir ayırım olamayacağını, günahın küçüklüğü veya büyüklüğünün izafi olduğunu söyleyen alimler de vardır. Yine büyük günahların kendi içerisindeki sıralamasının da, naslardaki ifadelerden hareketle, günahın, gerek şahsî gerek toplumsal zarar ve mefsedetine göre yapıldığını burada zikredelim.
Alimler büyük günahların kesin bir sayısının olup olmadığında farklı görüşler serdetmişlerdir. Çoğunluk, hadislerde verilen rakamların hasr/sınırlama ifade etmediğini söylemişlerdir. Hadislere baktığımızda değişik zaman ve zeminlerde Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) 3, 5, 7 gibi rakamlarla büyük günahları sınırlandırdığını görürüz. İmam Zehebi, baştaki büyük günah tarifinden hareketle hakkında ayet ve hadislerde azap ve sakındırma vâki olan günahların tamamını tespit etmiş ve bunları rakam olarak 76’ya ulaştırmıştır.
Bunun yanında bazı âlimler de büyük günahları belli rakamlarla sınırlandırmışlardır.
İbn-i Mesud büyük günahların, Kur’ân’a dayanarak 4 olduğunu söyler.
Bunlar: Yeis, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, mekr-i İlâhi’den kendini emin hissetmek ve Allah’a şirk koşmaktır.
Diğer hadis kitaplarında geçen meşhur büyük günahlar, ukûk-u vâlideyn (anne-babaya isyan, onlarla sila-i rahmi kesmek), yalan yere şehadet, Harem bölgesinde yapılan ilhad (taşkınlık)dır.
Diğer hadis kitaplarında geçen meşhur büyük günahlar, ukûk-u vâlideyn (anne-babaya isyan, onlarla sila-i rahmi kesmek), yalan yere şehadet, Harem bölgesinde yapılan ilhad (taşkınlık)dır.
İbni Hacer el-Heytemî, sarih olarak Kur’ân’ın da yasakladığı büyük günahların 4 olduğunu ve bunların da, murdar et, domuz ve yetim malı yemek ve savaştan kaçmaktan ibaret olduğunu söyler.
Buhari ve Müslim’de geçen hadise göre 7 büyük günah, şirk, sihir, adam öldürme, yetim malı yeme, faiz yeme, savaş meydanından kaçma, iffetli kadına iftira atmadır.
Nisa suresi 7. ayetinde “Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışındakileri ise dilerse affeder” ayetinden Allah’a şirk koşmanın en büyük günah olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Yukarıda geçen hadiste de büyük günahların ilki, Allah’a şirk koşmak olduğu açıklanmıştır. Daha sonra anne-babaya isyan ve yalan yere şahitlik etmek zikredilmiştir.
Büyük Günah İşlemenin Âkıbeti
Mü’min, büyük günah işlemekle iman dairesinden dışarıya çıkmaz. Tevbe etmeden ölürse durumu Allah’a kalmıştır; dilerse azap eder, dilerse bağışlar.
Büyük günah işleyen kimsenin adalet/güvenilirlik vasfı ortadan kalkar ve şehadeti kabul edilmez.
Kâsânî,“Günah işleyen kişiye bakılır; eğer günahı büyükse adalet vasfı tevbe edinceye kadar düşer” der.
Büyük günah işleyenler bu yaptıklarıyla fıska girdiklerinden fâsık diye isimlendirilirler.
Karâfî, küçük günah işleyenlerin günahta ısrar etmedikleri takdirde adalet vasıflarını kaybetmeyeceklerini ve fâsık olarak isimlendirilemeyeceklerini söyler. Bu meyanda seleften “Küçük günah ısrar edildiğinde küçük değil, büyük günah da istiğfar edildiğinde büyük değildir” sözü meşhur olmuştur. Zerkeşî, devamlı işlenen küçük günahları büyük günahlar arasında sayar.
Büyük Günahların Affedilmesi
Büyük günahların affedilmesi, kul hakkı ve Allah hakkı ayrımına göre değişmektedir. İçki içmek gibi Allah hakkı veya hem Allah hakkı hem de kul hakkı olan kazf ve hırsızlık suçlarının işlenmesi halinde durum farklılık arzetmektedir. Allah hakkının irtikab edildiği büyük günahlarda, büyük günah işleyen tevbe etmediyse durumu Allah’a kalır. Ancak hem Allah hakkı hem de kul hakkı çiğnendiyse bu durumda tevbe ile beraber cinayet işlenen şahsın velisine kısas, diyet ve aftan birini seçme hakkı verilir. Hırsızlık, yol kesme vs. durumlarda ise konunun gerekli ahkamı devreye girer.
Cumhura göre büyük günah işleyene haddin uygulanması keffaret yerine geçmez; mutlaka tevbe etmesi de gerekir.
Cumhur “Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” (Nisa, 4/31) ayetinden hareketle büyük günahlardan kaçınıldığında küçük günahların affedileceğini söyler.
Hadis-i şerifte de “Beş vakit namaz, eda edilen cuma ve tutulan ramazan oruçları, büyük günahlardan sakınıldığında bu ibadetlerin aralarında işlenen küçük günahlara keffarettir” buyurulmaktadır.
Eş’arî, Müslümanların, Hz. Peygamber’in ahirette büyük günah sahiplerine şefaat edeceği hususunda icma ettiklerini söyler.
Enes (r.a)’ten rivayet edilen Tirmizi hadisinde de Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem): “Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” buyururlar.
Yazımızı, büyük günahlarla alakalı en derli toplu malumatın içinde bulunduğu ve ümmetçe hüsn ü kabul görmüş bir eser olan Zehebî’nin el-Kebâir’inden derlediğimiz büyük günahları sıralayarak bitirelim. Zehebî’nin tespit ettiği bu büyük günahlar, ayet ve hadislerle yasaklanan hususlardır. Neticede bunlar bir hak ihlalidir.. kul veya Allah hakkı ihlali. Bu hak ihlallerinin şekilleri zaman ve zemine göre değişebilmektedir.
Dolayısıyla günümüzde kamu hakkı olan milletin malını hortumlamanın, gasbetmenin, tv., gazete gibi yüzbinlerce insana hitap eden kitle iletişim vasıtaları ile insanların hukukuna tecavüz etmenin, gıybet etmenin, iftira atmanın vs. ne kadar ağır bir günah olduğunu sadece hatırlatarak geçelim.