Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bu eseri M. Akif İstanbul'a getirmiş (1 Kullanıcı)

zekaikc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2011
Mesajlar
903
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
jimam-samil-hatirati.jpg


Tarihin hangi sayfasını aralarsak aralayalım, orada hiç tartışmasız karşılaşacağımız bir gerçek vardır ki o da hak ile batılın, İslam ile İslam olmayanın mücadelesidir. Peygamberlerin önderliğinde başlayan bu mücadele Efendimiz(sav) ile peygamberlik makamında hitama ermiş; ama onun kutlu sancağı altında soluklanmaya devam eden halifeler, sahabeler, âlimler, liderler ve imamlarla devam etmiştir/devam ediyor.

Arap coğrafyasında, Anadolu’da, Afrika’da, Avrupa’da, Asya’da, Amerika’da ve daha birçok yerlerde yıllardır devam eden bir mücadelenin olduğunu okur-görür-duyarız. Bu mücadelelerden en şanlı şöhretli olanlardan biri de Kafkasya’daki mücadeleleridir. Öyle yiğitler çıkmıştır ki bu mücadelelerde, bu yiğitler asırlardır dilimize doladığımız destanî birer kahraman olmuşlardır

Kafkasya’da ilk birliğin kurucusu İmam Mansur(Uşurma) olarak tarihe geçmiştir. Onu takiben İmam Gazi Muhammed, İmam Hamza, İmam Şamil’i Kafkas direnişinin başında, en ön safta çarpışırken buluruz. Böylece süregelen ve devam eden bir direnişin şahitliğini yapmış oluruz bizden önceki birçok nesille beraber. 1785 yılında İmam Mansur’un Ruslara karşı ilan ettiği cihadından bugüne binlerce şehit verilmişse de, bunun yanında yüz binlerce Rus’un da bu amansız direnişin karşısında canlarından olduklarını görürüz. Tarih ilmi İmam Gazi Muhammed’in, sadece, üç yıllık cihadında 8 bin Rus’u canından ettiğini gösterir.

Mehmet Akif Ersoy kitabı İstanbul’a getirir

Kafkasya cihadını anlatan eser sayısı her ne kadar az sayıda ise de bu eserlerden en önemlilerinden biri de İmam Şamil’in Sır Kâtibi ve Resul Hamzatov’un verdiği bilgiye göre özel sekreteri Muhammed Tahir el-Karahî’nin kaleme aldığı “İmamın Kılıcının Bazı Savaşlardaki Işıltısı” adlı eserdir.

Kitabın merkezinde İmam Şamil varsa da kitap, 1826-1854 yılları arasındaki Kafkasya direnişini anlatılır. Bu 28 yıllık imamet görevinde 1826-1832 yıllarında İmam Gazi Muhammed’i, 1832-1834 yılları arasında İmam Hamza’yı, 1834-1854 yılları arasında da İmam Şamil’i okuruz. İmam Şamil’in rehin verdiği oğlu Cemaleddin’e kavuşmasının anlatıldığı 1854 yılına kadarki sürecin anlatıldığı kitaba ek olarak, mütercim Abdülhamid Efendi’nin kaleme aldığı bir ek vardır ve buradan da İmam Şamil’in 1859 yılına dek imamlık vazifesini sürdürdüğünü okuruz. Uzun süre Şamil ailesi nezdinde kutsal bir emanet gibi korunan eseri, Mehmet Akif Ersoy, Şamil’in Medine’de ikamet eden oğlunu ziyaretinde yayınlanmak üzere İstanbul’a getirir. M. Akif, eseri Tahirü’l Mevlevi’ye verir ve o da daha önce yapılmış bir tercümesiyle karşılaştırmak suretiyle tercüme eder. “Kafkas Mücahidi İmam Şamil’in Gazavatı” adıyla 1914 yılında yayınlar.

Şamil’in katibi ve hatıratın da yazarı Karahî de her ne kadar cihada katılmak istemişse de Şamil ona müsaade etmez ve onun cihada katılma isteğine “Herkes ölse bile sen sağ kalmalısın Tahir. Elde kılıç çarpışan savaşçılarımızdan yitenlerin yerlerine yenilerini buluruz, ama senden başka eli kalem tutanımız yok. Sen, savaşlarımızın kitabını yazmayı sürdür.” şeklinde cevap verir. Karahî her ne kadar cihada katılmamışsa da, kitabın bazı bölümlerinde bahsi geçen olayla ilgili şiir, kaside ve duaları, onun, İmam’ın yanından bir an olsun ayrılmadığını gösterir.

Üç İmam’ın cihadını anlatan bir hatırat


İmam Gazi Muhammed, 1826 yılında Dağıstan ahalisinin dininin ihyası ve şer’i hükümlerin pekiştirilmesi maksadıyla ortaya çıkarak halka vaaz u nasihatte bulunur ve bir de kitap yazar. Allah’ın yardım ve himayesine sığınarak iyiliği emretmek ve kötülüğü yasaklamak üzere yola çıkar. İmam Şamil de bu zatın en yakın yoldaşı ve en değerli öğrencisidir. İmam Gazi Muhammed kısa zamanda çalışmasının karşılığını almış ve 6 yıllık imameti esnasında Çeçenler, Kistler, Galgaylar ve İnguşlar tamamen Müslüman olmuşlardır.

Gazi Muhammed’in rüyası

“Ben gördüğüm bir mana üzerine söylüyorum. Rüyada bir nehir kenarında bulunuyormuşum. Su üzerinde iki direk yüzüyordu. Bunlardan biri benim, bir Şamil’inmiş. Benimki akıp gitti, Şamil’inki bir kenara gelip dışarıya çıktı. Bundan anlıyorum ki ben yakında öleceğim. Şamil yaşayıp vekilim olacak.”
İmam Gazi Muhammed’den sonra İmam Hamza lider olarak tayin edilmiş ve bir buçuk yıl sonra, bir Cuma vakti, mescide giderken saldırı sonucu şehit edilmiştir. Şehit Hamza hayatta iken kendinden sonra imamlık ve reislik görevinin Şamil’e ait olduğunu söylemiş ve şehadetinden sonra İmam Şamil, ulemanın bunu hatırlatması üzerine, önce çekingenlik göstermişse de bu görevi kabul etmiştir.

Büyük imamlar büyük imtihanlar

Kitapta isimleri zikredilen her üç imamın da kendilerine vazife bildikleri ilk şey ahaliye vaaz u nasihatte bulunup, iyiliği emretmek ve kötülüğü de yasaklamak olmuştur. İmam Şamil 25 yıl süren imamlığı boyunca sayısız çarpışmaya girer, bunların birçoğunda yaralanır, bunun yanında hicret, açlık, ayrılık, ölüm gibi imtihanlarla karşılaşır. Tüm bu imtihanlar karşısında da bir kez olsun ümitsizliğe düşmez ve çevresindeki asker ve komutanlarının da herhangi bir ümitsizliğe düşmemesi için çabalar.

Bir köyün yahut kasabanın zabtında İslam ahalisinin teslim olanlarını malları ve ıyalleri ile bırakmak, firar eden Müslümanların mallarını alıp ehl ü ıyallerini terk etmek; Ruslardan teslim olanların malını alıp kendilerini esir eylemek ve müdafaada bulunanlarını kılıçtan geçirmek İmam Şamil’in savaş usulü olarak anlatılır.

25 yıllık imamlığı boyunca İmam Şamil eşinin vefatına yetişememiş, oğlu Cemaleddin’e kavuştuktan iki yıl sonra şehadetine tanık olmuş ve nihayet İstanbul’a yollanmak şartıyla 20 kadar sadık arkadaşıyla Rus kumandanına teslim olur. 1859 yılının Ağustos ayında gerçekleşen bu teslim olmada, vaat edilenin aksine Rusya’ya gönderilip 1870 yılına kadar orada tutulur. Aynı yıl İstanbul’a gönderilir ve Sultan Abdülaziz Han tarafından karşılanarak ve kendisinin isteği ile Medine’ye yerleştirilir. Bir yıl sonra da vefat ederek Ehl-i Beyt Kubbesi civarına defn edilir. Allah rahmet etsin, gayretini ve çabasını mükâfatlandırsın.

kaynak :dunyabizim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt