Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BİZ HAK İLE ALDANMAYA RAZIYIZ (1 Kullanıcı)

evindar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,413
Tepki puanı
0
Puanları
0
Adalet timsali büyük halife Hazreti Ömer'in (ra) dokuz evlâdından en meşhuru
olan Abdullah, babasıyla birlikte Mekke'de İslâm'la şereflenmiş, daha sonra
küçük yaşına rağmen Medine'ye hicret etmiştir. Bedir, Uhud hariç tüm
gazâlara katılmıştır. Hazreti Abdullah, genç yaştan itibaren sünnete büyük
bir dikkat ve titizlikle sarılmış, aynı dikkat ve titizlikle de
bid'at ve hurafelerden kaçınmıştır. Kendisine Resûlullah'ı o derece örnek
edinmiştir ki, Resûlullah gibi yürümeye, O'nun gibi yaşamaya O'nun tavır ve
hareketlerini aynen tatbik etmeye başlamıştır. Hatta, Resûlullah'dan sonraki
hayatında Resûlullah'ın dibinde namaz kıldığı ağacın altında o da namaz
kılmış, nerede oturmuşsa orada oturmuş, nerede hızlı yürümüşse orada hızlı
yürüyerek sünneti aşk derecesinde aynen takip etmeye gayret etmiştir.
Âl-i İmrân Sûresi'ndeki, "Malınızın en iyisini Allah (cc) için vermedikçe
imanın kemâl noktasında olamazsınız." mealindeki âyete gönülden bağlanmış,
kendine en cazip ve sevimli gelen malından muhtaçlara vermeye ve Allah
yolunda infâk etmeye nefsini iyice alıştırmıştır.En kıymetli köle ve cariyelerini dinî hayatı tam yaşayıp ibadetini eksiksiz ifa etmeye gayret eder görünce, hemen hürriyetine kavuşturur, serbest bırakırdı. Bu âdetini bilenler, namaza yönelip, mescide devama başlamışlar,akabinde de serbest bırakılmışlardı.Çevresinden kendini ikaz edenler, "Ey Abdullah, haberin ola ki, bunlar serbest bırakılmak için mescide devam edip, ibadette bulunuyorlar.
Yâni seni aldatıyorlar." demişler, ancak Hazreti Abdullah, "Biz Hak ile
Aldatılmaya razıyız!" diye cevap vermiştir.Bilmeden aldanmayı ahmaklık sayan âlimler, bilerek aldanmayı fazilet ve feragat saymışlardır. Nitekim onun bu tutumundan nice yanlış düşünceliler insafa gelip, İslâmiyet'i gönülden yaşamaya başlamışlardır.Zalim Haccac'a hakkı haykırdı.O, zalim Haccac'a karşı da hakkı söylemekten çekinmemiştir. Zamanın Halifesi Abdülmelik, kendi adamı olan Haccac'ı ikaz etmiş, "İbni Ömer'e itaat et,onun peşinden git." demiştir. Haccac ise, bundan rahatsız olmuş, her fırsatta onu bertaraf etmenin planını kurmuştur.Bir defasında Haccac, cuma hutbesini son derece uzatmış, ikindi
namazı vakti yaklaşmıştı. Cemaat içinden sesini yükselten Abdullah, "Ey Haccac, güneş seni beklemez." diyerek vaktin geçtiğini imâ etmişti. Gazaba gelen Haccac ise, "Şimdi senin boynunu vuracağım geliyor, ne karışıyorsun?" demiş.Haccac'ın bunca zulüm ve fıskına rağmen onun arkasında cemaat olup
namaz kılan Abdullah, günahkâr imâmın arkasında namaz kılmanın caiz
olduğuna delil teşkil edecek uygulamada bulunmuş, bu husustaki hadîslere de fiilen açıklık getirmiştir.Hazreti Abdullah 2630 hadîs rivayet etmiş, Buhari ve Müslim'de 280'i zikredilmiştir. Kendisinin hızını kesen bir müessir zât olarak gördüğü Abdullah'ı bir türlü bertaraf edemeyen Haccac, nihayet bir hile
düşünerek onu tatbik safhasına koymuş; mızrağının ucundaki demire zehir
sürdürmüş, hac izdihamı sırasında da bu ucu zehirli mızrağı Abdullah'ın ayağı
üzerine saplatarak zehirlenip şehâdetine sebep olmuştur.Allah'ım bana Cennet'ini nasip et!Hicri 73'teki şehâdetinin ardından Haccac da günden güne itibârından düşmüş,sıhhati kötüleşmeye başlamıştır. Abdullah bin Ömer'in ehl-i cennet, olduğuna dâir rivayetlerden birini İmam-ı Şa'bî şöyle bir hâdiseyle ifade eder: Bir gün Kabe'nin yakınında Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Zübeyir, Mus'ab bin Zübeyir ve Abdülmelik bin Mervan oturmuşlar konuşuyorlarmış. İçlerinden biri demiş ki:
"Şu mukaddes yerde oturuyoruz. Kalkıp Kâ'be'yi tavaf edelim, bu esnada
Allah'tan ne isteyeceksek isteyelim. Ola ki, Rabb'imiz duamızı kabûl eder."
Hicrette en önce dünyaya gelen olduğundan ilk duayı Abdullah bin Zübeyir
yapmış; "Ya Rab, beni Hicaz'a hakim yapmadan öldürme." demiş. Bundan sonra
kardeşi Mus'ab'a sıra gelmiş, o da; "Yâ Rab, beni Irak'a hâkim kılıp,
Hazreti Hüseyin'in kızı Sükeyne'yi nasip etmeden öldürme." demiş.
Abdülmelik de, "Yâ Rab, kimsenin ayaklanmayacağı bir hilâfet hâkimiyeti
nasip eyle bana." diye yalvarmış. Sıra Abdullah bin Ömer'e gelince, ellerini
açıp da şöyle dua etmiş: "Yâ Rab, ben bunların istedikleri
hizmetlerden hiçbirine talip değilim. Beni cennete lâyık amel işlemedikçe huzuruna alma!"
Şa'bî, şöyle devam ediyor: "Vallahi bu gözlerim bunların hepsini de
gördü.Her biri istediğine açıkça nail oldu. Sadece Abdullah duruyor şimdi.
Şüphem kalmadı ki, o da ehl-i cennettir."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt