Biz kalbimizi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdikÇok özledik sonsuz genişliğini secdelerinBiz ruhumuzu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktıkÖyle çok susadık ki ilk tekbirin;iççimizdeki serinliğineBiz bencilliğin koridorlarında ümitsizce dolandık durum öyle çok hasretiz ki kokuna bu dünyanın pis kokuları arasında gelsede bizi bu pis kokulardan kurtarsa diye Çok isterdik bir kıyamın kıyametinde İçimizdeki bütün kuşları dağlara uçurmayıAyaklarımızı dar zamanların prangalarına kaptırdık bizÖyle hasretiz ki yalnız ve yalnız sana ümmet olmayaCümle dilenciliklerden kurtulmaya Öyle hasretiz ki göğsümüzde sakladığımız yaralı güvercinleri Rahmetinin yuvasına uçurmayaÖyle çok hasretiz ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmayaİçimizde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettik Mülteci ellerimizin ayazında ölmüş kelebekleriKudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldikBiz gururun mahkumuyuzBiz gerçeğin kaçkınıyızBiz günahın tutsağıyızBiz isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yetimizSevindir bizi,sevdir,sevindir,sev,sevdiğini bildir...secdemizdeki gözyaşının ıslaklığı ile sana yöneldikNe olur korkularımızı rahmetinin kucağında teskin eyle Senbiz kahbe dünyanın esaretinden kurtulamayan düşünmekten aciz bir kuluzBiz içine seni sığdıramadığımız dar vakitlerin küskünüyüz...Öyle muhtacızki seni bu dünyada yaşamaya ve yaşatmayaİşte huzuruna geldik ...biliyoruz bizi yalnız bırakmayacağınıİstedik ki yüzünden menekşeler toplayacağımız sonsuz ovalarımız olsunİstedik ki koşup koşabildiğimiz kadarİçimizde sakladığımız bütün uçurtmaları rüzgarlara verebilelim Biz sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyizBiz unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedizBiz benlik ve bencillik yabancılıklarında Evine yol bulamayan bir yitirmişizÇok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayıÖyle hasretim ki öyle muhtacım ki sevgilinin kokusunun olduğu yerde durmaya iki büklüm olmuş onun kokusu olmayan yerlerde garibiz…Efendim biz aciz ümmetin diz çöktük inandık açıyoruz ellerimizi ve yalvarıyoruz sana ne olur gel…..Biz kalbimizi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdikÇok özledik sonsuz genişliğini secdelerinBiz ruhumuzu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktıkÖyle çok susadık ki ilk tekbirin;iççimizdeki serinliğineBiz bencilliğin koridorlarında ümitsizce dolandık durum öyle çok hasretiz ki kokuna bu dünyanın pis kokuları arasında gelsede bizi bu pis kokulardan kurtarsa diye Çok isterdik bir kıyamın kıyametinde İçimizdeki bütün kuşları dağlara uçurmayıAyaklarımızı dar zamanların prangalarına kaptırdık bizÖyle hasretiz ki yalnız ve yalnız sana ümmet olmayaCümle dilenciliklerden kurtulmaya Öyle hasretiz ki göğsümüzde sakladığımız yaralı güvercinleri Rahmetinin yuvasına uçurmayaÖyle çok hasretiz ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmayaİçimizde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettik Mülteci ellerimizin ayazında ölmüş kelebekleriKudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldikBiz gururun mahkumuyumBiz gerçeğin kaçkınıyımBiz günahın tutsağıyımBiz isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yetimizSevindir bizi,sevdir,sevindir,sev,sevdiğini bildir...secdemedemizdeki gözyaşının ıslaklığı ile sana yöneldikNe olur korkularımızı rahmetinin kucağında teskin eyle Senbiz kahbe dünyanın esaretinden kurtulamayan düşünmekten aciz bir kuluzBiz içine seni sığdıramadığımız dar vakitlerin küskünüyüz...Öyle muhtacızki seni bu dünyada yaşamaya ve yaşatmayaİşte huzuruna geldik ...biliyoruz bizi yalnız bırakmayacağınıİstedik ki yüzünden menekşeler toplayacağımız sonsuz ovalarımız olsunİstedim ki koşup koşabildiğimiz kadarİçimizde sakladığımız bütün uçurtmaları rüzgarlara verebilelim Biz sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyizBiz unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedizBiz benlik ve bencillik yabancılıklarında Evine yol bulamayan bir yitirmişizÇok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayıÖyle hasretim ki öyle muhtacım ki sevgilinin kokusunun olduğu yerde durmaya iki büklüm olmuş onun kokusu olmayan yerlerde garibiz…Efendim bi aciz ümmetin diz çöktük inandık açıyoruz ellerimizi ve yalvarıyoruz sana ne olur gel…..Biz kalbimizi dünyanın dert duvarları arasında ezdirdikÇok özledik sonsuz genişliğini secdelerinBiz ruhumuzu zehir parmaklıklar ardında tutuklu bıraktıkÖyle çok susadık ki ilk tekbirin;iççimizdeki serinliğineBiz bencilliğin koridorlarında ümitsizce dolandık durum öyle çok hasretiz ki kokuna bu dünyanın pis kokuları arasında gelsede bizi bu pis kokulardan kurtarsa diye Çok isterdik bir kıyamın kıyametinde İçimizdeki bütün kuşları dağlara uçurmayıAyaklarımızı dar zamanların prangalarına kaptırdık bizÖyle hasretiz ki yalnız ve yalnız sana ümmet olmayaCümle dilenciliklerden kurtulmaya Öyle hasretiz ki göğsümüzde sakladığımız yaralı güvercinleri Rahmetinin yuvasına uçurmayaÖyle çok hasretiz ki yalnız ve yalnız sana muhtaç olmayaİçimizde saklı sancılı incileri rahmetinin kıyılarına savurmaya ahdettik Mülteci ellerimizin ayazında ölmüş kelebekleriKudsi levhanın dokunuşuna emanet etmeye geldikBiz gururun mahkumuyumBiz gerçeğin kaçkınıyımBiz günahın tutsağıyımBiz isyan çöllerinin çorağına sürgün bir yetimizSevindir bizi,sevdir,sevindir,sev,sevdiğini bildir...secdemedemizdeki gözyaşının ıslaklığı ile sana yöneldikNe olur korkularımızı rahmetinin kucağında teskin eyle Senbiz kahbe dünyanın esaretinden kurtulamayan düşünmekten aciz bir kuluzBiz içine seni sığdıramadığımız dar vakitlerin küskünüyüz...Öyle muhtacızki seni bu dünyada yaşamaya ve yaşatmayaİşte huzuruna geldik ...biliyoruz bizi yalnız bırakmayacağınıİstedik ki yüzünden menekşeler toplayacağımız sonsuz ovalarımız olsunİstedim ki koşup koşabildiğimiz kadarİçimizde sakladığımız bütün uçurtmaları rüzgarlara verebilelim Biz sonsuz derinlikte uykuların yitiğiyizBiz unutuş uçurumların dibinde unutulmuş bir cesedizBiz benlik ve bencillik yabancılıklarında Evine yol bulamayan bir yitirmişizÇok özledim En Sevgilinin en çok sevdiği yerde durmayıÖyle hasretim ki öyle muhtacım ki sevgilinin kokusunun olduğu yerde durmaya iki büklüm olmuş onun kokusu olmayan yerlerde garibiz…Efendim bi aciz ümmetin diz çöktük inandık açıyoruz ellerimizi ve yalvarıyoruz sana ne olur gel