Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Biz bir vadide, KUR'AN bir vadide (mi??) (1 Kullanıcı)

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com




Biz bir vadide, Kur’an bir vadide olmamalı!



Kur’an-ı Kerim ayda, hiç olmazsa yılda en az bir defa hatmedilmelidir. Eğer yılda bir defa olsun hatmedilemiyorsa, büyüğüklerimizin ifadesiyle Kur’an “metruk/terk edilmiş” sayılabilir. Kur’an’ı anlamak için bir o kadar da Efendimiz’in sünnetinin, hayat düsturlarının bilinmesi lazımdır. Yoksa Muhammed İkbal’in ifadesiyle, çok defa “kalpler mü’min, kafalar da gayri mü’min” olur. Sünnet, Kurân’ın tertibi ve hayata geçirilişini ifade eder. Bu yüzden o bilinmezse, Kur’an kültürü anlaşılmaz. Anlaşılmadığı için de hayata geçirilemez.
Efendimiz, “Onlar bir vadide, Kur’an ayrı bir vadidedir.” buyurarak, ümmetine âit olumsuz görüntülerden birini tablolaştırır. Bu hadisten bizim anladığımız, ümmetin Kur’an kültüründen uzaklaşacağı şeklindedir ki; en az beş asırdır Müslümanlar böyle bir mahrumiyetin cenderesi içindedirler. Bu meyanda kimse “O kadar yoğun işin arasında vakit bulamıyoruz, gece geç vakitlerde eve yorgun olarak geliyoruz” vs. türünden mazeretler uydurmamalıdır. Böyle mazeretlerin arkasına sığınanlar, dönüp günlük hayatlarına baksalar, bir hiç uğruna ne kıymetli zamanlarını harcadıklarını göreceklerdir. Bazen bir bardak çay için saatler harcanır, bazen de en hayatî işler için vakit bulunamaz.
Evet, günlük hayatımızı gözden geçirdiğimizde buna benzer bir hayli örnekle karşılaşabiliriz. Boş ve abes şeylerle zayi ettiğimiz dünya kadar zamanımız olduğunu söylemeye gerek yok. Mısır’a giden dostlarımız orada taksicisinden, esnafına kadar herkesin fırsat bulduğu her zaman diliminde Kur’an okuduğunu, küçük mushafını cebinde sürekli taşıdıklarını hayretle anlatırlar. Bizler niçin Mısırlı kardeşlerimiz gibi olmayalım? Netice itibarıyla; mutlaka herkesin Kur’an-ı Kerim’e ve Allah’ı anmaya ayıracağı bir zamanı olmalı ve bu konuda hiçbir mazeret ileri sürülmemelidir. Kur’an, Rabbimiz’le irtibat noktamızdır. İrtibatı koparmayalım.


“Ben asla öğrenemem” demeyin


Bazı insanların tipik bir gerekçesi vardır: “Öğrenmeye çalıştım; ama beceremedim!” Bir kere, “Ben asla öğrenemem!” dememek gerekiyor. Böyle konuştuğumuzda sadece kendimizi kandırmış oluruz. 60 yaşından sonra birçok insanın Kur’an’ın tamamını ezberleyip hafız olduğunu düşünürsek, mazeretimizin pek de geçerli olmadığını görürüz. Bu iş, en başta sevmek ve niyet etmekle ilgilidir. Severek ve isteyerek yapılan işlerden netice alınamadığını söylemek yerine “sevgi” ve “gayretimizi” sorgulamamız gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’i okuyamıyor ve okuma gayreti göstermiyorsak, onu okumaya verilen müjdeyi bilmiyoruz demektir. Allah’ın kelamı, kurtuluşumuzun müjdesi, hayatımızın rehberi Kur’anı Kerim, bizleri bekliyor... Doktor, avukat, işadamı, ticaret sahibi bir insan, memur, işçi, çalışkan bir öğrenci, kendini evine ve çocuklarına adamış bir ev hanımı ya da emekli bir vatandaşımız olabilirsiniz. Yaşınız 18 de, 88 de olsa Kur’an öğrenmek için geç kalmış sayılmazsınız. Mü’minin en hayırlılarının Kur’an’ı öğrenen ve öğretenler olduğuna dikkat çeken Resûlullah (sas), Ebu Zerr (ra)’e şöyle demişti: “Ey Ebu Zerr! Senin evden çıkıp Allah’ın kitabından bir ayet öğretmen, senin için yüz rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır. Keza gidip ilimden bir bölüm öğrenmen ki bununla amel edilsin veya edilmesin senin için bin rekat namaz kılmaktan daha hayırlıdır.’’ Peygamber Efendimiz (sas)’in Kur’an okumaya yönelik bu kadar müjdesinin ardından, giderek azalan günlerimizi bir ganimet bilmek ve bugünden tezi yok Kur’an’ı öğrenmeye karar vermek gerekiyor.


Her harfi ayrı bir hazine


İbni Mes’ud (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sas) şöyle diyordu: “Kur’an’dan ı Kerim’den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her sevap on misliyle kayda geçer. “Elif Lâm Mîm” bir harftir demiyorum. Aksine Elif bir harf, Lâm bir harf, Mîm bir harftir.” (Tirmizî, Sevâbü’l Kur’an, 16, 2912)
Kur’an’da 323 bin 70 harf vardır. Buna göre hesap edebiliriz. Kur’an’ı cuma, bayram, Ramazan, Kadir Gecesi gibi mübarek ve özel vakitlerde okuduğumuzda ise her harfine verilen sevap karşılığı 1’e 700 hatta 1’e 700 bine kadar çıkmaktadır.


Acaba Allah (cc) bizden ne istiyor?
Kur’an’ın her ayeti karşısında “Acaba Allah(c.c) bize ne anlatıyor, bizden ne istiyor?” diye düşünmeliyiz. Gerçek Müslümanlar, Allah’ın Kur’an’da ortaya koyduğu her meseleyi birer birer ele almış ve her hadiseyi inceden inceye tetkik etmişlerdir. Ellerinden geldiğince Cenab-ı Hakk’ın emirlerine icabet etmiş ve İslâm’ı hayata hayat yapmışlardır. İlahi emirlere hepimiz muhatabız.
(ailem dergisi)
 

DuaLar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
1,107
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
44
Çok güzel bir paylaşımdı Kardeşim
Rabbim razı olsun inşAllah.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Biz bir vadide, KUR'AN bir vadide / mi?

selamünaleyküm sayın kardeşim.emeğinize,paylaşıma sunmak için gösterdiğiniz fikrinize,zikrinize sağlık olsun.

selametle kalınız.
 
R

reispelin

Mısır’a giden dostlarımız orada taksicisinden, esnafına kadar herkesin fırsat bulduğu her zaman diliminde Kur’an okuduğunu, küçük mushafını cebinde sürekli taşıdıklarını hayretle anlatırlar. Bizler niçin Mısırlı kardeşlerimiz gibi olmayalım? Netice itibarıyla; mutlaka herkesin Kur’an-ı Kerim’e ve Allah’ı anmaya ayıracağı bir zamanı olmalı ve bu konuda hiçbir mazeret ileri sürülmemelidir.

Selamun aleyküm.
Paylaşım ve emeğiniz için Allah razı olsun.
Selam ve dua ile..
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Mısır’a giden dostlarımız orada taksicisinden, esnafına kadar herkesin fırsat bulduğu her zaman diliminde Kur’an okuduğunu, küçük mushafını cebinde sürekli taşıdıklarını hayretle anlatırlar. Bizler niçin Mısırlı kardeşlerimiz gibi olmayalım? Netice itibarıyla; mutlaka herkesin Kur’an-ı Kerim’e ve Allah’ı anmaya ayıracağı bir zamanı olmalı ve bu konuda hiçbir mazeret ileri sürülmemelidir.

Selamun aleyküm.
Paylaşım ve emeğiniz için Allah razı olsun.
Selam ve dua ile..


aleykum selam reispelin teşekkür ederim rabbim razı olsun
selam ve dua ile
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
İbni Mes’ud (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sas) şöyle diyordu: “Kur’an’dan ı Kerim’den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her sevap on misliyle kayda geçer. “Elif Lâm Mîm” bir harftir demiyorum. Aksine Elif bir harf, Lâm bir harf, Mîm bir harftir.” (Tirmizî, Sevâbü’l Kur’an, 16, 2912)
Kur’an’da 323 bin 70 harf vardır. Buna göre hesap edebiliriz. Kur’an’ı cuma, bayram, Ramazan, Kadir Gecesi gibi mübarek ve özel vakitlerde okuduğumuzda ise her harfine verilen sevap karşılığı 1’e 700 hatta 1’e 700 bine kadar çıkmaktadır.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
031b0f32e777b123cf43b2aep9.gif

Kur'an Okumanın Önemi ve İnsana Kazandırdıkları

Yaratılan binlerce canlı içerisinde akıl ve şuur sahibi olan ve aynı zamanda Hz. Allah'ın (c.c.) yeryüzünde halifesi olma şerefini üzerinde taşıyan yalnızca insandır. İnsana, başta herhangi bir iradi fonksiyonu olmaksızın bu şerefi kazandıran Cenab-ı Hakk, onu her dönemde kendisine muhatap kabul etmiş, bu önemli görev ve pâyeyi değişik zamanlarda hatırlatmış ve bunun insanlara ulaştırılması için de farklı zaman ve mekânlarda peygamberlere "sahifeler" ve "kitaplar" inzal buyurmuştur. Gönderilen bütün ilâhi beyanlardaki temel gâye, insana mevhibe-i ilâhi olarak verilen bu şerefin asla unutulmaması, yaratılıştaki sırrın farkında olunması ve netice olarak da dünya-âhiret mutluluğunun yakalanmasıdır. İnsanlığın başlangıcından günümüze bazı temel prensiplerin dışında, hayat şartları ve ihtiyaçlar farklı olduğu gibi, bu ihtiyaçlara her dönemde verilen ilâhi beyandaki (tali) prensiplerde de zaman zaman değişiklikler olmuştur. Hz. Âdem'e o dönemin ihtiyaçlarına göre "sahife"ler şeklinde verilen ilâhi beyan, kendisini takip eden Hz. İdris, Hz. Nûh ve Hz. İbrâhim gibi peygamberlere sayfası ve muhtevası daha geniş "sahife"ler şeklinde devam etmiş, Hz. Mûsa ve Hz. İsa'ya "kitap" olarak nâzil olmuş, son olarak da Hz. Muhammed'e (s.a.s), bütün kitapları özetleyen, doğrulayan, bütün zaman ve mekânlara yetecek ölçülere sahip olan özellikleriyle Kur'ân nâzil olmuştur.

Kur'ân, kâinat kitabının bir tercümesidir. Cenab-ı Hakk'ın hem tekvînî hem de teşrîî âyetlerini okuyan bir tercümanıdır. Görünmeyen ve görünen âlemin açıklayıcısıdır. Allâh'ın isim, sıfat ve fiillerine ait özellikleri anlatan bir rehberdir. Meydana gelmiş ve gelecek olayları haber verendir. İnsanlığın terbiyecisidir. İnsanlığı mutluluğa götüren hakîki mürşiddir. Özetle, bütün insanlığın her türlü manevî ve fikrî ihtiyaçlarına kaynak olacak kitapları ihtiva eden kutlu bir kitaptır.

Resûlullah'ın tarifleriyle Kur'ân; öyle bir kitaptır ki: "O'nda, sizden önceki (milletlerin ahvaliyle ilgili) haber, sizden sonra (kıyamete kadar) gelecek fitneler ve kıyamet ahvali ile ilgili haberler.. ayrıca sizin aranızda, (iman-küfür, taat-isyan, haram-helâl vs. nevinden) cereyan edecek ahvâlle alâkalı da hükümler vardır. O, hak ile batılı ayırdeden tek ölçüdür ve O'nda her şey ciddidir. Kim bir zalimden korkarak ondan kopar ve onunla amel etmezse, işte o zaman Allah da onu helâk eder. Kim O'nun dışında bir hidayet ararsa, Allah o kimseyi saptırır. Zira o, Allah'ın en sağlam ipi (hablu'l-metin)dir. O, hikmet edalı hatırlatan bir beyan.. ve Hakk'a ulaştıran bir yoldur. O, kendisine uyanları (değişik arzulara takılıp) kaymaktan, kendisini (kıraat eden) dilleri de iltibastan korur. Âlimler hiçbir zaman ona doyamaz.. Onu çokça tekrar okuyana o, usanç vermez ve tadını eksiltmez. Onun insanlarda hayret uyaran yanlarının sonu gelmez. O öyle bir kitaptır ki, cinler onu işittikleri zaman, şöyle demekten kendilerini alamamışlardır:

"Biz, doğru yolu gösteren harika ve hiç duyulmadık bir Kur’ân dinledik. Biz onun (Allah kelamı olduğuna) inandık." (Cin, 72/1) O'nun üslubuyla konuşan, doğruyu konuşmuş olur. O'nunla amel eden, mutlaka mükâfat görür. Kim onunla hüküm verirse, adaletle hükmeder. Kim ona çağrılırsa, doğru yola çağrılmış olur." (Tirmizî, Fedailü'l-Kur’ân, 14; Müsned, 1/91)
Kur'ân, gerek yaşantıda, gerekse vicdanlarda yerleştirdiği prensiplerle, hayatın bütün yönlerini içine alacak şekilde gayet açık bir metod ortaya koymuştur. Öyle orijinal bir metod ki, insanlık daha önce onun benzerini görmemiştir. O, insanlığa, madde ve manâda daha önce hiç bir sistemin vermediğini vermiştir. Aynı zamanda, geçici ve bölgesel peygamberlik devri onunla sona ermiş, herkesi içine alan zaman-mekân bakımından evrensel peygamberlik müessesesi onunla başlamış ve onunla kıyâmete kadar devam edecektir.

Kur'ân'ı okumakla insan, Yaratıcısına muhatap olma gibi elde edilecek makamların en üstününü yakalamış olur. Böyle bir konumun şuurunda olana insan ise, okuduğu Kur'ân'la Rabbini dinler ve Rabbiyle konuşur.

Muhittin AKGÜL, Yeni Ümit


 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Kur'ân, kâinat kitabının bir tercümesidir. Cenab-ı Hakk'ın hem tekvînî hem de teşrîî âyetlerini okuyan bir tercümanıdır. Görünmeyen ve görünen âlemin açıklayıcısıdır. Allâh'ın isim, sıfat ve fiillerine ait özellikleri anlatan bir rehberdir. Meydana gelmiş ve gelecek olayları haber verendir. İnsanlığın terbiyecisidir. İnsanlığı mutluluğa götüren hakîki mürşiddir. Özetle, bütün insanlığın her türlü manevî ve fikrî ihtiyaçlarına kaynak olacak kitapları ihtiva eden kutlu bir kitaptır
 

gule_vurgun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 May 2007
Mesajlar
69
Tepki puanı
0
Puanları
0
...................
 
Son düzenleme:

kezzy

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
58
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Allah Raz olsun
Allah bizi Kur'an-i Kerimler hasir nesir mü'minlerden olmayi nasib etsin
AMiiiiiiN
 

Im_muslim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2007
Mesajlar
3,194
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Selamünaleyküm Değerli kardeşim. Emeğine sağlık ALLAH razı olsun. O kadar güzel ve önemli bir konu. Yani bizler KUR'ANı Azimüşşanı okuyup anlayıp hayatımıza tatbik etmedikten sonra....

ALLAHım cümlemizi KUR'ANı KERİMi okuyan, anlayan ve Hayatına düstur olarak seçen kullarından eylesin...Amin Amin...

ALLAHa emanet olunuz Değerli kardeşim
Hayırlı geceler
selam ve dua ile...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Selamünaleyküm Değerli kardeşim. Emeğine sağlık ALLAH razı olsun. O kadar güzel ve önemli bir konu. Yani bizler KUR'ANı Azimüşşanı okuyup anlayıp hayatımıza tatbik etmedikten sonra....

ALLAHım cümlemizi KUR'ANı KERİMi okuyan, anlayan ve Hayatına düstur olarak seçen kullarından eylesin...Amin Amin...

ALLAHa emanet olunuz Değerli kardeşim
Hayırlı geceler
selam ve dua ile...


aleykum selam aydın kardeşim teşekkür ederim rabbim sizdende razı olsun inşaALLAH
duanıza kalbi aminler kardeşim..rabbimm bizleri kuran yolundan ayırmasın inşaALLAH.. hayırlı geceler kardeşim
rabbimize emanet olunuz inşaALLAH
selam ve dua ile
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Kur'ân, okunduğu yere huzur, mutluluk ve bereket getirir. Okuyan kimselere sevinç verir. Gam ve tasalarını dağıtır, ümitsizliklerini siler, onları canlı ve aktif bir hale getirir. Her türlü vesvesenin o insanlardan ve okunan yerlerden kaçmasını sağlar. Cinnî ve insi şeytanlara karşı onları korur. Allah Resûlü Kur'ân'ın bu yönünü şu benzetmeyle anlatır:
"Kur'ân okunan evin hayrı artar; oturanları sıkmaz. Böyle evlere melekler toplanır, şeytanlar uzaklaşır. İçinde Kur'ân okunmayan ev oturanlara dar gelir; böyle evlerin hayır ve bereketi az olur; melekler uzaklaşır; şeytanlar üşüşür. İçinde Kur'ân okunan, anlam ve yorumuyla meşgul olunan ev, yıldızların yeryüzünü aydınlattığı gibi, sema ehli için aydınlatılır." (Darimî, Sünen, 2/429-430; Heysemî, Mecma'üz-Zevaid, 7/171)

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt