
Dünya, kuruldu kurulalı ne savaşlar görmüş geçirmiş. Savaşlar, yenilenler, yenenler, yenilgiyi kabul edenler. Öyle veya böyle sonuçta hepsi bitmiş.
Öteden beri süregelen bir kavga var ki; dünyanın sonuna kadar süreceğe benziyor. Hangi tarafı dinleseniz ona hak vereceğiniz, içinden asla çıkamayacağınız bir kör düğümdür bu.
Oğlan anası evladını büyütmüş okutmuş, yüzünün akıyla yetiştirmiş olmanın verdiği rahatlıkla, önce yana yakıla gelin arayışına girer. Konuya komşuya, eşe dosta, hısım akrabaya sorulur. Münasip bir gelin aranır. Eli yüzü düzgün olsun. Oğlumun yanına yakışsın. Güleryüzlü olsun. Şimdilerde çalışan olsun, mümkünse öğretmen olup yarım gün çalışsın gibi bir dolu istekle aylar hatta yıllar süren arayışlar sonucu oğlana bir kız bulunur.
Daha isteme safhasında baştan aşağı süzmeler, gözlük üstünden bakmalar her sözden bir mana çıkarmalar başlar. Nişandı düğündü, alışverişti derken ilk kırgınlıklar bu süreçte yaşanmıştır çoğu kez. Kız tarafı “az aldılar, kızımıza masraf etmediler”, Oğlan tarafı ” çok istediler, belimizi büktüler” diye yakınıp dururlar.
Gelin eve geldimi, oğlan anasının da kaynanalığı başlamıştır artık. Beraber veya altlı üstlü oturanların harbleri daha büyük olur. Atışmalar, kırgınlıklar, gıcık kapmalar, gelinin kocasına, annenin oğluna şikayetleri bitmek bilmez. Zaten olan çoğu kez oğlana olur.
Hani bir temsil vardır. Çay takımını bir aileye benzetirler derler ki;
Çaydanlığın altı Kaynanadır: Devamlı kaynar durur
Üstü gelindir: kaynana kaynadıkça gelin demlenir
Çay bardağı damatdır: Bir gelin doldurur, bir kaynana
Çay kaşığı görümcedir: Devamlı karıştırır
Çay tabağı kayınbabadır: Dökülenleri toplar
Torunlar şekerdir: Çayı tatlandırır
Kaynana oğlumu ben büyüttüm der sahiplenir. Gelin kocamdır, çocuğumun babasıdır der sahiplenir. Oğlan hep paylaşılamayan taraf olur. Kız evlat ne yapsa göze batmaz ama gelinin yaptıkları çalı dikeni gibi batar. Gelin de annesinin dediğine, yaptığına kırılmaz ama kaynanası ne dese alınır, kırılır.
Acaba bu kaynanalar da biraz kanatarak mı konuşur?
Çeşit çeşit kaynana tipleri vardır. Kimi oğlunu gelinden kıskanır, gelini kuma gibi görür. Kimi çok bilmiştir, dünyanın kendi merkezinde döndüğünü sanır. İllede kendi dediği olsun ister. Kimi burnundan kıl aldırmaz. Kimi asla affetmez. Kiminin yüzü hiç gülmez. Kimi her gördüğü konu komşuya, eşe dosta gelini şikayet etmeyi bir marifet sayar.
Gelinini kızı yerine koyup, ufak tefek hataları görmezden gelen, üzerini örten, gelinini kızı kadar sevemese de, adil davranmayı bilen kayınvalidelerin ellerinden öperim.
Eltiler ayrı dert, görümceler ayrı dert. Sanırım asıl dert olan gelinin yeni bir aileye, ailenin de yeni bir bireye adapte olamayışından kaynaklanıyor. Farklı kültürler, farklı yaşam biçimleri, alışkanlıklar anlaşmazlıkların temelini oluşturuyor. Uzmanlar, psikologlar ne tavsiye ederse etsin. Her iki tarafta kendini haklı görmeye devam edecek. Bence çoğu evde bu kavga bitmeyecek…