Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Bismillahirrahmanirrahim" (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
msn20ifadeleri2016xm9.gif


B)idrak'ın yüceliğine eremiyorsanız
inkar'ın basitliğinden sıyrılınızB)


“Allahü Teala (cc)’nın örnek ve önderimiz Hz. Muhammed (sav)’e verdiği ilk emir şudur: “Yaratan Rabbinin adıyla oku!...” (Alak Suresi, (96) Ayet:1)


(…….) Metafizik alemle bağlantı sırasında gelen ilk emir "Oku" dur. Bu yeni bir başlangıçtır. Okuma yazma bilmeyen bir Rasul’ün, Ekrem olan Rabb'inin adıyla okumaya başlamasıdır.




Artık onun önünde seneler boyunca okuyacağı, tebliğ edeceği bir süreç vardır. Bu ayetlerde, Allah’ın yüce kudreti, yaratması gözler önüne serilmekte, Ekrem olan Rabbin, kuluyla ilk bağlantısı kurulmaktadır.



"Allah’ın adı ile..." Müslüman her şeye Allah’ın adı ile başlar.

Söylediği bir sözü Allah’ın adi ile söyler. Allah'tan izin alarak. S-m-e kökü, isim koymak, ad vermek anlamında kullanıldığı gibi, -bi harf-i cerri ile de- yüceltmek, yükseltmek anlamına gelmektedir. Nitekim gökyüzü anlamında "sema" kelimesi vardır. Bismillah "Allah’ı yücelterek" şeklinde de; "Allah’ın yüce adı ile" şeklinde de anlaşılabilir.





Kovulmuş şeytandan sığınma, yüce olan Allah’ın adı ile başlama şeklindeki cümleye "euzü-besmele" denilmektedir. "Allah’ın adı ile" demek, bir anlamda O'na sığınarak, O'ndan yardım dileyerek demektir. Zira hayat, şeytanın vesvesesine karşı uyanık durmakla İslam’i bir anlam kazanıyor.




Her eylem, her duygu, her düşünce Allah'ın dediğine göre olmalıdır. Allah'ın adı ile başlamak, bunlara O'nun izin verdiği çerçevede yön çizmek demektir.




Allah'ın adı ile demek, O'nun izniyle demektir. Besmele, bir hayat görüşü, bir hayat yorumudur. Gözlerimizin gördüğü dünyayı Allah'tan gelen ilahi vahye göre yorumlamaktır. "Ben neyim, bu hal neyin nesi?" sorusunu, tarihin derinliklerinden gelen Adem-şeytan-vahy-risalet-hidayet- dalalet kavramları ışığında cevaplamaktır.



Allah, şeytan ve Adem...

İlk kıssa... Allah’ın Adem'i yaratışı, ondan da eşini. Ağaca yaklaşmama emri. Şeytanın onları kandırması, Allah'a karşı fücuru vesvese ile telkin etmesi. Sonra Adem'in tevbesi ve yeryüzüne iniş... Burada başlayan insanlık tarihi, Ademoğlunun yeryüzü serüveni... İstiaze (Euzü) ve Besmele: "Kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım." Şeytan nereden kovulmuştu? Cennetten.




Nereye gelmişti? Yeryüzüne. Kiminle gelmişti? Atamız Adem ve anamız Havva ile. Ne yapacaktı burada? Allah’ın doğru yolu üzerine oturacak ve insanları iğva ederek saptırmaya çalışacaktı. Ne zamana kadar sürecekti bu mücadele? Kendisine verilen mühlet dolana, yani yeryüzü imtihanımız bitip, Kıyamet kopana kadar... Görüldüğü gibi İslam’a göre dinlerin kaynağı ikidir. Allah'tan gelen ve Şeytandan gelen. Allah'tan gelen "vahiy"dir.




Bununla "hak din" oluşur. Nitekim oluşmuştur; tamamlanmış ve kemale ermiştir. Şeytandan gelen ise "vesvese"dir, bununla da "izm"ler oluşur. İnsan ya Allah'tan yana olur, ya da Şeytandan yana. İşte “euzü-besmele”, bu tercihin açıklanmasıdır. Allah’ı kabul ederek O'na göre bir sistemin tercihi ile şeytanı kabul edip onun kışkırtıcı, isyancı, büyüklenmeci sistemi arasındaki tercih. Her ikisi de din olacaktır.




Bu iki din arasındaki mücadele mühlet dolana kadar devam edip gidecektir. Ademoğlunun imanı, isyanı, korkusu, ümidi, tercihi, kazancı ve kaybı hep bu mücadele içinde ortaya çıkıp şekillenecektir.






Nebi (sav), tüm dualarında besmeledeki ruh ve anlamı yaşamıştır. Onun yaptığı dualar genellikle iki cümle ile başlamaktadır. "Eüzu bike (Sana sığınırım)" ve "Es'eluke (Senden isterim)." Nebi (sav), şeytandan Allahu Teala'ya sığınmakta ve O'ndan bir takım hayırlar istemektedir. Bununla hayatın Allah, şeytan ve kişi arasında devam eden bir mücadele olduğu açıklanmış oluyor.




Peygamberimiz, Allah'tan bağışlanma, nur, dünya ve ahirette afiyet dini, dünyası, malı ve ailesi af ve afiyet, ayıplarını gizlemesini, korkulardan emin kılmasını, şeytana karsı korumasını, fazlını, keremini, nusretini, mustaz'aflara yardim etmesini vb. istiyor.




Ayrıca şeytandan, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borca batmaktan vb. Allah'a sığınıyor ve bu şekilde dualar yapmamızı öğütlüyor. Kur'an, özellikle ilk inen âyetlerde Allah'ın isminin "zikredilmesini" ve "tesbih" edilmesini ister (Bkz. 56/Vâkıa, 74-96; 69/Haakka, 52; 73/Müzzemmil, 18; 96/Alak, 1). Eûzü besmeleyi iyi anlamak için Allah'a sığınma, şeytan, şeytanın kovuluşu, şeytanın dünyaya ne yapmak için Âdem'le birlikte gönderildiği konularını iyice kavrayıp fıkhetmek gerekmektedir.




Bir işe Allah'ın adı ile başlamakla şunları yapmış oluyoruz:

1- Yapılan işi Allah'tan yardım dileyerek yaptığımızı belirtiyoruz.


2- Allah'ı yücelterek başladığımızda o iş Allah için oluyor. O'nun dini için yapılan bir gayret özelliğini alıyor.


3- Şeytanın iğvâsına karşı direnme bilinci yenileniyor.


4- Her işe besmele ile başlamak, hayatı anlamlandırıyor. Allah'ın sözünü toplum hayatının dışına iten kökten laik anlayış reddedilmiş oluyor.


5- Her işe Allah'ın adı ile başlamak ve Allah'ın hükümlerine bağlı yaşamak, dini dünya işlerine karıştırmayan ve sürekli dini hayatın taşrasında tutmaya çalışanlara karşı hayatımızda bir şuur inkılabını gerçekleştiriyor.





Besmelede özellikle "Rahman" ve "Rahîm" ismi zikredilmiştir. Çünkü müşrikler bu isimlere itiraz ediyorlar ve "Rahman da ne imiş?" (25/Furkan, 60) diyorlardı. Hatta Hudeybiye'de Rahman ve Rahîm isimlerine itiraz eder, "biz böyle bir isim tanımıyoruz" demişlerdi.



Müşriklerin bu itirazına karşılık, besmelenin özellikle bu isimlerle beraber kullanıldığını görüyoruz. Bununla müşriklerin tanıdığı Allah ile Hz. Peygamberimiz'in anlattığı Allah arasındaki fark vurgulanmış olmaktadır. Zira müşrikler kendilerine göre bir çeşit Allah'a inanıyorlardı.



Nebî (sav) tarafından Allah'ın "Rahman" olarak ilân edilişini bu anlayışlarını kabul etmeyen bir peygamberin çağrısı olarak gördükleri için sürekli karşı çıkıyorlardı. Sanki buna karşılık Kur'an'da tüm sûreler Rahman ve Rahîm isminin kullanıldığı besmele ile başlamaktadır. Rahman tek başına Allah lafzının yerine de kullanılırken; Rahîm genellikle Rauf, Tevvâb, Azîz ve daha çok da Gafur ismi ile beraber geçmektedir. (Bkz. 6/En'âm, 118-119; 69/Haakka, 52; 73/Müzzemmil, 18; 33/Ahzâb, 56-57; 37/Sâffât, 182)
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
İslâm kültüründe "besmele, hamdele, salvele " geleneği vardır. Her üçü de Kur'an'da kullanılmış ve emredilmiştir. Besmele, "düşmanı dışlama" simgeleri olarak görülebilir. Eûzü besmelede iki bölüm olduğunu görüyoruz.
1- Düşman şeytandan dost Allah'a sığınma,
2- Rahman ve Rahîm olan dost Allah'ın adı ile başlama. Birini dışlama, öbürüne sığınma. Çünkü hayatın mânâsı bundan ibarettir. Ya Allah'tan gelen vahyi din edinir ona göre yaşar, düşünür konuşursun; ya da şeytandan gelen fücur ilhamını din edinir, ona göre konuşursun, yaşarsın.



Bunun dışında Allah'ın dinini yaşarken şeytanın vesvesesine karşı uyanık olursun. Eûzü besmele, Müslüman insan için şeytana ve taifesine, dostlarına karşı uyanıklık ifâdesi olmaktadır. Sanki ona karşı sürekli kullandığı, dilinde ve gönlünde taşıdığı bir "silah" gibidir. (Salih Amel/Mustala Çelik, Sh:217-218, İst/2001)
Besmele, mü'min insanın korunma kalesidir. Hakkın ve hakikatin üzerinde sabit kalmanın ifadesidir. Bakınız İmam-ı Kurtubî (Rh.a.) besmele hakkında şunları kaydediyor: "İlim adamları der ki: "Bismillahirrahmanirahim" Rabbimizin her sûre başında indirmiş olduğu bir yeminidir.




Bununla kullarına şu şekilde yemin etmektedir: Kullarım, bu sûrede Benim sizin için indirdiğim buyruklar hakkın kendisidir. Ve Ben bu sûrede size vermiş olduğum vadimi, lütfumu ve iyilikle muamelelere dair bu sûrenin bütün muhtevasını aynen yerine getireceğim. "Bismillahirrahmanirahim" buyruğu, Allahû Teâla'nın bizim kitabımıza ve özel olarak bu ümmete Süleyman (as)'dan sonra indirmiş olduğu buyruklardandır.
Kimi ilim adamı şöyle demiştir: "Bismillahirrahmanirahim", şeriatın tümünü ihtiva etmektedir. Çünkü bu ifade, hem Allah'ın zatına, hem sıfatlarına delalet etmektedir. Bu doğru bir açıklamadır." (Kurtubî, Muhammed b. Ahmed el-Ensari, el-Cami' Li Ahkâmi'l-Kur'ân, C:l, Sh: 91, Mısır/1967 )




Şeriat-ı garra, besmele'de özetlenmiştir. Besmele, yemek sofrasından, yatak odasına, yatak odasından devlet dairesine kadar hayatımızın her alanında varolan ve varolması gereken Rabbani bir buyruktur. Besmele aynı zamanda Allahû Teâla'ya ait olduğumuzu ve yine Allah'a döneceğimizi bize hatırlatan Rabbani bir değerdir.
“İslam’dan önce ki Arapların, işlerine “bismi’l-Lat ve’l-Uzza” diyerek putlarının adıyla başladıklarını, Haniflerlerin ise Tevhid dininin kalıntısı olan “bismikellahümme” kavramıyla başladıkları belirtilmiştir.


Ayrıca “bismillah” demenin bir bedeli olduğu özellikle vurgulanmış, “bismillah” diyen mükellefin hayata hükmeden tüm Tağutlardan beri olduğunu haykırması gerektiği üzerinde durularak şöyle denilmiştir: “Besmele hayata ilahi iradenin damgasını vurmaktır.




Ömür boyu ilahi hükümlere bağlı kalacağını Allah’ı şahit tutarak söz vermektir. İslam'ın mahkûm küfrün hakim olduğu şu asrımızda İslam alemi "Bismillah" demenin ne anlama geldiğini idrak etse ve gereğini yerine getirse, hiçbir küfrî kanun ve yasa tatbikat sahası bulamaz.
Hayata tümüyle Allah'ın indirdiği hükümler amir olur. Dolayısıyla bizler "Bismillah" derken, sadece Allah'ın nizamını hayatımıza amir kılacağımızı ve bir ömür boyu bu nizama bağlı kalacağımızı taahhüd etmekteyiz. Bize düşen görev, bu taahhüdümüzün gereğini yapmaktır.”




“Kur’an Coğrafyasının Anahtarı” başlığında ise “İlk inen ayette besmele çekmek emredildiği gibi, Mushaf olarak tertip edilen Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetinin de besmele” olduğu, “Besmelenin, Kur’an-ı Kerim’in 114 suresinden 113’ünün giriş cümlesi olarak yer aldığı”, “27 / Neml suresinin 30. ayetinin de bir bölümü” olduğu, “dolayısıyla Kur’an’da 114 yerde “bismillahirrahmanirrahim”in varolduğu” belirtilmiştir.
Ayrıca besmelenin dört kelimeden mürekkeb olduğu (isim-Allah-Rahman-Rahim) Hz. Ali (RA)’den gelen rivayette “Kur’anın tümünün Fatiha suresinde eksiksiz özetlendiği, Fatiha’nın özetinin de besmele olduğu, besmelenin de “b” harfinde özetlendiği, dolayısıyla besmelenin “b” sinin Kur’anın özeti” (27), olduğu inceliği vurgulanmış, “besmele”nin tüm peygamberlerin müşterek şifresi olduğuna dikkat çekilmiştir. “Besmele Hayatın Allah’ın Onayına Sunulmasıdır” başlığında “Besmele, hayatı Allah'ın diniyle disipline etmenin sözleşmesidir.





Bismillah diyerek hayata atılanlar ve hayatlarını Allah'ın emirleri dahilinde tutanlar, sözleşmelerine sadakatta bulunanlardır. Besmele, Allah'ın hükmünü ve hakimiyetini hayata karıştırmayan laik mantığı protestodur.



Bir mü'min, her eyleminin başına besmeleyi yerleştirmekle laik mantığa en büyük protestoyu yapmış olur. Besmele, insanın Allah'la iş yapması, Allah'ı işine karıştırmasıdır. Dolayısıyla besmele; ateizmi, materyalizmi, laisizmi reddir. Bu manada besmele, İslâmî dünya görüşünün anahtarı mesabesindedir. Laik dünya görüşü "besmelesiz" olmaktadır. Laik olmakla olmamak arasındaki fark, besmeleli olmakla olmamak arasındaki fark kadardır. Besmeleli yapılan iş, meşruiyetini Allah'tan alır ve meşru işlere besmele çekilir.
Besmelesiz. işlerse şeytana lâyıktır. Dolayısıyla Allah'ın emirlerine uygun olarak söylenmeyen sözler ve yapılmayan işler, besmelesizlerin sözleri ve işleridir. Besmelesizler; Allah'ı değil, şeytanı sevindirenlerdir, besmelesizlik demek olan laisizm, aynı zamanda şeytanî bir dünya görüşüdür. Bunun için Allah Rasûlü her eylemini? "Rahman, Rahîm Olan Allah'ın adıyla" başlayarak bu sapkınlığı mahkûm etmiştir. Dini hayattan, hayatı da dinden ayıranlar, besmelesiz kalanlardır.





Yani dini dünya işlerine karıştırmayanlar, besmelesiz dünyanın karanlık insanlarıdır. Şunu bilelim ki; besmele, müslümanın alâmet-i farikalarından (ayırıcı özelliklerinden) birisidir. Mü'min, her vesileyle ve sık sık besmele çeker.” “Günümüzde müslümanım diyen insanların çoğu, yemek vb. bir iki şeyin dışında besmele çekme gereği duymuyor, her hayırlı şeye başlarken besmele çekmek, tarihe karışıyor.





Yine, günümüzdeki insanların ağızlarından çıkan besmele, formalite icabı, âdet ve alışkanlık gereği söylenmiş gibi, ruhsuz ve cansız kelimelerden ibaret kalıyor. Mekanik bir telaffuzdan ibaret, şuursuzca dudaklardan dökülüveriyor. Adını andığı Allah'a isyanla meşgul bir işyerinin açılışında besmele okunarak kurdele kesilmesi, örneklerden sadece biri.”)Daha sonra; “Besmelenin Her Hayrın Başı” olduğu, “İslam’ın Temel Taşı” olduğu gibi hususlar üzerinde durulmuş, “Besmele’nin, her surenin bağımsız bir ayeti mi, yoksa bütün surelere başlarken okunan tek bir Kur’an ayeti mi?” görüşleri üzerinde durulmuş Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat mezheplerine göre görüşler nakledilmiştir.


“Besmelenin, Hayatın Bereketi” olduğu, “Besmelenin Hastalıklara Şifa” olduğu, “İslam Ümmetinin Alameti” olduğu, “Cennet Davetiyesinin İmzası” olduğu, “İslam Dininin Şiarı” olduğu, “Yeni Bir Dünyaya Uyanma” gibi çok güzel başlıklarla besmele en küçük ayrıntılarına kadar işlenmiş, şu cümlelerle sona ermiştir




"Bismillah" demekle şunu ikrar ve ilan ederiz: Biz Allah'ın nizamına bağlı yaşarız. Önümüze çıkan hiçbir engeli tanımaz aşarız. Biz Allah'ın nizamında yaşarız. O'nun nizamı dışına çıktık mı tümden şaşarız. Bizi kul kaynaklı hiçbir rejim, sistem idare edemez. Biz müslümanlar; projesi Allah 'a mimarisi Rasûlüllah (sav) 'e ait olan, sütunlarını Raşid Halifelerin ve sâbikûnün, tuğlalarını sahabenin oluşturduğu, işçiliğini ve bekçiliğini müçtehid ulemanın yaptığı örnek ve önder bir yapının varisleriyiz.
Allah'ın adıyla işe başlar ve Allah'ın hükümlerine bağlı kalarak işlerimizi yürütürüz. Bir iş işlerken; "Tağutlar ne demiş, Allah'ın ayetlerini askıya alan parlamentolar ne uydurmuş, ve neyi emretmişler" diye bakmayız. Biz "Allah ne demiş, Rasûlü ne demiş ve Allah'ın emirlerini Rasûlüllah (sav) nasıl uygulamış" ona bakarız.




Mü'min olarak bizi bağlayan bunlardır. Bismillah demekle; "varlığımız dinimizin şiarlarına armağan olsun" taahhüdünü yenileyerek yeni bir dünyaya uyanırız. Bu yeni dünyanın adı tevhiddir. Gelin yeni bir dünya için bismillah diyelim. Bismillah diyenlerin dünyasında buluşalım
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
“Besmelenin, Hayatın Bereketi” olduğu, “Besmelenin Hastalıklara Şifa” olduğu, “İslam Ümmetinin Alameti” olduğu, “Cennet Davetiyesinin İmzası” olduğu, “İslam Dininin Şiarı” olduğu, “Yeni Bir Dünyaya Uyanma” gibi çok güzel başlıklarla besmele en küçük ayrıntılarına kadar işlenmiş, şu cümlelerle sona ermiştir



ALLAH CC RAZI OLSUN KARDESIM

 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
“Besmelenin, Hayatın Bereketi” olduğu, “Besmelenin Hastalıklara Şifa” olduğu, “İslam Ümmetinin Alameti” olduğu, “Cennet Davetiyesinin İmzası” olduğu, “İslam Dininin Şiarı” olduğu, “Yeni Bir Dünyaya Uyanma” gibi çok güzel başlıklarla besmele en küçük ayrıntılarına kadar işlenmiş, şu cümlelerle sona ermiştir




ALLAH CC RAZI OLSUN KARDESIM

La ilahe İllallah Muhammeden Resulullah





Selamün Aleyküm Kardeşim
Amin Ecmain Cümlemizden İnşaallah.
A'lamenittebeğalhüda
 

Ayşegül00

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
1,408
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
32
allah razı olsun ellerinize sağlık ,,,
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt