istikbal
Kayıtlı Kullanıcı
Safımız, Filistin-Hizbullah Safıdır
Genelde tüm insanlığın, özelde İslam Ümmetinin karşılaştığı en büyük musibet ve felaket şüphesiz ki siyonizmin ortaya çıkmasıdır.
Osmanlı imparatorluğunun etkisizleştirilip yıkılmasının ardından dağılan İslam dünyası her yönden güçsüz ve dayanıksız kalmış, bunu fırsat bilen dünya emperyalistleri İslam alemini dört bir yandan işgal edip işgal, katliam, cinayet, sömürü, sürgün ve işkence politikalarıyla şeytani siyaset ve sultalarını dünya Müslümanlarına empoze etmeye başlamıştır.
Bir kanser tümörü olan Siyonist İsrail rejimi bu dönemde İslam dünyasının bağrına bir zehirli hançer olarak saplanmış Filistin toprakları üzerinde kurulan bu terör devletiyle birlikte Ortadoğunun güvenlik ve esenliği bütünüyle ortadan kalkmıştır.
Bu terör rejimi 60 yıldır sürekli olarak genç-yaşlı, kadın çocuk ayırt etmeksizin Filistinli kardeşlerimizi katletmekte, evlerini, bağlarını, bahçelerini yıkmakta, Filistinlileri esir alıp işkence kamplarında tutmaktadır. Bugün Siyonistlerin işkence kamplarında 10 binden fazla Filistinli kardeşimiz esir olarak bulunmaktadır, ki bunların yaklaşık bin tanesini kadın ve çocuklar oluşturmaktadır.
İşgal altındaki vatanlarını, onur ve mukaddesatını kahramanca savunan Filistinli kardeşlerimizin ne denli büyük bir zulümle karşı karşıya kaldığını hep birlikte televizyon ekranlarından izliyoruz; mazlum ve savunmasız Filistinlilerin, anaların, çocukların ve yetimlerin çığlıkları kulaklarımızda yankılanmakta, akan gözyaşları sinelerimizde derin yaralar açmaktadır.
Filistin İntifadasının yılmaz savaşçıları siyonizme karşı sürdürdükleri kutsal direnişlerinde yeni bir merhale olarak, İntifadanın hedeflerini siyasal alanda da gözetmek amacıyla HAMAS hükümetini kurmuşlardır.
Filistin halkının irade ve tercihiyle kurulan HAMAS hükümeti, başta büyük Şeytan Amerika ve Batılı müttefikleri tarafından alçakça bir düşmanlıkla karşılaşmış, Filistin halkının bu meşru hükümeti görülmemiş bir ambargo ile etkisizleştirilmek istenmiştir.
Filistinlilerin Siyonist işgal güçlerine karşı sergiledikleri kutsal intifada hareketini terör ve bu direnişin önderlerini terörist olarak niteleyecek kadar barbarlaşan Amerika ve İsrail, hiç bir insani kural ve ölçü taşımaksızın tam bir azgınlıkla işgal ve katliamlarını sürdürmekten geri durmamıştır.
Kimdir terörist? Haçlı savaşı adı altında tüm dünyayı kan gölüne çeviren, Afganistan ve Irakı işgal eden, cinayetkar Siyonist rejimi bütün gücüyle destekleyip mızrak ucu olarak ileri süren Amerika ve onun menfur başkanı Bush mu, yoksa vatanlarının işgalden kurtulması için her türlü fedakarlığı göze alıp yılmadan ve boyun eğmeden kahramanca direnen Filistinliler mi?
Kimdir terörist? F 16 ve B52 bombardıman uçakları, akıllı bombaları, Apache helikopterleri ile savunmasız insanların üzerine bombalar döküp füzeler atan Amerika ve İsrail mi, yoksa esaret ve zillete boyun eğmeyip tüm saldırı ve zulümlere cesaretle göğüs geren Filistinliler mi?
Batı medeniyeti dedikleri budur; Amerikan tarzı demokrasi ve insan hakları felsefesi budur. Onların insan haklarından ne anladığını Ebu Gureyb ve Guantanamolarda gördük; Onların İnsan haklarından ne anladıklarını Gazzede, Kanada gördük
Filistinin kahraman direnişçileri Siyonistlerin bir karakolunu basıp bir askerlerini esir almasıyla başlayan süreci hep birlikte izledik. Tank ve bombardıman uçaklarıyla kan ve ölüm kusan İsrailin Gazzeyi nasıl harabeye çevirdiğini, köprülerini yıktığını, hükümet binalarını bombaladığını, savunmasız kadın ve çocukları tank ve füzelerle nasıl da kana buladığını hep birlikte gördük..
Siyonistler tam bir barbarlık ve gözü dönmüşlükle Filistine saldırırken, sözüm ona özgür ve uygar dünya gözlerini ve kulaklarını kapadı. Hiç bir hukuk tanımayan Siyonist terörün bu insanlık dışı işgal, yıkım ve katliamlara itiraz etmedikleri gibi, aksine, Siyonist rejimin arkasında durarak İsrail kendini savunuyor, İsrailin kendini savunma hakkı vardır dediler.
İsrail kendini nasıl savunuyordu? Bir esir askerini kurtarma bahanesiyle tüm Gazzeyi yakıp yıkmakla kendini savunurken (!), Batı'nın uygar gözleri, Siyonistlerin zindanlarında esir olarak tutulup her türlü işkenceye maruz kalan 10 bin Filistinlinin varlığını hiç görmüyor, bu insanların niçin esir tutulduklarını sorgulamıyordu.
Filistinliler şunu biliyorlardı ki, bu kanser tümörünü Ortadoğuya yerleştiren Batılılar onun hiçbir cinayetine karşı çıkmayacak, bilakis vahşi katliamlarına sürekli yeşil ışık yakacaklardı. Amerika hep bunu yaptı, İngiltere hep bunu yaptı, Avrupa hep bunu yaptı. Ne hazin ve utanç vericidir ki, İslam ülkelerinden kimi yöneticiler ve siyasi çevreler de terörist İsrailin kirli ve kanlı ellerini sıktı.
Emperyalizmin bu gayri meşru çocuğu İsrailin tam bir pervasızlıkla Filistine saldırdığı sırada, Lübnanın Hizbullah savaşçıları Siyonist İsraile umulmadık bir darbe indirerek, mazlum ve savunmasız Filistinlilerin yanında olduğunu ortaya koydu. Filistin davasına bağlılığın, intifada ile olan dayanışmanın, Filistin Müslümanlarıyla olan içten ve gerçek kardeşliğin en güzel bir örneğini sergileyen Hizbullah, şimdi Siyonist işgal ordusuna darbe üzerine darbe indiriyor.
İsrail terör rejiminin ayaklarını kıran, sütunlarını yıkan, pençelerini söken kahraman Hizbullah savaşçıları, şeytani siyonizmin yıldızlarını söndürmekte ve can damarlarını kesmektedir.
Hizbullahın verdiği bu savaş, sadece Lübnanın savaşı değildir, bu savaş sadece Filistinin savaşı, arab kavminin savaşı değildir. Bu savaş, şii-sünni, türk, kürd-arab-acem tüm Ümmetin onur ve şeref savaşıdır. Siyonistlerin başlarına düşen her bir füze, aynı zamanda bu Siyonist düşmanı ortaya çıkarıp destekleyen bütün emperyalist ve sultacı güçlerin, uluslar arası tüm Siyonist lobilerin de başına düşmektedir.
Hizbullahın verdiği bu savaş aynı zamanda Anadolunun da savaşıdır. Arz-ı Mevud hesaplarıyla Nilden Fırata kadar büyük İsraili kurmak isteyen Siyonistlerin Güneydoğu Anadolu topraklarına diktikleri kahbe gözleri kör etmenin savaşıdır
Bu savaş, hiçbir insani değer tanımayan ırkçı-faşişt Siyonistlerin insanlık dışı cinayet ve katliamlarına son vermek adına, bütün erdemli insanlığın savaşıdır.
Hizbullah bu savaşta, tüm İslam ümmetinin ve bütün onurlu insanların kalbini fethetti. Ümmetimizin farklı renklerini ve kesimlerini tek yürek haline getirdi. Şimdi Amerikan-İsrail eksenli şeytani güçlere karşı küresel bir savaş başlamıştır; dünyada iki saf vardır; bir tarafta hak, özgürlük, izzet ve adaletin kutlu sancağını yükselten Filistin-Hizbullah safı; diğer tarafta zulüm, işgal, yağma, cinayet ve sömürünün şeytani üssünü temsil eden İsrail-Amerikan safı
Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi münafık ve hain yöneticiler kendi gerçek yüzlerini göstererek Amerikan ve İsrailin safında yer tutarken, sözde İslam alimi olan bir takım satılmışlar da Hizbullahın karşısında durarak Siyonist saldırganlığa küstahça destek verebilmişlerdir. Kuşkusuz ki İslam ülkeleri içinden çıkıp Amerikan-İsrail eksenine destek veren hiç bir hain ve işbirlikçinin ihanetleri unutulmayacak ve onlar hiçbir zaman affedilmeyecektir
Filistin Gönüllüleri
Bu duygu, düşünce ve hassasiyetle hareket eden Türkiyeli Müslümanlardan 40 kişilik bir grup olarak, Filistin Gönüllüleri adı altında, ABD-İsrail eksenli Siyonist saldırganlığa karşı, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, onların haklı ve mukaddes direnişlerini desteklediğimizi göstermek için Şama gidiyoruz
Onların yalnız olmadığını ve asla yalnız kalmayacağını haykırmak için Şama gidiyoruz. Siyonistlerin katlettiği, evsiz yurtsuz, yetim bıraktığı Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize şefkat ellerimizi uzatmak için Şama gidiyoruz.
Genciyle yaşlısıyla el ele verip bileklerimizi ve yüreklerimizi Filistine uzatmak için Şama gidiyoruz.
Tüm varlığımızla, Kudüsümüzün özgürleşmesi davasında biz de varız! demek için Şama gidiyoruz.
Bu gidişimiz askeri amaçlı bir sefer değildir; ancak, Siyonistlerle savaşmayı en büyük büyük ibadet biliyoruz. Bir gün gelir de damarlarımızdaki kan Kudüs ve Filistin için akacaksa eğer, bunu en büyük şeref biliyoruz.
Amerika ve İsrail şunu bilmelidir ki, Siyonist varlığın ortadan kalkması, gasıp İsrailin haritadan silinmesi, Filistinin bütünüyle özgürleşmesi İslam Ümmetinin vazgeçilmez bir hedefidir. Bizler ne 1967 sınırlarını, ne de 1948 sınırlarını asla tanımayız; Filistin topraklarının bir karışında bile İsrail adı altında Siyonist varlığın bulunmasına göz yummayız. Ve inşallah tez zamanda Allahın izniyle bu kanser uru ortadan kalkacaktır.
Ümmetimiz yiğit evlatları dünyanın bir başından diğer bir başına izzetlice ayağa kalkıp Amerikan-İsrail saldırganlığına göğüslerini germek istiyor. İşte biz de, Amerikan-İsrail şer eksenine karşı Filistin-Hizbullah saflarında Kudüs için, Filistin için, İslam dünyasının bağımsızlık ve özgürlüğü için göğüslerimizi germeye hazır olduğumuzu haykırmak ve göstermek istiyoruz
İslam Ümmeti, bu Amerikan-İsrail putunu kırmak için sel olup taşacaktır. Irmaklar denizleşecek, Siyonistlerin üzerine akacaktır. Dünyan her bir yanı Siyonistlere cehennem olacaktır..!
Şimdi birlik-beraberlik ve kardeşlik içinde, her tür fitne ve tefrikadan uzak durarak, tek bir ümmet olma bilinciyle hareket edip Ümmetimizin yüzünü ak etme zamanıdır. Bu yolda atılacak her bir adım, Allah katında bizleri aziz kılacağı gibi, özgür Kudüs ve İsrailsiz dünyaya ulaştıracaktır!
Şimdi yürüyelim arkadaşlar İsrailin üzerine doğru..!
Şimdi yürüyelim arkadaşlar, Kudüse doğru, Kudüse doğru..!
Bizler Filistin gönüllüleriyiz Yolculuğumuz bu yolda atılmış bir adımdır..!
4 Ağustos Cuma günü (yarın) Bitlisde düzenlenecek olan Filistin ve Lübnana destek, İsrail ve Amerikayı protesto mitingine konuşmacı olarak katılacağım.
Pazar günü de, saat 12:00de İstanbul Fatih camii avlusunda buluşup Şehid Metin Yükselin katligahında basın açıklaması yapıp Edirnekapıda Şehid Metin Yükselin kabrini ziyaret ederek belirlenen güzergah üzere yola çıkacağız.
Kardeşlerimizin dualarını bekliyoruz. Suriye seferimiz ile ilgili haber ve gelişmeleri sitemizden duyurmaya çalışacağız. Bu sefere ilgi gösterip seferi sitelerinde yayınlayacaklarını belirten kardeşlerimize de buradan teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Merhum Nurulhak Saatçıoğlunu unutmadık..
6 Ağustos 2005 yılında elim bir trafik kazası sonucu Rabbimize yolcu ettiğimiz aziz kardeşimiz Nurulhak Saatçıoğlunu burada bir kez daha rahmetle anıyoruz. 6 Ağustosta Filistin Gönüllüleri olarak Şama gidiyoruz, ama bir eksikle. O da Nurulhak kardeşimiz. Zira o, bir Filistin gönüllüsüydü her zaman. Belki bedenen aramızda olmasa da, ruhaniyetiyle aramızda bulunacağına kuşkumuz yoktur. Onu bir kez daha selamlarken, selamlarını Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerine götürüyoruz
alıntı
Genelde tüm insanlığın, özelde İslam Ümmetinin karşılaştığı en büyük musibet ve felaket şüphesiz ki siyonizmin ortaya çıkmasıdır.
Osmanlı imparatorluğunun etkisizleştirilip yıkılmasının ardından dağılan İslam dünyası her yönden güçsüz ve dayanıksız kalmış, bunu fırsat bilen dünya emperyalistleri İslam alemini dört bir yandan işgal edip işgal, katliam, cinayet, sömürü, sürgün ve işkence politikalarıyla şeytani siyaset ve sultalarını dünya Müslümanlarına empoze etmeye başlamıştır.
Bir kanser tümörü olan Siyonist İsrail rejimi bu dönemde İslam dünyasının bağrına bir zehirli hançer olarak saplanmış Filistin toprakları üzerinde kurulan bu terör devletiyle birlikte Ortadoğunun güvenlik ve esenliği bütünüyle ortadan kalkmıştır.
Bu terör rejimi 60 yıldır sürekli olarak genç-yaşlı, kadın çocuk ayırt etmeksizin Filistinli kardeşlerimizi katletmekte, evlerini, bağlarını, bahçelerini yıkmakta, Filistinlileri esir alıp işkence kamplarında tutmaktadır. Bugün Siyonistlerin işkence kamplarında 10 binden fazla Filistinli kardeşimiz esir olarak bulunmaktadır, ki bunların yaklaşık bin tanesini kadın ve çocuklar oluşturmaktadır.
İşgal altındaki vatanlarını, onur ve mukaddesatını kahramanca savunan Filistinli kardeşlerimizin ne denli büyük bir zulümle karşı karşıya kaldığını hep birlikte televizyon ekranlarından izliyoruz; mazlum ve savunmasız Filistinlilerin, anaların, çocukların ve yetimlerin çığlıkları kulaklarımızda yankılanmakta, akan gözyaşları sinelerimizde derin yaralar açmaktadır.
Filistin İntifadasının yılmaz savaşçıları siyonizme karşı sürdürdükleri kutsal direnişlerinde yeni bir merhale olarak, İntifadanın hedeflerini siyasal alanda da gözetmek amacıyla HAMAS hükümetini kurmuşlardır.
Filistin halkının irade ve tercihiyle kurulan HAMAS hükümeti, başta büyük Şeytan Amerika ve Batılı müttefikleri tarafından alçakça bir düşmanlıkla karşılaşmış, Filistin halkının bu meşru hükümeti görülmemiş bir ambargo ile etkisizleştirilmek istenmiştir.
Filistinlilerin Siyonist işgal güçlerine karşı sergiledikleri kutsal intifada hareketini terör ve bu direnişin önderlerini terörist olarak niteleyecek kadar barbarlaşan Amerika ve İsrail, hiç bir insani kural ve ölçü taşımaksızın tam bir azgınlıkla işgal ve katliamlarını sürdürmekten geri durmamıştır.
Kimdir terörist? Haçlı savaşı adı altında tüm dünyayı kan gölüne çeviren, Afganistan ve Irakı işgal eden, cinayetkar Siyonist rejimi bütün gücüyle destekleyip mızrak ucu olarak ileri süren Amerika ve onun menfur başkanı Bush mu, yoksa vatanlarının işgalden kurtulması için her türlü fedakarlığı göze alıp yılmadan ve boyun eğmeden kahramanca direnen Filistinliler mi?
Kimdir terörist? F 16 ve B52 bombardıman uçakları, akıllı bombaları, Apache helikopterleri ile savunmasız insanların üzerine bombalar döküp füzeler atan Amerika ve İsrail mi, yoksa esaret ve zillete boyun eğmeyip tüm saldırı ve zulümlere cesaretle göğüs geren Filistinliler mi?
Batı medeniyeti dedikleri budur; Amerikan tarzı demokrasi ve insan hakları felsefesi budur. Onların insan haklarından ne anladığını Ebu Gureyb ve Guantanamolarda gördük; Onların İnsan haklarından ne anladıklarını Gazzede, Kanada gördük
Filistinin kahraman direnişçileri Siyonistlerin bir karakolunu basıp bir askerlerini esir almasıyla başlayan süreci hep birlikte izledik. Tank ve bombardıman uçaklarıyla kan ve ölüm kusan İsrailin Gazzeyi nasıl harabeye çevirdiğini, köprülerini yıktığını, hükümet binalarını bombaladığını, savunmasız kadın ve çocukları tank ve füzelerle nasıl da kana buladığını hep birlikte gördük..
Siyonistler tam bir barbarlık ve gözü dönmüşlükle Filistine saldırırken, sözüm ona özgür ve uygar dünya gözlerini ve kulaklarını kapadı. Hiç bir hukuk tanımayan Siyonist terörün bu insanlık dışı işgal, yıkım ve katliamlara itiraz etmedikleri gibi, aksine, Siyonist rejimin arkasında durarak İsrail kendini savunuyor, İsrailin kendini savunma hakkı vardır dediler.
İsrail kendini nasıl savunuyordu? Bir esir askerini kurtarma bahanesiyle tüm Gazzeyi yakıp yıkmakla kendini savunurken (!), Batı'nın uygar gözleri, Siyonistlerin zindanlarında esir olarak tutulup her türlü işkenceye maruz kalan 10 bin Filistinlinin varlığını hiç görmüyor, bu insanların niçin esir tutulduklarını sorgulamıyordu.
Filistinliler şunu biliyorlardı ki, bu kanser tümörünü Ortadoğuya yerleştiren Batılılar onun hiçbir cinayetine karşı çıkmayacak, bilakis vahşi katliamlarına sürekli yeşil ışık yakacaklardı. Amerika hep bunu yaptı, İngiltere hep bunu yaptı, Avrupa hep bunu yaptı. Ne hazin ve utanç vericidir ki, İslam ülkelerinden kimi yöneticiler ve siyasi çevreler de terörist İsrailin kirli ve kanlı ellerini sıktı.
Emperyalizmin bu gayri meşru çocuğu İsrailin tam bir pervasızlıkla Filistine saldırdığı sırada, Lübnanın Hizbullah savaşçıları Siyonist İsraile umulmadık bir darbe indirerek, mazlum ve savunmasız Filistinlilerin yanında olduğunu ortaya koydu. Filistin davasına bağlılığın, intifada ile olan dayanışmanın, Filistin Müslümanlarıyla olan içten ve gerçek kardeşliğin en güzel bir örneğini sergileyen Hizbullah, şimdi Siyonist işgal ordusuna darbe üzerine darbe indiriyor.
İsrail terör rejiminin ayaklarını kıran, sütunlarını yıkan, pençelerini söken kahraman Hizbullah savaşçıları, şeytani siyonizmin yıldızlarını söndürmekte ve can damarlarını kesmektedir.
Hizbullahın verdiği bu savaş, sadece Lübnanın savaşı değildir, bu savaş sadece Filistinin savaşı, arab kavminin savaşı değildir. Bu savaş, şii-sünni, türk, kürd-arab-acem tüm Ümmetin onur ve şeref savaşıdır. Siyonistlerin başlarına düşen her bir füze, aynı zamanda bu Siyonist düşmanı ortaya çıkarıp destekleyen bütün emperyalist ve sultacı güçlerin, uluslar arası tüm Siyonist lobilerin de başına düşmektedir.
Hizbullahın verdiği bu savaş aynı zamanda Anadolunun da savaşıdır. Arz-ı Mevud hesaplarıyla Nilden Fırata kadar büyük İsraili kurmak isteyen Siyonistlerin Güneydoğu Anadolu topraklarına diktikleri kahbe gözleri kör etmenin savaşıdır
Bu savaş, hiçbir insani değer tanımayan ırkçı-faşişt Siyonistlerin insanlık dışı cinayet ve katliamlarına son vermek adına, bütün erdemli insanlığın savaşıdır.
Hizbullah bu savaşta, tüm İslam ümmetinin ve bütün onurlu insanların kalbini fethetti. Ümmetimizin farklı renklerini ve kesimlerini tek yürek haline getirdi. Şimdi Amerikan-İsrail eksenli şeytani güçlere karşı küresel bir savaş başlamıştır; dünyada iki saf vardır; bir tarafta hak, özgürlük, izzet ve adaletin kutlu sancağını yükselten Filistin-Hizbullah safı; diğer tarafta zulüm, işgal, yağma, cinayet ve sömürünün şeytani üssünü temsil eden İsrail-Amerikan safı
Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi münafık ve hain yöneticiler kendi gerçek yüzlerini göstererek Amerikan ve İsrailin safında yer tutarken, sözde İslam alimi olan bir takım satılmışlar da Hizbullahın karşısında durarak Siyonist saldırganlığa küstahça destek verebilmişlerdir. Kuşkusuz ki İslam ülkeleri içinden çıkıp Amerikan-İsrail eksenine destek veren hiç bir hain ve işbirlikçinin ihanetleri unutulmayacak ve onlar hiçbir zaman affedilmeyecektir
Filistin Gönüllüleri
Bu duygu, düşünce ve hassasiyetle hareket eden Türkiyeli Müslümanlardan 40 kişilik bir grup olarak, Filistin Gönüllüleri adı altında, ABD-İsrail eksenli Siyonist saldırganlığa karşı, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu, onların haklı ve mukaddes direnişlerini desteklediğimizi göstermek için Şama gidiyoruz
Onların yalnız olmadığını ve asla yalnız kalmayacağını haykırmak için Şama gidiyoruz. Siyonistlerin katlettiği, evsiz yurtsuz, yetim bıraktığı Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize şefkat ellerimizi uzatmak için Şama gidiyoruz.
Genciyle yaşlısıyla el ele verip bileklerimizi ve yüreklerimizi Filistine uzatmak için Şama gidiyoruz.
Tüm varlığımızla, Kudüsümüzün özgürleşmesi davasında biz de varız! demek için Şama gidiyoruz.
Bu gidişimiz askeri amaçlı bir sefer değildir; ancak, Siyonistlerle savaşmayı en büyük büyük ibadet biliyoruz. Bir gün gelir de damarlarımızdaki kan Kudüs ve Filistin için akacaksa eğer, bunu en büyük şeref biliyoruz.
Amerika ve İsrail şunu bilmelidir ki, Siyonist varlığın ortadan kalkması, gasıp İsrailin haritadan silinmesi, Filistinin bütünüyle özgürleşmesi İslam Ümmetinin vazgeçilmez bir hedefidir. Bizler ne 1967 sınırlarını, ne de 1948 sınırlarını asla tanımayız; Filistin topraklarının bir karışında bile İsrail adı altında Siyonist varlığın bulunmasına göz yummayız. Ve inşallah tez zamanda Allahın izniyle bu kanser uru ortadan kalkacaktır.
Ümmetimiz yiğit evlatları dünyanın bir başından diğer bir başına izzetlice ayağa kalkıp Amerikan-İsrail saldırganlığına göğüslerini germek istiyor. İşte biz de, Amerikan-İsrail şer eksenine karşı Filistin-Hizbullah saflarında Kudüs için, Filistin için, İslam dünyasının bağımsızlık ve özgürlüğü için göğüslerimizi germeye hazır olduğumuzu haykırmak ve göstermek istiyoruz
İslam Ümmeti, bu Amerikan-İsrail putunu kırmak için sel olup taşacaktır. Irmaklar denizleşecek, Siyonistlerin üzerine akacaktır. Dünyan her bir yanı Siyonistlere cehennem olacaktır..!
Şimdi birlik-beraberlik ve kardeşlik içinde, her tür fitne ve tefrikadan uzak durarak, tek bir ümmet olma bilinciyle hareket edip Ümmetimizin yüzünü ak etme zamanıdır. Bu yolda atılacak her bir adım, Allah katında bizleri aziz kılacağı gibi, özgür Kudüs ve İsrailsiz dünyaya ulaştıracaktır!
Şimdi yürüyelim arkadaşlar İsrailin üzerine doğru..!
Şimdi yürüyelim arkadaşlar, Kudüse doğru, Kudüse doğru..!
Bizler Filistin gönüllüleriyiz Yolculuğumuz bu yolda atılmış bir adımdır..!
4 Ağustos Cuma günü (yarın) Bitlisde düzenlenecek olan Filistin ve Lübnana destek, İsrail ve Amerikayı protesto mitingine konuşmacı olarak katılacağım.
Pazar günü de, saat 12:00de İstanbul Fatih camii avlusunda buluşup Şehid Metin Yükselin katligahında basın açıklaması yapıp Edirnekapıda Şehid Metin Yükselin kabrini ziyaret ederek belirlenen güzergah üzere yola çıkacağız.
Kardeşlerimizin dualarını bekliyoruz. Suriye seferimiz ile ilgili haber ve gelişmeleri sitemizden duyurmaya çalışacağız. Bu sefere ilgi gösterip seferi sitelerinde yayınlayacaklarını belirten kardeşlerimize de buradan teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Merhum Nurulhak Saatçıoğlunu unutmadık..
6 Ağustos 2005 yılında elim bir trafik kazası sonucu Rabbimize yolcu ettiğimiz aziz kardeşimiz Nurulhak Saatçıoğlunu burada bir kez daha rahmetle anıyoruz. 6 Ağustosta Filistin Gönüllüleri olarak Şama gidiyoruz, ama bir eksikle. O da Nurulhak kardeşimiz. Zira o, bir Filistin gönüllüsüydü her zaman. Belki bedenen aramızda olmasa da, ruhaniyetiyle aramızda bulunacağına kuşkumuz yoktur. Onu bir kez daha selamlarken, selamlarını Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerine götürüyoruz
alıntı