Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

bir nine duydum ona hikaye buldum (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Yakup gözün aydın olsun.

–Sağol Allah razı olsun.

–Adını ne koydun?

–Munise.

–Ne manaya geliyor?

–Sevimli, cana yakın demek. Ahlâkı ile ailesinde, itaatı ile Allah katında sevilsin diye koyduk bu ismi.

–Allah niyetinizi kabul etsin. Ne de güzel temennide bulunmuşsun. Allah salihalardan kılsın.

–Abi ağzından bal akıyor.

–Yakup sana birşey söyleyeyim. Bu isimlerde sanki bir gizli dua vardır. O nedenle ismini iyi seçmek gerek.

–Doğru söylüyorsun.

***

Yakup Efendi’nin bu yedinci çocuğuydu. Kendisi çiftçilikle uğraşır; mal bakardı. Dört oğlu üç kızı vardı. Günler kar gibi erirken ömür ağacının yaprakları birer birer dökülüyordu.

Yakup Efendi yörük bir aileden geldiğinden yılın belli aylarını yaylada geçirirdi. Erzaklarını, koyunlarını alır çadırda kalırdı.

Yaşlılık günlerim geldi demeye başlamıştı. Kendi eliyle yaptığı postu üzerinde alnını secdeye koyduğunda yüreği ısınırdı ibadetin heyecanından.

Çocukların hepsine Elif ba’yı, Kur’an okumasını, taharet, abdest, namaz, oruç bahislerini Mızraklı İlmihalden iyice belletmişti.

Muhterem ailesi Sıdıka Hanım Teyze’nin emeğini de unutmayalım tabiî. Onun ismini de dedesi koymuş. Doğruluk ve samimiyette Allah yolunda çok dürüst manasına gelen Hz. Aişe (ra) annemizin vasıflarından olduğu için.

Büyük oğulları Fahri Bey. Köyde, nahiyede kibarlığı, efendiliği ile çok sayılan biri. Yüreğinin asaleti yüzüne ve gözlerine aksetmiş. Onun için bir okul öğretmeni “Ne şerefli, asil ruhlu bir adam. Ne mükemmel bir baba. Cesareti, ahlâkı çocuk yetiştirmeye müsait. Sabırlı mı sabırlı. Çalışkan ve çok da hatırlı biri. Namazlarını daim kılar” der.

Ortanca oğulları gurbete çıkmış, Munise ile küçük oğulları babasının yanında, iki kızı da evlidir.

Munise kız da ağabeyi ve kardeşleri gibi sözünde hiç yalan konuşmaz, anneye babaya saygılı, utangaç, akıllı, çalışkan hem de Mevlidi ezbere okur.

Yakup Efendi yaylaya çıktığı günlerde, yatsıdan sonra kitaptan okur, Sıddıka Hanım ve çocuklar dinlerdi. Hele “Müzekkin Nüfus’ta” geçen hikâyeler oba asaletinden gelen bu ailenin manevi dünyalarını çiçekler gibi süslerdi.

Bir akşam Yakup Efendi Sıddıka Hanıma “Munise hâlâ namaza başlamadı değil mi?” diye sormuştu. Hanımı, “Evet” cevabını verince öyle bir ağlamıştı ki Sıddıka Hanım bile onu hiç böyle görmemişti.

***

Yakup Amca yine bir aşk ve disiplinle kitap okurken aniden rahatsızlandı. Sabaha yakın da, namazla, Kur’an–ı Kerim okumakla, doğrulukla geçen ömür sona erdi. Aradan altı ay geçmişti ki, Sıddıka Hanım da rahmetli oldu.

Munise’nin yaşı kırka varmıştı. Birgün oğlu gelip annesine: “Hoca dedi ki senin deden sahib–i tertip bir adamdı. Allah ona Yakup aleyhisselamın merhamet ve gözyaşını vermişti. Hiç kaza namazı olmamıştı. Senin ismini de hem ailede sevimli hem de Allah katında sevimli olsun diye vermiş. Hoca Efendi’ye dedimin arkadaşı söylemiş”.

Munise Hanım’ın birden dudakları titremeye başladı. Gözleri doldu. Yüzü kızardı, kızardı. Yüreği öyle bir çırpıyordu ki bedenini ayakları tartmıyordu. Hemencik yere oturdu. Evladını dizine oturttu. Sarıldı, okşadı ağladı, ve;

–Öyleydi deden. O kulluğunu unutmadı. Adam gibi gitti.

Munise Hanım’ın içine köz düştü. Tam kırk yıldır namazını kılmamıştı. Ne olmuştu, nasıl geçmişti bu kırk yıl namazsız.

Tandır başında sıcağın da etkisiyle kendinden geçmiş, bitkin vaziyette oturduğu yerde uyuyakaldı. Çocuk da annesinin üzerine bir atkı örtüp sokağa çıktı. Munise Hanım kısa bir zaman sonra hayretle gözlerini açtı. Şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Rüya görmüştü.

Bir ses duyuyor:

“Allah adın olsa her işin önü

Her giz ebter (kesik, bitik) olmaya anın sonu

...

Bir kez Allah dese aşkile lisân

Dökülür cümle günah misli hazan

...

Her kaçan kim bu namazı kılar

Cümle gök ehlin sevabın alalar.

***

Munise Hanım daha çocuk yaşlarda ezberlediği Mevlidi rüyasında görmüş içten içe hayretler içinde kalmıştı.

Akşam olunca komşu Hacer Hanım gelmişti. Kısa bir hâl hatırdan sonra “Gündüz gelemedim. Bu gece rüyamda Yakup Amcayı gördüm. Bana dedi ki Munise namaza başladı mı? Ben de hayır deyince ‘Onun da kazası kalmaz’ dedi.” Hacer Hanım daha sözünü bitirmemişti ki Munise yere yıkıldı. Ayılınca o kadar ağladı ki; günlerce bu yaşadıklarını unutamadı.

Munise Hanım itaatkâr, vefakâr, terbiye ve doğruluğu temsil eden Anadolu kadınlarından sadece birisi.

Bir arkadaşım ninesini anlattı bana, ben de hikâyesini yazdım.

Ninemiz tam 120 yaşına kadar yaşamış.

Elan oğlu 100 yaşında.

“Allah bir dua ile binlerce ömür çıkarır. Kırka, seksen ilave eder, iki ömür çıkarır.”

Nine kırk yaşından sonra namazını bir ömür aksatmadan kılmış.

Ey analar, babalar, evlatlarınızı imanla, ibadetle, ahlâkla, ilim ve irfan ile yetiştirin.

Her yaprağın ömrü 120 yıl olmayabilir. Bazen bir anda, bazen iki günde ahiret kapısına düşebilir.

Rabb’imiz, dünya ve ahiret saadetini Hz. Muhammed (sav) hürmetine lûtfeylesin.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt