Bir Nefis Muhasebesine Varmisiniz?
Bir hadisi şerifinde Rasullullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur :
"Hesaba çekilmeden evvel, nefsinizi hesaba çekin..
Evet, zaman hızla akıp giderken hemen hemen günümüzün her saati dünyanin fani meşgaleleriyle harcanmaktadır. Dünyaya olan taalluk ve bağlılıgımız da ,aslı vazifemiz ve kutsi hizmetimizden bizleri sürekli alı koymaktadir. Bizler adeta koskoca bir hayati sadece nefsimiz için tüketip, dünyanın geçiciliğini düşünemez olduk.İstisnalar olmakla birlikte ne yazıkki pek çoğumuz bu durumdadır ...
Böyle olduk da ne oldu? ..Bilmem ki, ne kazandık?
Bugün Müslümanların içine düştükleri durumun altında yatan en önemli nedenlerden biri de bu değil midir? ..Bu kadar vahim bir durum karşısında bizler ne yapıyoruz?
Islam adına koskoca ihmaller, tekasüller, gaflet ..
Oyasa ki hayatın bütün bu fani meşgaleleri bizler için birer imtihandır...
Bu durumu 1400 yıl önceden Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere bildirerek şöyle uyarıda bulunmuştur :
Benden sonra üzerinize (gelmesinden) korktuğum şeylerden birisi de dünya güzellik ve zinetleri acil (ıp ahireti ihmal edecek kadar sizi oyala) masidir. (Buhari, Müslim)
Evet, Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu Hadisi Şerif 'le , bugünkü toplumsal yaşantımızın boyutunu ortaya koyarak, bu gerçeği apaçık açıklamıyor mu? Bunun için bir keder duymuyor muyuz?...
Öyleyse, 14 asır evvel yaşanan asrı saadeti günümüz dünyasına yansıtarak geçmişten ders almalıyız.Nitekim yaşanan bu manevi boşluğun giderilmesi ancak kalbimizin gıdası , ruhumuzun ihtiyacı ve rahatı olan ibadetlere sarılmakla mümkündür.. Zira asrı saadeti, asrı saadet yapan, insanların mutlak manada Kur'an doğrultusundaki hareket etmeleri ile değerlendirilemez mi? ...
Peki ya bizler ?..Hayatımızın hedefini, gayesini düşünmeyi vakit bulabiliyormuyuz?
Yaşantımız, yaratılış gayemize uygunmudur, bunu hiç düşündük mü ?
Mükellefiyetlerimizi, kulluk vazifelerimizi hakkıyla, eksiksiz olarak yerine getirebiliyormuyuz ? ..vicdanen rahat mıyız?
Ecel aniden kapımızı calmadan böyle bir nefis muhasebesine varmiyiz? yoksa halimize sükut edip , böyle gelmiş böyle gidecek mi diyeceğiz ?
Bir hadisi şerifinde Rasullullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur :
"Hesaba çekilmeden evvel, nefsinizi hesaba çekin..
Evet, zaman hızla akıp giderken hemen hemen günümüzün her saati dünyanin fani meşgaleleriyle harcanmaktadır. Dünyaya olan taalluk ve bağlılıgımız da ,aslı vazifemiz ve kutsi hizmetimizden bizleri sürekli alı koymaktadir. Bizler adeta koskoca bir hayati sadece nefsimiz için tüketip, dünyanın geçiciliğini düşünemez olduk.İstisnalar olmakla birlikte ne yazıkki pek çoğumuz bu durumdadır ...
Böyle olduk da ne oldu? ..Bilmem ki, ne kazandık?
Bugün Müslümanların içine düştükleri durumun altında yatan en önemli nedenlerden biri de bu değil midir? ..Bu kadar vahim bir durum karşısında bizler ne yapıyoruz?
Islam adına koskoca ihmaller, tekasüller, gaflet ..
Oyasa ki hayatın bütün bu fani meşgaleleri bizler için birer imtihandır...
Bu durumu 1400 yıl önceden Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bizlere bildirerek şöyle uyarıda bulunmuştur :
Benden sonra üzerinize (gelmesinden) korktuğum şeylerden birisi de dünya güzellik ve zinetleri acil (ıp ahireti ihmal edecek kadar sizi oyala) masidir. (Buhari, Müslim)
Evet, Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu Hadisi Şerif 'le , bugünkü toplumsal yaşantımızın boyutunu ortaya koyarak, bu gerçeği apaçık açıklamıyor mu? Bunun için bir keder duymuyor muyuz?...
Öyleyse, 14 asır evvel yaşanan asrı saadeti günümüz dünyasına yansıtarak geçmişten ders almalıyız.Nitekim yaşanan bu manevi boşluğun giderilmesi ancak kalbimizin gıdası , ruhumuzun ihtiyacı ve rahatı olan ibadetlere sarılmakla mümkündür.. Zira asrı saadeti, asrı saadet yapan, insanların mutlak manada Kur'an doğrultusundaki hareket etmeleri ile değerlendirilemez mi? ...
Peki ya bizler ?..Hayatımızın hedefini, gayesini düşünmeyi vakit bulabiliyormuyuz?
Yaşantımız, yaratılış gayemize uygunmudur, bunu hiç düşündük mü ?
Mükellefiyetlerimizi, kulluk vazifelerimizi hakkıyla, eksiksiz olarak yerine getirebiliyormuyuz ? ..vicdanen rahat mıyız?
Ecel aniden kapımızı calmadan böyle bir nefis muhasebesine varmiyiz? yoksa halimize sükut edip , böyle gelmiş böyle gidecek mi diyeceğiz ?