Bir Kurba Hikayesi
çocukluğum Iznik Gölünün Kenarinda , Adini Da Bulunduğu Mekandan Almiş Bir Köyde Geçti. Her Yil Nisandan Sonra , Köyde Merakli Bir Bekleyiş Başlardi. “ Göl Ne Zaman Kurbanini Alacakti? “
Köylü, Göl Kurbanini Almadan Göle Girmezdi… Her Ne Kadar Haftasonlari Piknik Için Göl Kenarina Gelenler Uyarilsa ,aman şu Kisimlardan Girmeyin, Aman Yüzme Bilsenizde Fazla Açilmayin Dense De , Mayis Sonlari , Haziran Başlarinda Göl Kurbanini Alirdi .
Ondan Sonra Köylü Göle Girmeye Başlardi.. Bu Okadar Kaniksanmiş Bir Hadiseydi Ki , Boğulmanin Aci Yani Artik Yillar Içinde Göle Girilme Vizesine Dönüşmüştü .
Yillar Geçti çocukluğum Göl Kenarinda Kaldi. önce Köyümden Sonra Da ülkemden Ayrildim. Gittiğim ülkenin Kenarinda çocukluğumu Biraktiğim Türden Gölleri Yoktu ; Ama “ Tuna” Si Vardi. Onunda Kenarinda Piknik Yapiliyor , Onda Da Yüzülüyordu. Ve Oda Kurbanini Aliyordu.
Içinden Tuna Geçen ülkeye Vardiğimda , Kurban Mevsimi Değildi Ama Bir Kurban Hikayesi Dolaşiyordu Dillerde . Ve Bir Defter Elden Ele.
Ali’ Nin Günlüğü Dediler. Ali Kim Dedim , Kurbanimizmiş…..
Devam Ettiği üniversitenin üçüncü Sinifinda Derslerini Dondurmuş.
Içindeki Anne özlemini , Sila Hasretini , Gençlik Sevdalarini Dondurmuş.
Bir Kutlu Emre Boyun Eğip , Içinden Tuna Geçen ülkeye Gelmiş.
Işte Onun Gelişiyle Tuna Bir Coşmuş Bir Coşmuş Ki….onu Sinesine Saracaği , Sarip Sarmalayacaği Günü Iple çekmeye Başlamiş. O Günden Sonra Tuna , Kenarinda Piknik Yapanlarin Içinde Ali’yi Arar Olmuş Hep.
Ve Bir Sabah Tuna , Daha Bir ümitle Uyanmiş Güne. Içinde , Büyük Buluşmanin O Gün Gerçekleşeceğine Dair Bir His Varmiş.
Sabah Ilk Gelen Piknikçi Gurubunun Içinde , Kurban çehreli Biri Yokmuş. Ikincide De , üçüncüde De. Tam Umudu Kesmek üzereyken Bir Sicaklik Hissetmiş Tuna Sinesinde ; Bir Ilik Nefes Yayilmiş Ta Doğduğu Yerden Karadenize Döküldüğü Deltaya Kadar. O’ymuş Içindeki , Ali’ymiş. Tuna Piknikçileri Gözlerken , Herkesten Uzak Bir Yerde Piknik Yapan Bir öğrenci Gurubunun Içindeymiş Sevgilisi, Olacak Ya , Bir Sebep Olacak Ve Sevgililer Buluşacak Ya. Ali Yüzmek Için Tuna’ya Giren Ama Yüzme Bilmediğinden çirpinmaya Başlayan Bir öğrencisini Kurtarmak Için Atmiş Kendini özlemle Bekleyen Tuna’nin Kollarina. Tuna Bu , Firsati Kaçirir Mi ; Bir Sarmiş Bir Sarmiş Ki Sevgilisini …bir Gün Sonra Alabilmişler Kollarindan…
Tuna’nin Bu Hasretini Bilmeyenler ; “ali Tuna’da Boğuldu” Demişler.
Annesi “ Kurban Olduğum Yavrum “ Diye Ağit Yakmiş. Içinden Tuna Geçen ülkenin Insanlari Ise , Kendi çocuklarini Kurtarmak Için önce Memleketini , Anne Babasini , Sevdalarini ,daha Sonra Da Hayatini Feda Eden Bu Kurbani Hiç Unutmamişlar..
Onun Arkadaşlari Nereye Gitse , Hangi Kapiyi çalsa, Siz Kurbanin Arkadaşlarisiniz Diye Karşilanmişlar. Ve O Günden Sonra , Tuna’nin Suladiği Topraklarda Pek çok Okul Ve Yurt Açilmiş. Tuna’nin Suladiği Topraklardan , Pek çok kurban çehreli , Ali Sevdali Gençler Yetişmiş…
Alinti : Ahmet özdemir
çocukluğum Iznik Gölünün Kenarinda , Adini Da Bulunduğu Mekandan Almiş Bir Köyde Geçti. Her Yil Nisandan Sonra , Köyde Merakli Bir Bekleyiş Başlardi. “ Göl Ne Zaman Kurbanini Alacakti? “
Köylü, Göl Kurbanini Almadan Göle Girmezdi… Her Ne Kadar Haftasonlari Piknik Için Göl Kenarina Gelenler Uyarilsa ,aman şu Kisimlardan Girmeyin, Aman Yüzme Bilsenizde Fazla Açilmayin Dense De , Mayis Sonlari , Haziran Başlarinda Göl Kurbanini Alirdi .
Ondan Sonra Köylü Göle Girmeye Başlardi.. Bu Okadar Kaniksanmiş Bir Hadiseydi Ki , Boğulmanin Aci Yani Artik Yillar Içinde Göle Girilme Vizesine Dönüşmüştü .
Yillar Geçti çocukluğum Göl Kenarinda Kaldi. önce Köyümden Sonra Da ülkemden Ayrildim. Gittiğim ülkenin Kenarinda çocukluğumu Biraktiğim Türden Gölleri Yoktu ; Ama “ Tuna” Si Vardi. Onunda Kenarinda Piknik Yapiliyor , Onda Da Yüzülüyordu. Ve Oda Kurbanini Aliyordu.
Içinden Tuna Geçen ülkeye Vardiğimda , Kurban Mevsimi Değildi Ama Bir Kurban Hikayesi Dolaşiyordu Dillerde . Ve Bir Defter Elden Ele.
Ali’ Nin Günlüğü Dediler. Ali Kim Dedim , Kurbanimizmiş…..
Devam Ettiği üniversitenin üçüncü Sinifinda Derslerini Dondurmuş.
Içindeki Anne özlemini , Sila Hasretini , Gençlik Sevdalarini Dondurmuş.
Bir Kutlu Emre Boyun Eğip , Içinden Tuna Geçen ülkeye Gelmiş.
Işte Onun Gelişiyle Tuna Bir Coşmuş Bir Coşmuş Ki….onu Sinesine Saracaği , Sarip Sarmalayacaği Günü Iple çekmeye Başlamiş. O Günden Sonra Tuna , Kenarinda Piknik Yapanlarin Içinde Ali’yi Arar Olmuş Hep.
Ve Bir Sabah Tuna , Daha Bir ümitle Uyanmiş Güne. Içinde , Büyük Buluşmanin O Gün Gerçekleşeceğine Dair Bir His Varmiş.
Sabah Ilk Gelen Piknikçi Gurubunun Içinde , Kurban çehreli Biri Yokmuş. Ikincide De , üçüncüde De. Tam Umudu Kesmek üzereyken Bir Sicaklik Hissetmiş Tuna Sinesinde ; Bir Ilik Nefes Yayilmiş Ta Doğduğu Yerden Karadenize Döküldüğü Deltaya Kadar. O’ymuş Içindeki , Ali’ymiş. Tuna Piknikçileri Gözlerken , Herkesten Uzak Bir Yerde Piknik Yapan Bir öğrenci Gurubunun Içindeymiş Sevgilisi, Olacak Ya , Bir Sebep Olacak Ve Sevgililer Buluşacak Ya. Ali Yüzmek Için Tuna’ya Giren Ama Yüzme Bilmediğinden çirpinmaya Başlayan Bir öğrencisini Kurtarmak Için Atmiş Kendini özlemle Bekleyen Tuna’nin Kollarina. Tuna Bu , Firsati Kaçirir Mi ; Bir Sarmiş Bir Sarmiş Ki Sevgilisini …bir Gün Sonra Alabilmişler Kollarindan…
Tuna’nin Bu Hasretini Bilmeyenler ; “ali Tuna’da Boğuldu” Demişler.
Annesi “ Kurban Olduğum Yavrum “ Diye Ağit Yakmiş. Içinden Tuna Geçen ülkenin Insanlari Ise , Kendi çocuklarini Kurtarmak Için önce Memleketini , Anne Babasini , Sevdalarini ,daha Sonra Da Hayatini Feda Eden Bu Kurbani Hiç Unutmamişlar..
Onun Arkadaşlari Nereye Gitse , Hangi Kapiyi çalsa, Siz Kurbanin Arkadaşlarisiniz Diye Karşilanmişlar. Ve O Günden Sonra , Tuna’nin Suladiği Topraklarda Pek çok Okul Ve Yurt Açilmiş. Tuna’nin Suladiği Topraklardan , Pek çok kurban çehreli , Ali Sevdali Gençler Yetişmiş…
Alinti : Ahmet özdemir