nihalim
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 3 Eki 2006
- Mesajlar
- 2,593
- Tepki puanı
- 2
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
- Konum
- *meftun*
- Web Sitesi
- www.hatim-online.com
Bir gün düşün;
Hayatının en güzel ve aynı zamanda en hüzünlü günü olsun…
Dudağında acı bir tebessüm, yüreğin gözyaşlarına bulansın…
Bütün zıtlıkları içinde barındıran bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Duyguların karışsın birbirine, yanlış ve doğru aynı renk olsun…
Aklın kalbine söz geçiremesin…
Her şeyi göze alarak tüm özlemlerine yalınayak gittiğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Kalbin, Resul-i Zişan’ın parmağıyla işaret ettiği Dolunay gibi “şakk” etsin…
Her şey yaralasın, her şey üstüne gelsin…
Tüm dostlardan umudunu kesmişken “Bugün ki dostum ay” dediğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Ne yapacağını, ne düşüneceğini şaşırdığın bir gün…
Ne hayaller olsun ne hatıralar, bulunduğun an olsun sadece…
Ancak yaşadığın an’ın hayallerin ve hatıraların gölgesinde kaldığı bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Hayatın sayfaları arasında kaybolduğun bir gün…
Bakışların, gözlerini dünyaya yeni açan bir bebeğin ki gibi yabancı olsun…
“Garip kaldım bu hayata, hayat bu değil!” dediğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Her şeye ilaç olan zamanın, sana zehir olduğu bir gün…
Duyguların boğazında düğümlenen birer hıçkırık olsun…
Sevinçlerinin gündelik kederlere yenildiği bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Ne kadar yaşarsan yaşa, hayatın kısa olduğunun farkına vardığın bir gün…
Kalbinde açan sevgi çiçekleri bütün kötü tohumları kurutsun…
Geçici olan dünya hayatında yanlışların doğruları değil, doğruların yanlışları götürdüğü bir gün olsun…
Bir gün düşün;
“İyiki”lerin, “Keşke”lere galip geldiği bir gün…
Güneşin bin bir umutla yüreğine doğup, gecenin en karanlık anında bile yıldızların sana göz kırptığı…
Çiçeklerin senin için açıp, ufuk çizgisinin senin için kızıllaştığı bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Bir veda sözcüğü bile söylemeksizin, ellerini gönüllerden çekeceğin bir gün…
Kimsenin artık sana gereksinimi kalmadığını düşündüğün…
Giderken kendini de aldığın, yalnızca adının geride kaldığı bir gün olsun…
Bu gidişin adı “ÖLÜM” olsun…
alıntı
Hayatının en güzel ve aynı zamanda en hüzünlü günü olsun…
Dudağında acı bir tebessüm, yüreğin gözyaşlarına bulansın…
Bütün zıtlıkları içinde barındıran bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Duyguların karışsın birbirine, yanlış ve doğru aynı renk olsun…
Aklın kalbine söz geçiremesin…
Her şeyi göze alarak tüm özlemlerine yalınayak gittiğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Kalbin, Resul-i Zişan’ın parmağıyla işaret ettiği Dolunay gibi “şakk” etsin…
Her şey yaralasın, her şey üstüne gelsin…
Tüm dostlardan umudunu kesmişken “Bugün ki dostum ay” dediğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Ne yapacağını, ne düşüneceğini şaşırdığın bir gün…
Ne hayaller olsun ne hatıralar, bulunduğun an olsun sadece…
Ancak yaşadığın an’ın hayallerin ve hatıraların gölgesinde kaldığı bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Hayatın sayfaları arasında kaybolduğun bir gün…
Bakışların, gözlerini dünyaya yeni açan bir bebeğin ki gibi yabancı olsun…
“Garip kaldım bu hayata, hayat bu değil!” dediğin bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Her şeye ilaç olan zamanın, sana zehir olduğu bir gün…
Duyguların boğazında düğümlenen birer hıçkırık olsun…
Sevinçlerinin gündelik kederlere yenildiği bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Ne kadar yaşarsan yaşa, hayatın kısa olduğunun farkına vardığın bir gün…
Kalbinde açan sevgi çiçekleri bütün kötü tohumları kurutsun…
Geçici olan dünya hayatında yanlışların doğruları değil, doğruların yanlışları götürdüğü bir gün olsun…
Bir gün düşün;
“İyiki”lerin, “Keşke”lere galip geldiği bir gün…
Güneşin bin bir umutla yüreğine doğup, gecenin en karanlık anında bile yıldızların sana göz kırptığı…
Çiçeklerin senin için açıp, ufuk çizgisinin senin için kızıllaştığı bir gün olsun…
Bir gün düşün;
Bir veda sözcüğü bile söylemeksizin, ellerini gönüllerden çekeceğin bir gün…
Kimsenin artık sana gereksinimi kalmadığını düşündüğün…
Giderken kendini de aldığın, yalnızca adının geride kaldığı bir gün olsun…
Bu gidişin adı “ÖLÜM” olsun…
alıntı