Ölmekten değil, imansız ölmekten Korkun!
Bilmeyenimiz yok o evi..
Bir ev, siteye benzer bir yerde bulunuyor, siteki o eve benzeyen belki onlarca belki yüzlerce evden oluşuyor. Nasip olsunda nerde olduğu çok önemli değil, ama Allah'ımdan dilegim üzerinde Türk bayragi dalgalanan bir yerde ya da Muhammed (s.a.v)'i bağrına basan topraklarda olsun dilerim ben o evimin.
Hiç birebir şahit olmadım ama orda komşular hiç kavga etmezmiş, hep iyi geçinirlermiş, ama bazıları memnun olmazmış evinden, Çare yok bir giren büyük yerden izin ve kalk emri gelmeden çıkamaz oradan!
Aslında çok geniş değil, ama öncesinde oraya uygun hazırlıklar yapıldıysa isterse cukurun dibinde olsun, isterse gün güneş görmesin, isterse üzerinde dikenli otlar bitsin genişlermiş, ferahlarmış ve ferahlatırmış icindeki iyi insanı... Birde başka ev sakinleri varmış, evi deniz manzaralı da olsa, püfül püfül rüzgarda esse -oooof- içindeki bazı özel ve önemli konularda tembelse öncesinde rahat edemezmiş, Sıkarmış evi. Aah ah hele birde acınası durumdaki insanlar varmış ki, -Allah onlardan eylemez, öyle biri değilizdir inşallah- yılanlar, çıyanlar , akrepler musallat olurmus evlere; niye mi ki gitsinler, çıkmazlarmış sefil insanın evinden... Has yüzüne heves olduklari için değil, oranın güzelliğine kandıkları için de değil, Onların göreviymiş ordaki şahsı ağırlamak(!).
Evin kalorifer yada sobası yok, klimasıda yok; sıcaklığı da serinliği de, genişliği de darlığı da oraya girenin önceden yaptıklarına bakar...
Eve ilk girilen gün: Eger sevdiği yada eşi dostu çoksa kalabalık şekilde gidilir, ama birkaç saat sonra hiç biri kalmaz, galiba ev dar olduğu için diye düsnmeyin, oraya her babayiğit istesede giremez, hiç kimse de cağrıldığı vakit ben sonra geleceğim diye erteleyemez karşı koyamaz...
Para bulabilirlerse bir taş yaparlar, hem evin sınırını belirlerlemek hem de sahibini tanıtmak için, üzerine ismi yazarlar ve belki birde mani dizerler, artık kaç sene silinmeden durursa...
Ama oraya gidenlerden her sıkıntı çeken illede cok hazırlıksız olduklarından deil, belkide ordan tekrar çıkarıldıklarında daha güzel bahçeli, kevser havuzlu büyük sitedeki eve gidebilmesi için, Kevser havuzu başında iki cihanın sultanıyla buluşması için, hatalarının yerine geçip, daha kötü, ateşten meyveleri olan, günün binlerce yıla bedel olduğu diğer eve girmesini engellemek için bir umut kapısı da olabilirmiş. Yani bu bütün kainatın sultanının bir rahmetinin sonucu da olabilirmiş...
Aslında içinde neler olduğu daha önemli de, hem ben pek bişey bilmiyorum, hem de ne olabileceklerini sizlerin düşünmeniz için yazamayacağım..
Ama akibet yerimiz olan mezarlıkları unutmayın, arada bir uğrayın, siz onları duymasanızda onlar sizi duyar, konuşun eski dünyalılarla! Allah'ın kelamını okuyun.. Elinizde mezarlıkları görebilme imkani varsa degerlendirin, Maalum Allah nasip ederse sizinde öyle bir yeriniz olacak. Tek dileğim mutlak vakit geldiğinde ardınızdan Fatiha okuyanların çok olması..
Allah cümlemizi Öldükten sonra amel defteri kapanmayanlardan eylesin!
El Tevvap Allah'ım tövbe kapısı kapanmadan tövbe edenlerden eylesin!
AMIN!
Gel bakalım, süren doldu diye geldiginde Azrail meleğin,
Şeytan önümde imanımı çalmaya ugraşırken yeğin yeğin,
Bir de olmassa yanımda bana şehadeti hatırlatan bir sevenin
Halim nice olacak? Çarem, dermanım sensin Ya Rabb-el Alemin
Gözden fer indiğinde, nur söndügünde, bülbül dilim sustuğunda
Elleri dizlerinde de sevenler başucuma birer birer toplandığında
Başım, boynum bi haber yana düşüp, çenem baglandığında
Keşke demeden gitmek için sen bize yol göster Allah'ım
Sıktığınde Soğuk toprağın derinliğindeki akibet yeri
Gelip sorduğunda, Rabbin kim? diye sorgu Melekleri,
Ya tutulursa dünyada yalanlar söyleyen yunus'un bu dili
Vakit geç olmadan Allah'ım, yalanlardan döndür beni.
Bilmeyenimiz yok o evi..
Bir ev, siteye benzer bir yerde bulunuyor, siteki o eve benzeyen belki onlarca belki yüzlerce evden oluşuyor. Nasip olsunda nerde olduğu çok önemli değil, ama Allah'ımdan dilegim üzerinde Türk bayragi dalgalanan bir yerde ya da Muhammed (s.a.v)'i bağrına basan topraklarda olsun dilerim ben o evimin.
Hiç birebir şahit olmadım ama orda komşular hiç kavga etmezmiş, hep iyi geçinirlermiş, ama bazıları memnun olmazmış evinden, Çare yok bir giren büyük yerden izin ve kalk emri gelmeden çıkamaz oradan!
Aslında çok geniş değil, ama öncesinde oraya uygun hazırlıklar yapıldıysa isterse cukurun dibinde olsun, isterse gün güneş görmesin, isterse üzerinde dikenli otlar bitsin genişlermiş, ferahlarmış ve ferahlatırmış icindeki iyi insanı... Birde başka ev sakinleri varmış, evi deniz manzaralı da olsa, püfül püfül rüzgarda esse -oooof- içindeki bazı özel ve önemli konularda tembelse öncesinde rahat edemezmiş, Sıkarmış evi. Aah ah hele birde acınası durumdaki insanlar varmış ki, -Allah onlardan eylemez, öyle biri değilizdir inşallah- yılanlar, çıyanlar , akrepler musallat olurmus evlere; niye mi ki gitsinler, çıkmazlarmış sefil insanın evinden... Has yüzüne heves olduklari için değil, oranın güzelliğine kandıkları için de değil, Onların göreviymiş ordaki şahsı ağırlamak(!).
Evin kalorifer yada sobası yok, klimasıda yok; sıcaklığı da serinliği de, genişliği de darlığı da oraya girenin önceden yaptıklarına bakar...
Eve ilk girilen gün: Eger sevdiği yada eşi dostu çoksa kalabalık şekilde gidilir, ama birkaç saat sonra hiç biri kalmaz, galiba ev dar olduğu için diye düsnmeyin, oraya her babayiğit istesede giremez, hiç kimse de cağrıldığı vakit ben sonra geleceğim diye erteleyemez karşı koyamaz...
Para bulabilirlerse bir taş yaparlar, hem evin sınırını belirlerlemek hem de sahibini tanıtmak için, üzerine ismi yazarlar ve belki birde mani dizerler, artık kaç sene silinmeden durursa...
Ama oraya gidenlerden her sıkıntı çeken illede cok hazırlıksız olduklarından deil, belkide ordan tekrar çıkarıldıklarında daha güzel bahçeli, kevser havuzlu büyük sitedeki eve gidebilmesi için, Kevser havuzu başında iki cihanın sultanıyla buluşması için, hatalarının yerine geçip, daha kötü, ateşten meyveleri olan, günün binlerce yıla bedel olduğu diğer eve girmesini engellemek için bir umut kapısı da olabilirmiş. Yani bu bütün kainatın sultanının bir rahmetinin sonucu da olabilirmiş...
Aslında içinde neler olduğu daha önemli de, hem ben pek bişey bilmiyorum, hem de ne olabileceklerini sizlerin düşünmeniz için yazamayacağım..
Ama akibet yerimiz olan mezarlıkları unutmayın, arada bir uğrayın, siz onları duymasanızda onlar sizi duyar, konuşun eski dünyalılarla! Allah'ın kelamını okuyun.. Elinizde mezarlıkları görebilme imkani varsa degerlendirin, Maalum Allah nasip ederse sizinde öyle bir yeriniz olacak. Tek dileğim mutlak vakit geldiğinde ardınızdan Fatiha okuyanların çok olması..
Allah cümlemizi Öldükten sonra amel defteri kapanmayanlardan eylesin!
El Tevvap Allah'ım tövbe kapısı kapanmadan tövbe edenlerden eylesin!
AMIN!
Gel bakalım, süren doldu diye geldiginde Azrail meleğin,
Şeytan önümde imanımı çalmaya ugraşırken yeğin yeğin,
Bir de olmassa yanımda bana şehadeti hatırlatan bir sevenin
Halim nice olacak? Çarem, dermanım sensin Ya Rabb-el Alemin
Gözden fer indiğinde, nur söndügünde, bülbül dilim sustuğunda
Elleri dizlerinde de sevenler başucuma birer birer toplandığında
Başım, boynum bi haber yana düşüp, çenem baglandığında
Keşke demeden gitmek için sen bize yol göster Allah'ım
Sıktığınde Soğuk toprağın derinliğindeki akibet yeri
Gelip sorduğunda, Rabbin kim? diye sorgu Melekleri,
Ya tutulursa dünyada yalanlar söyleyen yunus'un bu dili
Vakit geç olmadan Allah'ım, yalanlardan döndür beni.