EHL-İ BEYT
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 21 Mar 2009
- Mesajlar
- 731
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Bismillahirrahmanirrahim
Evet; bir cuma gününün sabahında, sabah namazının vaktinde ansınızın kapınız çalınsa!
Ve o kapıyı çalan zat zamanın imamı, İmam Mehdi (a.s) olsa ne yaparsınız?
Acaba; mübarek cuma gecesini, televizyondaki lüzumsuz programları izlemekten dolayı
veya lüzumsuz chat odalarına takılmaktan ötürü, uyuklayarak yatmamız sebebiyle, gözlerimizi ovuşturarak sinirli bir şekilde
“Sen kimsin?
Sabahın bu vaktinde benim rahatımı bozarak uykumu böldün;
ben o uykumu ibadetim için bile bölmezken..” mi diyeceğiz?!
O mübarek zat kendini tanıttıktan sonra.
“Ey imam! Ben seni hiç beklemiyordum.
Zaten varlığına, bir gün geleceğine pek te inanmamıştım.
Annem, babam ve çevrem senden hep bahsederlerdi.
Ama senin bu kadar gerçek olduğunu hiç mi hiç düşünmemiştim” mi diyeceğiz.?
Diyelim ki o anda İmamdan izin alıp lüzumsuz mecmuaları, kitapları saklayarak evimize bir çeki düzen vererek toparladık.
Peki; dağınık, şüpheli, Allah’ı anmaktan gafil ve de İmamın marifetinden yoksun olan gönüllerimizi nasıl toparlayacağız.?
İmamı evin içerisine davet edecek hali ve cesareti kendimizde bulabilecek miyiz?
Ve İmam (as) bize bakarak şöyle buyursa:
“Ben senin gönlünde ve hayatında yoktum ki evine de gireyim!
...ve kapıyı yüzümüze kapatarak çıkıp gitse!
Bu durum karşısında, başımız aşağıda, ne söyleyeceğimizi bilemeyecek bir halde donup kalsak!
Ne kadar utanç verici ve ne kadar bir üzücü durum değil mi?