Bir bilgeye sormuşlar:
"Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
"Terzimi severim," diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
"Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor?
O da nereden çıktı? Neden terzi?"
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
"Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
Bir bilgeye sormuşlar:
Bir insanın zekasını nereden anlarsınız?
Konuşmasından.
Ya hiç konuşmazsa?
O kadar akıllı insan yoktur ki!..
Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar,
"Deneyim" demiş.
O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar
"Hatalarımla" demiş
Bir bilgeye sormuşlar:
Efendim canınız ne istiyor? Bilge cevaplamış:
Canım hiçbir şey istememeyi istiyor.. ve devam etmiş.. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur
Bir bilgeye " Nasıl insan oluruz?" diye sormuşlar ya.
"Üç adım atlama" gibi bir cevap vermiş bilge kişi:
Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir,
İnsanlığa attığın ilk adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik
yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun
Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye?
´Sevmek´ demiş...
Peki sonra? demişler..
.
´Sevilmek´ demiş...
Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler...
O da demiş ki ´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir...
Bilgeye Sormuşlar;
insan neden dilek diler?
insan gerçekleşmesi için diler, ama bilmez ki gerçekleştirmek için dilemek gerek,
Bir bilgeye sormuşlar en mutlu insan kimdir.?
İşte o dağdaki çobandır demiş.
Neden diye sormuşlar.*
Çünkü demiş insan bildikleriyle yaşar, onun
bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.
"Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?
"Terzimi severim," diye cevap vermiş.
Soruyu soranlar şaşırmışlar:
"Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor?
O da nereden çıktı? Neden terzi?"
Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:
"Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler.
Bir bilgeye sormuşlar:
Bir insanın zekasını nereden anlarsınız?
Konuşmasından.
Ya hiç konuşmazsa?
O kadar akıllı insan yoktur ki!..
Bir bilgeye nasıl bu kadar doğru kararlar alabildiğini sormuşlar,
"Deneyim" demiş.
O deneyimi nasıl kazandın, diye sormuşlar
"Hatalarımla" demiş
Bir bilgeye sormuşlar:
Efendim canınız ne istiyor? Bilge cevaplamış:
Canım hiçbir şey istememeyi istiyor.. ve devam etmiş.. Bu ruh halinin adı gönül yorgunluğudur
Bir bilgeye " Nasıl insan oluruz?" diye sormuşlar ya.
"Üç adım atlama" gibi bir cevap vermiş bilge kişi:
Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gelir,
İnsanlığa attığın ilk adım budur... Sana kötülük yapanlara iyilik
yapabildiğin an ise ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın. Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hale geldiğin zaman insan olursun
Bilgeye sormuşlar dünya da en güzel şey ne diye?
´Sevmek´ demiş...
Peki sonra? demişler..
.
´Sevilmek´ demiş...
Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor? demişler...
O da demiş ki ´insan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir...
Bilgeye Sormuşlar;
insan neden dilek diler?
insan gerçekleşmesi için diler, ama bilmez ki gerçekleştirmek için dilemek gerek,
Bir bilgeye sormuşlar en mutlu insan kimdir.?
İşte o dağdaki çobandır demiş.
Neden diye sormuşlar.*
Çünkü demiş insan bildikleriyle yaşar, onun
bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendisini mutsuz edecek veya kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.