Selim, fakir bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu.
O gün hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı. İçindeki açlık duygusuyla birlikte ümitsizlik duygusu da büyüyordu. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi.
Çaldığı kapıyı sevimli ve genç bir bayan açınca utandı. Yiyecek bir şeyler yerine "Afedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?" diyebildi yalnızca.
Genç kadın çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona.
Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra "Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar ?" diye sordu genç kadına.
Kadın, "Borcunuz yok!" diyerek yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti:
"Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir ücret beklememizi öğretti bize."
Çocuk:
"O halde, size çok teşekkür ederim!" diyerek oradan ayrıldı. Hem bedeninde, hem de
ruhunda yeniden güç kazandığını hissediyordu.
Aradan yıllar geçti. Genç kadın çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Kasabasındaki doktorların elinden bir şey gelmeyince, onu büyük şehre gönderdiler.
Dr. Selim KAYA muayene etmesi için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini öğrenince heyecanlandı. Hastanın yanına gittiğinde ise kalbi daha da hızlı atmaya başladı.
Bu, yıllar önce kendisine sevgiyle davranan kadından başkası değildi. Artık genç değildi,ama onu daha ilk görüşte tanımıştı. Dr. Selim, kadının hayatını kurtarmak için elinden geleni yaptı. Haftalar süren tedaviden sonra, kadın sağlığına kavuştu.
Dr. Selim, incelemesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta bayanın odasına gönderdi.
Kadın iyileştiği için seviniyordu, ama o zarfı alırken elleri titriyor, açmaya korkuyordu. Hastane faturasını ödemek için yeterli parasının olmadığını, onu ödemek için geri kalan bütün hayatında çalışmak zorunda kalacağını çok iyi biliyordu. Sonunda zarfı açtı ve faturanın altına bir not yazıldığını fark etti:
"Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir."
O gün hiçbir şey satamamıştı ve karnı da çok açtı. İçindeki açlık duygusuyla birlikte ümitsizlik duygusu da büyüyordu. Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi.
Çaldığı kapıyı sevimli ve genç bir bayan açınca utandı. Yiyecek bir şeyler yerine "Afedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim?" diyebildi yalnızca.
Genç kadın çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona.
Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra "Çok teşekkür ederim, borcum ne kadar ?" diye sordu genç kadına.
Kadın, "Borcunuz yok!" diyerek yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti:
"Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir ücret beklememizi öğretti bize."
Çocuk:
"O halde, size çok teşekkür ederim!" diyerek oradan ayrıldı. Hem bedeninde, hem de
ruhunda yeniden güç kazandığını hissediyordu.
Aradan yıllar geçti. Genç kadın çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı. Kasabasındaki doktorların elinden bir şey gelmeyince, onu büyük şehre gönderdiler.
Dr. Selim KAYA muayene etmesi için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini öğrenince heyecanlandı. Hastanın yanına gittiğinde ise kalbi daha da hızlı atmaya başladı.
Bu, yıllar önce kendisine sevgiyle davranan kadından başkası değildi. Artık genç değildi,ama onu daha ilk görüşte tanımıştı. Dr. Selim, kadının hayatını kurtarmak için elinden geleni yaptı. Haftalar süren tedaviden sonra, kadın sağlığına kavuştu.
Dr. Selim, incelemesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koydu ve hasta bayanın odasına gönderdi.
Kadın iyileştiği için seviniyordu, ama o zarfı alırken elleri titriyor, açmaya korkuyordu. Hastane faturasını ödemek için yeterli parasının olmadığını, onu ödemek için geri kalan bütün hayatında çalışmak zorunda kalacağını çok iyi biliyordu. Sonunda zarfı açtı ve faturanın altına bir not yazıldığını fark etti:
"Hastane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir."