cerennurum
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Ara 2007
- Mesajlar
- 1,298
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 48
Bilmek, yapmak içindir
İslamiyet, üç şeyden meydana gelmiştir. Bunlar da; ilim, amel ve ihlastır. Yani İslamiyet’in emir ve yasak ettiği şeyleri öğrenmek, öğrendikleriyle amel etmek ve her şeyi yalnız, Allahü teâlâ için yapmaktır.
İbadetlerin en kıymetlisi, farz-ı ayın olanlardır. Farzlardan sonra en kıymetlisi ise, ilim öğrenmek ve öğretmektir. Peygamber efendimiz; (Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır) buyurmuşlardır. Bir hadis-i şerifte de; (İlim öğreniniz! İlim öğrenmek ibadettir. İlim öğretene ve öğrenene cihad sevabı vardır. İlim öğretmek, sadaka vermek gibidir. Alimden ilim öğrenmek, teheccüd namazı kılmak gibidir) buyurulmuştur.
Ölmemek için, yemek, içmek lazım olduğu gibi, din düşmanlarına aldanmamak ve dinden çıkmamak için de, dinimizi, imanımızı doğru olarak öğrenmemiz lazımdır. Ecdadımız, her zaman toplanır, ilmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak, bu şekilde Müslüman kalabildiler ve İslamiyet’in zevkini aldılar. Hadis-i şerifte de; (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyurulmuştur.
İlim öğrenmek ve öğretmek, bu kadar kıymetli olmasına rağmen, öğrenilen bilgilerle amel edilmezse, bir kıymeti olmaz. Zaten Peygamber efendimiz; (İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ, bilmediklerini bildirir) buyurmuştur.
Abdülkuddüs hazretleri, oğluna ve bir talebesine yazdığı mektupta; “İlim öğrenmek, ibadet yapmak içindir. Kıyamet günü, işten sorulacak, çok ilim öğrendin mi diye sorulmayacaktır. İş ve ibadet de, ihlas elde etmek içindir” buyurmuştur.
İmam-ı Gazali hazretleri de, bir talebesinin sualine verdiği uzun cevapta buyuruyor ki:
“Amelsiz ilim, insanı kurtarır zannediyorsun ve ilim sahibi olunca, amel etmeden kurtuluruz sanıyorsun. Bu halinize çok şaşılır. Çünkü ilmi olan kimsenin, amelsiz kuru ilmin kıyamette kendine zarar vereceğini, bilmiyordum, diye özür ve bahane yapamayacağını bilmesi lazımdır. Peygamber efendimizin şu hadis-i şerifini de işitmediniz mi? Buyuruyor ki: (Kıyamet günü azapların en şiddetlisi, elbette, ilminin faydasını görmeyen âlime olacaktır.)
Büyüklerden biri, Cüneyd-i Bağdadi hazretlerini, rüyada görüp ne halde olduğunu sorunca, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri buyurdu ki: “O kadar sözlerim, keşf ve işaretlerim, yani zahiri ve bâtıni bilgilerim hep harap oldu, tükendi; yalnız bir gece kıldığım iki rekat namaz imdadıma yetişti.”
İyi bil ki, amelsiz ilim, insanı kurtaramaz. Bunu sana bir misal ile anlatayım: Bir kimse, dağda bir aslana rastlasa, yanında tüfeği ve kılıcı bulunsa ve bunları kullanmasını iyi bilse ve ne kadar cesur olursa olsun, bu aletleri kullanmadıkça, aslandan kurtulabilir mi? Sen de bilirsin ki, kurtulamaz. İşte bunun gibi, bir kimse ne kadar ilim sahibi olursa olsun, bildiğine göre hareket etmezse, ilminin faydası olmaz. Diğer bir misal, bir tabip, doktor hastalansa, hastalığını teşhis edip ilacını da bilse ve bu ilaç hakikaten o hastalığa çok iyi gelse, ilacı kullanmadıkça, yalnız bilgisinin onu iyi edemeyeceğini pekala bilirsin. Bir insan da, ne kadar ilim edinse, ne kadar kitap okusa, bildiklerini yapmadıkça faydası olmaz.
İlim öğrenmekten maksadın eğer dünya menfaatlerini toplamak, şöhret, mevki sahibi olmak ve Müslümanlara büyüklük göstermek idi ise, sana yazıklar olsun! Çok aldanmışsın, kendini azaba sürüklemişsin! Yok eğer maksadın İslamiyet’e ve Muhammed aleyhisselamın dinine yardım etmek, ahlakını temizlemek ve nefsini kırmak idi ise, sana müjdeler olsun! Kendine ne güzel ve ebedi istikbal hazırlamışsın. İstikbal, saadet-i ebediyyeye kavuşmaktır.
İlim öğrenip de, bunu kullanmamak deliliktir. İlimsiz amel de yanlış olur, kabul edilmez. Bugün seni günahtan korumayan ve ibadete sevk etmeyen ilim, yarın Cehennem ateşinden de korumaz...”
Ebu Abdullah-ı Rodbari hazretleri buyuruyor ki:
“Sadece ilim öğrenmek için evinden çıkan kimse, öğrendiği ilimden faydalanamaz. Öğrendikleri ile amel etmek isteyerek ilim öğrenen kimse, ilmi azalsa bile faydasını görür. İlim, kendisiyle amel edilince kıymetlidir. Amel ise, ihlas ile kıymetlenir. İhlas, bir işi Allahü teâlânın rızası için yapmaktır. Bu, Allahü teâlânın anlayış ihsan etmesine sebep olur.”
Netice olarak Allahü teâlâ, hepimizi laftan kurtarıp, bizlere iş yapmayı nasip eylesin. İnsanların en iyisi, yaratılmışların en üstünü ve en şereflisi olan Muhammed aleyhisselamın hatırı ve hürmetine, bizleri, amelsiz ilimden, işe yaramayan bilgilerden korusun!
Ve Ma’ruf-ı Kerhi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Amelsiz Cennet’i istemek ve emir olunduğunu yapmadan rahmet ummak, cahillik ve ahmaklıktır.”
Hit ( 3259 )
İslamiyet, üç şeyden meydana gelmiştir. Bunlar da; ilim, amel ve ihlastır. Yani İslamiyet’in emir ve yasak ettiği şeyleri öğrenmek, öğrendikleriyle amel etmek ve her şeyi yalnız, Allahü teâlâ için yapmaktır.
İbadetlerin en kıymetlisi, farz-ı ayın olanlardır. Farzlardan sonra en kıymetlisi ise, ilim öğrenmek ve öğretmektir. Peygamber efendimiz; (Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadet etmekten daha sevaptır) buyurmuşlardır. Bir hadis-i şerifte de; (İlim öğreniniz! İlim öğrenmek ibadettir. İlim öğretene ve öğrenene cihad sevabı vardır. İlim öğretmek, sadaka vermek gibidir. Alimden ilim öğrenmek, teheccüd namazı kılmak gibidir) buyurulmuştur.
Ölmemek için, yemek, içmek lazım olduğu gibi, din düşmanlarına aldanmamak ve dinden çıkmamak için de, dinimizi, imanımızı doğru olarak öğrenmemiz lazımdır. Ecdadımız, her zaman toplanır, ilmihal kitaplarını okur, dinlerini öğrenirlerdi. Ancak, bu şekilde Müslüman kalabildiler ve İslamiyet’in zevkini aldılar. Hadis-i şerifte de; (İlim bulunan yerde Müslümanlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümanlık kalmaz) buyurulmuştur.
İlim öğrenmek ve öğretmek, bu kadar kıymetli olmasına rağmen, öğrenilen bilgilerle amel edilmezse, bir kıymeti olmaz. Zaten Peygamber efendimiz; (İlmi ile amel edene, Allahü teâlâ, bilmediklerini bildirir) buyurmuştur.
Abdülkuddüs hazretleri, oğluna ve bir talebesine yazdığı mektupta; “İlim öğrenmek, ibadet yapmak içindir. Kıyamet günü, işten sorulacak, çok ilim öğrendin mi diye sorulmayacaktır. İş ve ibadet de, ihlas elde etmek içindir” buyurmuştur.
İmam-ı Gazali hazretleri de, bir talebesinin sualine verdiği uzun cevapta buyuruyor ki:
“Amelsiz ilim, insanı kurtarır zannediyorsun ve ilim sahibi olunca, amel etmeden kurtuluruz sanıyorsun. Bu halinize çok şaşılır. Çünkü ilmi olan kimsenin, amelsiz kuru ilmin kıyamette kendine zarar vereceğini, bilmiyordum, diye özür ve bahane yapamayacağını bilmesi lazımdır. Peygamber efendimizin şu hadis-i şerifini de işitmediniz mi? Buyuruyor ki: (Kıyamet günü azapların en şiddetlisi, elbette, ilminin faydasını görmeyen âlime olacaktır.)
Büyüklerden biri, Cüneyd-i Bağdadi hazretlerini, rüyada görüp ne halde olduğunu sorunca, Cüneyd-i Bağdadi hazretleri buyurdu ki: “O kadar sözlerim, keşf ve işaretlerim, yani zahiri ve bâtıni bilgilerim hep harap oldu, tükendi; yalnız bir gece kıldığım iki rekat namaz imdadıma yetişti.”
İyi bil ki, amelsiz ilim, insanı kurtaramaz. Bunu sana bir misal ile anlatayım: Bir kimse, dağda bir aslana rastlasa, yanında tüfeği ve kılıcı bulunsa ve bunları kullanmasını iyi bilse ve ne kadar cesur olursa olsun, bu aletleri kullanmadıkça, aslandan kurtulabilir mi? Sen de bilirsin ki, kurtulamaz. İşte bunun gibi, bir kimse ne kadar ilim sahibi olursa olsun, bildiğine göre hareket etmezse, ilminin faydası olmaz. Diğer bir misal, bir tabip, doktor hastalansa, hastalığını teşhis edip ilacını da bilse ve bu ilaç hakikaten o hastalığa çok iyi gelse, ilacı kullanmadıkça, yalnız bilgisinin onu iyi edemeyeceğini pekala bilirsin. Bir insan da, ne kadar ilim edinse, ne kadar kitap okusa, bildiklerini yapmadıkça faydası olmaz.
İlim öğrenmekten maksadın eğer dünya menfaatlerini toplamak, şöhret, mevki sahibi olmak ve Müslümanlara büyüklük göstermek idi ise, sana yazıklar olsun! Çok aldanmışsın, kendini azaba sürüklemişsin! Yok eğer maksadın İslamiyet’e ve Muhammed aleyhisselamın dinine yardım etmek, ahlakını temizlemek ve nefsini kırmak idi ise, sana müjdeler olsun! Kendine ne güzel ve ebedi istikbal hazırlamışsın. İstikbal, saadet-i ebediyyeye kavuşmaktır.
İlim öğrenip de, bunu kullanmamak deliliktir. İlimsiz amel de yanlış olur, kabul edilmez. Bugün seni günahtan korumayan ve ibadete sevk etmeyen ilim, yarın Cehennem ateşinden de korumaz...”
Ebu Abdullah-ı Rodbari hazretleri buyuruyor ki:
“Sadece ilim öğrenmek için evinden çıkan kimse, öğrendiği ilimden faydalanamaz. Öğrendikleri ile amel etmek isteyerek ilim öğrenen kimse, ilmi azalsa bile faydasını görür. İlim, kendisiyle amel edilince kıymetlidir. Amel ise, ihlas ile kıymetlenir. İhlas, bir işi Allahü teâlânın rızası için yapmaktır. Bu, Allahü teâlânın anlayış ihsan etmesine sebep olur.”
Netice olarak Allahü teâlâ, hepimizi laftan kurtarıp, bizlere iş yapmayı nasip eylesin. İnsanların en iyisi, yaratılmışların en üstünü ve en şereflisi olan Muhammed aleyhisselamın hatırı ve hürmetine, bizleri, amelsiz ilimden, işe yaramayan bilgilerden korusun!
Ve Ma’ruf-ı Kerhi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Amelsiz Cennet’i istemek ve emir olunduğunu yapmadan rahmet ummak, cahillik ve ahmaklıktır.”
Hit ( 3259 )