Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Biliyormuydunuz... (1 Kullanıcı)

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Medine Muhafızı

Osmanlı'nın edeple taçlaşmış iman anlayışının gereği olan Hazreti Peygamberi'nin(sav) şehrini bir valinin adının altına sokamayacağı saygı ve edebi ile, oraya göndereceği idareciyi `Vali " yerine "Medine Muhafızı " diye isimlendirme hassasiyetini gösterdiğini

Dünyanın ilk Toplu Sözleşmesi

Dünyada ilk toplu sözleşmenin Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirildiğini. Kütahya Vahid Paşa kütüphanesinde bulunan şeriye Mahkemesi sicilinin 57'ci sayfasında kayıtlı belgeye göre, yeryüzündeki bu ilk sözleşme Kadı Ahmed Efendinin tasdiki ile 24 işyeri ile işçileri arasında imzalandığını .

Bu sözleşmeye göre, "Kalfaların, yardımcıların, ustaların ve vasıfsız işçilerin yevmiyeleri"nin tesbit edilip, her gün belli sayıdaki fincan imali karşılığı alacakları

Haram Yemeyen Ordu

Osmanlı ordusunun, İslam'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verdiğinde Yavuz Sultan - Selim'in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden birşey çıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergah kaldırıp:

"Allahım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lutfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve yeseydi ve ben bunu haber alsaydım Mısır seferinden vazgeçerdim'.' diyerek Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulunduğunu

Barbar Kim?

Bizans'ı kurtarmak üzere İstanbul'a çağrılan Haçlı ordularının Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofyanın tepesinde ki altın haçı sökerek eritip sattıklarını...

Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul'un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla Ayasofya nın küçük bir çini parçasını koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in "tahribe teşebbüs"le suçlayıp cezalandırdığını

Sanata Hürmetin Böylesi

Osmanlı'nın meşhur hattatlarından Hafız Osman'ın(1642 1698), Sultan İkinci Mustafa' nın hat hocası olup, Hafız Osmanın hat meşkederken, Sultan İkinci Mustafa'nın büyük bir hürmet içinde hocasının hokkasını tuttuğunu ve yapılan hattın güzelliği karşısında gönlü ihtizaza gelen Sultan İkinci Mustafa'nın: "Artık bir Hafız Osman daha yetişmez" demesine mukabil, büyük hattat Hafız Osman'ın : "Efendimiz gibi, hocasının hokkasını tutan padişahlar bulundukça daha çok Hafız Osmanlar yetişir" diye cevap verdiğini

Fransa Kralı III Napolyon'un, Paris'te Osmanlı Devleti Büyükelçisi olarak bulunan Ahmet Vefik Paşa ile konuşması esnasında bir ara alaylı bir şekilde "Sen kendini Yavuz Sultan Selim'in elçisi mi zannediyorsun?" demesi üzerine Ahmet Vefik Paşa'nın da büyük bir hazır cevaplıkla: "Öyle olsaydım, siz Fransa'da imparator olarak bulunamazdınız" cevabını verdiğini

Cihad Tuğlası

Yavuz Sultan Selim'in babası Sultan II. Bayezid'in, İla-yı kelimetullah için çıktığı seferlerde üstüne bulaşan tozları silkip, biriktirerek bunlardan bir tuğla döktürdüğünü ve böylece Allah'ın "cihat" emrine uyduğunun işareti olarak bu tuğlayı yanından ayırmadığını

Mehmed Reşadın Hassasiyeti

Trablusgarp ve Balkan Savaşı ile Birinci Cihan Harbi'nin talihsiz padişahı Sultan Mehmed Reşad' ın, şehzade Ziyaeddin Efendi'nin doğum müjdesini aldığı zaman sevineceği yerde:

"Memleketin başına bir masraf kapısı daha açılması hoş değil..." diyecek kadar devlete yük olmaktan üzüntü duyan hassas bir hükümdar olduğunu

Osmanlı Azameti

1754'de bile, Sultan III. Osman Han'ın bir namesi Leh kralına ulaştırıldığında, kralın nameyi üç kere öperek başının üstüne koyduğunu ve kralın yanında bulunan devlet erkanının da derhal başlarını açarak saygı duruşuna geçtiklerini.

Türbedar ve Ulu Hakan'ın Rüyası

Cennetmekan Sultan Il. Abdülhamid Han döneminde Yavuz Sultan Selim' in türbedarlığını yapmakta olan bir zatın, şiddetli geçim darlığının kendisine verdiği sıkıntılı bir ruh haleti içinde :

'Bir de evliyadan olduğunu söylerler Yıllarca türbedarlığını yaptım yoksulluk içindeyim" diyerek türbeye hiddetle vurduğunu

Ertesi sabah aniden Abdülhamid Han' ın türbedarı huzuruna çağırarak bir yıllık ihtiyacının hepsini karşıladığı, çünkü Abdülhamid Han'ın, gece rüyasında ceddi Yavuz Selim tarafından haberdar edildiğini

Abdülhamid Han'ın İstihbarat Gücü

Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi'nin Sultan Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?" diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakışlarını elçinin üzerine dikerek:

"Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklaşıp, karaya Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını verdiğini...Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını

İnsanlığın En Muhteşem Harikası

Osmanlı içtimai yapısı üzerine uzman olan Erlanyen Üniversitesi profesörlerinden Hutterrohta:

"Osmanlı Devleti, geniş topraklarını ve üzerindeki çeşitli kavimleri, Topkapı Sarayı'ndan mükemmel bir şekilde idare ediyordu. O saray da batıdaki en mütevazi bir derebeyinin sarayı kadar bile büyük değildi. Bu nasıl oluyordu?" diye sorulduğunda, Profesör Hutterroht'un:

"Sırrını çözebilmiş değilim. 16. asırda Filistin'in sosyal yapısı üzerinde çalışırken öyle kayıtlar gördüm ki hayretler içinde kaldım. Osmanlı, üç yıl sonra bir köyden geçecek askeri birliğin öyle yemeğinden sonra yiyeceği üzümün nereden geleceğini planlamıştı. Herhalde Osmanlı, devlet olarak insanlığın en muhteşem harikasıdır" diye cevap verdiğini

BİLİYORMUYDUNUZ!...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Abdülhamid Han Düşmanlarına...
Ulu Hakan Abdülhamid Han'a düşmanlık yapan yobazlara ithaf olunur... Onu bize Kızıl Sultan diye tanıtan anlayış okusunda utansın...

"Abdülhamid olmasaydı Kurtuluş Savaşı kazanılamzdı..." (Prof. Dr. Anıl Çeçen)


İslam dünyasında kullanılan ilk hastane gemisi


Tarihimizde bilinmeyen veya henüz ortaya çıkartılmamış önemli bilgiler, günümüz için yol gösterici ve çesaret aşılayıcı olabilir. Bazen geçmişte yapılan birçok işten haberimizin olamaması geçmişin bugüne göre anlayış bakımından daha geri olduğunu düşündürüyor. Oysa gerçek öğrenildiğinde, geçmişte yapılan birçok işin, geriye bırakılan tarihi eserlerin kendi çağı ve imkanlarına rağmen olağan üstü olduğunu söyleyebiliriz. Aşağıda vereceğim resimlerden biri buna adeta şahitlik ediyor. Bugün bile İslam ülkelerinde olmayan bir “Hastahane Gemisi” görülüyor. Sultan Abdulhamid döneminden kalma bu geminin üzerindeki insanlardan geminin büyüklüğü anlaşılır. Yüz yıl önce bile böyle büyük bir hastahane gemisi varken bugünlerde Hastahane Gemimizin olmaması ne hazin. Ne üzüntü verici bir durum. Bu resim bize buruk bir sevinci yaşattı. O beğenmediğimiz yüz yıl önceki devletin ne kadar büyük oynadığı, hayallerinin ne kadar büyük olduğunu araştırdıkça her gün biraz daha farkıl şeyler öğreniyoruz. Bu öğrendiğimiz yeni bilgilerle önümüzü daha iyi görme imkanı elde ediyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla Sultan Abdulhamid hemen her yere sivil ve askeri hastahaneler inşa etmiş, bununla da kalmayarak Deniz Hastahaneleri de inşa etmiştir. Hastahane Gemilerinin sayısının birden fazla olduğunu öğrenmekle beraber, şimdiye kadar belgeleyebildiğim bir Hastahane Gemisi'dir.
Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu bu kadar imkanlara rağmen günümüzün kriz ortamlarında acil müdahale edecek bir büyük Hastahane gemileri maalesef yok. Oysa başımızdan felaketlerin, savaşların, depremlerin, doğal afetlerin eksik olmadığı bir coğrafyada bu gibi gemiler ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu ortada. Bunu İslam Konferansına üye ülkeler olarak da yaptırmak mümkün. Büyük bir geminin maliyeti yapılan beş yıldızlı büyük bir otelin maliyetini geçmez. Bu öneri olarak ele alınmalıdır. Acil Hastahane Gemileri, Seyyar Hastahane Gemiler, büyük yemek fabrikaları taşıyan yemek dağıtacak büyük gemileri hazır bulundurmak biz Müslümanlara maliyet açısından ağır gelmez. Bunların et ihtiyacı Kurban Bayramında arta kalan kurban etleri toplayarak giderebilir. Afrika'da ve açlık çeken yerlerde acil yerdımda bulunabilir.
Bu Gemiler felaket yaşamış ülkelerin limanlarına İslam'ın rahmetini ve merhametini taşıyacaktır. Türk Kızılayı Ağustos 2008'de afet durumlar için bir Yüzer Hastane satın almaya karar verdiğini duyduğumda çok sevinmiştim. Bu gemi iyi bir başlangıçtır. Ancak, unutmamak gerekir ki bu gemi, römorkla çekilen bir gemi olmamalıdır. Dünyanın her yerine gidebilecek güçte ve büyüklükte gemiler olmalıdır. İslam Ülkeleri kendi tanıtım fonlarından bile böyle gemiler yaptırabilirler.

Bu iş için halka baş vurulsa, halktan yardım istense, halk bile bir gemi satın alabilir. Yüz yıl önceki hatıra yüzümüzü ağartacak bir işe teşvik etmelidir bizleri.
Aşağıda gördüğümüz resimde:
Donanmamızın maiyetine memur “Reşit Paşa” Hastahane Sefinesi ( Gemisi )
abdul1_t.jpg

abdul2_tt.jpg
Aşağıdaki resimde: Reşit Paşa Vapuru'ndaki Heyet-i Sıhhiye ( Sağlık Heyeti ) görülüyor. Heyetin arasında Göz Hastalığı, Burun Hastalığı, Cilt Hastalığı, Dahiliye ve Operatörlerden oluşan doktorlar görülüyor.
abdul3_t.jpg


 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt